YENİ CHP en büyük savaşı kendisiyle vermedikçe iktidar olma şansı olamaz. Çünkü eski CHP den, kurtulmak için genel başkanın değişmesi yetmiyor. Genel sekreterin değişmesi yetmiyor, MYK üyelerinin değişmesi yetmiyor, PM üyelerinin değişmesi yetmiyor, hatta milletvekillerinin, il ilçe başkanlarının, delegelerin değişmesi yetmiyor.
YENİ CHP’ DE partiyi esir alan ilkesizliklerin, kuralsızlıkların, hukuksuzlukların kökten değişmesi gerekiyor.
YENİ CHP’DE gurupçu, hizipçi, kutupçu anlayışların zihniyetlerin, uygulamaların, yanlış alışkanlıkların kökten değişmesi gerekiyor.
YENİ CHP’DE parti tüzüğünün kökten değişmesi, parti disiplinin tüm üyelere eşit oranda eksiksiz uygulanması, gerekiyor.
YENİ CHP’DE yapılan, tüm iş ve işlemlerin, alınan kararların, hesapların, üstlenilen görev yetki ve sorumluluklarının tüzük hükümlerine göre aynen uygulanması gerekiyor.
YENİ CHP’DE Parti içi demokrasi, evrensel ilkeleriyle, kurum ve kurallarıyla eksikliksiz uygulanması gerekiyor.
YENİ CHP’DE bunları uygulamaya koymak için, 17 yıllık eski CHP’NİN alışkanlıklardan, kronik hastalıklarından kurtulmak gerekiyor.
YENİ CHP’ kendisiyle çok büyük bir savaş vermesi gerekiyor.
YENİ CHP NİN Bu savaşa girmesi için 7 den 70 e seferberlik başlatmak gerekiyor.
YENİ CHP DE Kemal Kılıçdaroğlu ve çalışma arkadaşlarının bu savaşa gireceğine ve kazanacağına inandığım için YENİ CHP safında yerimi aldım.
Ve diyorum ki, bu savaşı kazanmanın en sırrı bir insanın rakipleriyle değil, önce kendisiyle vereceği savaşı kazanacağına inanmasıdır. Her zaman zafer inananların dır.18.7.2011
Bu Blogda Ara
5/31/12
YILDIRIM İLÇE BAŞKANLIĞINA YENİ SEÇİLEN SAYIN GÜNER AKLAN’A TEŞEKKÜR EDİYORUM. NEDEN Mİ? CEVABI OKUMANIZI RİCA EDİYORUM
YILDIRIM İLÇE BAŞKANLIĞINA YENİ SEÇİLEN SAYIN GÜNER AKLAN’A TEŞEKKÜR EDİYORUM. NEDEN Mİ? CEVABI OKUMANIZI RİCA EDİYORUM
Bu güne kadar, Genel merkezimize CHP Bursa Yıldırım ilçe başkanlığına, ilimiz başkanlığına, milletvekillerimize, yüzlerce (500 ün üzerinde ) yazı yazdım, elden onlarca dilekçe verdim, defalarca yüz yüze görüştüm. Partim hakkında, ilimiz ve ilçemiz örgüt çalışmaları hakkında, sorunları hakkında görüşlerimi düşüncelerimi önerilerimi eleştirilerimi, bıkmadan, yılmadan usanmadan inatla ve ısrarla sürdürdüm. Sürdürmeye devam ediyorum.
Genel merkezimizden, genel başkan yardımcımız ve örgütlenmeden sorumlu Sayın Nihat matkaptan, bursa milletvekilimiz Sayın Aykan Erdemir’den, il başkanımız Sayın Gürhan Akdoğan’dan yanıtlar aldım. (il başkanımızın cevapladığı yazım önemi nedeni ile yazım ekindedir) ama üyesi olduğum, iki yıl boyunca kesintisiz olarak fiilen çalıştığım Yıldırım Eski ilçe Başkanımız Ali Togan’dan yazılı sözlü hiçbir yanıt almadım. Yazılarım gazetelerde yayınladı başkan onları da görmedi. Okumadı. Ama yazılarımı suç belgesi olarak sakladı. Defalarca sözlü olarak uyardı, ikaz etti, disiplin kuruluna verilmemi engellediğini söyledi. Üyeliğimi yenilemekte çok büyük sorunlar yaşadım. İlimize ve genel merkezimize yazılı olarak bildirmek zorunda kaldım. Ve genel merkez tarafından üyeliğim güncelleşmesi sonucu sorun çözüldü. Bu konularda yeterli belge, bilgi olduğunu bilmenizi isterim.
Ve ilk kez CHP Yıldırım İlçe başkanından hem de iki yazıma birden yazılı yanıt alıyorum. CHP Yıldırım İlçe başkanı iki sene sonra nihayet varlığımı kabul etti. Yazılı yanıt verdi. CHP yıldırım ilçesi üyesi olduğum yazılı olarak Yıldırım İlçe Başkanı tarafından fiilen tescil edilmiş oldu. Çok sevinçliyim, çok mutluyum, çok onurluyum, Çok gururluyum. Başkanımızın boynuna sarılıp öpmek doya, doya teşekkür etmek istiyorum. Darısı diğer üyelere diyorum.
Birde il başkanımızı çok yakından gördüğüm için gözlerinin içine baka baka konuştuğum için çok mutlu olduğumu yazmıştım. Yazımı olay gazetesinden Sayın Ahmet Emin Yılmaz Olay gazetesinde 7 Mart 2011 tarihli yazısında (yazımı internetten alarak ) yayınlamıştı.
EKİ:1
İl başkanımızdan ilk ve son yanıt aldığım 29,5.2010 yazımı ve bir cümlelik yanıtı bilginize önemle sunuyorum.
CHP BURSA İL BAŞKANLIĞINA
Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesiyle CHP oylarında çok hızlı ve tahminlerin ötesinde bir artış olduğunu anketler göstermekdir. Açıkça görülmektedir ki il ve ilçe yönetimleri Ülke genelinde esen bu rüzgârın çok gerisinde kalmıştır. İlçe yönetim kurulları toplantıları dışında hiçbir faaliyetleri yok gibidir. Mahalle temsilcileri yok, iş yeri temsilcileri yok, örgütlenme, eğitim vb. gibi çalışma grupları yok. Kadın ve gençlik kollarının adı var ama kendileri yok. İl ve ilçe örgütlerinde halkı bilgilendirecek, yönlendirecek örgütleyecek faaliyet yok. Böylesi bir dönemde bunların hayata geçirilmesi için hiç bir çalışma yok. CHP bursa il başkanlığı ilçe başkanlarıyla toplantı yapmaldır. Çok gecikmeden derhal ve süratle örgütlenme bir çalışması başlatması için kararlar alınmalı ve uygulamaya konulmaldır. Gerekli olan ve zorunlu çalışma grupları en kısa sürede oluşturulmalıdır. Bursa genelinde, kahvehanelerde, evlerde, iş yerlerinde toplantılar düzenlenmeli gelişmeler anlatılmalı üye yapılmalı duyarlı istekli arzulu olan herkese çalışma guruplarında görev verilmelidir. CHP bursa örgütünün bunu yapacak altyapısı potansiyeli insan gücü bilgi birikimi ve çok deneyimli üyeleri vardır. Önemli olan bunu harekete geçirmektir. Bu da il ve ilçe başkan ve yönetimlerinin görev yetki ve sorumluluk alanları içindedir. 29.05.2010
Zülfikar bal
Parti üyesi
Not; bu çalışmaların Türkiye çapında başlatılması, yazı aynı tarihte CHP. Genel merkezine gönderilmiştir.
İl başkanından gelen 30.5.2010 tarihli yanıt yanıt:
İLETİNİZ VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM HEPSİ DİKKATE ALINACAKTIR GÜRHAN AKDOĞAN CHP İL BAŞKANI
hiç bir önerimin hiç birisi hiç bir zaman dikkate alınmamıştır.gereği yapılmamıştır.
yazınızda önerime önem vereceğinizi belirtiyorsunuz. uygulamada görmek partimiz ve ilçe örgütümüz adına beni çok memnun ve mutlu eder.
diğer bir yazıma verdiğiniz yanıtta yüz yüze görüşmek istediğinizi belirtmişsiniz. Müsait olduğunuzda (telefonumun telefonunuzda var olduğunu biliyorum) görüşmeye her zaman hazır olduğumu bilmenizi isterim. Saygılarımla
Bu güne kadar, Genel merkezimize CHP Bursa Yıldırım ilçe başkanlığına, ilimiz başkanlığına, milletvekillerimize, yüzlerce (500 ün üzerinde ) yazı yazdım, elden onlarca dilekçe verdim, defalarca yüz yüze görüştüm. Partim hakkında, ilimiz ve ilçemiz örgüt çalışmaları hakkında, sorunları hakkında görüşlerimi düşüncelerimi önerilerimi eleştirilerimi, bıkmadan, yılmadan usanmadan inatla ve ısrarla sürdürdüm. Sürdürmeye devam ediyorum.
Genel merkezimizden, genel başkan yardımcımız ve örgütlenmeden sorumlu Sayın Nihat matkaptan, bursa milletvekilimiz Sayın Aykan Erdemir’den, il başkanımız Sayın Gürhan Akdoğan’dan yanıtlar aldım. (il başkanımızın cevapladığı yazım önemi nedeni ile yazım ekindedir) ama üyesi olduğum, iki yıl boyunca kesintisiz olarak fiilen çalıştığım Yıldırım Eski ilçe Başkanımız Ali Togan’dan yazılı sözlü hiçbir yanıt almadım. Yazılarım gazetelerde yayınladı başkan onları da görmedi. Okumadı. Ama yazılarımı suç belgesi olarak sakladı. Defalarca sözlü olarak uyardı, ikaz etti, disiplin kuruluna verilmemi engellediğini söyledi. Üyeliğimi yenilemekte çok büyük sorunlar yaşadım. İlimize ve genel merkezimize yazılı olarak bildirmek zorunda kaldım. Ve genel merkez tarafından üyeliğim güncelleşmesi sonucu sorun çözüldü. Bu konularda yeterli belge, bilgi olduğunu bilmenizi isterim.
Ve ilk kez CHP Yıldırım İlçe başkanından hem de iki yazıma birden yazılı yanıt alıyorum. CHP Yıldırım İlçe başkanı iki sene sonra nihayet varlığımı kabul etti. Yazılı yanıt verdi. CHP yıldırım ilçesi üyesi olduğum yazılı olarak Yıldırım İlçe Başkanı tarafından fiilen tescil edilmiş oldu. Çok sevinçliyim, çok mutluyum, çok onurluyum, Çok gururluyum. Başkanımızın boynuna sarılıp öpmek doya, doya teşekkür etmek istiyorum. Darısı diğer üyelere diyorum.
Birde il başkanımızı çok yakından gördüğüm için gözlerinin içine baka baka konuştuğum için çok mutlu olduğumu yazmıştım. Yazımı olay gazetesinden Sayın Ahmet Emin Yılmaz Olay gazetesinde 7 Mart 2011 tarihli yazısında (yazımı internetten alarak ) yayınlamıştı.
EKİ:1
İl başkanımızdan ilk ve son yanıt aldığım 29,5.2010 yazımı ve bir cümlelik yanıtı bilginize önemle sunuyorum.
CHP BURSA İL BAŞKANLIĞINA
Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesiyle CHP oylarında çok hızlı ve tahminlerin ötesinde bir artış olduğunu anketler göstermekdir. Açıkça görülmektedir ki il ve ilçe yönetimleri Ülke genelinde esen bu rüzgârın çok gerisinde kalmıştır. İlçe yönetim kurulları toplantıları dışında hiçbir faaliyetleri yok gibidir. Mahalle temsilcileri yok, iş yeri temsilcileri yok, örgütlenme, eğitim vb. gibi çalışma grupları yok. Kadın ve gençlik kollarının adı var ama kendileri yok. İl ve ilçe örgütlerinde halkı bilgilendirecek, yönlendirecek örgütleyecek faaliyet yok. Böylesi bir dönemde bunların hayata geçirilmesi için hiç bir çalışma yok. CHP bursa il başkanlığı ilçe başkanlarıyla toplantı yapmaldır. Çok gecikmeden derhal ve süratle örgütlenme bir çalışması başlatması için kararlar alınmalı ve uygulamaya konulmaldır. Gerekli olan ve zorunlu çalışma grupları en kısa sürede oluşturulmalıdır. Bursa genelinde, kahvehanelerde, evlerde, iş yerlerinde toplantılar düzenlenmeli gelişmeler anlatılmalı üye yapılmalı duyarlı istekli arzulu olan herkese çalışma guruplarında görev verilmelidir. CHP bursa örgütünün bunu yapacak altyapısı potansiyeli insan gücü bilgi birikimi ve çok deneyimli üyeleri vardır. Önemli olan bunu harekete geçirmektir. Bu da il ve ilçe başkan ve yönetimlerinin görev yetki ve sorumluluk alanları içindedir. 29.05.2010
Zülfikar bal
Parti üyesi
Not; bu çalışmaların Türkiye çapında başlatılması, yazı aynı tarihte CHP. Genel merkezine gönderilmiştir.
İl başkanından gelen 30.5.2010 tarihli yanıt yanıt:
İLETİNİZ VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM HEPSİ DİKKATE ALINACAKTIR GÜRHAN AKDOĞAN CHP İL BAŞKANI
hiç bir önerimin hiç birisi hiç bir zaman dikkate alınmamıştır.gereği yapılmamıştır.
yazınızda önerime önem vereceğinizi belirtiyorsunuz. uygulamada görmek partimiz ve ilçe örgütümüz adına beni çok memnun ve mutlu eder.
diğer bir yazıma verdiğiniz yanıtta yüz yüze görüşmek istediğinizi belirtmişsiniz. Müsait olduğunuzda (telefonumun telefonunuzda var olduğunu biliyorum) görüşmeye her zaman hazır olduğumu bilmenizi isterim. Saygılarımla
CHP ÜYESİNE (BİREYE) GEREKLİ OLAN ÖNEM VE DEĞERİ VERİYOR MU?
CHP ÜYESİNE (BİREYE) GEREKLİ OLAN ÖNEM VE DEĞERİ VERİYOR MU?
Eğri oturup doğru konuşalım.
CHP başkanları yönetimleri, yetkilileri CHP üyesine gerekli olan değeri ve önemi veriyor mu?
CHP kendi üyesinin hakkına, hukukuna gerekli olan önemi değeri veriyor mu?
CHP kendi üyesine, parti içinde, örgütlü yaşam içinde, toplantılarda, kendini ifade etme hakkını, konuşma, üyeleri tanıma ve tanınma hakkını veriyor mu?
CHP üyeler arasında eşitliği, adaleti sağlamak için gerekli olan adımları atıyor mu?
CHP’li bir üye parti içinde, örgüt içinde hakkı olan bilgilere engelsiz ulaşabiliyor mu?
CHP de parası olan üye ile parası olmayan üye parti içi seçimlerde eşit koşullarda yarışabiliyor mu?
CHP’ il ilçe başkan ve yöneticileri yetkilileri bu sorulara makul ve mantıklı yanıtlar vermiyor, veremiyorsa, üyesini AKP ile AKP ‘nin yaptıklarıyla, yapacaklarıyla korkutmasın. Atatürk’e, devrimlerine, devrimcilere sığınıp boş nutuklar atmasın. Bu anlayışla bu uygulamayla iktidar olmayı hiç beklemesin. Halkla bütünleşsin kaynaşsın. Çok daha önemlisi ne ararsa kendi içinde arasın. Sorunun da cevabında kendi içinde olduğunu anlasın. Önce oyu değil oyu vereni kazanmasının yollarını arasın, bulsun uygulamaya koysun.
Eğri oturup doğru konuşalım.
CHP başkanları yönetimleri, yetkilileri CHP üyesine gerekli olan değeri ve önemi veriyor mu?
CHP kendi üyesinin hakkına, hukukuna gerekli olan önemi değeri veriyor mu?
CHP kendi üyesine, parti içinde, örgütlü yaşam içinde, toplantılarda, kendini ifade etme hakkını, konuşma, üyeleri tanıma ve tanınma hakkını veriyor mu?
CHP üyeler arasında eşitliği, adaleti sağlamak için gerekli olan adımları atıyor mu?
CHP’li bir üye parti içinde, örgüt içinde hakkı olan bilgilere engelsiz ulaşabiliyor mu?
CHP de parası olan üye ile parası olmayan üye parti içi seçimlerde eşit koşullarda yarışabiliyor mu?
CHP’ il ilçe başkan ve yöneticileri yetkilileri bu sorulara makul ve mantıklı yanıtlar vermiyor, veremiyorsa, üyesini AKP ile AKP ‘nin yaptıklarıyla, yapacaklarıyla korkutmasın. Atatürk’e, devrimlerine, devrimcilere sığınıp boş nutuklar atmasın. Bu anlayışla bu uygulamayla iktidar olmayı hiç beklemesin. Halkla bütünleşsin kaynaşsın. Çok daha önemlisi ne ararsa kendi içinde arasın. Sorunun da cevabında kendi içinde olduğunu anlasın. Önce oyu değil oyu vereni kazanmasının yollarını arasın, bulsun uygulamaya koysun.
NE YAZIK Kİ UMUT ETMEKTEN, İSTEMEKTEN, BAŞKA ELİMİZDEN BİR ŞEY GELMİYOR.
NE YAZIK Kİ UMUT ETMEKTEN, İSTEMEKTEN, BAŞKA ELİMİZDEN BİR ŞEY GELMİYOR.
CHP’de parti içinde yapılan seçimlerde gördüm, anladım, yaşadım ve şahit oldum ki
CHP’de kronik hastalık haline gelen, grup, kutup, anlayışının, zihniyetinin, uygulamasının,
Tek bir kişinin delege ve yönetim kurulu listesini belirlemesinin,
Hiç hak etmeyenlerin listeye yazmasının,
Blok liste yöntemiyle seçime gidilmesinin,
Etkili ve yetkili kişilerin seçimlere doğrudan ya da dolaylı olarak müdahale etmesinin,
Özgür iradenin önüne acımasızca set çekilmesinin
CHP’ye verdiği zararı, üyeler üzerinde yarattığı tahribatı
Hiç kimse, hiçbir kavga, hiçbir eleştiri, hiçbir rakip güç veremez.
Bu seçimin değil, bu psikolojik savaşın, güçler arasındaki savaşın
Son derece antidemokratik olan bu uygulamanın
Bu haksızlığın, adaletsizliğin
Bu kötü alışkanlığın,
Bunu içine sindiren zihniyetin
Bu seçimlerde son bulmasını
Kökünün kazılmasını,
Dilemekten, istemekten, umut etmekten başka elimizden bir şey gelmiyo
CHP’de parti içinde yapılan seçimlerde gördüm, anladım, yaşadım ve şahit oldum ki
CHP’de kronik hastalık haline gelen, grup, kutup, anlayışının, zihniyetinin, uygulamasının,
Tek bir kişinin delege ve yönetim kurulu listesini belirlemesinin,
Hiç hak etmeyenlerin listeye yazmasının,
Blok liste yöntemiyle seçime gidilmesinin,
Etkili ve yetkili kişilerin seçimlere doğrudan ya da dolaylı olarak müdahale etmesinin,
Özgür iradenin önüne acımasızca set çekilmesinin
CHP’ye verdiği zararı, üyeler üzerinde yarattığı tahribatı
Hiç kimse, hiçbir kavga, hiçbir eleştiri, hiçbir rakip güç veremez.
Bu seçimin değil, bu psikolojik savaşın, güçler arasındaki savaşın
Son derece antidemokratik olan bu uygulamanın
Bu haksızlığın, adaletsizliğin
Bu kötü alışkanlığın,
Bunu içine sindiren zihniyetin
Bu seçimlerde son bulmasını
Kökünün kazılmasını,
Dilemekten, istemekten, umut etmekten başka elimizden bir şey gelmiyo
CHP YILDIRIM İLÇE BAŞKANLIĞINA
CHP BURSA YILDIRIM ESKİ İLÇE BAŞKANI ALİ TOĞAN 20.1.2011 TARİHİNDE BANA BİR GÖREV VERMİŞTİ. GEREVİ YERİNE GETİRMİŞTİM. AMA ESKİ İLÇE BAŞKANI GEREĞİNİ YAPMAMIŞTI, GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEMİŞTİ.
AYNI DİLEKÇEYİ HİZMET BİR BÜTÜN OLDUĞU DÜŞÜNCESİYLE YENİ SEÇİLEN İLÇE BAŞKANIMIZIN GÜNER AKLAN’IN VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN BİLGİLERİNE VE İLGİLERİNE ÖNEMLE SUNUYORUM VE GEREĞİNİ YAPMALARINI VE KONUNUN ÖNEMİ NEDENİYLE YAZILI BİLGİ VERMELERİNİ DİLİYORUM. BEKLİYORUM. 31.5.2012
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜTÜ BAŞKANLIĞINA
BURSA
CHP Yıldırım İlçe Örgütü bir aile ise, sizlere de o ailenin reisleriyseniz, (ilçe, kadın ve gençlik kolları başkanlarıysanız) bende o ailenin bir ferdi olarak size diyorum ki, Hiçbir sorunun üstünü örtmeyin. Sizde, biz aile fertleri de biliyoruz ki, ailenin çok karmaşık, çok önemli, çok birikmiş ve kronikleşmiş sorunları vardır. Bu sorunları tek başınıza ya da bir kaçınız bir araya gelerek çözme şansınız yoktur. Sorunları daha fazla ertelemek çözümünü imkânsız hale getirecektir.
Aile büyükleri, aile reisleri olarak yapacağınız tek şey vardır. El, ele verin güç birliği yapın Sorumluluk üstelenin. Ne kendinizden ne aile fertlerinden korkmayın, çekinmeyin, ürkmeyin. Aile fertlerini en kısa zamanda bir araya toplayın. Bu konuda aile fertlerinin yazılı sözlü taleplerinin olduğunu utmayın. Aile fertlerinin birine uzak birine yakın durmayın. Asla aralarında ayrım yapmayın. Bildiğiniz, yaşadığınız, karşılaştığınız tüm sorunları açıkça anlatın. Aile fertlerini dinleyin. Çözümü hep birlikte arayın. O zaman en başta ben olmak üzere birçok aile fertlerinin yanı başınızda olacağını size destek vereceğini görecek ve anlayacaksınız.
Bunu yapmadığınız takdirde, Sorumluluğunuzu, görevinizi yerine getirmemiş olacaksınız. Bunu yapmadığınız takdirde, Başarıya ulaşma şansınız olamayacaktır. Bunu yapmadığınız takdirde aile içinde birliği, beraberliği, bütünlüğü, barışı ve huzuru asla sağlayamazsınız. Bunu yapmadığınız taktirde hem kendinize ve hem de aileye zarar vermiş olacaksınız.
…………………………..
İlçe başkanımız (20.01.2011 tarihinde)mahalle sorumlularının oluşması ve çalışması yöntemi hakkında kişisel önerimi kendisine iletmemi sözlü olarak istemiştir.
Tüzüğün 26 maddesinde çalışma usul ve kurallarının nasıl olacağını yönetmelikle belirleneceğini belirtmiştir. Dolaysıyla konu benim bilgi sınırlarımı fazlasıyla aşmaktadır. Ancak Genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu 7.7.2010 tarihinde verdiği demeçte mahalle sorumlularının oluşturma yetkisini tamamen il başkanlarının inisiyatifine bırakmıştır. O demecinde genel başkanımız demiştir ki “İSTANBUL İL BAŞKANI BURDA, LİSTEYİ NASIL OLUŞTURURSA OLUŞTURSUN BU BENİ İLGİLENDİRMEZ. BENİ İLGİLENDİREN TEK ŞEY VAR. ODA İSTANBUL HARİTASINI ÖNÜME ALACAĞIM. HER SOKAĞIN HER MAHALLENİN SORUMLUSUYLA DOĞRUDAN GÖRÜŞECEĞİM”
KONUYLA İLGİLİ ÖNERİM
MAHALLE SORUMLULARININ SEÇİMİ
Mahalle sorumları seçimle, gönüllülük esasına göre, ilçe örgütü başkanı tarafından doğrudan atanarak veya kura ile belirlenmesi konusunda, karar verecek olan ilçe başkan ve yönetimidir.
MAHALLE SORUMLULARININ GÖREVİ
Mahalledeki Üye yoğunluğuna ve dağılımına göre, cadde veya sokak sorumlularını belirlemek. Hangi sokak veya cadde sorumlusuna hangi adreste kaç üyeden sorumlu olacağını liste ile tespit etmek.
MAHALLE SORUMLULARININ YETKİSİ
Gerektiğinde cadde ve sokak sorumlularıyla toplantı yapmak. İlçe örgütünün aldığı kararları, yapılan iş ve işlemleri partiyle ve ilçe örgütüyle ilgili bilgileri mahalle ve cadde sorumlularıyla paylaşmak. Edindiği bilgileri, yaptığı çalışmaları rapor halinde (Mahalle sorumluları toplantısında hazırladığı raporu okuyarak) ilçe başkan yardımcısına iletmek.
CADDE VE SOKAK SORUMLULULARI
Cadde ve sokak sorumlularının sorumlu oldukları üyelerin düşüncelerini, taleplerini, öneri ve eleştirilerini rapor halinde (yazılı olarak) hazırlayarak mahalle sorumlusuna iletmek.
Mahalle sorumlusundan aldığı bilgileri üyelere iletmek.
Sandık ve okul sorumlusu olacakları tespit etmek.
