CHP’YE, CHP ÖRGÜTLERİNİ YÖNETENLERE BU UYGULAMA HİÇ AMA HİÇ YAKIŞMIYOR. NEDEN Mİ?
Dün, CHP nin kapılarının halka kapalı olduğundan, parti içi muhalefetin olmayışından, despot bir disiplin uygulanmasından, küçük olsun benim olsun anlayışından, yöneticilerin dört duvar arasına hapsolmasın dan, her şeyi masa başında, kâğıt üstünde, ahbap çavuş ilişkisi içinde yapılmasından şikâyet ediyorduk. El aman demiştik. Şu baştakiler bir gitse diyorduk.
Bugün baştakiler gitti. yerine yenileri geldi. CHP kapılarını halka açtı. Açtı ama elimizi vicdanımızın üzerine koyalım. Aynanın karşısına geçelim başkan olarak, yönetici olarak, delege olarak, sade bir parti üyesi olarak azıcık düşünelim ve kendimize soralım.
Dünden farklı olarak, il ilçe örgütlerinde parti içi muhalefet var mı? Parti disiplini var mı? Doğruyu yanlışı sorgulayan denetim var mı? Halkın arasına inen, halkla bütünleşen, kaynaşan örgüt yönetimleri var mı? Sadece CHP’yi, CHP tüzüğünü savunan, kendini eşit koşullarda özgürce ifade eden özgür irade, özgür üye var mı? Özgür iradenin, özgür üyenin parti içinde mevcut olan güçler karşısında seçimlere eşit şartlar içinde hazırlanma, yarışma şansı var mı?
Parti içi muhalefetin olmadığı, demokratik kurallara uygun olarak toplantıların yapılmadığı, bir yapı ve bir anlayış içinde demokrasinin varlığından söz edilebilir mi? Böyle bir uygulama ve ortam içinde öğür üyenin, özgür iradenin özgürce nefes alma, kendini var etme yaşama şansı olabilir mi? var diyenlere büyük devlet adamı İsmet İnönü’nün bir sözünü hatırlatayım. HADİ CANIM SENDE. 02.03.2013