Partiye yeni üyeler kazandırmak için çalışmalar yapmak. 20,1, 2011
Zülfikar Bal
Yıldırım ilçe Örgüt Üyesi
AYNI DİLEKÇEYİ HİZMET BİR BÜTÜN OLDUĞU DÜŞÜNCESİYLE YENİ SEÇİLEN İLÇE BAŞKANIMIZIN GÜNER AKLAN’IN VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN BİLGİLERİNE VE İLGİLERİNE ÖNEMLE SUNUYORUM VE GEREĞİNİ YAPMALARINI VE KONUNUN ÖNEMİ NEDENİYLE YAZILI BİLGİ VERMELERİNİ DİLİYORUM. BEKLİYORUM. 31.5.2012
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜTÜ BAŞKANLIĞINA
BURSA
CHP Yıldırım İlçe Örgütü bir aile ise, sizlere de o ailenin reisleriyseniz, (ilçe, kadın ve gençlik kolları başkanlarıysanız) bende o ailenin bir ferdi olarak size diyorum ki, Hiçbir sorunun üstünü örtmeyin. Sizde, biz aile fertleri de biliyoruz ki, ailenin çok karmaşık, çok önemli, çok birikmiş ve kronikleşmiş sorunları vardır. Bu sorunları tek başınıza ya da bir kaçınız bir araya gelerek çözme şansınız yoktur. Sorunları daha fazla ertelemek çözümünü imkânsız hale getirecektir.
Aile büyükleri, aile reisleri olarak yapacağınız tek şey vardır. El, ele verin güç birliği yapın Sorumluluk üstelenin. Ne kendinizden ne aile fertlerinden korkmayın, çekinmeyin, ürkmeyin. Aile fertlerini en kısa zamanda bir araya toplayın. Bu konuda aile fertlerinin yazılı sözlü taleplerinin olduğunu utmayın. Aile fertlerinin birine uzak birine yakın durmayın. Asla aralarında ayrım yapmayın. Bildiğiniz, yaşadığınız, karşılaştığınız tüm sorunları açıkça anlatın. Aile fertlerini dinleyin. Çözümü hep birlikte arayın. O zaman en başta ben olmak üzere birçok aile fertlerinin yanı başınızda olacağını size destek vereceğini görecek ve anlayacaksınız.
Bunu yapmadığınız takdirde, Sorumluluğunuzu, görevinizi yerine getirmemiş olacaksınız. Bunu yapmadığınız takdirde, Başarıya ulaşma şansınız olamayacaktır. Bunu yapmadığınız takdirde aile içinde birliği, beraberliği, bütünlüğü, barışı ve huzuru asla sağlayamazsınız. Bunu yapmadığınız taktirde hem kendinize ve hem de aileye zarar vermiş olacaksınız.
…………………………..
İlçe başkanımız (20.01.2011 tarihinde)mahalle sorumlularının oluşması ve çalışması yöntemi hakkında kişisel önerimi kendisine iletmemi sözlü olarak istemiştir.
Tüzüğün 26 maddesinde çalışma usul ve kurallarının nasıl olacağını yönetmelikle belirleneceğini belirtmiştir. Dolaysıyla konu benim bilgi sınırlarımı fazlasıyla aşmaktadır. Ancak Genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu 7.7.2010 tarihinde verdiği demeçte mahalle sorumlularının oluşturma yetkisini tamamen il başkanlarının inisiyatifine bırakmıştır. O demecinde genel başkanımız demiştir ki “İSTANBUL İL BAŞKANI BURDA, LİSTEYİ NASIL OLUŞTURURSA OLUŞTURSUN BU BENİ İLGİLENDİRMEZ. BENİ İLGİLENDİREN TEK ŞEY VAR. ODA İSTANBUL HARİTASINI ÖNÜME ALACAĞIM. HER SOKAĞIN HER MAHALLENİN SORUMLUSUYLA DOĞRUDAN GÖRÜŞECEĞİM”
KONUYLA İLGİLİ ÖNERİM
MAHALLE SORUMLULARININ SEÇİMİ
Mahalle sorumları seçimle, gönüllülük esasına göre, ilçe örgütü başkanı tarafından doğrudan atanarak veya kura ile belirlenmesi konusunda, karar verecek olan ilçe başkan ve yönetimidir.
MAHALLE SORUMLULARININ GÖREVİ
Mahalledeki Üye yoğunluğuna ve dağılımına göre, cadde veya sokak sorumlularını belirlemek. Hangi sokak veya cadde sorumlusuna hangi adreste kaç üyeden sorumlu olacağını liste ile tespit etmek.
MAHALLE SORUMLULARININ YETKİSİ
Gerektiğinde cadde ve sokak sorumlularıyla toplantı yapmak. İlçe örgütünün aldığı kararları, yapılan iş ve işlemleri partiyle ve ilçe örgütüyle ilgili bilgileri mahalle ve cadde sorumlularıyla paylaşmak. Edindiği bilgileri, yaptığı çalışmaları rapor halinde (Mahalle sorumluları toplantısında hazırladığı raporu okuyarak) ilçe başkan yardımcısına iletmek.
CADDE VE SOKAK SORUMLULULARI
Cadde ve sokak sorumlularının sorumlu oldukları üyelerin düşüncelerini, taleplerini, öneri ve eleştirilerini rapor halinde (yazılı olarak) hazırlayarak mahalle sorumlusuna iletmek.
Mahalle sorumlusundan aldığı bilgileri üyelere iletmek.
Sandık ve okul sorumlusu olacakları tespit etmek.
Partiye yeni üyeler kazandırmak için çalışmalar yapmak. 20,1, 2011
Zülfikar Bal
Yıldırım ilçe Örgüt Üyesi
5/30/12
CHP’YE EN BÜYÜK ZARARI VEREN KİMDİR?
CHP’YE EN BÜYÜK ZARARI VEREN KİMDİR?
AKP olamaz çünkü oldum olas AKP, CHP’ye rakiptir.
Emperyalist güçler olamaz çünkü oldum olası kendinse bağımlı olmayan ülkelerle kan uyuşmazlığı vardır.
CHP bu iki zorlu rakibiyle verdiği mücadeleyi kazanması için, kendi içinde birliğe, bütünlüğe dayanışmaya şiddetle ihtiyacı vardır. o zaman CHP zarar vereni kendi içinde aramalıdır.
CHP’nin içine baktığım zaman, parti içi seçimlerde olup bitenleri mercek altına koyup incelediğim zaman CHP içinde, öegütsel anlamda, birliğin, bütünlüğün, dayanışmanın olmadığını görmekteyim.
CHP’ye enbüyük zarar veren CHP’nin dışındaki, rakip güçler değildir. CHP’ye zarar veren CHP’nin içinde var olan bencil ve maskeli güçlerdir. Yani sözde demokrasiyi savunanlar, ama örgüt çalıimalarında demokrasinin gereklerini yerine getirmeyenlerdir. İlke kural tüzük tanımayan ve uygulamayanlardır.
CHP rakipleriyle verdiği mücadeleyi kazanması için öncelikle kendi içinde kendisine zarar veren bencil ve maskeli güçleri temizlemek zorundadır.
CHP yöneticileri, bencil ve maskeli güçleri görmezden gelerek, onları hasır altı ederek, erteleyerek, zamana yayarak kendi içinde birliği, bütünlüğü, dayanışmayı hiçbir zaman sağlayamaz. CHP’ye bu anlayış, zihniyet ve uygulama zarar vermektedir.
CHP demokrasiyi savunan bir partidir. Çünkü CHP’nin hamurunda demokrasi mayası vardır. CHP kendi içindegizli ve maskeli güçleri ancak parti içinde uygulayacağı demokrasiyle yok edebilir.
ÇÖZÜM ÖNERİM
CHP lideri, CHP’nin tüm yöneticileri, etkilileri, yetkilileri parti içi demokrasiyi sözde değil, örgütlü yaşamın pratiğindekurum ve kurallarıyla demokrasiyi uygulamalıdırlar. Uygulanması için aktif mücadelenin içine girmelidirler. Uygulamayana, parti disiplini (yaptırım) uygulamalıdır.
CHP bunu başaramıyorlarsa ya demokrasi mücadelesinden vazgeçmelidir. Yada başarısızlıklarını veya isteksizliklerini gizlemek maskelemek için üyeleri, halkı rakipleriyle, rakiplerinin yaptıklarıyla, yapacaklarıyla korkutma alışkanlığından vaz geçmelidirler. Halka üyelere gerçeği olduğu gibi anlatmalıdırlar. Parti içindki sorunların üzerine kararlılıkla gitmelidirler. Üyeler arasında aksızlığa, adaletsizliğe eşitsizliğe bir an önce son vermelidirler.
CHP,oyu kazanma politikasını ikinci plana çekmelidirler. oy vereni kazanma politikasını birinci plana almalıdırlar.
AKP olamaz çünkü oldum olas AKP, CHP’ye rakiptir.
Emperyalist güçler olamaz çünkü oldum olası kendinse bağımlı olmayan ülkelerle kan uyuşmazlığı vardır.
CHP bu iki zorlu rakibiyle verdiği mücadeleyi kazanması için, kendi içinde birliğe, bütünlüğe dayanışmaya şiddetle ihtiyacı vardır. o zaman CHP zarar vereni kendi içinde aramalıdır.
CHP’nin içine baktığım zaman, parti içi seçimlerde olup bitenleri mercek altına koyup incelediğim zaman CHP içinde, öegütsel anlamda, birliğin, bütünlüğün, dayanışmanın olmadığını görmekteyim.
CHP’ye enbüyük zarar veren CHP’nin dışındaki, rakip güçler değildir. CHP’ye zarar veren CHP’nin içinde var olan bencil ve maskeli güçlerdir. Yani sözde demokrasiyi savunanlar, ama örgüt çalıimalarında demokrasinin gereklerini yerine getirmeyenlerdir. İlke kural tüzük tanımayan ve uygulamayanlardır.
CHP rakipleriyle verdiği mücadeleyi kazanması için öncelikle kendi içinde kendisine zarar veren bencil ve maskeli güçleri temizlemek zorundadır.
CHP yöneticileri, bencil ve maskeli güçleri görmezden gelerek, onları hasır altı ederek, erteleyerek, zamana yayarak kendi içinde birliği, bütünlüğü, dayanışmayı hiçbir zaman sağlayamaz. CHP’ye bu anlayış, zihniyet ve uygulama zarar vermektedir.
CHP demokrasiyi savunan bir partidir. Çünkü CHP’nin hamurunda demokrasi mayası vardır. CHP kendi içindegizli ve maskeli güçleri ancak parti içinde uygulayacağı demokrasiyle yok edebilir.
ÇÖZÜM ÖNERİM
CHP lideri, CHP’nin tüm yöneticileri, etkilileri, yetkilileri parti içi demokrasiyi sözde değil, örgütlü yaşamın pratiğindekurum ve kurallarıyla demokrasiyi uygulamalıdırlar. Uygulanması için aktif mücadelenin içine girmelidirler. Uygulamayana, parti disiplini (yaptırım) uygulamalıdır.
CHP bunu başaramıyorlarsa ya demokrasi mücadelesinden vazgeçmelidir. Yada başarısızlıklarını veya isteksizliklerini gizlemek maskelemek için üyeleri, halkı rakipleriyle, rakiplerinin yaptıklarıyla, yapacaklarıyla korkutma alışkanlığından vaz geçmelidirler. Halka üyelere gerçeği olduğu gibi anlatmalıdırlar. Parti içindki sorunların üzerine kararlılıkla gitmelidirler. Üyeler arasında aksızlığa, adaletsizliğe eşitsizliğe bir an önce son vermelidirler.
CHP,oyu kazanma politikasını ikinci plana çekmelidirler. oy vereni kazanma politikasını birinci plana almalıdırlar.
YAZILARIMI 2 YILDAN BERİ OKUYAN GÖNÜL DOSTLARIMA ÇOK SAMİMİ BİR İTİRAFTA BULUNMAK İSTİYORUM.
YAZILARIMI 2 YILDAN BERİ OKUYAN GÖNÜL DOSTLARIMA ÇOK SAMİMİ BİR İTİRAFTA BULUNMAK İSTİYORUM.
Değerli gönül dostlarım,
2 konuda kesintisiz olarak düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum. Birincisi üyesi olmakla onur olduğum partim CHP hakkında.
İkincisi kaplı kaya yaşam boyu spor 2000 adı altında gönül dostlarımızla yaptığımız etkinlikler hak.
Samimi olarak itiraf ediyorum. Ne zaman partim hakkında siyaset ve politika hakkında yazacak olsam, bir işe eyleme katılacak olsam, ne zaman bir toplantıda konuşacak olsam, konuşmaya hazırlansam aklınızın alamayacağı kadar gerilim, sıkıntı, huzursuzluk, stres içinde olduğumu hissediyorum.
Gerilimin, sıkıntının, stresin, huzursuzluğun kaynağının CHP olmadığını çok iyi biliyorum. CHP’de tabanda değil daha çok tavanda, politika ve siyaset yapan, özü sözü bir olmayan, birbirini sevmeyen biri birini çekemeyen insanlar olduğunu da çok iyi biliyorum. O insanlar beni bende o insanları sevmiyorum. Bu yüzden parti ve örgüt içinde çok kalabalık olsak ta gerçekten yalnızlık çekiyorum.
Samimi olarak itiraf ediyorum, Ne zaman etkinliklerimiz, gezilerimiz hakkında yazı yazacak olsam, etkinliklere katılsam, gönül dostlarıyla birlikte geziye çıksam paylaşsam, konuşsam, düşüncelerimi açıklasam aklınızın alamayacağı kadar kendimi huzurlu, mutlu, neşeli olduğumu hissediyorum.
Huzurlu, mutlu, neşeli olmamın kaynağının, etkinliğimize katılan gönül dostlarımın özlerinin sözlerin bir olduğunu, bir birlerini kesinlikle sevdiklerini saydıklarını değer verdiklerini çok iyi biliyorum. Bu yüzden etkinliğe katılanlar arasında kendimi hiç ama hiç yalnız hissetmiyorum.
İşte bu nedenle etkinliğimize katılan gönül dostlarımızı çok ama çok önemsiyorum. Bu güzel insanları güzel duyguları kişisel çıkar uğruna, doğrudan yâda dolaylı olarak siyaset ve politikaya alet etmeyi kendime ihanet olarak kabul ediyorum
Değerli gönül dostlarım,
2 konuda kesintisiz olarak düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum. Birincisi üyesi olmakla onur olduğum partim CHP hakkında.
İkincisi kaplı kaya yaşam boyu spor 2000 adı altında gönül dostlarımızla yaptığımız etkinlikler hak.
Samimi olarak itiraf ediyorum. Ne zaman partim hakkında siyaset ve politika hakkında yazacak olsam, bir işe eyleme katılacak olsam, ne zaman bir toplantıda konuşacak olsam, konuşmaya hazırlansam aklınızın alamayacağı kadar gerilim, sıkıntı, huzursuzluk, stres içinde olduğumu hissediyorum.
Gerilimin, sıkıntının, stresin, huzursuzluğun kaynağının CHP olmadığını çok iyi biliyorum. CHP’de tabanda değil daha çok tavanda, politika ve siyaset yapan, özü sözü bir olmayan, birbirini sevmeyen biri birini çekemeyen insanlar olduğunu da çok iyi biliyorum. O insanlar beni bende o insanları sevmiyorum. Bu yüzden parti ve örgüt içinde çok kalabalık olsak ta gerçekten yalnızlık çekiyorum.
Samimi olarak itiraf ediyorum, Ne zaman etkinliklerimiz, gezilerimiz hakkında yazı yazacak olsam, etkinliklere katılsam, gönül dostlarıyla birlikte geziye çıksam paylaşsam, konuşsam, düşüncelerimi açıklasam aklınızın alamayacağı kadar kendimi huzurlu, mutlu, neşeli olduğumu hissediyorum.
Huzurlu, mutlu, neşeli olmamın kaynağının, etkinliğimize katılan gönül dostlarımın özlerinin sözlerin bir olduğunu, bir birlerini kesinlikle sevdiklerini saydıklarını değer verdiklerini çok iyi biliyorum. Bu yüzden etkinliğe katılanlar arasında kendimi hiç ama hiç yalnız hissetmiyorum.
İşte bu nedenle etkinliğimize katılan gönül dostlarımızı çok ama çok önemsiyorum. Bu güzel insanları güzel duyguları kişisel çıkar uğruna, doğrudan yâda dolaylı olarak siyaset ve politikaya alet etmeyi kendime ihanet olarak kabul ediyorum
5/28/12
HİÇ KMSE SUÇUMUN NE OLDUĞUNU SÖYLEMEDİ
HİÇ KMSE SUÇUMUN NE OLDUĞUNU SÖYLEMEDİ
2010 Nisan ayından beri, CHP Bursa İl başkanımız Gürhan Akdoğan ve Erhan Sevimli ’den, özellikle ilçe eski Yıldırım İlçe başkanımız Ali Togan’dan görev alıp çalışmak için yazılı ve sözlü olarak defalarca görev istedim. Benim dışımda birçok üyeye görev verildiği halde bana hiçbir görev verilmedi. Her gün dilenci gibi yalvardığım halde, sandık görevlisi dahi olmadım. Sordum soruşturdum. HİÇ KİMSE SUÇUMUN NE OLDUĞUNU SÖYLEMEDİ.
Kimse görev vermedi diye hiç boş durmadım. Çalışmalarım takdirle karşılandı. Birçok yazım gazetelerde yayınlandı.
Parti içi seçimler yaklaştı şimdiki ilçe başkanımız Güner Aklan bir grup kurdu. Facebookta birde serbest kürsü kurdu. Kürsüye üye olmamı, yazılarımı serbest kürsüde yayınlamamı istedi. Kabul ettim. Uzun bir süre yazdım yazıştık facabookta tanıştık. Grup çalışmalarıyla, grup toplantılarıyla ilgili olarak kendisine bir kaç soru sordum. Sorularıma cevap alamadım. Ama hem serbest kürsüden atıldın hem de arkadaşlıktan çıkarıldım. Kara listeye alındım. Adım ne yönetim kurulu listesine yazıldı, ne yedeklere yazıldı, nede üst kurul delegelerine yazıldı. Teklif dahi gelmedi. Sordum soruşturdum. HİÇ KİMSE SUÇUMUN NE OLDUĞUNU SÖYLEMEDİ.
Şimdi toz duman çekildi. Köşeler tutuldu. herkes yerine oturdu.
Ama yemin ettim. kendime söz verdim. Boyun eğmeyeceğim, suçsuz olduğunu biliyorum. başımı dik tutacağım. CHP’nin özgür bir üyesi olarak varlığımı sürdüreceğim. Sadece partime ve partimin tüzüğüne bağlı kalacağım. Soracağım, sorgulayacağım. Önereceğim, eleştireceğim, yazacağım. Üyelik görev ve sorumluluklarımı yerine getireceğim. CHP’nin özgür bir üyesi olarak parti içi demokrasiyi, eşitliği, adaleti, özgür iradeyi sonuna kadar savunmaya devam edeceğim.
Sorularıma cevap vermeyenleri, görev vermeyenleri hiçbir göreve layık görmeyenleri sadece vicdanlarına havale edeceğim. CHP de bunları yaşan tek üye olmadığımı biliyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde bu haksızlıkların adaletsizliklerin son bulacağına inanıyorum.
2010 Nisan ayından beri, CHP Bursa İl başkanımız Gürhan Akdoğan ve Erhan Sevimli ’den, özellikle ilçe eski Yıldırım İlçe başkanımız Ali Togan’dan görev alıp çalışmak için yazılı ve sözlü olarak defalarca görev istedim. Benim dışımda birçok üyeye görev verildiği halde bana hiçbir görev verilmedi. Her gün dilenci gibi yalvardığım halde, sandık görevlisi dahi olmadım. Sordum soruşturdum. HİÇ KİMSE SUÇUMUN NE OLDUĞUNU SÖYLEMEDİ.
Kimse görev vermedi diye hiç boş durmadım. Çalışmalarım takdirle karşılandı. Birçok yazım gazetelerde yayınlandı.
Parti içi seçimler yaklaştı şimdiki ilçe başkanımız Güner Aklan bir grup kurdu. Facebookta birde serbest kürsü kurdu. Kürsüye üye olmamı, yazılarımı serbest kürsüde yayınlamamı istedi. Kabul ettim. Uzun bir süre yazdım yazıştık facabookta tanıştık. Grup çalışmalarıyla, grup toplantılarıyla ilgili olarak kendisine bir kaç soru sordum. Sorularıma cevap alamadım. Ama hem serbest kürsüden atıldın hem de arkadaşlıktan çıkarıldım. Kara listeye alındım. Adım ne yönetim kurulu listesine yazıldı, ne yedeklere yazıldı, nede üst kurul delegelerine yazıldı. Teklif dahi gelmedi. Sordum soruşturdum. HİÇ KİMSE SUÇUMUN NE OLDUĞUNU SÖYLEMEDİ.
Şimdi toz duman çekildi. Köşeler tutuldu. herkes yerine oturdu.
Ama yemin ettim. kendime söz verdim. Boyun eğmeyeceğim, suçsuz olduğunu biliyorum. başımı dik tutacağım. CHP’nin özgür bir üyesi olarak varlığımı sürdüreceğim. Sadece partime ve partimin tüzüğüne bağlı kalacağım. Soracağım, sorgulayacağım. Önereceğim, eleştireceğim, yazacağım. Üyelik görev ve sorumluluklarımı yerine getireceğim. CHP’nin özgür bir üyesi olarak parti içi demokrasiyi, eşitliği, adaleti, özgür iradeyi sonuna kadar savunmaya devam edeceğim.
Sorularıma cevap vermeyenleri, görev vermeyenleri hiçbir göreve layık görmeyenleri sadece vicdanlarına havale edeceğim. CHP de bunları yaşan tek üye olmadığımı biliyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde bu haksızlıkların adaletsizliklerin son bulacağına inanıyorum.
ETKİNLİKLERİMİZLE İLGİLİ OLARAK ÖNEMLİ BULDUĞUM BAZI DUYGULARIMI GÖNÜL DOSTLARIMLA PAYLAŞMAK İSTİYORUM.
ETKİNLİKLERİMİZLE İLGİLİ OLARAK ÖNEMLİ BULDUĞUM BAZI DUYGULARIMI GÖNÜL DOSTLARIMLA PAYLAŞMAK İSTİYORUM.
Kaplı Kaya Yaşam Boyu Spor adı altında düzenlediğimiz 2011yılı son bahar, 2012 yılı ilkbahar doğa gezisi etkinliğimize katılan gönül dostlarımızın yarısından çoğu birbirlerini ilk defa görüyorlardı. İlk defa birlikte oluyorlardı. Birbirlerini ilk defa gören gönül dostlarımız, aynı yolda, aynı amaç için yan, yana yürüdüler. Halil İbrahim sofrasında buluştular. Doğada, dere kenarında, aynı ortamda, aynı mekânda sabah kahvaltısı yaptılar. Bir birlerine ikramda bulundular. Tanıştılar, konuştular, kaynaştılar. Ve 3 Haziranda piknikte buluşmaya karar verdiler.
Gezi esnasında gönül dostlarımız arasında kendiliğinden karşılıklı sevgi, saygı oluşmuştu. Huzurun, neşenin ve mutluluğun etkisi herkesin yüzlerine yansımıştı.
Kim zengindi? kim fakirdi? Kim ne giymişti? Kim ne yiyecek getirmişti? Kim ne iş yapıyordu? Kimin mesleği neydi? Bunlar hiç kimsenin de umurunda da değildi. Çünkü doğa güzeldi. Doğallık güzeldi. İnsanlar güzeldi. Güzel insanlarla birlikte olmak güzeldi.
Bu güzellikler hiç bir gerekçeyle hiç bir şeye alet edilemeyecek kadar, hiç bir gerekçeyle hiçbir şekilde istismar edilemeyecek kadar önemlidir. Değerlidir. Ve hatta kutsaldır.
Doğayı, doğallığı, insanları, seven tüm gönül dostlarımıza selam olsun.
3 Haziranda Pazar günü bursa kaplı kaya parkında buluşmak, gönlümüzce eğlenmek, dinlenmek, umut ve dileği ile hoşça kalın, dostça kalın, sevgiyle kalın, sağlıkla kalın.
https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/543322_10150924765369419_1474055788_n.jpg
Kaplı Kaya Yaşam Boyu Spor adı altında düzenlediğimiz 2011yılı son bahar, 2012 yılı ilkbahar doğa gezisi etkinliğimize katılan gönül dostlarımızın yarısından çoğu birbirlerini ilk defa görüyorlardı. İlk defa birlikte oluyorlardı. Birbirlerini ilk defa gören gönül dostlarımız, aynı yolda, aynı amaç için yan, yana yürüdüler. Halil İbrahim sofrasında buluştular. Doğada, dere kenarında, aynı ortamda, aynı mekânda sabah kahvaltısı yaptılar. Bir birlerine ikramda bulundular. Tanıştılar, konuştular, kaynaştılar. Ve 3 Haziranda piknikte buluşmaya karar verdiler.
Gezi esnasında gönül dostlarımız arasında kendiliğinden karşılıklı sevgi, saygı oluşmuştu. Huzurun, neşenin ve mutluluğun etkisi herkesin yüzlerine yansımıştı.
Kim zengindi? kim fakirdi? Kim ne giymişti? Kim ne yiyecek getirmişti? Kim ne iş yapıyordu? Kimin mesleği neydi? Bunlar hiç kimsenin de umurunda da değildi. Çünkü doğa güzeldi. Doğallık güzeldi. İnsanlar güzeldi. Güzel insanlarla birlikte olmak güzeldi.
Bu güzellikler hiç bir gerekçeyle hiç bir şeye alet edilemeyecek kadar, hiç bir gerekçeyle hiçbir şekilde istismar edilemeyecek kadar önemlidir. Değerlidir. Ve hatta kutsaldır.
Doğayı, doğallığı, insanları, seven tüm gönül dostlarımıza selam olsun.
3 Haziranda Pazar günü bursa kaplı kaya parkında buluşmak, gönlümüzce eğlenmek, dinlenmek, umut ve dileği ile hoşça kalın, dostça kalın, sevgiyle kalın, sağlıkla kalın.
https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/543322_10150924765369419_1474055788_n.jpg
5/27/12
CHP’DE SEVDİKLERİM VE SEVMEDİKLERİM
CHP’DE SEVDİKLERİM VE SEVMEDİKLERİM
S E V D İ K L E R İ M
CHP’de sevdiklerim hakkında kitap yazabilirim yada kısaca özetleyebilirim.
Kısaca özetleyecek olursam.
Evet, dünya alem bilsin ki CHP’liyim.
CHP üyesiyim ve CHP’yi seviyorum.
CHP’nin sahip olduğu değerleri seviyorum.
CHP’nin tarihi misyonunu seviyorum.
CHP’nin emperyalizme karşı verdiği bağımsızlık savaşını seviyorum
CHP’yi kuran CHP’ yi halkına emanet eden, yurtta barış, dünyada barış diyen büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü seviyorum.
Büyük devlet ve siyaset adamı, CHP ’genel başkanı olan, bir ülkede namuslu insanlar, en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur diyen ismet İnönü’yü seviyorum.
CHP Genel başkanı olan dürüstlüğü ile tanınan ve TBMM’sinde burası devlete kafa tutulacak yer değil diyen Bülent Ecevit’i seviyorum.
CHP’si genel başkanı olan CHP’yi barajın altına düşüren, grup ve kutup ruhunu CHP’ye aşılayan, uzun başkanlık yıllarında CHP’yi iktidara taşıyamayan, küçük olsun benim olsun diyerek koltuğunu korumaya çalışan Deniz Baykal’ı değil parti içindeki yürüttüğü politikayı hiç sevmedim.
CHP genel başkanı olur olmaz çok büyük bir enerjiyse, kararlılıkla, inançla çalışmaya başlayan ben sizden biriyim, ben sizin kemalinizim diyen Kemal Kılıçdaroğlu’ nu seviyorum.
S E V M E D İ K L E R İ M
CHP’de sevmediklerim hakkında kitap yazabilirim yada kısaca özetleyebilirim.
Kısaca özetleyecek olursam
CHP’de eşitlikten, adaletten, özgürlükten, demokrasiden, haktan, hukuktan bahsedenleri
CHP’de Atatürk’ten, devrimlerinden, devrimcilerden, emperyalizmden, kapitalizmden, bağımsızlıktan bahsedenleri bu değerler üzerinden politika ve siyaset yapanları ama bu değerlerin gereklerini örgütlü yaşam içinde yerine getirmeyenleri, yani sözlerine ve yüzlerine maske takanları sevmiyorum.
CHP’de grubun, hizbin, paranın, etiketin, etkili, kişilerin, gücüne güvenenleri, özgür iradenin önüne set çekenleri, kişisel çıkar uğruna kırk takla atanları, bukalemun gibi renk değiştirenleri, en yakın dostlarını arkadan hançerleyenleri, halka sırtını dönenleri, kolay ve kestirme yoldan seçilenleri seçilmek isteyenleri sevmiyorum.
CHP’de parti tüzüğüne, partinin amaçlarına, ilkelerine, çalışma kurallarına, partinin disiplinine, toplantı usul ve yönetimine uymayanları, üyelere söz hakkı vermeyenleri, görev yetki ve sorumluluk sınırlarını aşanlarını sevmiyorum.
CHP’de görev yetki ve sorumluluğu, çalışmayı tabana yaymayanları, yaygınlaştırmayanları, örgütlenme ağını kurmayanları, kapalı kapılar ardında gizli görüşme ve toplantı tapanları, üyelere değer vermeyenleri sevmiyorum.
CHP’de seçildikten sonra, üyeleri, halkı unutanları, üyeleri yok sayanları, üyelere karşı komutan, patron, amir gibi davrananları tepeden bakanları, halktan kendini soyutlayanları sevmiyorum.
yazılarımda sevmediklerimi eleştiriyorum. Sevdiklerime saygı duyuyorum. Sevmediklerim AKP varken CHP’yi eleştirme diyorlar, hedef saptırıyorlar. Maskelerinin düşmesinden gerçek yüzlerinin gözükmesini istemiyorlar korkuyorlar.
CHP ’içinde sevmediklerimin sevdiklerimden daha çok olduğunu görüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu sevmediklerimi usul, usul azaltmaya çalıştığına inanıyorum. Başaracağını umut ediyorum.
S E V D İ K L E R İ M
CHP’de sevdiklerim hakkında kitap yazabilirim yada kısaca özetleyebilirim.
Kısaca özetleyecek olursam.
Evet, dünya alem bilsin ki CHP’liyim.
CHP üyesiyim ve CHP’yi seviyorum.
CHP’nin sahip olduğu değerleri seviyorum.
CHP’nin tarihi misyonunu seviyorum.
CHP’nin emperyalizme karşı verdiği bağımsızlık savaşını seviyorum
CHP’yi kuran CHP’ yi halkına emanet eden, yurtta barış, dünyada barış diyen büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü seviyorum.
Büyük devlet ve siyaset adamı, CHP ’genel başkanı olan, bir ülkede namuslu insanlar, en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur diyen ismet İnönü’yü seviyorum.
CHP Genel başkanı olan dürüstlüğü ile tanınan ve TBMM’sinde burası devlete kafa tutulacak yer değil diyen Bülent Ecevit’i seviyorum.
CHP’si genel başkanı olan CHP’yi barajın altına düşüren, grup ve kutup ruhunu CHP’ye aşılayan, uzun başkanlık yıllarında CHP’yi iktidara taşıyamayan, küçük olsun benim olsun diyerek koltuğunu korumaya çalışan Deniz Baykal’ı değil parti içindeki yürüttüğü politikayı hiç sevmedim.
CHP genel başkanı olur olmaz çok büyük bir enerjiyse, kararlılıkla, inançla çalışmaya başlayan ben sizden biriyim, ben sizin kemalinizim diyen Kemal Kılıçdaroğlu’ nu seviyorum.
S E V M E D İ K L E R İ M
CHP’de sevmediklerim hakkında kitap yazabilirim yada kısaca özetleyebilirim.
Kısaca özetleyecek olursam
CHP’de eşitlikten, adaletten, özgürlükten, demokrasiden, haktan, hukuktan bahsedenleri
CHP’de Atatürk’ten, devrimlerinden, devrimcilerden, emperyalizmden, kapitalizmden, bağımsızlıktan bahsedenleri bu değerler üzerinden politika ve siyaset yapanları ama bu değerlerin gereklerini örgütlü yaşam içinde yerine getirmeyenleri, yani sözlerine ve yüzlerine maske takanları sevmiyorum.
CHP’de grubun, hizbin, paranın, etiketin, etkili, kişilerin, gücüne güvenenleri, özgür iradenin önüne set çekenleri, kişisel çıkar uğruna kırk takla atanları, bukalemun gibi renk değiştirenleri, en yakın dostlarını arkadan hançerleyenleri, halka sırtını dönenleri, kolay ve kestirme yoldan seçilenleri seçilmek isteyenleri sevmiyorum.
CHP’de parti tüzüğüne, partinin amaçlarına, ilkelerine, çalışma kurallarına, partinin disiplinine, toplantı usul ve yönetimine uymayanları, üyelere söz hakkı vermeyenleri, görev yetki ve sorumluluk sınırlarını aşanlarını sevmiyorum.
CHP’de görev yetki ve sorumluluğu, çalışmayı tabana yaymayanları, yaygınlaştırmayanları, örgütlenme ağını kurmayanları, kapalı kapılar ardında gizli görüşme ve toplantı tapanları, üyelere değer vermeyenleri sevmiyorum.
CHP’de seçildikten sonra, üyeleri, halkı unutanları, üyeleri yok sayanları, üyelere karşı komutan, patron, amir gibi davrananları tepeden bakanları, halktan kendini soyutlayanları sevmiyorum.
yazılarımda sevmediklerimi eleştiriyorum. Sevdiklerime saygı duyuyorum. Sevmediklerim AKP varken CHP’yi eleştirme diyorlar, hedef saptırıyorlar. Maskelerinin düşmesinden gerçek yüzlerinin gözükmesini istemiyorlar korkuyorlar.
CHP ’içinde sevmediklerimin sevdiklerimden daha çok olduğunu görüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu sevmediklerimi usul, usul azaltmaya çalıştığına inanıyorum. Başaracağını umut ediyorum.
5/25/12
CHP’DE PARTİ İÇİ SEÇİM MARATONU DEVAM EDİYOR
CHP’DE PARTİ İÇİ SEÇİM MARATONU DEVAM EDİYOR
CHP’de delege seçimleri yapıldı bitti.
İlçe yönetim kurulu seçimleri yapıldı bitti.
Kadın ve gençlik kolları yönetim kurulları seçimleri yapılıyor.
İl yönetim kurulu seçimleri yapılacak ve büyük kurultaydan sonra seçim maratonu bitecek.
Parti içi demokrasi anlamında, yapılan ve yapılacak olan seçimlerin hepsinden, çıkarılacak çok önemli derslerin olduğunu düşünüyorum
Unutmayalım ve aklımızdan çıkarmayalım ki, CHP’yi yaşatan demokrasidir. Demokrasiyi içine sindiremeyen partiler tarih olmuştur. CHP bir ara demokrasiden uzaklaşmıştır. Baraj altına düşmüştür. Barajın altına düşürenler parti yönetiminden uzaklaşmışlardır.
CHP yeniden demokrasi sürecine girmiştir.
CHP’de parti içi yapılan seçimlerden çıkardığım derslere gelince, özet olarak
Parti içi demokrasiyi uygulama ve iktidar olma anlamında CHP için AKP ne ifade ediyorsa, parti içinde, özellikle seçimlerde antidemokratik (demokrasi dışı) uygulamalar aynı şeyi ifade ediyor.
CHP AKP’yi yenmek için nasıl mücadele ediyorsa, parti içindeki antidemokratik uygulamaları yenmek için de aynı mücadeleyi eşit oranda sürmesi şarttır.
CHP parti içi demokrasiyi kurum ve kurallarıyla hayata geçirmek istiyorsa, demokratik merkeziyetçilik anlamında parti disiplinini tüm üyelere eşit olarak uygulamak zorundadır.
Parti politikası sadece halkın oyunu kazanmaya yönelik olmamalıdır. Aynı derede halkı da kazanmaya yönelik olmalıdır. Ve artık söylemler eyleme dönüşmelidir.
CHP’de delege seçimleri yapıldı bitti.
İlçe yönetim kurulu seçimleri yapıldı bitti.
Kadın ve gençlik kolları yönetim kurulları seçimleri yapılıyor.
İl yönetim kurulu seçimleri yapılacak ve büyük kurultaydan sonra seçim maratonu bitecek.
Parti içi demokrasi anlamında, yapılan ve yapılacak olan seçimlerin hepsinden, çıkarılacak çok önemli derslerin olduğunu düşünüyorum
Unutmayalım ve aklımızdan çıkarmayalım ki, CHP’yi yaşatan demokrasidir. Demokrasiyi içine sindiremeyen partiler tarih olmuştur. CHP bir ara demokrasiden uzaklaşmıştır. Baraj altına düşmüştür. Barajın altına düşürenler parti yönetiminden uzaklaşmışlardır.
CHP yeniden demokrasi sürecine girmiştir.
CHP’de parti içi yapılan seçimlerden çıkardığım derslere gelince, özet olarak
Parti içi demokrasiyi uygulama ve iktidar olma anlamında CHP için AKP ne ifade ediyorsa, parti içinde, özellikle seçimlerde antidemokratik (demokrasi dışı) uygulamalar aynı şeyi ifade ediyor.
CHP AKP’yi yenmek için nasıl mücadele ediyorsa, parti içindeki antidemokratik uygulamaları yenmek için de aynı mücadeleyi eşit oranda sürmesi şarttır.
CHP parti içi demokrasiyi kurum ve kurallarıyla hayata geçirmek istiyorsa, demokratik merkeziyetçilik anlamında parti disiplinini tüm üyelere eşit olarak uygulamak zorundadır.
Parti politikası sadece halkın oyunu kazanmaya yönelik olmamalıdır. Aynı derede halkı da kazanmaya yönelik olmalıdır. Ve artık söylemler eyleme dönüşmelidir.
CHP’DE BAZI HAKSIZLIKLARI İÇE SİNDİRMEK, HAZMETMEK GERÇEKTEN ÇOK ZOR.
İki yıllık ilçe örgüt çalışmalarında, referandumda, milletvekilli genel seçimlerinde, hiç ama hiç ortalıkta gözükmeyen, çalışmalara katılmayan,, üyelerce tanınmayan 10 yıla yakın başka ilçede oturan bir parti üyesi, parti içi seçimlere bir kaç ay kala başkan olmak amacıyla İl, ilçe yönetimlerinin bilgisi ve onayı olmadan bir grup kuracak. Bu grup, başka bir ilçenin üyeleriyle (ele geçirilen üye telefonları sayesinde) peş peşe salon ve kahvehane toplantıları düzenleyecek. Toplantılarda kendisini üyelere tanıtacak. Delege seçimlerini çok yakından izleyecek. Seçilen delegelerle yakın ilişki ve iletişim içinde olacak. Onlarla toplantılar düzenleyecek. İki ay içinde İlçenin en güçlü ilçe başkan adayı olacak. İlçe yönetim kurulunu ve üst kurul delegelerini tek başına belirleyecek. Hiç bir itiraz olmayacak. Blok listeyle seçime girecek belirlediği listeyle birlikte ilçe başkanı seçilecek.
Bir başka üye aynı ilçeye başkan olmak için adaylığını koyacak, pazarlık gücünü artıracak. Seçim günü yaklaştıkça araya etkili yetkili isimler girecek en güçlü başkan aday lehine adaylıktan çekildiğini açıklayacak güçlü başkan adayının yönetim kurulu listesine adını yazdıracak. Yönetim kuruluna seçilmeyi fazlasıyla hak eden üyeler blok liste yöntemiyle engellenecekler. Seçilmeyi hiç hak etmeyen isimler rahatça seçilecekler. Bu seçime de demokratik yarış denilecek. Acı ama gerçek olan bu işte.
CHP’de parti içi barışa, huzura, dayanışmaya, birliğe ve beraberliğe, parti içi demokrasiye zarar veren bu yöntemle seçilenlerden çok, bu seçim yöntemini, usulünü CHP’ye layık görenlerdir. Bu seçim yöntemine uygulamasına itiraz etmeyenlerdir. Kendini ifade etme anlamında üyeler arasında eşitliği adaleti sağlamayanlardır. Büyük balığın küçük balığı yutmasına izin göz göre, göre izin verenlerdir.
Bu seçim yöntemle seçildikten sonrada parti içi demokrasiyi kurum ve kurallarıyla uygulamak örgüt içinde, üyeler arasında eşitliği iç barışı sağlamak, güven ortamı yaratmak, birliği beraberliği oluşturmak, demokrasinin düşmanı olan grup alışkanlığını yok etmek gerçekten zordur.
Yeni CHP döneminde bu haksızlıkların hiç bir zaman yaşanmayacağını tekrar etmeyeceğini umut ediyorum.
5/23/12
BENİM PARTİM EŞİTLİĞİ SAVUNUYOR. BEN PARTİMDE EŞİTLİĞİ ARIYORUM
BENİM PARTİM EŞİTLİĞİ SAVUNUYOR. BEN PARTİMDE EŞİTLİĞİ ARIYORUM
İnternette eşitliğin anlamı tanımını okudum. Eşitliğin tanımında diyor ki,
Başlık ne olursa olsun, insanlar arasında toplumsal ve siyasal haklar yönünden ayrım bulunmaması durumu.
Benim partim ve parti yöneticilerim eşitliği savunuyor.
Partimde parti içi seçim yapılıyor.
Eşitliğin tanımına göre insanlar arasında toplumsal ve siyasal haklar yönünden ayrım bulunmaması gerekiyor.
Eşitliğin tanımına göre partimde seçimlerde eşitlik uygulandı mı bakalım.
Partim yöneticileri hiçbir parti üyesine sormadan, danışmadan, seçim ve örgütlenme çalışması için, bir parti üyesine 2011 yılı son ayının son haftasında görev ve yetki veriyor. Çalışma yapabilmesi için parti üyelerinin üyelik bilgilerini de veriyor. O bilgilerin içinde en önemlisi ev ve cep telefonları. Görevi yetkiyi alan, üye telefonla üyelere ulaşma olanağını yakalıyor. 4 ay boyunca her mahallenin üyesine telefonla mesajla ulaşarak kurduğu ekiple seçim ve örgütlenme çalışmaları yapıyor. Toplantılar düzenliyor.
Seçim oluyor görev ve yetki süresi sona eriyor. Parti içi seçimler yaklaşıyor. Görevi ve yetkisi sona eren parti üyesi bir isim altında 5 kişilik grup kuruyor. Önceden görevli ve yetkili olduğu ilçede grup arkadaşlarıyla birlikte telefonla, mesaj üyelere ulaşarak, ( il ve ilçe yönetimlerinin bilgisi ve onayı dışında) bir seri bilgilendirme toplantılar düzenliyorlar. Durum il başkanına iletiliyor. İl başkanı Toplantı yapmak anayasal haktır sakıncası yoktur diye demeç veriyor. İlçe yönetimi ise farklı düşünüyor grubun 5 üyesini izinsiz ve tüzüğe aykırı toplantılar yaptıkları gerekçesiyle disiplin kuruluna sevk ediyor. Disiplin kararını hiç kimse dikkate almıyor. Toplantılara devam ediliyor. Grup üyelerinin asıl amacı, kendilerini üyelere tanıtmak olduğunu çok iyi biliyorlar.
Grup üyeleri arasında anlaşmazlıklar çıktığından grup üyeleri sık sık değişikliğe uğruyor. En sonunda grup dağılıyor. Ama içlerinden birisi kendisini üyelere, delegelere tanıtmayı başarıyor. Ve en sonunda ilçe başkanı olmayı başarıyor.
Şimdi elimizi vicdanımızın üstüne koyup düşünelim. Yapılan delege ve başkanlık seçimlerinde, toplumsal ve siyasal haklar anlamında Üyeler (insanlar) arasında hiçbir ayrım yapılmadan seçim yapılmıştır der misiniz?
Telefon bilgileri ve toplantı yapacak maddi imkânları olamayan üyelerle, telefon bilgilerin ve toplantı yapacak maddi olanakları olan üyeler eşit haklara mı sahipler?
Seçimi kazanan ve kaybeden üyelerin hepsine dünde bugünde saygım sevgim vardır. Âma
BENİM PARTİM EŞİTLİĞİ SAVUNUYOR BEN PARTİMDE EŞİTLİĞİ ARIYORUM
İnternette eşitliğin anlamı tanımını okudum. Eşitliğin tanımında diyor ki,
Başlık ne olursa olsun, insanlar arasında toplumsal ve siyasal haklar yönünden ayrım bulunmaması durumu.
Benim partim ve parti yöneticilerim eşitliği savunuyor.
Partimde parti içi seçim yapılıyor.
Eşitliğin tanımına göre insanlar arasında toplumsal ve siyasal haklar yönünden ayrım bulunmaması gerekiyor.
Eşitliğin tanımına göre partimde seçimlerde eşitlik uygulandı mı bakalım.
Partim yöneticileri hiçbir parti üyesine sormadan, danışmadan, seçim ve örgütlenme çalışması için, bir parti üyesine 2011 yılı son ayının son haftasında görev ve yetki veriyor. Çalışma yapabilmesi için parti üyelerinin üyelik bilgilerini de veriyor. O bilgilerin içinde en önemlisi ev ve cep telefonları. Görevi yetkiyi alan, üye telefonla üyelere ulaşma olanağını yakalıyor. 4 ay boyunca her mahallenin üyesine telefonla mesajla ulaşarak kurduğu ekiple seçim ve örgütlenme çalışmaları yapıyor. Toplantılar düzenliyor.
Seçim oluyor görev ve yetki süresi sona eriyor. Parti içi seçimler yaklaşıyor. Görevi ve yetkisi sona eren parti üyesi bir isim altında 5 kişilik grup kuruyor. Önceden görevli ve yetkili olduğu ilçede grup arkadaşlarıyla birlikte telefonla, mesaj üyelere ulaşarak, ( il ve ilçe yönetimlerinin bilgisi ve onayı dışında) bir seri bilgilendirme toplantılar düzenliyorlar. Durum il başkanına iletiliyor. İl başkanı Toplantı yapmak anayasal haktır sakıncası yoktur diye demeç veriyor. İlçe yönetimi ise farklı düşünüyor grubun 5 üyesini izinsiz ve tüzüğe aykırı toplantılar yaptıkları gerekçesiyle disiplin kuruluna sevk ediyor. Disiplin kararını hiç kimse dikkate almıyor. Toplantılara devam ediliyor. Grup üyelerinin asıl amacı, kendilerini üyelere tanıtmak olduğunu çok iyi biliyorlar.
Grup üyeleri arasında anlaşmazlıklar çıktığından grup üyeleri sık sık değişikliğe uğruyor. En sonunda grup dağılıyor. Ama içlerinden birisi kendisini üyelere, delegelere tanıtmayı başarıyor. Ve en sonunda ilçe başkanı olmayı başarıyor.
Şimdi elimizi vicdanımızın üstüne koyup düşünelim. Yapılan delege ve başkanlık seçimlerinde, toplumsal ve siyasal haklar anlamında Üyeler (insanlar) arasında hiçbir ayrım yapılmadan seçim yapılmıştır der misiniz?
Telefon bilgileri ve toplantı yapacak maddi imkânları olamayan üyelerle, telefon bilgilerin ve toplantı yapacak maddi olanakları olan üyeler eşit haklara mı sahipler?
Seçimi kazanan ve kaybeden üyelerin hepsine dünde bugünde saygım sevgim vardır. Âma
BENİM PARTİM EŞİTLİĞİ SAVUNUYOR BEN PARTİMDE EŞİTLİĞİ ARIYORUM
5/22/12
27 EKİM2010 TARİHİNDE YAZDIĞIM "BİR ÜYENİN FERYADI, ÇIRPINIŞI GÖRÜLMELİ DUYULMALI FARK EDİLMELİDİR" BAŞLIKLI YAZIMI,
27 EKİM2010 TARİHİNDE YAZDIĞIM "BİR ÜYENİN FERYADI, ÇIRPINIŞI GÖRÜLMELİ DUYULMALI FARK EDİLMELİDİR" BAŞLIKLI YAZIMI,
DÜN ÜYESİ OLDUĞUM İL BAŞKANI, İLÇE BAŞKANI, YÖNETİM KURULU ÜYELERİ, KADIN VE GENÇLİK KOLLARI BAŞKANLARI, DANIŞMA KURULU ÜYELERİ, İL İLÇE KURULTAY DELEGELERİ MİLLETVEKİLLERİ DUYMADILAR, GÖRMEDİLER, OKUMADILAR, ÖNEMSEMEDİLER YANIT VERMEDİLER.
UMUYORUM DİLİYORUM KEMAL KILIÇDAROĞLU LİDERLİĞİNDE YENİDEN SEÇİLENLER, YENİLİKÇİLER ESKİLERİNDEN FARKLI OLURLAR. FARKLILIKLARINI UYGULAMALARIYLA DAVRANIŞLARIYLA EYLEM VE ETKİNLİKLERİYLE HEMEN FARK ETTİRİRLER.
ÖNCELİKLE KENDİLERİNİ DEĞİL, ÜYELERİ VAR ETMEK ÇALIŞIRLAR. ÜYELERİ KUCAKLARLAR. ÜYELERE HALKA CHP NİN KAPILARINI SONUNA KADAR AÇARLAR. CHP NİN ASİL ÜYELERİNİ GERÇEK ÜYELERİNİ SEVGİYLE SAYGIYLA, GÜLER YÜZLE KARŞILARLAR.
ÜYENİN DÜN YAŞADIĞI SORUNLARI BUGÜN YAŞATMAMAK İÇİN SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN ELLERİNDEN GELEN HER ŞEYİ YAPARLAR. UMUDUMUZU YOK ETMEZLER. GELEN GİDENİ ARATMADI DEDİRTMEZLER. ÜYENİN FERYADINI ÇIRPINIŞINI DUYARLAR. HEP AKP İLE KORKUTMAZLAR ÜYEYE HAK ETTİĞİ DEĞERİ VE ÖNEMİ VERİRLER. SADECE SEÇİM ZAMANI GELİNCE HATIRLAMAZLAR.
https://www.facebook.com/notes/z%C3%BClfikar-bal/chpli-bir-%C3%BCyenin-feryadi-%C3%A7irpini%C5%9Fi-g%C3%B6r%C3%BClmeli-duyulmali-fark-edilmelidir/106991046034069
Üyesi olduğum Partinin CHP’ sinin İl Başkanına
“ “ “ “ “ İlçe Başkanına “
“ “ “ “ “ İl, İlçe Yönetim Kurulu Üyelerine
“ “ “ “ “ İl, İlçe kadın ve Gençlik Kolları Başkanlarına
“ “ “ “ “ İl, İlçe Danışma Kurulu Üyelerine
“ “ “ “ “ İl, İlçe ve Kurultay delegelerine
“ “ “ “ “ Milletvekillerine
Sade bir parti üyesi olarak her birinize hepinize diyorum ki,
Sizler belli aralıklarla da olsa toplanıyorsunuz, partimiz hakkında, sorun ve çözümleri hakkında, yapılacak iş ve işlemler hakkında düşüncelerinizi, önerilerinizi, eleştirilerinizi söylüyorsunuz, kararlar alıp uyguluyorsunuz.
Parti içinde seçmek ve seçilmek için, toplantılarda birbirinizle tanışıyorsunuz, konuşuyorsunuz, kendinizi ifade ediyorsunuz. Belli görevlere aday oluyorsunuz.
Bende CHP sinin üyesiyim. 63 yaşındayım. Emekliyim. 5 aydan beri aktif olarak aranızdayım. Parti örgütü çalışmalarına kesintisiz olarak katılmaktayım.
Ancak geçen bu süre içerisinde, örgüt içinde yapılan hiçbir toplantıya katılamıyorum. Katılsam tüzük gereği konuşamıyorum. Yazımın başında saydığım organların biz üyelere yönelik olarak hiç bir toplantı düzenlemediği için, hiçbir konuda, hiçbir çalışma grubu oluşturulmadığı için, örgütlenme ağı kurulmadığı için kendimi, düşüncelerimi, öneri ve eleştirilerimi (kişisel sohbetlerin dışında) açıklayacak hiçbir platform bulamıyorum. Kendimi ifade edemiyorum. Dilekçe ile e-posta ve ileti yazarak sesimi duyurmaya çalışıyorum. Sorular soruyorum. Hiç kimseden en ufak yanıt alamıyorum. Çok sık yazınca da huzura çağırılıyorum. İnternet ortamında yazma diye uyarılıyorum.
Hepinizin ve her birinizin vicdanlarınıza, insafınıza, adalet ve eşitlik değerlerinize, sosyal demokrat kimliğinize sesleniyorum. En az bende sizler kadar CHP sinin onurlu bir üyesiyim. Parti içinde seçmek ve seçilmek için, en az sizler kadar benimde hakkım var. Bu hakkımı bana neden kullandırmıyorsunuz? Kendimi düşüncülerimi ifade etmeme neden izin vermiyorsunuz? Parti üyelerini tanımak ve kendimi tanıtmak için, neden biz üyelerin katılacağı toplantılar düzenlemekten kaçınıyorsunuz? Neden sesimizi kısıyorsunuz? Neden konuşturmuyorsunuz?
Bizim sadece oyumuzu ister ama bizi reddederseniz, (altın yumurtaları toplar ama altın yumurtlayan tavukları açlıktan öldürürseniz) bir gün gelir o yumurtaları bulamazsınız. Ve şunu bilin ki o gün çok uzak değil.
Genel Başkanımız KEMAL KILIÇDAROĞLU 26.10.2010 tarihinde yaptığı grup toplantısında, halkımız umutsuzluğa, çaresizliğe düşmesin, korkuya kapılmasın türkiyenin her yerinde kapı gibi CHP partisi vardır. Demiştir. Evet, CHP vardır ama CHP Üyeleri kucaklayan, üyelerle yan yana, el ele, omuz omuza yürüyen, gücünü ve yetkisini üyelerden alan başkan ve yöneticiler ne yazıkki yoktur. (varsa da istisnadır)
Sayın genel başkanım. Yukarıda anlattığım gerekçeler nedeniyle CHP sinin kapıları ne yazık ki üyelerin yüzlerine kapalıdır. 27.10.2010
DÜN ÜYESİ OLDUĞUM İL BAŞKANI, İLÇE BAŞKANI, YÖNETİM KURULU ÜYELERİ, KADIN VE GENÇLİK KOLLARI BAŞKANLARI, DANIŞMA KURULU ÜYELERİ, İL İLÇE KURULTAY DELEGELERİ MİLLETVEKİLLERİ DUYMADILAR, GÖRMEDİLER, OKUMADILAR, ÖNEMSEMEDİLER YANIT VERMEDİLER.
UMUYORUM DİLİYORUM KEMAL KILIÇDAROĞLU LİDERLİĞİNDE YENİDEN SEÇİLENLER, YENİLİKÇİLER ESKİLERİNDEN FARKLI OLURLAR. FARKLILIKLARINI UYGULAMALARIYLA DAVRANIŞLARIYLA EYLEM VE ETKİNLİKLERİYLE HEMEN FARK ETTİRİRLER.
ÖNCELİKLE KENDİLERİNİ DEĞİL, ÜYELERİ VAR ETMEK ÇALIŞIRLAR. ÜYELERİ KUCAKLARLAR. ÜYELERE HALKA CHP NİN KAPILARINI SONUNA KADAR AÇARLAR. CHP NİN ASİL ÜYELERİNİ GERÇEK ÜYELERİNİ SEVGİYLE SAYGIYLA, GÜLER YÜZLE KARŞILARLAR.
ÜYENİN DÜN YAŞADIĞI SORUNLARI BUGÜN YAŞATMAMAK İÇİN SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN ELLERİNDEN GELEN HER ŞEYİ YAPARLAR. UMUDUMUZU YOK ETMEZLER. GELEN GİDENİ ARATMADI DEDİRTMEZLER. ÜYENİN FERYADINI ÇIRPINIŞINI DUYARLAR. HEP AKP İLE KORKUTMAZLAR ÜYEYE HAK ETTİĞİ DEĞERİ VE ÖNEMİ VERİRLER. SADECE SEÇİM ZAMANI GELİNCE HATIRLAMAZLAR.
https://www.facebook.com/notes/z%C3%BClfikar-bal/chpli-bir-%C3%BCyenin-feryadi-%C3%A7irpini%C5%9Fi-g%C3%B6r%C3%BClmeli-duyulmali-fark-edilmelidir/106991046034069
Üyesi olduğum Partinin CHP’ sinin İl Başkanına
“ “ “ “ “ İlçe Başkanına “
“ “ “ “ “ İl, İlçe Yönetim Kurulu Üyelerine
“ “ “ “ “ İl, İlçe kadın ve Gençlik Kolları Başkanlarına
“ “ “ “ “ İl, İlçe Danışma Kurulu Üyelerine
“ “ “ “ “ İl, İlçe ve Kurultay delegelerine
“ “ “ “ “ Milletvekillerine
Sade bir parti üyesi olarak her birinize hepinize diyorum ki,
Sizler belli aralıklarla da olsa toplanıyorsunuz, partimiz hakkında, sorun ve çözümleri hakkında, yapılacak iş ve işlemler hakkında düşüncelerinizi, önerilerinizi, eleştirilerinizi söylüyorsunuz, kararlar alıp uyguluyorsunuz.
Parti içinde seçmek ve seçilmek için, toplantılarda birbirinizle tanışıyorsunuz, konuşuyorsunuz, kendinizi ifade ediyorsunuz. Belli görevlere aday oluyorsunuz.
Bende CHP sinin üyesiyim. 63 yaşındayım. Emekliyim. 5 aydan beri aktif olarak aranızdayım. Parti örgütü çalışmalarına kesintisiz olarak katılmaktayım.
Ancak geçen bu süre içerisinde, örgüt içinde yapılan hiçbir toplantıya katılamıyorum. Katılsam tüzük gereği konuşamıyorum. Yazımın başında saydığım organların biz üyelere yönelik olarak hiç bir toplantı düzenlemediği için, hiçbir konuda, hiçbir çalışma grubu oluşturulmadığı için, örgütlenme ağı kurulmadığı için kendimi, düşüncelerimi, öneri ve eleştirilerimi (kişisel sohbetlerin dışında) açıklayacak hiçbir platform bulamıyorum. Kendimi ifade edemiyorum. Dilekçe ile e-posta ve ileti yazarak sesimi duyurmaya çalışıyorum. Sorular soruyorum. Hiç kimseden en ufak yanıt alamıyorum. Çok sık yazınca da huzura çağırılıyorum. İnternet ortamında yazma diye uyarılıyorum.
Hepinizin ve her birinizin vicdanlarınıza, insafınıza, adalet ve eşitlik değerlerinize, sosyal demokrat kimliğinize sesleniyorum. En az bende sizler kadar CHP sinin onurlu bir üyesiyim. Parti içinde seçmek ve seçilmek için, en az sizler kadar benimde hakkım var. Bu hakkımı bana neden kullandırmıyorsunuz? Kendimi düşüncülerimi ifade etmeme neden izin vermiyorsunuz? Parti üyelerini tanımak ve kendimi tanıtmak için, neden biz üyelerin katılacağı toplantılar düzenlemekten kaçınıyorsunuz? Neden sesimizi kısıyorsunuz? Neden konuşturmuyorsunuz?
Bizim sadece oyumuzu ister ama bizi reddederseniz, (altın yumurtaları toplar ama altın yumurtlayan tavukları açlıktan öldürürseniz) bir gün gelir o yumurtaları bulamazsınız. Ve şunu bilin ki o gün çok uzak değil.
Genel Başkanımız KEMAL KILIÇDAROĞLU 26.10.2010 tarihinde yaptığı grup toplantısında, halkımız umutsuzluğa, çaresizliğe düşmesin, korkuya kapılmasın türkiyenin her yerinde kapı gibi CHP partisi vardır. Demiştir. Evet, CHP vardır ama CHP Üyeleri kucaklayan, üyelerle yan yana, el ele, omuz omuza yürüyen, gücünü ve yetkisini üyelerden alan başkan ve yöneticiler ne yazıkki yoktur. (varsa da istisnadır)
Sayın genel başkanım. Yukarıda anlattığım gerekçeler nedeniyle CHP sinin kapıları ne yazık ki üyelerin yüzlerine kapalıdır. 27.10.2010
5/20/12
BURSA CHP YILDIRIM İLÇE ÖRGÜT BAŞKANLIĞINA ÖNEMLE SUNUYORUM
BURSA CHP YILDIRIM İLÇE ÖRGÜT BAŞKANLIĞINA ÖNEMLE SUNUYORUM
CHP Bursa Yıldırım 700.000’in üzerinde olan bir merkez ilçedir. 30 yıldır aynı ilçe aynı mahallede ikamet etmekteyim.
2000 yılında ÖDP’den istifa edip, 12. Maddeden CHP’nin asil üyesi olmuştum. Altan Öymen’in genel başkanlık yaptığı dönemde, Deniz Baykal’ın tekrar genel başkan olması ve il başkanımızı görevden alması üzerine CHP’den topluca istifa edenler arasında bende vardım.
2010 Nisan ayında Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkan olunca tekrar CHP’ye döndüm. Son iki yıldan beri ilçemizin teorik ve pratik anlamda en aktif, en çalışkan özgür üyelerinden biri olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.
Referandum ve son milletvekili seçimlerinde ilçemizin aldığı oy oranı ne olursa olsun, CHP Yıldırım ilçe örgütü her anlamda iflas ettiğini bilen ve şahit olan üyelerden biriyim. İki yıldır kesintisiz olarak yazdığım yazılarda iddiamı doğrulayan birçok kanıt vardır. Bu somut gerçeğe rağmen yıldırım ilçesinde potansiyel bir gücün çok fazla olduğunu biliyorum.
CHP Bursa Yıldırım İlçe örgütü hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir sıçrama, yapabilir. Bunun için yeni seçilen İlçe başkan ve yönetim kurulu üyelerine son derece önemli olan görev, yetki ve sorumluluklar düşmektedir.
CHP Bursa Yıldırım İlçe örgüt yönetimi neyi nasıl yapmalıdır ki, herkesi hayrete düşürecek o sıçramayı yapabilsin. Bu anlamda yapacağı işler hem çok zor, kolay hem de çok kolay olduğunu biliyorum. İşin zorluğunun ve kolaylığının yüzde yüzünün örgütün kendi içinden kaynaklandığını da çok iyi biliyorum.
CHP Bursa Yıldırım İlçe örgüt yönetiminin bu sıçramayı başarabilmesi için
1-ilçe yönetimi sorunun ve çözümün kendi içinde olduğu gerçeğini anlaması kavraması ve kabul etmesi gerekir.
2- ilçe yönetimi, ilçede, potansiyel gücün varlığını göz önünde bulundurarak, her şeye sıfırdan başlamalıdır.
3-İlçe yönetimi kesinlikle kendisine güven duymalıdır. Ve bu güvenle kısa, orta, uzun vadede yapacağı işlerin önem ve acili yet durumuna göre, planını, programını, projesini yapıp ilan panosuna asmalı, örgütün, üyelerin bilgisine sunmalıdır.
4-ilçe yönetimi her ne pahasına olursa olsun, yapacağı, iş ve işlemlerde, alacağı kararlarda, mali konularda parti tüzüğünü, çalışma ilkelerini, parti programını ve kararlarını esas almalıdır.
5- ilçe yönetimi her ne pahasına olursa olsun, örgüt çatısı altında ve CHP adı altında düzenlenecek, yapılacak ve yönetilecek tüm toplantılarda, toplantı usulü, yönetimi, kural ve disiplinine titizlikle uymalı ve uymayanlara asla müsamaha göstermemelidir. Parti ve örgüt diplini tüm üyelere eşit ve adil olarak uygulanmalıdır.
6-ilçe yönetimi, yaptığı iş ve işlemlerde aldığı kararlarda, mali konularda alabildiğine şeffaf olmalıdır. Parti üyesi hakkı olan bilgilere engelsiz ve izinsiz ulaşabilmelidir.
7-ilçe yönetimi bilgisi ve onayı dışında oluşabilecek hiç bir gruba, kutba hizbe asla izin vermemelidir.
8-ilçe yönetimi ilk yapacağı işlerden arasında örgütlenme ağını ( sokak cadde mahalle temsilcileri) çeşitli başlıklardan oluşacak çalışma gruplarını oluşturmalı, kurumsallaştırmalı ve aktif hale getirmelidir.
9-ilçe yönetimi ilçe görev yetki ve sorumluluğu alabildiğince tabana yaymalı ve yaygınlaştırmalıdır.
10-ilçe yönetimi sade üyeden başkana kadar herkesin her organın görev yetki ve sorumluk sınırlarının neler olduğunu somut olarak açıklamadır.
11- ilçe merkezinin en kısa sürede sağlıklı bir mekâna kavuşması için gerekli olan çaba gösterilmelidir.
12- ilçe merkezine gelen üyeler, vatandaş güler yüzle ilgiyle karşılanmalıdır.
13- tabanla ilişki ve iletişim kesintisiz sağlanmalı örgüt toplantıları düzenli olarak yapılmalıdır.
14- ilçe örgütünde iç barış, huzur, dayanışma, mutlaka sağlanmalıdır. Üyeye hak ettiği değer kesinlikle verilmelidir. 20.5.2012
CHP Bursa Yıldırım 700.000’in üzerinde olan bir merkez ilçedir. 30 yıldır aynı ilçe aynı mahallede ikamet etmekteyim.
2000 yılında ÖDP’den istifa edip, 12. Maddeden CHP’nin asil üyesi olmuştum. Altan Öymen’in genel başkanlık yaptığı dönemde, Deniz Baykal’ın tekrar genel başkan olması ve il başkanımızı görevden alması üzerine CHP’den topluca istifa edenler arasında bende vardım.
2010 Nisan ayında Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkan olunca tekrar CHP’ye döndüm. Son iki yıldan beri ilçemizin teorik ve pratik anlamda en aktif, en çalışkan özgür üyelerinden biri olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.
Referandum ve son milletvekili seçimlerinde ilçemizin aldığı oy oranı ne olursa olsun, CHP Yıldırım ilçe örgütü her anlamda iflas ettiğini bilen ve şahit olan üyelerden biriyim. İki yıldır kesintisiz olarak yazdığım yazılarda iddiamı doğrulayan birçok kanıt vardır. Bu somut gerçeğe rağmen yıldırım ilçesinde potansiyel bir gücün çok fazla olduğunu biliyorum.
CHP Bursa Yıldırım İlçe örgütü hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir sıçrama, yapabilir. Bunun için yeni seçilen İlçe başkan ve yönetim kurulu üyelerine son derece önemli olan görev, yetki ve sorumluluklar düşmektedir.
CHP Bursa Yıldırım İlçe örgüt yönetimi neyi nasıl yapmalıdır ki, herkesi hayrete düşürecek o sıçramayı yapabilsin. Bu anlamda yapacağı işler hem çok zor, kolay hem de çok kolay olduğunu biliyorum. İşin zorluğunun ve kolaylığının yüzde yüzünün örgütün kendi içinden kaynaklandığını da çok iyi biliyorum.
CHP Bursa Yıldırım İlçe örgüt yönetiminin bu sıçramayı başarabilmesi için
1-ilçe yönetimi sorunun ve çözümün kendi içinde olduğu gerçeğini anlaması kavraması ve kabul etmesi gerekir.
2- ilçe yönetimi, ilçede, potansiyel gücün varlığını göz önünde bulundurarak, her şeye sıfırdan başlamalıdır.
3-İlçe yönetimi kesinlikle kendisine güven duymalıdır. Ve bu güvenle kısa, orta, uzun vadede yapacağı işlerin önem ve acili yet durumuna göre, planını, programını, projesini yapıp ilan panosuna asmalı, örgütün, üyelerin bilgisine sunmalıdır.
4-ilçe yönetimi her ne pahasına olursa olsun, yapacağı, iş ve işlemlerde, alacağı kararlarda, mali konularda parti tüzüğünü, çalışma ilkelerini, parti programını ve kararlarını esas almalıdır.
5- ilçe yönetimi her ne pahasına olursa olsun, örgüt çatısı altında ve CHP adı altında düzenlenecek, yapılacak ve yönetilecek tüm toplantılarda, toplantı usulü, yönetimi, kural ve disiplinine titizlikle uymalı ve uymayanlara asla müsamaha göstermemelidir. Parti ve örgüt diplini tüm üyelere eşit ve adil olarak uygulanmalıdır.
6-ilçe yönetimi, yaptığı iş ve işlemlerde aldığı kararlarda, mali konularda alabildiğine şeffaf olmalıdır. Parti üyesi hakkı olan bilgilere engelsiz ve izinsiz ulaşabilmelidir.
7-ilçe yönetimi bilgisi ve onayı dışında oluşabilecek hiç bir gruba, kutba hizbe asla izin vermemelidir.
8-ilçe yönetimi ilk yapacağı işlerden arasında örgütlenme ağını ( sokak cadde mahalle temsilcileri) çeşitli başlıklardan oluşacak çalışma gruplarını oluşturmalı, kurumsallaştırmalı ve aktif hale getirmelidir.
9-ilçe yönetimi ilçe görev yetki ve sorumluluğu alabildiğince tabana yaymalı ve yaygınlaştırmalıdır.
10-ilçe yönetimi sade üyeden başkana kadar herkesin her organın görev yetki ve sorumluk sınırlarının neler olduğunu somut olarak açıklamadır.
11- ilçe merkezinin en kısa sürede sağlıklı bir mekâna kavuşması için gerekli olan çaba gösterilmelidir.
12- ilçe merkezine gelen üyeler, vatandaş güler yüzle ilgiyle karşılanmalıdır.
13- tabanla ilişki ve iletişim kesintisiz sağlanmalı örgüt toplantıları düzenli olarak yapılmalıdır.
14- ilçe örgütünde iç barış, huzur, dayanışma, mutlaka sağlanmalıdır. Üyeye hak ettiği değer kesinlikle verilmelidir. 20.5.2012
5/19/12
GÖNÜL DOSTLARIMA ÖZEL MEKTUBUMDUR.
Mektubuma başlamadan önce, doğayı, doğallığı ve insanları seven, her bir gönül dostuma, bende gönül dostuyum diyen güzel insanlara en içten selam ve sevgilerimi yolluyorum.
Çok değerli gönül dostlarım.
Bir anlamda sizler gerçekten dert ortağım gibisiniz. Aileden biri gibisiniz. Çok uzaklarda olmanız, genç yâda yaşlı olmanız, evli yâda bekâr olmanız, zengin ya da fakir olmanız, makam ve mevki sahibi olmanız. Güzel ya da çirkin olmanız hiç ama hiç fark etmiyor. Yürekten alıp yürekten vermek fazlasıyla yetiyor. Bazı gönül dostlarımızla aramızda sevgi zinciri oluşturduk. Paylaşımlarımız karşılıklı sevgi ve saygı ortamı içinde artarak ve kesintisiz olarak devam etmektedir. Aramıza yeni gönül dostlarımız katılmaktadır. Kalbimizin, gönlümüzün kapısı doğayı doğallığı seven aramıza katılmak isteyen yeni gönül dostlarımıza her zaman sonuna kadar açıktır.
Çok değerli gönül dostlarım
Gönül dostlarımızla olan ilişki ve iletişimlerimiz sadece yazışmaktan, paylaşmaktan, beğenmekten, öneri, eleştiri ve yorumlardan ibaret değildir. Pratik yaşamda hayat bulmaktadır. Bu güne kadar gönül dostlarımızın katılımıyla biri birinden güzel iki etkinliğe imza attık.
Birinci etkinliğimiz 13.Kasım 2011 tarihinde, sabah saat 7.30 0 derece sıcaklıkta gönül dostlarımızla kaplı kaya parkında buluştuk. Kaplı Kaya dersine sonbaharın güzelliklerini görmek için geziye çıktık. Gezimize katılan bay ve bayan gönül dostlarımız gezi esnasında o kadar mutlu oldular ki, bu anlatılmaz yaşanır. o soğukta hedeflediğimiz yolun iki katını daha yürüdük. Son baharın ve mutluluğumuzun resimlerini çekerek facebookta sayfamızda yayınladık. çeşitli nedenlerle gezimize katılamayan gönül dostlarımızla paylaştık. Ve 2012 yılının nisan ayının ilk haftasında Pazar günü ilkbaharın güzelliklerini görmek için kaplı kaya deresinde buluşmaya hep birlikte söz verdik
Sözümüzde durduk. İkinci etkinliğimizde 1.Nisan 2012 tarihinde Pazar günü sabah saat 9.00da yine kaplı kaya parkında buluştuk, bu defa kaplı kaya deresine ilkbaharın güzelliklerini görmek için geziye çıktık. ilk gezimizden Çok daha kalabalıktık. 1,5 saat yürüdükten sonra erikli çeşmesinde, derenin kenarında ateşin başında hep birlikte sabah kahvaltısı yaptık. Dağın yamacına doğru tırmandık. Ormanların içinde yürüdük, Dereler geçtik, kaynaklardan soğuk sular içtik, yorulduk dinlendik. çoook yukarılarda olan Zeyniler köyüne vardık. Bursa’yı, bursa ovasını kuş bakışı izledik. Bol bol resimler çektik. Resimlerimizi, sayfalarımızda günlerce yayınladık. Gelemeyen ama yüreği bizimle olan gönül dostlarımızla paylaştık. 2012 yılının haziran ayının ilk haftasında ilk Pazar günü kaplı kaya parkında tam gün sazlı, sözlü türkülü, halaylı, sabah kahvaltısı ve piknik yapmaya hep birlikte söz verdik. (o gün yağmurlu olursa ikinci hafta aynı gün aynı yerde piknik yapacağız dedik) Bir aksilik çıkmadığı takdirde genç bir gönül dostumuz sazıyla, yine genç bir gönül dostumuz türküsüyle katılmaya söz verdiler. Doğayı doğallığı ve insanları seven tüm gönül dostlarımız ve dostlarımızın dostları müzik aletleriyle piknik için gerekli olan her şeyleriyle pikniğimize, eğlencemize, şölenimize katılmaya davet ediyoruz.
2012 yılında düzenleyeceğimi son etkinliğimiz sonbaharda ekim ayında kestane gezisi olacaktır. Buluşma tarihi yeri bu sayfada yayınlanacaktır.
Mektubuma son verirken, gezimize katılan, katılmak isteyip te katılamayan ama gönlü yüreği bizimle olan tüm gönül dostlarıma teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Doğayı doğallığı insanları seven gönül dostlarıma sağlık huzur ve mutluluklar diliyorum. Ana etkinliğimiz olan piknikte ara etkinliklerimizde buluşmak görüşmek, tanışmak dilek ve arzusuyla Sevgiyle kalın, hoşça kalın, dostça kalın diyorum.
ÖNEMLİ NOT: 15.4.2012 PAZAR GÜNÜ KAPLI KAYA PARKINDA SAAT TAM 8.00 BULUŞACAĞIZ KAPLI KAYA DERESİNE GEZİYE ÇIKACAĞIZ SABAH KAHVALTIMIZI DOĞADA YAPACAĞIZ. MÜSAİT OLAN DOSTLARIMIZ BAY BAYA KATILABİLİRLER. DUYURU YAPTIĞIMIZ GEZİ ETKİLİKLERİ BAYLI BAYANLIDIR SAĞLIK SORUNUVE ZAMAN SORUNU OLANLARIN KATILMAMALRINI, EKMEK ARASI, KÜÇÜK SU KABI, VE DEĞİŞİK (TERLEMEYE ÖNLEM OLARAK) ALMANIZI ÖNERİYORUZ.
BANA GÖRE KİMLER KİMLER GERÇEK CHP’Lİ OLAMAZ
BANA GÖRE KİMLER KİMLER GERÇEK CHP’Lİ OLAMAZ
CHP'de, milletvekili, belediye başkanlıkları ve parti içi seçimlerde, seçmede ve seçilmede, örgüt içinde yapılan tüm toplantılarda, konuşmalarda, her bir parti üyesinin kendini, düşünlerini, öneri ve eleştirilerini ifade etmede, anlatmada, eşitliği, adaleti hakkı, hukuku savunmayan, örgütlü yaşamın pratiğinde savunduğunu uygulamayan hiç kimse bana göre gerçek CHP’li olamaz.
Örgütlenme ağının ve çalışma gruplarının kurulması, kurumsallaşması, ve örgütlü yaşamın pratiğinde uygulamaya konulması için teorik ve pratik anlamda çaba göstermeyen, emek vermeyen hiç kimse bana göre gerçek CHP’li olamaz.
Örgüt üyesinin parti ve örgüt çalışmaları hakkında bilgi edinmesini engelleyen, örgüt üyelerinden habersiz olaraki herhangi bir gerekçeyle gizli toplantı yapanlar bana göre gerçek CHP’li olamazlar,
Örgüt gelir ve gider kaynakları hakkında, bilgi ve belgeleriyle birlikte üyelere yazılı açıklama yapmayanlar bana göre gerçek CHP’li olamazlar.
Çalışmalarını, yaptığı işleri, aldığı kararları, gelir ve giderler, parti tüzüğüne, partinin ilke ve kurarlarına, kararlarına, parti programına dayandırmayanlar bana göre gerçek CHP li olamazlar,
Üyesinden genel başkanına kadar görev yetki ve sorumlululk sınırlarının neler olduğunu bilmeyenler, uygulamayanlar, görev yetki ve sorumluklarını ihlal ve ihmal edenler, parti disiplinine uymayanlar bana göre gerçek CHP’olamazlar.
Parti, ve örgüt içinde, ayrılık ayrımcılık,sevgisizlik, saygısızlık, yapanlar, taraf tutanlar, kişisel çıkarları için grup, kutup kuranlar, başka üyelerin haklarını, doğrudan yada dolaylı yoldan gasp edenler bana göre gerçek CHP’li olamazlar.
Atatürk'ü, cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını, CHP’sini , devrimcileri, devrim şehitlerini, eşitliği, adaleti, özgürlüğü demokrasiyi hiç bir zaman dillerinden düşürmeyenler ama bu değerlerin gereklerini örgütlü yaşamın pratiğinde hayata geçirmeyenler, uygulamamayanlar örgütle halkla birleşip bütünleşmeyenler, dayanışma içinde olmayanlar, halkı kucaklamayanlar bana göre CHP’li olamazlar.
CHP'de, milletvekili, belediye başkanlıkları ve parti içi seçimlerde, seçmede ve seçilmede, örgüt içinde yapılan tüm toplantılarda, konuşmalarda, her bir parti üyesinin kendini, düşünlerini, öneri ve eleştirilerini ifade etmede, anlatmada, eşitliği, adaleti hakkı, hukuku savunmayan, örgütlü yaşamın pratiğinde savunduğunu uygulamayan hiç kimse bana göre gerçek CHP’li olamaz.
Örgütlenme ağının ve çalışma gruplarının kurulması, kurumsallaşması, ve örgütlü yaşamın pratiğinde uygulamaya konulması için teorik ve pratik anlamda çaba göstermeyen, emek vermeyen hiç kimse bana göre gerçek CHP’li olamaz.
Örgüt üyesinin parti ve örgüt çalışmaları hakkında bilgi edinmesini engelleyen, örgüt üyelerinden habersiz olaraki herhangi bir gerekçeyle gizli toplantı yapanlar bana göre gerçek CHP’li olamazlar,
Örgüt gelir ve gider kaynakları hakkında, bilgi ve belgeleriyle birlikte üyelere yazılı açıklama yapmayanlar bana göre gerçek CHP’li olamazlar.
Çalışmalarını, yaptığı işleri, aldığı kararları, gelir ve giderler, parti tüzüğüne, partinin ilke ve kurarlarına, kararlarına, parti programına dayandırmayanlar bana göre gerçek CHP li olamazlar,
Üyesinden genel başkanına kadar görev yetki ve sorumlululk sınırlarının neler olduğunu bilmeyenler, uygulamayanlar, görev yetki ve sorumluklarını ihlal ve ihmal edenler, parti disiplinine uymayanlar bana göre gerçek CHP’olamazlar.
Parti, ve örgüt içinde, ayrılık ayrımcılık,sevgisizlik, saygısızlık, yapanlar, taraf tutanlar, kişisel çıkarları için grup, kutup kuranlar, başka üyelerin haklarını, doğrudan yada dolaylı yoldan gasp edenler bana göre gerçek CHP’li olamazlar.
Atatürk'ü, cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını, CHP’sini , devrimcileri, devrim şehitlerini, eşitliği, adaleti, özgürlüğü demokrasiyi hiç bir zaman dillerinden düşürmeyenler ama bu değerlerin gereklerini örgütlü yaşamın pratiğinde hayata geçirmeyenler, uygulamamayanlar örgütle halkla birleşip bütünleşmeyenler, dayanışma içinde olmayanlar, halkı kucaklamayanlar bana göre CHP’li olamazlar.
5/18/12
CHP’SİNDE YENİDEN SEÇİLENLERE, GÖREV YETKİ SORUMLULUK ÜSTLENENLERE SESLENİYORUM
CHP’SİNDE YENİDEN SEÇİLENLERE, GÖREV YETKİ SORUMLULUK ÜSTLENENLERE SESLENİYORUM
Siz, her biriniz cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını ve CHP’sini, korumak, yaşatmak ve savunmak istiyorsanız, CHP’sinin iktidar olmasını istiyorsanız, seçilmek için yaptıklarınızı seçildikten sonra yapmayın yeter. Yâda seçilirken yaptıklarınızın tersini, seçildikten sonra yapın yeter. O zaman göreceksiniz ki CHP’sinin oylarında ve milletvekili sayılarında çok hızlı bir artış olacaktır. Ve CHP iktidara yürüyecektir.
Anlamanız için ok daha somut ipucu vereyim. Pastanın kokusunu unutun yeter. Tehlikenin ne kadar büyük olduğunu halkımıza anlatmayın, siz anlayın, fark edin yeter. Çünkü o zaman eminim ki siz halka koşacaksınız.
Halksız bu işin olma yayacağını anlayacaksınız. Tüm enerjinizi, tüm bilginizi, birikimlinizi, kendinizi var etmeye değil, cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını ve CHP’sini korumaya, savunmaya ve yaşatmaya ayıracaksınız.
Benlik bencillik duygusundan kurtulacaksınız. Halkımızın arasına karışacaksınız, halkımızla kucaklaşacaksınız, halkımızla, kaynaşacaksınız, halkımızla tanışıp, dayanışma içine gireceksiniz. Ve işte o zaman Halkımızla kol kola gireceksiniz aynı yolda aynı hedefe yürüyeceksiniz. Ve hep birden diyecekseniz ki güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar.
Siz, her biriniz cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını ve CHP’sini, korumak, yaşatmak ve savunmak istiyorsanız, CHP’sinin iktidar olmasını istiyorsanız, seçilmek için yaptıklarınızı seçildikten sonra yapmayın yeter. Yâda seçilirken yaptıklarınızın tersini, seçildikten sonra yapın yeter. O zaman göreceksiniz ki CHP’sinin oylarında ve milletvekili sayılarında çok hızlı bir artış olacaktır. Ve CHP iktidara yürüyecektir.
Anlamanız için ok daha somut ipucu vereyim. Pastanın kokusunu unutun yeter. Tehlikenin ne kadar büyük olduğunu halkımıza anlatmayın, siz anlayın, fark edin yeter. Çünkü o zaman eminim ki siz halka koşacaksınız.
Halksız bu işin olma yayacağını anlayacaksınız. Tüm enerjinizi, tüm bilginizi, birikimlinizi, kendinizi var etmeye değil, cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını ve CHP’sini korumaya, savunmaya ve yaşatmaya ayıracaksınız.
Benlik bencillik duygusundan kurtulacaksınız. Halkımızın arasına karışacaksınız, halkımızla kucaklaşacaksınız, halkımızla, kaynaşacaksınız, halkımızla tanışıp, dayanışma içine gireceksiniz. Ve işte o zaman Halkımızla kol kola gireceksiniz aynı yolda aynı hedefe yürüyeceksiniz. Ve hep birden diyecekseniz ki güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar.
BU BENİM KİŞİSEL DÜŞÜNCEMDİR.
BU BENİM KİŞİSEL DÜŞÜNCEMDİR.
Ne partimi, ne partimin değerlerini, ne seçilen seçilmeyen partili üyeleri, ne partimin icraatlarını, ne organlarını hedef alıp eleştirmiyorum.
CHP’li bir üye olarak kendi dünyamda CHP’yi enine boyuna düşünüyorum.
CHP, MHP’ gibi, AKP gibi, parti içinde, örgüt üyeleri üzerinde otoriter hâkimiyet kuran merkeziyetçi bir parti desem değil.
CHP, Parti içinde demokrasiyi kurum ve kurallarıyla uygulayan işleten bir parti desem.
CHP, BDP gibi belli bir kesimi temsil eden parti desem oda değil.
CHP, Sanki bunların hepsinden biraz var olan bir parti gibi.
Ve ben cumhuriyeti ve cumhuriyetin kazanımlarını özümseyen özgür bir birey olarak düşünüyorum.
Oyumu AKP’ye, MHP’ye veremem. BDP’ye veremem. Diğer küçük partilerin iktidar olma şansı olmadığı için veremem.
Cumhuriyetin kazanımları tehlikede olduğu için, oyumu CHP’ye vermeye mecbur ve mahkûmum.
İşte CHP’de yıllarca politika ve siyaset yapanlar bunu çok iyi bildiklerinden, CHP’li üyeleri, CHP’ye gönül veren halkı çok önemsemiyorlar. Kolay ve kestirme yollardan seçilmenin yükselmenin, çeşitli olanaklardan yararlanmanın hesabını yapıyorlar. Son yapılan delege ve ilçe kongre seçimleri bunu çok ne olarak ortaya koymuştur. Kavgalarda bunun en somut delilidir.
Kolay ve kestirme yollardan, omuzlara basrak seçilenler, sizce CHP’de gerçek anlamda parti içi demokrasiyi kurmak için mücadele ederler mi? kendilerini var etmeden üyeleri (özgür iradeyi var ederler mi?
Kemal kılıçdaroğlu’ndan yana bu konuda hiç kuşkum yok. Ama kolay ve kestirme yollardan delege başkan yönetim kurulu üyesi olanlardan çooook kuşkum var. Bu kuşkuyu yaratan asla seçilen üyeler (şahıslar) değildir. Seçimlerde uygulanan antidemokratik yöntemler, anlayışlar ve zihniyetlerdir. Yani şahısların ve yüzlerin değişmesi demek antidemokratik uygulamaların değiştiği anlamına gelmiyor.
Ne partimi, ne partimin değerlerini, ne seçilen seçilmeyen partili üyeleri, ne partimin icraatlarını, ne organlarını hedef alıp eleştirmiyorum.
CHP’li bir üye olarak kendi dünyamda CHP’yi enine boyuna düşünüyorum.
CHP, MHP’ gibi, AKP gibi, parti içinde, örgüt üyeleri üzerinde otoriter hâkimiyet kuran merkeziyetçi bir parti desem değil.
CHP, Parti içinde demokrasiyi kurum ve kurallarıyla uygulayan işleten bir parti desem.
CHP, BDP gibi belli bir kesimi temsil eden parti desem oda değil.
CHP, Sanki bunların hepsinden biraz var olan bir parti gibi.
Ve ben cumhuriyeti ve cumhuriyetin kazanımlarını özümseyen özgür bir birey olarak düşünüyorum.
Oyumu AKP’ye, MHP’ye veremem. BDP’ye veremem. Diğer küçük partilerin iktidar olma şansı olmadığı için veremem.
Cumhuriyetin kazanımları tehlikede olduğu için, oyumu CHP’ye vermeye mecbur ve mahkûmum.
İşte CHP’de yıllarca politika ve siyaset yapanlar bunu çok iyi bildiklerinden, CHP’li üyeleri, CHP’ye gönül veren halkı çok önemsemiyorlar. Kolay ve kestirme yollardan seçilmenin yükselmenin, çeşitli olanaklardan yararlanmanın hesabını yapıyorlar. Son yapılan delege ve ilçe kongre seçimleri bunu çok ne olarak ortaya koymuştur. Kavgalarda bunun en somut delilidir.
Kolay ve kestirme yollardan, omuzlara basrak seçilenler, sizce CHP’de gerçek anlamda parti içi demokrasiyi kurmak için mücadele ederler mi? kendilerini var etmeden üyeleri (özgür iradeyi var ederler mi?
Kemal kılıçdaroğlu’ndan yana bu konuda hiç kuşkum yok. Ama kolay ve kestirme yollardan delege başkan yönetim kurulu üyesi olanlardan çooook kuşkum var. Bu kuşkuyu yaratan asla seçilen üyeler (şahıslar) değildir. Seçimlerde uygulanan antidemokratik yöntemler, anlayışlar ve zihniyetlerdir. Yani şahısların ve yüzlerin değişmesi demek antidemokratik uygulamaların değiştiği anlamına gelmiyor.
YENİ CHP’DE, YENİ YENİ SEÇİLEN ÖRGÜT YÖNETİMLERİNDE BAŞIMA GELENLER HİÇ BİR ÜYENİN BAŞINA GELMEMESİ İÇİN 11.12.2011 TARİHLİ YAZIMI TEKRAR YAYINLIYORUM.
YENİ CHP’DE, YENİ YENİ SEÇİLEN ÖRGÜT YÖNETİMLERİNDE BAŞIMA GELENLER HİÇ BİR ÜYENİN BAŞINA GELMEMESİ İÇİN 11.12.2011 TARİHLİ YAZIMI TEKRAR YAYINLIYORUM.
Üyeliğim ve önemli sorular hakkında genel merkeze yazı
CHP Bursa Yıldırım ilçe örgütü (23.08.2002 /0383676 üyelik formum) üyesiyim. Eşim Melek Bal Nisan 2010 tarihinde bir gurup arkadaşımızla birlikte olmuştur.
Üyeliğimin devam edip etmediğini, eşimin üyeliğinin genel merkezden gelip gelmediğini Kasım 2010 ayında ilçe sekreterimize sordum. Üye listesinin kendinde olmadığını üyeliğimiz konusunda bilgi veremeyeceğini ve aidat alamayacağını söylemiştir. Dilekçeyle müracaat edeyim dediğimde ise evrak defterinin kendisinde olmadığını dilekçeyi alamayacağını söylemiştir. Bunun üzerine CHP Bursa İl Başkanlığına 26.10.2010 tarihli e-pota yazımla durumu bildirdim. İl Yönetim Kurulu adına verilen ( 3.12.2010 tarihli) e-posa yanıtta üyelik hakkında bilgi almam için ilçemiz başkanlığına müracaat etmem gerektiği (sözlü olarak da dilekçe vermem ve 1 ay da yanıt alamaz isem il başkanlığına müracaat) bildirilmiştir.
3.12.2010 tarihinde İlçemiz başkanı ile ilçe başkanlığında görüştüm. Durumu anlattım. İlçe sekreterinden bilgi alamadığımı ifade ettim. Bilgi sayara baktıktan üye olmadığımı, istifa ettiğimi seçme ve seçilme hakkımı kullanamayacağını şifa i olarak söylemiştir. 23.08.2002 /0383676 üyelik formumun mahallemiz klasöründe olduğu için yeniden üyelik formu doldurmadığımı ifade ettim. Gerekli bilginin yazılı olarak verilmesi için 3.12.2010 / 101 tarih sayı ile dilekçe verdim.
Bir üye olarak en temel haklarım konusunda doğruda bilgi almak neden bu kadar zor oluyor? Başka ilçe örgütlerimizde çalışan görevli bu sorulara anında yanıt verirken ilçe sekreterimizden neden bilgi alamıyorum?
Partimizin yapmış olduğu son seçimli olağan kurultaydan sonra Yönetim kadrosunun değişmesiyle birlikte ilimiz ve ilçemiz örgütlerine halkımız üye olmak için akın etmiştir. Toplu üyelik törenleri yapılmıştır. Eski üyeler ve yeni üyeler çalışmak ve görev almak istemişlerdir. Böylesine duyarlı bir dönemde, hem de genel başkanımızın demecine ve sürekli uyarılarına rağmen, ilimiz danışma meclisi toplantısında nerdeyse tüm konuşmacıların öneri ve eleştirilerine rağmen örgütlenme ağının kurulması doğrultusunda ilçemiz ve ilimiz örgütünde bu güne kadar aktif bir çalışma yapılmamıştır.
Üyelere yönelik hiçbir toplantı yapılmadığı için, hiçbir üyenin öneri eleştiride bulunma kendini ifade etme şansı yoktur. Kişisel sohbetlerde yapılan öneri ve eleştirilere karşı ise aşırı bir hassasiyet olduğu görülmekte ve hissedilmektedir.
İnternet ortamında ise partimiz hakkında öneri, eleştiri soru sorulması hoş karşılanmadığı anlaşılmak görülmekte ve hissedilmektedir.
Bilgi edinilmesini ve ifade ettiğim konuların değerlendirmeye alınıp alınmadığı konusunda bilgi verilmesini önemli arz ederim 06.12.2010
Not: 6eaf114 no ile gönüllü üyeyim ve gönüllü üye yapmak için çalışmalarımı sürdürmekteyim. 11 Aralık 2011 Pazar, 02:51:34
Üyeliğim ve önemli sorular hakkında genel merkeze yazı
CHP Bursa Yıldırım ilçe örgütü (23.08.2002 /0383676 üyelik formum) üyesiyim. Eşim Melek Bal Nisan 2010 tarihinde bir gurup arkadaşımızla birlikte olmuştur.
Üyeliğimin devam edip etmediğini, eşimin üyeliğinin genel merkezden gelip gelmediğini Kasım 2010 ayında ilçe sekreterimize sordum. Üye listesinin kendinde olmadığını üyeliğimiz konusunda bilgi veremeyeceğini ve aidat alamayacağını söylemiştir. Dilekçeyle müracaat edeyim dediğimde ise evrak defterinin kendisinde olmadığını dilekçeyi alamayacağını söylemiştir. Bunun üzerine CHP Bursa İl Başkanlığına 26.10.2010 tarihli e-pota yazımla durumu bildirdim. İl Yönetim Kurulu adına verilen ( 3.12.2010 tarihli) e-posa yanıtta üyelik hakkında bilgi almam için ilçemiz başkanlığına müracaat etmem gerektiği (sözlü olarak da dilekçe vermem ve 1 ay da yanıt alamaz isem il başkanlığına müracaat) bildirilmiştir.
3.12.2010 tarihinde İlçemiz başkanı ile ilçe başkanlığında görüştüm. Durumu anlattım. İlçe sekreterinden bilgi alamadığımı ifade ettim. Bilgi sayara baktıktan üye olmadığımı, istifa ettiğimi seçme ve seçilme hakkımı kullanamayacağını şifa i olarak söylemiştir. 23.08.2002 /0383676 üyelik formumun mahallemiz klasöründe olduğu için yeniden üyelik formu doldurmadığımı ifade ettim. Gerekli bilginin yazılı olarak verilmesi için 3.12.2010 / 101 tarih sayı ile dilekçe verdim.
Bir üye olarak en temel haklarım konusunda doğruda bilgi almak neden bu kadar zor oluyor? Başka ilçe örgütlerimizde çalışan görevli bu sorulara anında yanıt verirken ilçe sekreterimizden neden bilgi alamıyorum?
Partimizin yapmış olduğu son seçimli olağan kurultaydan sonra Yönetim kadrosunun değişmesiyle birlikte ilimiz ve ilçemiz örgütlerine halkımız üye olmak için akın etmiştir. Toplu üyelik törenleri yapılmıştır. Eski üyeler ve yeni üyeler çalışmak ve görev almak istemişlerdir. Böylesine duyarlı bir dönemde, hem de genel başkanımızın demecine ve sürekli uyarılarına rağmen, ilimiz danışma meclisi toplantısında nerdeyse tüm konuşmacıların öneri ve eleştirilerine rağmen örgütlenme ağının kurulması doğrultusunda ilçemiz ve ilimiz örgütünde bu güne kadar aktif bir çalışma yapılmamıştır.
Üyelere yönelik hiçbir toplantı yapılmadığı için, hiçbir üyenin öneri eleştiride bulunma kendini ifade etme şansı yoktur. Kişisel sohbetlerde yapılan öneri ve eleştirilere karşı ise aşırı bir hassasiyet olduğu görülmekte ve hissedilmektedir.
İnternet ortamında ise partimiz hakkında öneri, eleştiri soru sorulması hoş karşılanmadığı anlaşılmak görülmekte ve hissedilmektedir.
Bilgi edinilmesini ve ifade ettiğim konuların değerlendirmeye alınıp alınmadığı konusunda bilgi verilmesini önemli arz ederim 06.12.2010
Not: 6eaf114 no ile gönüllü üyeyim ve gönüllü üye yapmak için çalışmalarımı sürdürmekteyim. 11 Aralık 2011 Pazar, 02:51:34
5/17/12
CHP’SİNİN ASİL BİR ÜYESİ OLARAK, YENİ CHP’DE, YENİ SEÇİLEN BAŞKAN VE YÖNETİMLER DÖNEMİNDE HAKLARIMI VE BİLMEDİKLERİMİ BİLMEK, ANLAMAK, UYGULAMAK İSTİYORUM.
CHP’SİNİN ASİL BİR ÜYESİ OLARAK, YENİ CHP’DE, YENİ SEÇİLEN BAŞKAN VE YÖNETİMLER DÖNEMİNDE HAKLARIMI VE BİLMEDİKLERİMİ BİLMEK, ANLAMAK, UYGULAMAK İSTİYORUM.
Bir birey olarak, bir insan olarak, Zülfikar Bal olarak değil, CHP’sinin asil ve sade bir üyesi olarak, kendimi, parti içinde, örgüt içinde güvensiz, korumasız, savunmasız ve korumasız hissediyorum.
Çünkü parti içinde, örgüt içinde haklarımın görev ve yetki ve sorumluluk sınırlarımın neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü parti organlarının parti organlarına seçilenlerin, görev, görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü iki yıldan beri örgüt yönetimlerine yazılı ve sözlü olarak sorduğum, hiçbir soruma, önerime, eleştirime yanıt alamıyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgütün, örgüt organlarının hangi ilke ve kurallara, plan ve programa bağlı olarak çalıştığını bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum partinin programının, politikalarının neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgüt yönetiminin, hangi toplantılarında hangi gündem maddelerini görüştüklerini hangi kararları aldıklarını bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgüt yönetiminin kısa, orta ve uzun vadeli plan ve projelerinin neler olduğunu bilmiyorum.
Bilgili, bilinçli bir üye olabilmem için, aynı parti dilini konuşabilmem için, haklarımı ve partimi güvenle savunabilmem için
Yeni CHP’de, yeni seçilen ilçe yönetimleri döneminde, CHP’sinin asil bir üyesi olarak, CHP’sinin hangi örgütüne kayıtlı olursam olayım, haklarımı ve bilmediklerimi bilmek, öğrenmek, anlamak ve uygulamak istiyorum.
Bir birey olarak, bir insan olarak, Zülfikar Bal olarak değil, CHP’sinin asil ve sade bir üyesi olarak, kendimi, parti içinde, örgüt içinde güvensiz, korumasız, savunmasız ve korumasız hissediyorum.
Çünkü parti içinde, örgüt içinde haklarımın görev ve yetki ve sorumluluk sınırlarımın neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü parti organlarının parti organlarına seçilenlerin, görev, görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü iki yıldan beri örgüt yönetimlerine yazılı ve sözlü olarak sorduğum, hiçbir soruma, önerime, eleştirime yanıt alamıyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgütün, örgüt organlarının hangi ilke ve kurallara, plan ve programa bağlı olarak çalıştığını bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum partinin programının, politikalarının neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgüt yönetiminin, hangi toplantılarında hangi gündem maddelerini görüştüklerini hangi kararları aldıklarını bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgüt yönetiminin kısa, orta ve uzun vadeli plan ve projelerinin neler olduğunu bilmiyorum.
Bilgili, bilinçli bir üye olabilmem için, aynı parti dilini konuşabilmem için, haklarımı ve partimi güvenle savunabilmem için
Yeni CHP’de, yeni seçilen ilçe yönetimleri döneminde, CHP’sinin asil bir üyesi olarak, CHP’sinin hangi örgütüne kayıtlı olursam olayım, haklarımı ve bilmediklerimi bilmek, öğrenmek, anlamak ve uygulamak istiyorum.
5/16/12
CHP’DE KAVGAYI, KABA KUVVETİ, ŞİDDETİ ŞİDDETLE NALETLİYORUM, KINIYORUM. AMA
CHP’DE KAVGAYI, KABA KUVVETİ, ŞİDDETİ ŞİDDETLE NALETLİYORUM, KINIYORUM. AMA
Evet, gerekçesi ne olursa olsun, CHP, CHP örgütlerinde kavgayı, kaba kuvveti, şiddeti şiddetle ve nefretle lanetliyorum, kınıyorum. Ama
Evet, kavga edenleri, partiye zarar verenleri affetmeyelim, gözlerinin yaşına bakmayalım. Korkutalım kulağından tutup atalım. Ama
Kavgaya, kaba kuvvete, şiddete sebep olan nedeni, kavgadan, şiddetten, kaba kuvvetten çok daha önemli buluyorum.
Yasalar, kanunlar, tüzükler, mahkemeler, savcılar, yargıçlar, disiplin ve denetleme kurulları, emniyet teşkilatı, polis niçin vardır? Haklıyı haksızı ayırmak için. Adaleti sağlamak için. Haksıza hak ettiği cezayı vermek için.
Çözümü demokraside arıyorsak CHP’liler olarak, kendimizden korkmayalım, ürkmeyelim, çekinmeyelim, başkasına değil kendimize soralım.
CHP de, CHP örgüt çalışmalarında, haklıyı haksızı, doğruyu yanlışı, neye göre hangi temel doğruya göre bulup ortaya çıkaracağız? Haklıyla haksızı, doğruyla yanlışı nasıl bir birinden ayıracağız? Güçlünün zayıfı ezmesine, büyük balığın küçük balığı yutmasına, kurunun yanında yaşında yanmasına doğa kanunun işlemesine nasıl engel olacağız?
Partinin, tüzüğü, partinin disiplini, parti hukuk mu var diyeceksiniz? Partinin çalışma ilke ve kuralları, partinin organları, organlara seçilenlerin, üyelerin görev yetki ve sorumluluk sınırları mı var diyeceksiniz? Evet, bunların hepsi bunların var. Çok daha fazlasının olduğunu da biliyorum.
Ama çok büyük bir iddia ile söylüyorum parti içinde, örgüt, içinde (küçük istisnaların dışında bunları okuyanı anlayan, bilen uygulayan kimse yok. Bunları okuyan, anlayan, bilen, uygulayan kimse olmadığı için kavgaya, kaba kuvvete şiddete başvuranlar oluyor. Ve bunların önüne geçilemiyor.
Ve ne yazık ki CHP 20 yıldır bu anlayışla, bu zihniyetle bu uygulamayla yönetiliyor.
Bu köhnemiş, kokuşmuş, anlayıştan zihniyetten, uygulamadan, kronikleşmiş hastalıktan partimizi örgütlerimizi kurtarmadıkça kavgayı, şiddeti, kaba kuvveti, adaletsizliği, haksızlığı, eşitsizliği nasıl ve neyle önleyeceğiz?
Evet, gerekçesi ne olursa olsun, CHP, CHP örgütlerinde kavgayı, kaba kuvveti, şiddeti şiddetle ve nefretle lanetliyorum, kınıyorum. Ama
Evet, kavga edenleri, partiye zarar verenleri affetmeyelim, gözlerinin yaşına bakmayalım. Korkutalım kulağından tutup atalım. Ama
Kavgaya, kaba kuvvete, şiddete sebep olan nedeni, kavgadan, şiddetten, kaba kuvvetten çok daha önemli buluyorum.
Yasalar, kanunlar, tüzükler, mahkemeler, savcılar, yargıçlar, disiplin ve denetleme kurulları, emniyet teşkilatı, polis niçin vardır? Haklıyı haksızı ayırmak için. Adaleti sağlamak için. Haksıza hak ettiği cezayı vermek için.
Çözümü demokraside arıyorsak CHP’liler olarak, kendimizden korkmayalım, ürkmeyelim, çekinmeyelim, başkasına değil kendimize soralım.
CHP de, CHP örgüt çalışmalarında, haklıyı haksızı, doğruyu yanlışı, neye göre hangi temel doğruya göre bulup ortaya çıkaracağız? Haklıyla haksızı, doğruyla yanlışı nasıl bir birinden ayıracağız? Güçlünün zayıfı ezmesine, büyük balığın küçük balığı yutmasına, kurunun yanında yaşında yanmasına doğa kanunun işlemesine nasıl engel olacağız?
Partinin, tüzüğü, partinin disiplini, parti hukuk mu var diyeceksiniz? Partinin çalışma ilke ve kuralları, partinin organları, organlara seçilenlerin, üyelerin görev yetki ve sorumluluk sınırları mı var diyeceksiniz? Evet, bunların hepsi bunların var. Çok daha fazlasının olduğunu da biliyorum.
Ama çok büyük bir iddia ile söylüyorum parti içinde, örgüt, içinde (küçük istisnaların dışında bunları okuyanı anlayan, bilen uygulayan kimse yok. Bunları okuyan, anlayan, bilen, uygulayan kimse olmadığı için kavgaya, kaba kuvvete şiddete başvuranlar oluyor. Ve bunların önüne geçilemiyor.
Ve ne yazık ki CHP 20 yıldır bu anlayışla, bu zihniyetle bu uygulamayla yönetiliyor.
Bu köhnemiş, kokuşmuş, anlayıştan zihniyetten, uygulamadan, kronikleşmiş hastalıktan partimizi örgütlerimizi kurtarmadıkça kavgayı, şiddeti, kaba kuvveti, adaletsizliği, haksızlığı, eşitsizliği nasıl ve neyle önleyeceğiz?
SADECE SEÇİM ZAMANI DEĞİL ASIL ŞİMDİ ÇIKMALISINIZ SAHNEYE
SADECE SEÇİM ZAMANI DEĞİL ASIL ŞİMDİ ÇIKMALISINIZ SAHNEYE
Üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde dört başkan adayı vardı. Bir o kadarda aday olmaya teşebbüs edenler oldu. Aday olanlar ekibiyle grubuyla çetin bir yarışa girdiler, delegelerle kulis yaptılar, açık gizli toplantı yaptılar, rakipleriyle pazarlık yaptılar. Başkanlık adaylığından istifa edip adını yönetim kurulu üyeliğine yazdıranlar oldu. Kongre günü geldi blok listeler yarıştı. Dört listeden en çok oy alan liste yarışı kazandı. 3 liste kaybetti. Yarış demokratik miydi? Listelerin yazılması demokratik miydi? Bu soruyu sormanın artık hiçbir anlamı yok. Güçlü zayıfı yendi. Atı alan Üsküdar'ı geçti.
Seçimi başkanlığı kaybedenlere diyorum ki, Seçimi kaybettik diye sahneden çekilmeyeceksiniz Asıl şimdi çıkacaksınız sahneye, şimdi Dim dik durup mücadeleye devam edecekseniz. Muhalefet görevinizi şimdi yapacaksınız. Öneri ve eleştirilerinizi şimdi koyacaksınız ortaya.
Üyelerimiz, delegelerimiz, sahneden çekilenleri, seçilip verdiği sözleri yerine getirmeyenleri, çalışmayanları çalışanları şimdiden takip etmeli. Bir daha ki seçimlerde fırsatçıların, açıkgözlerin, maskeli yüzlerin oyununa gelmemeli. Hak edeni delege seçmeli
Üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde dört başkan adayı vardı. Bir o kadarda aday olmaya teşebbüs edenler oldu. Aday olanlar ekibiyle grubuyla çetin bir yarışa girdiler, delegelerle kulis yaptılar, açık gizli toplantı yaptılar, rakipleriyle pazarlık yaptılar. Başkanlık adaylığından istifa edip adını yönetim kurulu üyeliğine yazdıranlar oldu. Kongre günü geldi blok listeler yarıştı. Dört listeden en çok oy alan liste yarışı kazandı. 3 liste kaybetti. Yarış demokratik miydi? Listelerin yazılması demokratik miydi? Bu soruyu sormanın artık hiçbir anlamı yok. Güçlü zayıfı yendi. Atı alan Üsküdar'ı geçti.
Seçimi başkanlığı kaybedenlere diyorum ki, Seçimi kaybettik diye sahneden çekilmeyeceksiniz Asıl şimdi çıkacaksınız sahneye, şimdi Dim dik durup mücadeleye devam edecekseniz. Muhalefet görevinizi şimdi yapacaksınız. Öneri ve eleştirilerinizi şimdi koyacaksınız ortaya.
Üyelerimiz, delegelerimiz, sahneden çekilenleri, seçilip verdiği sözleri yerine getirmeyenleri, çalışmayanları çalışanları şimdiden takip etmeli. Bir daha ki seçimlerde fırsatçıların, açıkgözlerin, maskeli yüzlerin oyununa gelmemeli. Hak edeni delege seçmeli
5/15/12
ANLAMAK ÇOK ZOR. NEYİ Mİ? LÜTFEN OKUYUN
ANLAMAK ÇOK ZOR. NEYİ Mİ? LÜTFEN OKUYUN
Yıllarca peş, peşe genel başkanlık ve genel sekreterlik yaptılar. Partinin tek hakimiydiler. Yıkılmaz kale yenilmez komutan gibiydiler. Ama öyle bir an, öyle bir zaman geldi ki, ne kadar yanıldıklarını anladılar. Olup bitenlere kendileri de inanamadılar. Güvendikleri dağlara karlar yağdı.
Yıllarca değişmeyen delegeler, değişmeyen il, ilçe başkanları, değişmeyen milletvekilleri fırsat kolluyorlarmış, düşmelerini bekliyorlarmış. Birden bire ikisini birden terk ettiler. Yeni başkanlarını, yeni yönetimlerini seçtiler. Çokta iyi ettiler. Bir dönemi bitirdiler.
Ama ne kendileri, nede yeni seçtikleri başkanları, başarılarının başarısızlıklarının hesabını sormadılar. Soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Parti içi seçimlerde, yapılan il ilçe kongrelerinde, geçmişe yönelik başarı yada başarısızlıkların hesabını sormadılar. Soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Seçimlerde yapılan haksızlıkların, adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, ilkesizliklerin, kuralsızlıkların hesabını sormadılar, soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Demokrasi demek, yönetmek, yönetenden hesap sormak, hesap vermek değil midir?
Demokrasi demek muhalefet etmek, eleştirmek, savunma yapmak değil midir?
CHP kurultaylarında, il ilçe kongrelerinde bütün bunlar niçin yapılmadı? İşte bunu anlamak çok zor.
Acaba gelenler gidenlerden mi çekindi? Yoksa gelenler gidenlerden mi çekindi? İşte bunu anlamak çok zor.
Keşke bir bilen olsa da, neden böyle olduğunu bize bir, ba.ir anlats
Yıllarca peş, peşe genel başkanlık ve genel sekreterlik yaptılar. Partinin tek hakimiydiler. Yıkılmaz kale yenilmez komutan gibiydiler. Ama öyle bir an, öyle bir zaman geldi ki, ne kadar yanıldıklarını anladılar. Olup bitenlere kendileri de inanamadılar. Güvendikleri dağlara karlar yağdı.
Yıllarca değişmeyen delegeler, değişmeyen il, ilçe başkanları, değişmeyen milletvekilleri fırsat kolluyorlarmış, düşmelerini bekliyorlarmış. Birden bire ikisini birden terk ettiler. Yeni başkanlarını, yeni yönetimlerini seçtiler. Çokta iyi ettiler. Bir dönemi bitirdiler.
Ama ne kendileri, nede yeni seçtikleri başkanları, başarılarının başarısızlıklarının hesabını sormadılar. Soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Parti içi seçimlerde, yapılan il ilçe kongrelerinde, geçmişe yönelik başarı yada başarısızlıkların hesabını sormadılar. Soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Seçimlerde yapılan haksızlıkların, adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, ilkesizliklerin, kuralsızlıkların hesabını sormadılar, soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Demokrasi demek, yönetmek, yönetenden hesap sormak, hesap vermek değil midir?
Demokrasi demek muhalefet etmek, eleştirmek, savunma yapmak değil midir?
CHP kurultaylarında, il ilçe kongrelerinde bütün bunlar niçin yapılmadı? İşte bunu anlamak çok zor.
Acaba gelenler gidenlerden mi çekindi? Yoksa gelenler gidenlerden mi çekindi? İşte bunu anlamak çok zor.
Keşke bir bilen olsa da, neden böyle olduğunu bize bir, ba.ir anlats
5/14/12
SOMUT ÖNERİ
1-SOMUT ÖNERİ
CHP EN KISA SÜREDE HALKIN ÖRGÜTLÜ GÜCÜNÜ DEVREYE SOKMALIDIR. BUNU YAPABİLMESİ İÇİN, BELLİ BİR ZAMAN DİLİMİNDE HAYATIN HER ALANINDA (KÖYDE KASABADA İLÇEDE İLDE) SÜRATLE ÖRGÜTLENME AĞINI KURMALI, ÇALIŞMA GRUPLARINI OLUŞTURMALI, KURUMSALLAŞTIRMALI VE AKTİF HALE GETİRMELİDİR. CHP TÜM ÖRGÜTLERİNDE BUNU YAPACAK POTANSİYEL GÜCE SHİPTİR. ÖRGÜTLENME AĞINI KURMAYAN İL VE İLÇE BAŞKANALRINA GENEL MERKEZ KESİNLİKLE KIRMIZI KART GÖSTERİLMELİDİR.
2-SOMUT ÖNERİ
CHP ÖRGÜT YÖNETİMLERİNİN, ALDIĞI KARARLAR, YAPTIĞI İŞ VE İŞLEMLER, MALİ KONULAR, KESİNLİKLE PARTİ ÜYELERİN HALKIN DENETİMİNE AÇILMALDIR. ÜYELER TÜRLÜ BİLGİYE BELGEYE ENGELSİZ ULAŞABİLMELİDİR. ENEGELLEYEN YÖNETİCİLERE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSTERMELDİR.
3- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜTLERDE KISA ORTA VE UZUN VADEDE YAPILACAK İŞ VE İŞLEMLER, PLAN VE PROĞRAMLAR KESİNLİKLE İLAN PANOLARINA ASILARAK ÜYELERİN BİLGİLERİNE SUNULMALDIR. BU GÖREVİ YERİNE GETİRMEYEN YÖNETİCİLERE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART HÖSGTERMELİDİR.
4-SOMUT ÖNERİ
HİÇ BİR BAŞKAN HİÇ BİR YÖNETİCİ HİÇ BİR GEREKÇEYLE, PARTİ ÜYESİNE AMİR GİBİ, PATRON GİBİ, KOMUTAN YADA MÜDÜR GİBİ DAVRANMAMALIDIR. DAVRANANLARA GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSTERMELDİR.
5- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜT ÇALIŞMALARINDA PARTİ TÜZÜĞÜNE PARTİNİN ÇALIŞMA İLKELERİNE UYMAYAN UYGULAMAYAN, UYGULATMAYAN ÖRGÜT YÖNETİMLERİNE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSGERMELDİR.
6- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜT İÇİNDE HİÇ KİMSE AMA HİÇ KİMSE HİÇ BİR GEREKÇEYLE ÖRGÜT YÖNETİMİNDEN İZİNSİZ BAŞINA BUYRUK TOPLANTI YAPMAMALDIR. YAPANLARA MUTLAKA KIRMIZI KART GÖSTERİLMELİDİR?
CHP EN KISA SÜREDE HALKIN ÖRGÜTLÜ GÜCÜNÜ DEVREYE SOKMALIDIR. BUNU YAPABİLMESİ İÇİN, BELLİ BİR ZAMAN DİLİMİNDE HAYATIN HER ALANINDA (KÖYDE KASABADA İLÇEDE İLDE) SÜRATLE ÖRGÜTLENME AĞINI KURMALI, ÇALIŞMA GRUPLARINI OLUŞTURMALI, KURUMSALLAŞTIRMALI VE AKTİF HALE GETİRMELİDİR. CHP TÜM ÖRGÜTLERİNDE BUNU YAPACAK POTANSİYEL GÜCE SHİPTİR. ÖRGÜTLENME AĞINI KURMAYAN İL VE İLÇE BAŞKANALRINA GENEL MERKEZ KESİNLİKLE KIRMIZI KART GÖSTERİLMELİDİR.
2-SOMUT ÖNERİ
CHP ÖRGÜT YÖNETİMLERİNİN, ALDIĞI KARARLAR, YAPTIĞI İŞ VE İŞLEMLER, MALİ KONULAR, KESİNLİKLE PARTİ ÜYELERİN HALKIN DENETİMİNE AÇILMALDIR. ÜYELER TÜRLÜ BİLGİYE BELGEYE ENGELSİZ ULAŞABİLMELİDİR. ENEGELLEYEN YÖNETİCİLERE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSTERMELDİR.
3- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜTLERDE KISA ORTA VE UZUN VADEDE YAPILACAK İŞ VE İŞLEMLER, PLAN VE PROĞRAMLAR KESİNLİKLE İLAN PANOLARINA ASILARAK ÜYELERİN BİLGİLERİNE SUNULMALDIR. BU GÖREVİ YERİNE GETİRMEYEN YÖNETİCİLERE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART HÖSGTERMELİDİR.
4-SOMUT ÖNERİ
HİÇ BİR BAŞKAN HİÇ BİR YÖNETİCİ HİÇ BİR GEREKÇEYLE, PARTİ ÜYESİNE AMİR GİBİ, PATRON GİBİ, KOMUTAN YADA MÜDÜR GİBİ DAVRANMAMALIDIR. DAVRANANLARA GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSTERMELDİR.
5- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜT ÇALIŞMALARINDA PARTİ TÜZÜĞÜNE PARTİNİN ÇALIŞMA İLKELERİNE UYMAYAN UYGULAMAYAN, UYGULATMAYAN ÖRGÜT YÖNETİMLERİNE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSGERMELDİR.
6- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜT İÇİNDE HİÇ KİMSE AMA HİÇ KİMSE HİÇ BİR GEREKÇEYLE ÖRGÜT YÖNETİMİNDEN İZİNSİZ BAŞINA BUYRUK TOPLANTI YAPMAMALDIR. YAPANLARA MUTLAKA KIRMIZI KART GÖSTERİLMELİDİR?
5/13/12
CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM
CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM
CHP üyesi olarak bende parti büyüklerimizi uyarıyorum ve onlara diyorum ki, CHP’nin iki tane ebedi ve ezeli düşmanı vardır.
1- CHP’nin içinde ki düşmanları
2- CHP’nin dışındaki düşmanları
Çok büyük bir iddia ile söylüyorum ki, CHP’nin parti içindeki düşmanları insanlar değildir. Hiç bir zamanda insanlar olmamıştır.
Suçu, kabahati, hatayı, yanlışı, doğruyu, başarısızlığı, başarıyı, haklıyı haksızlığı, doğruyu yanlışı insanlarda arayanlar tarihi yanılgının içine düşmektedirler. Tarihi yanılgıdan dönülmediği sürece CHP’de iç barışı, huzuru, güveni, dayanışmayı, parti içi demokrasiyi, örgüt içi disiplini sağlanmak imkânsızdır. Bunlara çok yeni iki somut örnek vereceğim.
Mersinde seçimlerde kavga oluyor. Bir parti büyüğümüz sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, AKP’nin diline düşmeyin. Neyinizi paylaşamıyorsunuz? Haber TV. De yayınlanıyor.
İstanbul il kongresinde parti içinde itiş kakışlar oluyor. Genel başkanımız sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, beni eleştirirseniz saygıyla karşılarım ama partiye zarar vereni asla affetmem. Haber TV’de yayınlanıyor.
Tüm örgüt birimlerinde benzeri sorunlar yaşanıyor. Kavga, itiş kakış olmasa da, haberlere yansımasa da çok kalpler kırılıyor. Çok büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, adaletsizlikler oluyor. Seçilmek için orantısız güç kullanılıyor. Hiç hak etmeyenler seçiliyor. Sonrada seçilenler diyor ki, şimdi el ele, kol kola verme zamanı. Şimdi birlik beraberlik zamanı. İşte bu insanı kahrediyor. Yiğidi kılıç kesmiyor ama bir acı söz öldürüyor. Çünkü yapanın yaptığı her şey yanına kar kalıyor.
İŞTE BU ANLAMDA CHP’DE AZICIK DEMOKRASİ VARSA CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM.
Parti içinde özellikle seçimlerde, yaşanan çok büyük haksızlıkların, adaletsizliklerin, eşitsizliklerin, disiplinsizliklerin ilkesiz ve kuralsız davranışların, (seçimlerde) orantısız güç kullananların önüne geçmediğiniz, bunları yapanlardan hesap sormadığınız, parti disiplinini, parti tüzüğünü, parti hukukunu işletip uygulamaya koymadığınız sürece, olup bitenleri anlamazlıktan, görmezlikten, duymazlıktan geldiğiniz ve sadece uyarılarla yetindiğiniz sürece, yapanların yaptıkları yanlarına kar kaldığı sürece, partiye en büyük zararı siz vermiş olursunuz.
Öncelikle parti içindeki sorunları çözmediğimiz sürece dışımızdaki güçlere karşı örgütlü gücü oluşturmakta çok zorluk çekeriz. Çekiyoruz da.
Ya otoritenin kurallarına ya demokrasinin kurallarına uymak ve uygulamak zorundayız. 14.05.2012
CHP üyesi olarak bende parti büyüklerimizi uyarıyorum ve onlara diyorum ki, CHP’nin iki tane ebedi ve ezeli düşmanı vardır.
1- CHP’nin içinde ki düşmanları
2- CHP’nin dışındaki düşmanları
Çok büyük bir iddia ile söylüyorum ki, CHP’nin parti içindeki düşmanları insanlar değildir. Hiç bir zamanda insanlar olmamıştır.
Suçu, kabahati, hatayı, yanlışı, doğruyu, başarısızlığı, başarıyı, haklıyı haksızlığı, doğruyu yanlışı insanlarda arayanlar tarihi yanılgının içine düşmektedirler. Tarihi yanılgıdan dönülmediği sürece CHP’de iç barışı, huzuru, güveni, dayanışmayı, parti içi demokrasiyi, örgüt içi disiplini sağlanmak imkânsızdır. Bunlara çok yeni iki somut örnek vereceğim.
Mersinde seçimlerde kavga oluyor. Bir parti büyüğümüz sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, AKP’nin diline düşmeyin. Neyinizi paylaşamıyorsunuz? Haber TV. De yayınlanıyor.
İstanbul il kongresinde parti içinde itiş kakışlar oluyor. Genel başkanımız sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, beni eleştirirseniz saygıyla karşılarım ama partiye zarar vereni asla affetmem. Haber TV’de yayınlanıyor.
Tüm örgüt birimlerinde benzeri sorunlar yaşanıyor. Kavga, itiş kakış olmasa da, haberlere yansımasa da çok kalpler kırılıyor. Çok büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, adaletsizlikler oluyor. Seçilmek için orantısız güç kullanılıyor. Hiç hak etmeyenler seçiliyor. Sonrada seçilenler diyor ki, şimdi el ele, kol kola verme zamanı. Şimdi birlik beraberlik zamanı. İşte bu insanı kahrediyor. Yiğidi kılıç kesmiyor ama bir acı söz öldürüyor. Çünkü yapanın yaptığı her şey yanına kar kalıyor.
İŞTE BU ANLAMDA CHP’DE AZICIK DEMOKRASİ VARSA CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM.
Parti içinde özellikle seçimlerde, yaşanan çok büyük haksızlıkların, adaletsizliklerin, eşitsizliklerin, disiplinsizliklerin ilkesiz ve kuralsız davranışların, (seçimlerde) orantısız güç kullananların önüne geçmediğiniz, bunları yapanlardan hesap sormadığınız, parti disiplinini, parti tüzüğünü, parti hukukunu işletip uygulamaya koymadığınız sürece, olup bitenleri anlamazlıktan, görmezlikten, duymazlıktan geldiğiniz ve sadece uyarılarla yetindiğiniz sürece, yapanların yaptıkları yanlarına kar kaldığı sürece, partiye en büyük zararı siz vermiş olursunuz.
Öncelikle parti içindeki sorunları çözmediğimiz sürece dışımızdaki güçlere karşı örgütlü gücü oluşturmakta çok zorluk çekeriz. Çekiyoruz da.
Ya otoritenin kurallarına ya demokrasinin kurallarına uymak ve uygulamak zorundayız. 14.05.2012
5/12/12
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜTÜ GENÇLİK KONGRESİ
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜTÜ GENÇLİK KONGRESİ
Atamızın yurdumuzu düşman işgalinden kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı tarihin yıl dönümünde. (yani gençlik ve spor bayramının kutlandığı tarihte 19.5.2012 ) üyesi olduğum Bursa CHP Yıldırım İlçe Örgütü gençlik kolu kongresinin yapılacağını, gençlik kolu başkan adaylarımızdan Sinan Nergiz kardeşimin facebook sayfasında yayınladığı etkinlikten öğrenmiş bulunuyorum. Bursa dışında olduğumdan kongreye katılamayacağım için gerçekten çok üzgünüm.
Çok değerli gençlerimiz
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk vatanımızın korunmasını gençlerimize, CHP’sinin ve cumhuriyetin kazanımlarının korunmasında halkımıza ve CHP’lilere emanet etmiştir.
CHP’sinin gençlerimize, ekmek, su, hava ve güneş kadar ihtiyacı olduğu hepimiz tarafından özellikle ak saçlı sosyal demokratlar tarafından bilinen bir gerçektir. Çünkü gençlik partimizin dizlerindeki güçtür, enerjidir.
Üzülerek ifade ediyorum ki, partimizin CHP’sinin gücü, enerjisi çok ama çok zayıflamıştır. Zayıflatılmıştır. Yıllardan beri yoluna yürümekte, ilerlemekte güçlük çekmektedir. İşte tam bu böyle bir zamanda Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yapılacak gençlik kurultayının partimize güç ve enerji vereceğinden zerre kadar kuşku duymuyorum.
Gençlerimize hayati derecede önemli bulduğum bazı ÖNERİLERİM iletmek istiyorum.
Ne kadar güçlüklerle ve zorluklarla karşılaşırsanız, karşılaşın özgürlüğünüzden, bağımsızlığınızdan asla ve asla taviz vermeyin.
Kendinizden başka hiç kimseye hiç bir gerekçeyle bağlı ve bağımlı olmayın.
Gücünüzü, yetkinizi partimizin tüzüğünden, çalışma ilkelerinden alın.
Parti içinde özerk ve bağımsız bir organ olduğunuzu sakın aklınızdan çıkarmayın.
Sizin dışınızda sizden başka, size hiç kimsenin hiçbir gerekçeyle müdahale etmesine sakın ola ki izin vermeyin.
Kendi sorunlarınızı kendi içinizde demokratik yollardan çözün.
Yapacağınız tüm iş ve işlemleri, alacağınız kararları mutlaka ama mutlaka yazılı belgelere, bilgilere dayandırın.
EN ÖNEMLİ ÖNERİM İSE
Size yalvararak söylüyorum, aranızda örgüt çalışmalarınızda düzenleyeceğiniz, yapacağınız irili ufaklı gündemli gündemsiz tüm
toplantılarınızda toplantı usulüne, yöntemine kurallarına, toplantı disiplinine toplantı adabına her ne pahasına olursa olsun mutlaka uyun ve uygulayın. Bu konuda taviz vermeyin esnek davranmayın.
Toplantı kurallarına, usul ve yönetmelerine, toplantı disiplinine hiçbir zaman, uymayan uygulamayan bu sayede var olan ve varlıklarını sürdüren il ve ilçe başkan ve yönetimlerine örnek olmanızı diliyorum.
Sakın unutmayın demokrasinin, eşitliğin, adaletin sihri, formülü inanın toplantılarda uyacağınız uygulayacağınız ilke ve kurallarda gizlidir.
Partili ve partisiz tüm gençlerimizi en içten duygularımla sevgi ve saygıyla selamlıyor. İlçe Gençlik kongrenizin partimiz ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. 13.05.2012
Atamızın yurdumuzu düşman işgalinden kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı tarihin yıl dönümünde. (yani gençlik ve spor bayramının kutlandığı tarihte 19.5.2012 ) üyesi olduğum Bursa CHP Yıldırım İlçe Örgütü gençlik kolu kongresinin yapılacağını, gençlik kolu başkan adaylarımızdan Sinan Nergiz kardeşimin facebook sayfasında yayınladığı etkinlikten öğrenmiş bulunuyorum. Bursa dışında olduğumdan kongreye katılamayacağım için gerçekten çok üzgünüm.
Çok değerli gençlerimiz
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk vatanımızın korunmasını gençlerimize, CHP’sinin ve cumhuriyetin kazanımlarının korunmasında halkımıza ve CHP’lilere emanet etmiştir.
CHP’sinin gençlerimize, ekmek, su, hava ve güneş kadar ihtiyacı olduğu hepimiz tarafından özellikle ak saçlı sosyal demokratlar tarafından bilinen bir gerçektir. Çünkü gençlik partimizin dizlerindeki güçtür, enerjidir.
Üzülerek ifade ediyorum ki, partimizin CHP’sinin gücü, enerjisi çok ama çok zayıflamıştır. Zayıflatılmıştır. Yıllardan beri yoluna yürümekte, ilerlemekte güçlük çekmektedir. İşte tam bu böyle bir zamanda Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yapılacak gençlik kurultayının partimize güç ve enerji vereceğinden zerre kadar kuşku duymuyorum.
Gençlerimize hayati derecede önemli bulduğum bazı ÖNERİLERİM iletmek istiyorum.
Ne kadar güçlüklerle ve zorluklarla karşılaşırsanız, karşılaşın özgürlüğünüzden, bağımsızlığınızdan asla ve asla taviz vermeyin.
Kendinizden başka hiç kimseye hiç bir gerekçeyle bağlı ve bağımlı olmayın.
Gücünüzü, yetkinizi partimizin tüzüğünden, çalışma ilkelerinden alın.
Parti içinde özerk ve bağımsız bir organ olduğunuzu sakın aklınızdan çıkarmayın.
Sizin dışınızda sizden başka, size hiç kimsenin hiçbir gerekçeyle müdahale etmesine sakın ola ki izin vermeyin.
Kendi sorunlarınızı kendi içinizde demokratik yollardan çözün.
Yapacağınız tüm iş ve işlemleri, alacağınız kararları mutlaka ama mutlaka yazılı belgelere, bilgilere dayandırın.
EN ÖNEMLİ ÖNERİM İSE
Size yalvararak söylüyorum, aranızda örgüt çalışmalarınızda düzenleyeceğiniz, yapacağınız irili ufaklı gündemli gündemsiz tüm
toplantılarınızda toplantı usulüne, yöntemine kurallarına, toplantı disiplinine toplantı adabına her ne pahasına olursa olsun mutlaka uyun ve uygulayın. Bu konuda taviz vermeyin esnek davranmayın.
Toplantı kurallarına, usul ve yönetmelerine, toplantı disiplinine hiçbir zaman, uymayan uygulamayan bu sayede var olan ve varlıklarını sürdüren il ve ilçe başkan ve yönetimlerine örnek olmanızı diliyorum.
Sakın unutmayın demokrasinin, eşitliğin, adaletin sihri, formülü inanın toplantılarda uyacağınız uygulayacağınız ilke ve kurallarda gizlidir.
Partili ve partisiz tüm gençlerimizi en içten duygularımla sevgi ve saygıyla selamlıyor. İlçe Gençlik kongrenizin partimiz ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. 13.05.2012
5/10/12
BENCE HEDEFİ TAM 12 DEN VURAN BİR YAZI
BENCE HEDEFİ TAM 12 DEN VURAN BİR YAZI
Demokratım diyen, demokrasiye azıcık inanan ve özümseyen, demokrasiye azıcık olun saygısı olan, hiç bir kimse, hiç bir zaman, hiç bir yerde, istediği kişilerle, canı istediği zaman hiç bir gerekçeyle toplantı yapmaz. Yapamaz. yapmamalıdır. NEDEN?
Çünkü demokrasi buna müsaade etmez. Çünkü demokrasi toplantılarda doğar, demokrasinin, havası, suyu, güneşi, toprağı toplantılardır. Toplantılarda, tarafsız ve eşit ve adil olarak uygulanan ve herkesin titizlikle uyması ve uygulaması gereken toplantı ilke ve kurallarıdır. Toplantı usul ve yöntemleridir. Toplantı disiplinidir, toplantı hukukudur, toplantı adabıdır.
İşte bu nedenle toplantılar, sadece toplantıyı düzenleyen kişi yâda kişileri değil, o kişi yâda kişilerin üyesi olduğu örgütü, örgüt yönetimini, örgüt üyelerinin her birisini eşit derecede ilgilendirir.
Örgüt yönetiminin, örgüt üyelerinin bilgisi ve izni dışında hangi gerekçeyle olursa olsun, yapılan toplantılar, demokrasiye ihanettir. demokrasiyi beslemez yaşatmaz var etmez. Tam aksine demokrasiyi zayıflatır, öldürür ve yok eder.
İşte CHP’de bir yerlere seçilmek, demokrasiye uygun olarak yapılmayan toplantılarda, kendini ifade etmek için antidemokratik yöntemlerle kurulan grupların, kutupların, hiziplerin, etkili, yetkili, etiketli, paralı kişilerin ve onlara bağımlı olan zayıf kişilerin yaptıkları budur.
Bu yol ve yöntemlerle, kapalı kapılar ardında, ahbap çavuş ilişkisiyle birçok parti üyesinden habersiz olarak yapılan gizli toplantılarda kendini (kendilerini) tanıtarak, seçilen kişiler, örgüt içinde üyeler arasında eşitliği, adaleti, hakkı hukuku hangi yüzle, hangi hakla, nasıl savunacaktır. Nasıl güven verecektir. Kendilerini var etmeden üyeleri nasıl var edecektir? Parti içi demokrasiyi nasıl uygulayacaktır?
Bu anlayış, bu uygulama ve bu zihniyet içinde olanlar, demokrasiden özür dilemedikçe, örgüt önünde özeleştiride bulunmadıkça, teşhir edilmedikçe, bu alışkanlıktan tümüyle vazgeçilmedikçe, sahte demokrasi maskeleri düşürülmedikçe CHP’de parti içi demokrasi aldatmaca, oyalamaca ve avutmada olarak kalmaya mecbur ve mahkûmdur.
Toplantı kurallarına uymadan ve uygulamadan bunun mücadelesin, seçilmeden ve seçildikten sonra vermeden güzel ve etkili konuşmak, güzel değerlerden dem vurmak, özveride bulunmak, çok çalışmak oyalamanın, avutmanın, kandırmanın kılıfıdır.
Asıl ve esas olan örgütte, insanlar değiştikçe değişmeyecek olan, kalıcı ilke ve kuralların varlığıdır. Örgütlü yaşamın pratiğinde ilke ve kuralların hayat bulmasıdır. Örgütün anayasası olan tüzük hükümlerine uymaktır, uymayanları uyarmaktır. Görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmektir. Çalışmayı, görevi, yetki ve sorumluluğu örgüt tabanında üyeler arasında alabildiğine yaymak ve yaygınlaştırmaktır. Üyelerin örgütle ilgili her türlü bilgiye belgeye engelsiz olarak ulaşabilmesini sağlamaktır. Açıklıktır. Demokrasi işte budur?
Demokratım diyen, demokrasiye azıcık inanan ve özümseyen, demokrasiye azıcık olun saygısı olan, hiç bir kimse, hiç bir zaman, hiç bir yerde, istediği kişilerle, canı istediği zaman hiç bir gerekçeyle toplantı yapmaz. Yapamaz. yapmamalıdır. NEDEN?
Çünkü demokrasi buna müsaade etmez. Çünkü demokrasi toplantılarda doğar, demokrasinin, havası, suyu, güneşi, toprağı toplantılardır. Toplantılarda, tarafsız ve eşit ve adil olarak uygulanan ve herkesin titizlikle uyması ve uygulaması gereken toplantı ilke ve kurallarıdır. Toplantı usul ve yöntemleridir. Toplantı disiplinidir, toplantı hukukudur, toplantı adabıdır.
İşte bu nedenle toplantılar, sadece toplantıyı düzenleyen kişi yâda kişileri değil, o kişi yâda kişilerin üyesi olduğu örgütü, örgüt yönetimini, örgüt üyelerinin her birisini eşit derecede ilgilendirir.
Örgüt yönetiminin, örgüt üyelerinin bilgisi ve izni dışında hangi gerekçeyle olursa olsun, yapılan toplantılar, demokrasiye ihanettir. demokrasiyi beslemez yaşatmaz var etmez. Tam aksine demokrasiyi zayıflatır, öldürür ve yok eder.
İşte CHP’de bir yerlere seçilmek, demokrasiye uygun olarak yapılmayan toplantılarda, kendini ifade etmek için antidemokratik yöntemlerle kurulan grupların, kutupların, hiziplerin, etkili, yetkili, etiketli, paralı kişilerin ve onlara bağımlı olan zayıf kişilerin yaptıkları budur.
Bu yol ve yöntemlerle, kapalı kapılar ardında, ahbap çavuş ilişkisiyle birçok parti üyesinden habersiz olarak yapılan gizli toplantılarda kendini (kendilerini) tanıtarak, seçilen kişiler, örgüt içinde üyeler arasında eşitliği, adaleti, hakkı hukuku hangi yüzle, hangi hakla, nasıl savunacaktır. Nasıl güven verecektir. Kendilerini var etmeden üyeleri nasıl var edecektir? Parti içi demokrasiyi nasıl uygulayacaktır?
Bu anlayış, bu uygulama ve bu zihniyet içinde olanlar, demokrasiden özür dilemedikçe, örgüt önünde özeleştiride bulunmadıkça, teşhir edilmedikçe, bu alışkanlıktan tümüyle vazgeçilmedikçe, sahte demokrasi maskeleri düşürülmedikçe CHP’de parti içi demokrasi aldatmaca, oyalamaca ve avutmada olarak kalmaya mecbur ve mahkûmdur.
Toplantı kurallarına uymadan ve uygulamadan bunun mücadelesin, seçilmeden ve seçildikten sonra vermeden güzel ve etkili konuşmak, güzel değerlerden dem vurmak, özveride bulunmak, çok çalışmak oyalamanın, avutmanın, kandırmanın kılıfıdır.
Asıl ve esas olan örgütte, insanlar değiştikçe değişmeyecek olan, kalıcı ilke ve kuralların varlığıdır. Örgütlü yaşamın pratiğinde ilke ve kuralların hayat bulmasıdır. Örgütün anayasası olan tüzük hükümlerine uymaktır, uymayanları uyarmaktır. Görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmektir. Çalışmayı, görevi, yetki ve sorumluluğu örgüt tabanında üyeler arasında alabildiğine yaymak ve yaygınlaştırmaktır. Üyelerin örgütle ilgili her türlü bilgiye belgeye engelsiz olarak ulaşabilmesini sağlamaktır. Açıklıktır. Demokrasi işte budur?
5/09/12
KEŞKEEEE ADALETİN ÖZGÜRLÜĞÜN, EŞİTLİĞİN, DEMOKRASİNİN, HAKKIN, HUKUKUN NE OLDUĞUNU HİÇ BİLMESEYDİM YÂDA CHP’Lİ OLMASAYDIM.
KEŞKEEEE ADALETİN ÖZGÜRLÜĞÜN, EŞİTLİĞİN, DEMOKRASİNİN, HAKKIN, HUKUKUN NE OLDUĞUNU HİÇ BİLMESEYDİM YÂDA CHP’Lİ OLMASAYDIM.
Bir yurttaş olarak, bir CHP üyesi olarak, özellikle son iki yıldan beri ülkemde ve CHP’de olup bitenlerin, yaşananların farkındayım. İnternette paylaştığım Yazılarımı okuyan bazı CHP’liler diyorlar ki, neden hiç AKP hakkında yazmıyorsun da hep CHP hakkında yazıyorsun? Bu soruya birçok açıdan birçok yanıt verilebilir.
Değerli dostlarım, sevgili CHP liler beni, öncelikle üyesi olduğum partim ve partim içinde olup bitenler ilgilendiriyor. AKP Hakkında, AKP’nin yaptıkları ve yapacakları hakkında, hem eski genel başkanımız, hem yeni genel başkanımız, grup toplantılarında, mitinkilerde, günlük haberlerde, o kadar çok anlatıyorlar ki, inanın AKP’yi CHP’den çok daha iyi tanır bilir olduk.
Aslında AKP’ye çok kızıyorum. Çünkü AKP yüzünden partimiz içinde olup bitenleri konuşamıyoruz. Ne zaman CHP örgütleri içinde yaşanan olumsuzluklar, gündeme gelse, eleştirilse AKP’ye malzeme olmayın, birlik beraberlik zamanı, dayanışma zamanı vb. gibi uyarılarda ikazlar hazır. AKP gerekçe gösterilerek Parti içinde yaşanan, sorunların, haksızlıkların, adaletsizliklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Seçimlerde yâda örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor.
Keşkeeeee ya adalet, eşitlik, özgürlük, hak, hukuk, demokrasi hakkında hiç bir şey bilmeseydim. Öğrenmeseydim. Yâda hiç CHP üyesi olmasaydım. Ama hem CHP üyesiyim hem de adaletin, özgürlüğün, eşitliğin, hakkın, hukukun, demokrasinin ne olduğunu az çok biliyorum.(internette hepsi yazıyor)
Basın medya önünde Hep birlikte parti içi seçim sürecini yaşıyoruz. Pati üyesi olarak seçimlerde yapılan, yaşanan adaletsizliğe eşitsizliğe haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkıyoruz. Öğrendiğimiz değerler üzerinden Hakkımızı arıyoruz. Tartışıyoruz. Zaman zaman kavga ediyoruz. Parti büyüklerinden, Seçilmiş olanlardan, seçilecek olanlardan yada onlara yakın olanlardan, olup biteni bilmeyen partililerimizden uyarı ikaz alıyoruz.
Kavga etmeyin, sorun çıkarmayın, AKP ye malzeme olmayın diyorlar. Kavganın tartışmanın nedenlerini hiç sormuyorlar araştırmıyorlar. Seçimlerde ya da örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstünü örtüyorlar. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor. Demokrasi böylemi olur. Önce İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına, yoksa kimse bize inanmaz güvenmez.09.05.2012
Bir yurttaş olarak, bir CHP üyesi olarak, özellikle son iki yıldan beri ülkemde ve CHP’de olup bitenlerin, yaşananların farkındayım. İnternette paylaştığım Yazılarımı okuyan bazı CHP’liler diyorlar ki, neden hiç AKP hakkında yazmıyorsun da hep CHP hakkında yazıyorsun? Bu soruya birçok açıdan birçok yanıt verilebilir.
Değerli dostlarım, sevgili CHP liler beni, öncelikle üyesi olduğum partim ve partim içinde olup bitenler ilgilendiriyor. AKP Hakkında, AKP’nin yaptıkları ve yapacakları hakkında, hem eski genel başkanımız, hem yeni genel başkanımız, grup toplantılarında, mitinkilerde, günlük haberlerde, o kadar çok anlatıyorlar ki, inanın AKP’yi CHP’den çok daha iyi tanır bilir olduk.
Aslında AKP’ye çok kızıyorum. Çünkü AKP yüzünden partimiz içinde olup bitenleri konuşamıyoruz. Ne zaman CHP örgütleri içinde yaşanan olumsuzluklar, gündeme gelse, eleştirilse AKP’ye malzeme olmayın, birlik beraberlik zamanı, dayanışma zamanı vb. gibi uyarılarda ikazlar hazır. AKP gerekçe gösterilerek Parti içinde yaşanan, sorunların, haksızlıkların, adaletsizliklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Seçimlerde yâda örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor.
Keşkeeeee ya adalet, eşitlik, özgürlük, hak, hukuk, demokrasi hakkında hiç bir şey bilmeseydim. Öğrenmeseydim. Yâda hiç CHP üyesi olmasaydım. Ama hem CHP üyesiyim hem de adaletin, özgürlüğün, eşitliğin, hakkın, hukukun, demokrasinin ne olduğunu az çok biliyorum.(internette hepsi yazıyor)
Basın medya önünde Hep birlikte parti içi seçim sürecini yaşıyoruz. Pati üyesi olarak seçimlerde yapılan, yaşanan adaletsizliğe eşitsizliğe haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkıyoruz. Öğrendiğimiz değerler üzerinden Hakkımızı arıyoruz. Tartışıyoruz. Zaman zaman kavga ediyoruz. Parti büyüklerinden, Seçilmiş olanlardan, seçilecek olanlardan yada onlara yakın olanlardan, olup biteni bilmeyen partililerimizden uyarı ikaz alıyoruz.
Kavga etmeyin, sorun çıkarmayın, AKP ye malzeme olmayın diyorlar. Kavganın tartışmanın nedenlerini hiç sormuyorlar araştırmıyorlar. Seçimlerde ya da örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstünü örtüyorlar. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor. Demokrasi böylemi olur. Önce İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına, yoksa kimse bize inanmaz güvenmez.09.05.2012
CHP’NİN BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR PARTİ OLDUĞUNDAN, HİÇ BİR ZAMAN KUŞKUYA DÜŞMEDİM
CHP’NİN BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR PARTİ OLDUĞUNDAN, HİÇ BİR ZAMAN KUŞKUYA DÜŞMEDİM
CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun kanıtı, 88 yıldır iç ve dış düşmanların açık gizili saldırılarına rağmen her türlü engellere ve zorluklara rağmen, varlığını ve yaşamını sürdürmüştür. Ve bugün dimdik, sapa sağlam ayaktadır. Ulu bir çınar gibi kökü ana dolunun bağrında ve çok derindedir
Çünkü CHP’sinin hamuru Kuvayı milliye ruhuyla, bağımsızlıkla, özgürlükle yoğrulmuştur. Başarılarla dolu tarihi geçmişi, sahip olduğu üstün değerler, tecrübeler Atatürk gibi büyük bir liderin CHP’ kurucusu ve başkanı olması, CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun en somut kanıtıdır.
CHP 20 yıla yakın bir süredir, ana muhalefet partisi olarak kaldıysa, iktidar olamadıysa, bunun sorumlusu 88 yıldır CHP ’yi oylarıyla besleyen, oylarıyla ayakta tutan, inançlı, kararlı vefakâr üyeleri değildir.
CHP’nin 20 yıl içinde iktidar olamayışının sorumlusu, CHP üzerinden, rant elde etmek, koltuk kapmak hesabı içinde olanlardır. CHP adını ve amblemi (6 oku kıllanarak) hava atmak isteyenlerdir. CHP’nin halkın çıkarını değil, Küçük olsun benim olsun diyenlerdir. CHP kapılarını halka, üyelere kapatanlardır. Ve ne yazık ki onların miadı iktidarı AKP’ye teslim ettikten sonra dolmuş ve kullanılamaz hale gelmiştir.
Başka bir anlatımla, 20 yıla yakın bir süredir CHP’nin iktidar olamayışının sorumlusu, 20 yıldır parti yönetimlerinde bulunanlardır. Atatürkçülük, devrimcilik, emperyalizm, kapitalizm, eşitlik, adalet, özgürlük, demokrasi söylemleriyle kendilerini ve halkı avutanlar, uyutanlar ve oyalayanlardır. kolay ve kestirme yolu tercih eden anlayış, zihniyet, uygulamalardır.
İşte bu nedenle CHP’ en büyük mücadeleyi öncelikle kendi içinde kendine yönelik olarak vermelidir. CHP kişilerin değişmesi, bir şey ifade etmiyor. CHP’ye insanlar ve insanların gücü değil, CHP’nin çalışma ilkeleri, kuralları, politikaları, beğenelim, beğenmeyelim tüzüğü, parti disiplini parti hukuku, parti içi demokrasi hâkim olmalıdır.
CHP taşra örgütlerinin 20 yıldır alışık olduğu hantal, bencil, beleşçi ve uyuşuk yapıdan kurtulmanın ne kadar zor olduğunu, delege ve ilçe yönetimi seçimlerinde gördüm, yaşadım ve anladım.
Kemal Kılıçdaroğlu ve çalışma arkadaşlarının öncülüğünde bu zor ve sıkıntılı günleri başarıyla atlatılacağına ve CHP’nin iktidar olacağına inanıyorum. 9.5.2012
CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun kanıtı, 88 yıldır iç ve dış düşmanların açık gizili saldırılarına rağmen her türlü engellere ve zorluklara rağmen, varlığını ve yaşamını sürdürmüştür. Ve bugün dimdik, sapa sağlam ayaktadır. Ulu bir çınar gibi kökü ana dolunun bağrında ve çok derindedir
Çünkü CHP’sinin hamuru Kuvayı milliye ruhuyla, bağımsızlıkla, özgürlükle yoğrulmuştur. Başarılarla dolu tarihi geçmişi, sahip olduğu üstün değerler, tecrübeler Atatürk gibi büyük bir liderin CHP’ kurucusu ve başkanı olması, CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun en somut kanıtıdır.
CHP 20 yıla yakın bir süredir, ana muhalefet partisi olarak kaldıysa, iktidar olamadıysa, bunun sorumlusu 88 yıldır CHP ’yi oylarıyla besleyen, oylarıyla ayakta tutan, inançlı, kararlı vefakâr üyeleri değildir.
CHP’nin 20 yıl içinde iktidar olamayışının sorumlusu, CHP üzerinden, rant elde etmek, koltuk kapmak hesabı içinde olanlardır. CHP adını ve amblemi (6 oku kıllanarak) hava atmak isteyenlerdir. CHP’nin halkın çıkarını değil, Küçük olsun benim olsun diyenlerdir. CHP kapılarını halka, üyelere kapatanlardır. Ve ne yazık ki onların miadı iktidarı AKP’ye teslim ettikten sonra dolmuş ve kullanılamaz hale gelmiştir.
Başka bir anlatımla, 20 yıla yakın bir süredir CHP’nin iktidar olamayışının sorumlusu, 20 yıldır parti yönetimlerinde bulunanlardır. Atatürkçülük, devrimcilik, emperyalizm, kapitalizm, eşitlik, adalet, özgürlük, demokrasi söylemleriyle kendilerini ve halkı avutanlar, uyutanlar ve oyalayanlardır. kolay ve kestirme yolu tercih eden anlayış, zihniyet, uygulamalardır.
İşte bu nedenle CHP’ en büyük mücadeleyi öncelikle kendi içinde kendine yönelik olarak vermelidir. CHP kişilerin değişmesi, bir şey ifade etmiyor. CHP’ye insanlar ve insanların gücü değil, CHP’nin çalışma ilkeleri, kuralları, politikaları, beğenelim, beğenmeyelim tüzüğü, parti disiplini parti hukuku, parti içi demokrasi hâkim olmalıdır.
CHP taşra örgütlerinin 20 yıldır alışık olduğu hantal, bencil, beleşçi ve uyuşuk yapıdan kurtulmanın ne kadar zor olduğunu, delege ve ilçe yönetimi seçimlerinde gördüm, yaşadım ve anladım.
Kemal Kılıçdaroğlu ve çalışma arkadaşlarının öncülüğünde bu zor ve sıkıntılı günleri başarıyla atlatılacağına ve CHP’nin iktidar olacağına inanıyorum. 9.5.2012
5/08/12
GÖNÜL DOSTLARIMA, BENDE GÖNÜL DOSTUYUM DİYEN GÜZEL İNSANLARA ANTALYADAN MEKTUBUM VAR.
GÖNÜL DOSTLARIMA, BENDE GÖNÜL DOSTUYUM DİYEN GÜZEL İNSANLARA ANTALYADAN MEKTUBUM VAR.
Çok değerli gönül dostlarım, kızımın ve damadın daveti üzerine hem ziyaret, hem tatil amaçlı Olarak eşimle birlikte Antalya’ya geldik. Bir haftadır Antalya’dayız.
Ev Uncalı mahallesinde Bugün 5.50 de evden çıktım. 23 Nisan egemenlik parkında tempolu olarak 40 dakika süren sabah yürüyüşümü yaptım. 6.45de eve geldim. Kimseyi rahatsız etmeden ekmeğin arasına bireyler koyup Konyaaltı sahile geldim. Biraz güneşlenip denize kısa süreli olarak denize girdim. Güneşlenirken birden bir size mektup yazmak içimden geldi. (Kâğıdımı kalemimi hiç yanımdan ayırmam) ve yazmaya başladım. Buraya kadar olan bölümü eve döndükten sonra ekledim.
SEVGİLİ GÖNÜL DOSTLARIM
Şu anda Antalya’da Konyaaltı sahilindeyim. Saatime bakıyorum. Tam 9.10 dakika geçiyor. Denizle aramdaki mesafe 3 metre kadar. Deniz hafif dalgalı. Kıyıya vuran dalgaları izliyorum. Dalgaların sesini dinliyorum. Denizi seviyorum. Yüzmesini biliyorum ama boyumu geçen yerlere gidemiyorum. Korkumu yenemedim.
Denize gireceğin an suyun soğuk olduğunu hissediyorsun. Ama girinceye çıkmak istemiyorsun. Tatlı bir serinlik var. Uzaklara gökyüzüne bakınca sadece kemer tarafında, hafif bulutların olduğunu, genç ve dik dağların tepesinde karların olduğunu görüyorsun. Sahil ne boş gibi ne de dolu gibi. Yakıcı bir güneş yok. Şemsiyesiz durulabiliyor. Nem oranı az. Öğleden sonra sahilin daha kalabalık olacağı kesin.
Diyeceksiniz ki, sabah sporunda, etkinliklerde her zaman beraber olduğunuz eşin nere de? Birlikte olamayışımızın iki önemli nedeni var. 1- güneş alerjisi olduğu için denize giremiyor güneşte duramıyor. Aksi halde hastanelik oluyor. 2- Bir aydan beri tansiyonda ciddi derece dengesizlikler olmaya başladı. Ani yükselişler. Dr. Kontrolünde ilaca başlanacak mı? Bilmiyorum.
Sevgili gönül dostlarım.
Yaşımız belli bir sınırın üstünde ve dikensiz gül bahçesinde yaşamıyoruz. Hayatın her anı acı tatlı sürprizlerle dolu. Yarınlar değil az sonra dahi neler olacağını önceden bilme şansımız yok. Hepimizin kendimize göre küçük büyük sorunları var. Zaman durmuyor, su gibi akıp gidiyor. Ömürse çok kısa. En büyük hazinemiz ise hiç şüphe yok ki sağlığımız ve huzurumuz. Sağlıklı ve huzurlu yaşamak için elimizden gelen tüm olanaklarımızı kullanıyoruz. Kullanmak zorundayız. Âşık Veysel’in dediği gibi iki kapılı handa yaşıyoruz. Hepimiz faniyiz her an her şeye hazırlıklı olmalıyız.
Siz gönül dostlarımızla birçok konuyu, bu sayfada 2 yıla yakın bir zamandır paylaşmamız, iletişim kurmamız, yazışmamız bize huzur veren en önemli faktörlerden biridir. Buda teknolojinin bize sunduğu bir nimettir diye düşünüyorum. Bu satırları yazarken bile zamanın nasıl geçtiğini farkında olamıyorum.
İnternet ortamında tanıştığım, ortak değerlerde buluştuğum, yazıştığım, tanıdığım, tanımadığım ama bir şekilde iletişim kurduğum, uzaktaki yakındaki tüm gönül dostlarıma, bende gönül dostuyum diyen tüm güzel insanlara sevenlerime sevdiklerime en içten selam sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Hayatın tüm zorluklarına rağmen sevdiklerinizle sevenlerinizle sağlıklı huzurlu mutlu bir yaşam diliyorum.
Şartları müsait olan gönül dostlarımı haziranın ilk haftasında Pazar günü, Bursa Yıldırım ilçesinde Kaplı Kaya parkında tam gün yapacağımız sabah kahvaltısı ve piknikte buluşmak, görüşmek dileği ile hoşça kalın, dostça kalın sevgiyle kalın diyorum. Saatime bakıyorum. 9.53
Not sanırım benden başka böyle mektup yazan yok. Buda benim farkım. Farklılığımızı fark etmek te güzel. Çükü farklılığımız zenginliğimizdir. 08.05.2012
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150818543314419&set=a.10150818540359419.432664.552884418&type=1
Çok değerli gönül dostlarım, kızımın ve damadın daveti üzerine hem ziyaret, hem tatil amaçlı Olarak eşimle birlikte Antalya’ya geldik. Bir haftadır Antalya’dayız.
Ev Uncalı mahallesinde Bugün 5.50 de evden çıktım. 23 Nisan egemenlik parkında tempolu olarak 40 dakika süren sabah yürüyüşümü yaptım. 6.45de eve geldim. Kimseyi rahatsız etmeden ekmeğin arasına bireyler koyup Konyaaltı sahile geldim. Biraz güneşlenip denize kısa süreli olarak denize girdim. Güneşlenirken birden bir size mektup yazmak içimden geldi. (Kâğıdımı kalemimi hiç yanımdan ayırmam) ve yazmaya başladım. Buraya kadar olan bölümü eve döndükten sonra ekledim.
SEVGİLİ GÖNÜL DOSTLARIM
Şu anda Antalya’da Konyaaltı sahilindeyim. Saatime bakıyorum. Tam 9.10 dakika geçiyor. Denizle aramdaki mesafe 3 metre kadar. Deniz hafif dalgalı. Kıyıya vuran dalgaları izliyorum. Dalgaların sesini dinliyorum. Denizi seviyorum. Yüzmesini biliyorum ama boyumu geçen yerlere gidemiyorum. Korkumu yenemedim.
Denize gireceğin an suyun soğuk olduğunu hissediyorsun. Ama girinceye çıkmak istemiyorsun. Tatlı bir serinlik var. Uzaklara gökyüzüne bakınca sadece kemer tarafında, hafif bulutların olduğunu, genç ve dik dağların tepesinde karların olduğunu görüyorsun. Sahil ne boş gibi ne de dolu gibi. Yakıcı bir güneş yok. Şemsiyesiz durulabiliyor. Nem oranı az. Öğleden sonra sahilin daha kalabalık olacağı kesin.
Diyeceksiniz ki, sabah sporunda, etkinliklerde her zaman beraber olduğunuz eşin nere de? Birlikte olamayışımızın iki önemli nedeni var. 1- güneş alerjisi olduğu için denize giremiyor güneşte duramıyor. Aksi halde hastanelik oluyor. 2- Bir aydan beri tansiyonda ciddi derece dengesizlikler olmaya başladı. Ani yükselişler. Dr. Kontrolünde ilaca başlanacak mı? Bilmiyorum.
Sevgili gönül dostlarım.
Yaşımız belli bir sınırın üstünde ve dikensiz gül bahçesinde yaşamıyoruz. Hayatın her anı acı tatlı sürprizlerle dolu. Yarınlar değil az sonra dahi neler olacağını önceden bilme şansımız yok. Hepimizin kendimize göre küçük büyük sorunları var. Zaman durmuyor, su gibi akıp gidiyor. Ömürse çok kısa. En büyük hazinemiz ise hiç şüphe yok ki sağlığımız ve huzurumuz. Sağlıklı ve huzurlu yaşamak için elimizden gelen tüm olanaklarımızı kullanıyoruz. Kullanmak zorundayız. Âşık Veysel’in dediği gibi iki kapılı handa yaşıyoruz. Hepimiz faniyiz her an her şeye hazırlıklı olmalıyız.
Siz gönül dostlarımızla birçok konuyu, bu sayfada 2 yıla yakın bir zamandır paylaşmamız, iletişim kurmamız, yazışmamız bize huzur veren en önemli faktörlerden biridir. Buda teknolojinin bize sunduğu bir nimettir diye düşünüyorum. Bu satırları yazarken bile zamanın nasıl geçtiğini farkında olamıyorum.
İnternet ortamında tanıştığım, ortak değerlerde buluştuğum, yazıştığım, tanıdığım, tanımadığım ama bir şekilde iletişim kurduğum, uzaktaki yakındaki tüm gönül dostlarıma, bende gönül dostuyum diyen tüm güzel insanlara sevenlerime sevdiklerime en içten selam sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Hayatın tüm zorluklarına rağmen sevdiklerinizle sevenlerinizle sağlıklı huzurlu mutlu bir yaşam diliyorum.
Şartları müsait olan gönül dostlarımı haziranın ilk haftasında Pazar günü, Bursa Yıldırım ilçesinde Kaplı Kaya parkında tam gün yapacağımız sabah kahvaltısı ve piknikte buluşmak, görüşmek dileği ile hoşça kalın, dostça kalın sevgiyle kalın diyorum. Saatime bakıyorum. 9.53
Not sanırım benden başka böyle mektup yazan yok. Buda benim farkım. Farklılığımızı fark etmek te güzel. Çükü farklılığımız zenginliğimizdir. 08.05.2012
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150818543314419&set=a.10150818540359419.432664.552884418&type=1
5/07/12
KAVGA ETMEYİN, CHP’Yİ ELEŞTİRMEYİN, AKP’NİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEYİN,
KAVGA ETMEYİN, CHP’Yİ ELEŞTİRMEYİN, AKP’NİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEYİN,
Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor.
Zamların ardı arkası kesilmiyor.
Yolsuzluklar almış başını gidiyor.
Memleket talan ediliyor.
Aydınlar, milletvekilleri, gazeteciler, tutuklanıyor.
Terör durmuyor, anaların gözyaşı dinmiyor.
Vb. gibi daha yazacak çok şey var.
CHP olarak bunları durduramıyoruz, engel olamıyoruz. Bunların yaşanmasına rağmen oylarımızı artıramıyoruz. Milletvekili sayımızı çoğaltamıyoruz. NEDEN?
Çünkü CHP olarak işin kolayına kaçıyoruz. Parti içinde, seçimlerde yaşanan olumsuzlukları, haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri, devamlı olarak, bu tür mazeretlerle örtmeye çalışıyoruz. Kol kırılır yen içinde kalır diyoruz da kalmıyor.
Çünkü kendi içimizdeki sorunların çözümünü hasır altı ederek, zamana yayarak devamlı AKP’yi suçlayarak, seçmenimizi, halkımızı üyelerimizi devamlı AKP ile korkutarak, kendi içimizdeki sorunları yok edemiyoruz. aile ile içi sorunlar desek de kol kurulu yen içinde kalır desek de kalmıyor.
Çünkü, aile reisleri, parti büyükleri, parti içinde yaşanan sıkıntıları, sorunları, kavgaları, ayrışmaları, tartışmaları, bunların neden ve sebeplerini örgüt toplantılarında, üyelerimizle, enine boyna konuşmaktan tartışmaktan tartılmaktan bilinçli bir şekilde kaçıyor. Sorunlardan kaçtıkça sorunlar çığ gibi büyüyor. Sorunlardan kaçmak çare olmuyor. Bizi asıl korkutan kendi içimizde çözemediğimiz sorunlardır.
Hiç şüphe yok ki, çözemediğimiz sorunların temelinde ilkesizlikler, kuralsızlıklar, disiplinsizlikler vardır. Anti demokratik uygulamalar vardır. Yapanın yatığının yanına kar kalması vardır.
Sorunun kendisi de çözümü de kesinlikle kendi içimizdedir. Ne ararsak içimizde arayalım.
Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor.
Zamların ardı arkası kesilmiyor.
Yolsuzluklar almış başını gidiyor.
Memleket talan ediliyor.
Aydınlar, milletvekilleri, gazeteciler, tutuklanıyor.
Terör durmuyor, anaların gözyaşı dinmiyor.
Vb. gibi daha yazacak çok şey var.
CHP olarak bunları durduramıyoruz, engel olamıyoruz. Bunların yaşanmasına rağmen oylarımızı artıramıyoruz. Milletvekili sayımızı çoğaltamıyoruz. NEDEN?
Çünkü CHP olarak işin kolayına kaçıyoruz. Parti içinde, seçimlerde yaşanan olumsuzlukları, haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri, devamlı olarak, bu tür mazeretlerle örtmeye çalışıyoruz. Kol kırılır yen içinde kalır diyoruz da kalmıyor.
Çünkü kendi içimizdeki sorunların çözümünü hasır altı ederek, zamana yayarak devamlı AKP’yi suçlayarak, seçmenimizi, halkımızı üyelerimizi devamlı AKP ile korkutarak, kendi içimizdeki sorunları yok edemiyoruz. aile ile içi sorunlar desek de kol kurulu yen içinde kalır desek de kalmıyor.
Çünkü, aile reisleri, parti büyükleri, parti içinde yaşanan sıkıntıları, sorunları, kavgaları, ayrışmaları, tartışmaları, bunların neden ve sebeplerini örgüt toplantılarında, üyelerimizle, enine boyna konuşmaktan tartışmaktan tartılmaktan bilinçli bir şekilde kaçıyor. Sorunlardan kaçtıkça sorunlar çığ gibi büyüyor. Sorunlardan kaçmak çare olmuyor. Bizi asıl korkutan kendi içimizde çözemediğimiz sorunlardır.
Hiç şüphe yok ki, çözemediğimiz sorunların temelinde ilkesizlikler, kuralsızlıklar, disiplinsizlikler vardır. Anti demokratik uygulamalar vardır. Yapanın yatığının yanına kar kalması vardır.
Sorunun kendisi de çözümü de kesinlikle kendi içimizdedir. Ne ararsak içimizde arayalım.
DEĞERLİ CHP’Lİ YOL ARKADAŞLARIM TÜM İÇTENLİĞİMLE VE SAMİMİYETİMLE İFADE EDİYORUM
DEĞERLİ CHP’Lİ YOL ARKADAŞLARIM TÜM İÇTENLİĞİMLE VE SAMİMİYETİMLE İFADE EDİYORUM
Hayatımda ilk kez, üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde, ilçe delegelerinin ilçe başkanın, yönetim kurulu üyelerinin ve üst kurul delege seçimlerinin nasıl yapıldığına, seçim öncesinde, seçim sürecinde ve seçim esnasında nelerin yaşandığına çok yakından tanıklık ettim.
İlçemizde yaşanan seçim sürecini, tüm içtenliğimle, samimiyetimle, doğruluğumla doğallığımla, doğrudan yâda dolaylı olarak hiçbir gücün etkisinde kalmadan, tamamen kendi özgür irademle, kendi penceremden gördüğümü, yaşadığımı, hissettiğimi özet olarak yorumlamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarihe kendimce bir not düşmek istiyorum.
Emekli ve boşta olmam nedeniyle Nisan 2010 tarihinden beri, (Nisan 2012 tarihine kadar) tam 2 senedir. Teorik ve pratik anlamda ilçe örgütü çalışmalarına diyebilirim her gün kesintisiz olarak katıldım. (referandum ve seçim dâhil) Taşın altına sadece elimi değil, bedenimi, ruhumu koyduğumu rahatlıkla ifade edebilirim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit vardır.
Nisan 2010 tarihinden beri ilçemizde örgüt toplantılarının yapılması için, yılmadan, bıkmadan, usanmadan, ilçemiz, ilimiz ve genel merkezimiz düzeyinde yazılı ve sözlü olarak sayısız müracaatlarda bulundum. 2 yıl içinde ilçemizde hiçbir örgüt toplantısı yapılmadı. Ama müracaatlarımdan dolayı birçok kez sözlü uyarı ve ikazlar aldım. Disipline verilmek istendim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit var. (konuyla ilgili Bursa yerel basında farklı gazetelerde yayınlanan birden çok yazım var.)
CHP Yıldırım ilçe örgütümüzde 2012 yılı nisan ayı itibariyle 4000 ne yaklaşan partili üyemizin olduğunu çok iyi biliyorum. Örgütlenme ağı kurulmadığı için, 2 yıl içinde hiç bir örgüt toplantısı yapılmadığı için, aynı mahallede oturan üyelerin yüzde doksanın bir birlerini tanımadıklarını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini tanımayan üyelerin, önceden hazırlanan blok listelere oy verdiklerini en çok oy alan listede adı ve soyadı yazılanların delege seçildiklerini, seçimlerde birçok kırgınlıkların, kırılmaların yaşandığını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini ve ilçe başkan adaylarını çok iyi tanımayan delegelerin kime oy vereceklerine, karar vermede son güne kadar nasıl zorlandıklarını çok iyi biliyorum. En sonunda başkan adayları arasında en az tanıdıkları (8 yıldır başka ilçede ikamet eden)başkan adayını kazandırdıklarını da çok iyi biliyorum.
Yeni seçilen ilçe başkanın ve ekip arkadaşlarının hangi başarılara imza atıp atmayacaklarını, üyeler arsında ne kadar tarafsız davranıp davranmayacaklarını, parti içi demokrasiyi işletip işletmeyeceklerini, örgütlenme ağını, çalışma gruplarını kurup kurmada kurumsallaştırmada aktif hale getirmekte ne kadar başarılı olup olmayacaklarını zaman gösterecektir.
Bir gerçeğin altını çizeyim yeni yönetim ne kadar başarısız olursa olsun eskisine oranla çok daha başarılı olacaklarına eminim.
Hayatımda ilk kez, üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde, ilçe delegelerinin ilçe başkanın, yönetim kurulu üyelerinin ve üst kurul delege seçimlerinin nasıl yapıldığına, seçim öncesinde, seçim sürecinde ve seçim esnasında nelerin yaşandığına çok yakından tanıklık ettim.
İlçemizde yaşanan seçim sürecini, tüm içtenliğimle, samimiyetimle, doğruluğumla doğallığımla, doğrudan yâda dolaylı olarak hiçbir gücün etkisinde kalmadan, tamamen kendi özgür irademle, kendi penceremden gördüğümü, yaşadığımı, hissettiğimi özet olarak yorumlamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarihe kendimce bir not düşmek istiyorum.
Emekli ve boşta olmam nedeniyle Nisan 2010 tarihinden beri, (Nisan 2012 tarihine kadar) tam 2 senedir. Teorik ve pratik anlamda ilçe örgütü çalışmalarına diyebilirim her gün kesintisiz olarak katıldım. (referandum ve seçim dâhil) Taşın altına sadece elimi değil, bedenimi, ruhumu koyduğumu rahatlıkla ifade edebilirim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit vardır.
Nisan 2010 tarihinden beri ilçemizde örgüt toplantılarının yapılması için, yılmadan, bıkmadan, usanmadan, ilçemiz, ilimiz ve genel merkezimiz düzeyinde yazılı ve sözlü olarak sayısız müracaatlarda bulundum. 2 yıl içinde ilçemizde hiçbir örgüt toplantısı yapılmadı. Ama müracaatlarımdan dolayı birçok kez sözlü uyarı ve ikazlar aldım. Disipline verilmek istendim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit var. (konuyla ilgili Bursa yerel basında farklı gazetelerde yayınlanan birden çok yazım var.)
CHP Yıldırım ilçe örgütümüzde 2012 yılı nisan ayı itibariyle 4000 ne yaklaşan partili üyemizin olduğunu çok iyi biliyorum. Örgütlenme ağı kurulmadığı için, 2 yıl içinde hiç bir örgüt toplantısı yapılmadığı için, aynı mahallede oturan üyelerin yüzde doksanın bir birlerini tanımadıklarını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini tanımayan üyelerin, önceden hazırlanan blok listelere oy verdiklerini en çok oy alan listede adı ve soyadı yazılanların delege seçildiklerini, seçimlerde birçok kırgınlıkların, kırılmaların yaşandığını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini ve ilçe başkan adaylarını çok iyi tanımayan delegelerin kime oy vereceklerine, karar vermede son güne kadar nasıl zorlandıklarını çok iyi biliyorum. En sonunda başkan adayları arasında en az tanıdıkları (8 yıldır başka ilçede ikamet eden)başkan adayını kazandırdıklarını da çok iyi biliyorum.
Yeni seçilen ilçe başkanın ve ekip arkadaşlarının hangi başarılara imza atıp atmayacaklarını, üyeler arsında ne kadar tarafsız davranıp davranmayacaklarını, parti içi demokrasiyi işletip işletmeyeceklerini, örgütlenme ağını, çalışma gruplarını kurup kurmada kurumsallaştırmada aktif hale getirmekte ne kadar başarılı olup olmayacaklarını zaman gösterecektir.
Bir gerçeğin altını çizeyim yeni yönetim ne kadar başarısız olursa olsun eskisine oranla çok daha başarılı olacaklarına eminim.
5/06/12
GÜRSEL TEKİN’İN İSTİFA SONRASI YAPTIĞI AÇIKLAMA ÇOK ÖNEMLİ ÇOK ANLAMLI
GÜRSEL TEKİN’İN İSTİFA SONRASI YAPTIĞI AÇIKLAMA ÇOK ÖNEMLİ ÇOK ANLAMLI
Gürsel Tekin CHP’de önemli bir isim, istifası da önemli. İstifa sonrası yaptığı açıklama çok önemli, çok anlamlı. (6.5.2012 sözcü gazetesi)
Gürsel Tekin diyor ki¸ “Gidişatta itirazım var. Bedelini öderim” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “itirazımın adresi elbette ki kendi partimdir.” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “merkezi nizama kültürü olmayan toplumlar güdülen toplumlardır. Güdülmeye itiraz ediyorum” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “genel gidişatta sıkıntım var. Bunu genel başkanımla paylaştım. İtirazlarımı aile içinde ilettim. Burada anlatacağım bir şey değil” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel tekin istifasında haklıdır, haksızdır, İstifası doğrudur yanlıştır. Bunlar tartışılması gereken bir konudur.
Ama yaptığı açıklamalar, verdiği mesajlar, kullandığı cümleler, parti için, örgüt için, CHP’nin gerçek sahipleri olan üyeler ve halk için, parti içi demokrasi için gerçekten çok dikkat çekicidir. Çok önemlidir. Çok anlamlıdır.
Belli ki Gürsel Tekin örgütsel sorunlar anlamında dert küpü, Sır küpü olarak istifa etmiştir. Detayları açıklamaktan özellikle kaçınmıştır. Başlıklarla mesaj vermiştir. Genel başkanımla paylaştım demekle yetinmiştir.
Demek oluyor ki Gürsel Tekin genel başkanın hâkim olamadığı güçlerin baskısıyla istifa ediyor. Yâda genel başkanın isteği doğrultusunda istifa ediyor. Politika yapıyor ser veriyor sır vermiyor.
Bende diyorum ki, parti içi demokrasi dedikleri, açıklık dedikleri bu olmamalı, böyle olmamalı. Gürsel tekin ne biliyorsa, ne gibi sorunlar varsa, itirazları neyse, hangi gerekçeyle istifa ettiyse bunu sadece genel başkana değil, örgüte, örgüt üyelerine, halka dobra, dobra anlatmalı. Doğruyu yanlışı, haklıyı haksızı örgüt, üyeler, halkımız bilmeli. Önce iğneyi kendimize dürtelim. Sonra dolma bahçede neler konuşulduğunu başkalarına soralım.
CHP demek sadece genel başkan demek değildir. CHP demek örgüt demektir, örgüt üyesi demektir. Halkın kendisi demektir. Halkın patisinde halktan bir şey gizlenmemelidir. Hiç bir şey sır olarak kalmamalıdır. Bu yeni CHP’ye yakışmaz. Gürsel Tekin’e yakışmaz. Hele, hele Kemal kılıçdaroğlu’na hiç yakışmaz.
Gürsel Tekin CHP’de önemli bir isim, istifası da önemli. İstifa sonrası yaptığı açıklama çok önemli, çok anlamlı. (6.5.2012 sözcü gazetesi)
Gürsel Tekin diyor ki¸ “Gidişatta itirazım var. Bedelini öderim” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “itirazımın adresi elbette ki kendi partimdir.” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “merkezi nizama kültürü olmayan toplumlar güdülen toplumlardır. Güdülmeye itiraz ediyorum” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “genel gidişatta sıkıntım var. Bunu genel başkanımla paylaştım. İtirazlarımı aile içinde ilettim. Burada anlatacağım bir şey değil” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel tekin istifasında haklıdır, haksızdır, İstifası doğrudur yanlıştır. Bunlar tartışılması gereken bir konudur.
Ama yaptığı açıklamalar, verdiği mesajlar, kullandığı cümleler, parti için, örgüt için, CHP’nin gerçek sahipleri olan üyeler ve halk için, parti içi demokrasi için gerçekten çok dikkat çekicidir. Çok önemlidir. Çok anlamlıdır.
Belli ki Gürsel Tekin örgütsel sorunlar anlamında dert küpü, Sır küpü olarak istifa etmiştir. Detayları açıklamaktan özellikle kaçınmıştır. Başlıklarla mesaj vermiştir. Genel başkanımla paylaştım demekle yetinmiştir.
Demek oluyor ki Gürsel Tekin genel başkanın hâkim olamadığı güçlerin baskısıyla istifa ediyor. Yâda genel başkanın isteği doğrultusunda istifa ediyor. Politika yapıyor ser veriyor sır vermiyor.
Bende diyorum ki, parti içi demokrasi dedikleri, açıklık dedikleri bu olmamalı, böyle olmamalı. Gürsel tekin ne biliyorsa, ne gibi sorunlar varsa, itirazları neyse, hangi gerekçeyle istifa ettiyse bunu sadece genel başkana değil, örgüte, örgüt üyelerine, halka dobra, dobra anlatmalı. Doğruyu yanlışı, haklıyı haksızı örgüt, üyeler, halkımız bilmeli. Önce iğneyi kendimize dürtelim. Sonra dolma bahçede neler konuşulduğunu başkalarına soralım.
CHP demek sadece genel başkan demek değildir. CHP demek örgüt demektir, örgüt üyesi demektir. Halkın kendisi demektir. Halkın patisinde halktan bir şey gizlenmemelidir. Hiç bir şey sır olarak kalmamalıdır. Bu yeni CHP’ye yakışmaz. Gürsel Tekin’e yakışmaz. Hele, hele Kemal kılıçdaroğlu’na hiç yakışmaz.
5/05/12
CHP’LİYİM DİYEN CHP’LİLERE SORUYORUM LÜTFEN CEVAP VERİN
CHP’LİYİM DİYEN CHP’LİLERE SORUYORUM LÜTFEN CEVAP VERİN
CHP’liyim, sosyal demokratım diyorsanız, Azıcık olsun, yüzde bir kadar değil, binde bir kadar olsun demokrasiye, eşitliğe,adalete, özgürlüğe inanıyorsanız, size yalvarıyorum ne olursunuz, etrafınızda hiç kimseler yok iken, yapa yalnız iken elinizi vicdanınızın üstüne koyun.Yanlızsınız sizden başka kimse yok korkmayın, çekinmeyin tüm maskelerinizi çıkarıp bir kenara atın.Aynanın karşına geçin, kendi yüzünüze bakın. 3 defa derin nefes çekin, bir an tüm saflığınızla doğallığınızla düşünün tek bir cümleyle de olsa, bana değil kendi kendinize doğru söyleyin.
Diyelim ki siz, siz AKP’ye, MHP’ye, BDP’ye başka hiçbir partiye değil, sadece kendinize benziyorsunuz. Başka eşiniz, benzeriniz yok. Kuruluş felsefenizle, tarihi geçmişinizle, vermiş olduğunuz mücadelenizle, sahip olduğunuz değerlerinizle çok özelsiniz ve teksiniz.
CEVAPSIZ SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR
Varsayalım ki siz bir ilçe, belde örgütüne kayıtlı CHP’nin asil bir üyesisiniz. Diğer tüm üyelerle eşit haklara sahipsiniz. (sonuçta CHP, CHP’ye üye olanların ve Türkiye’nin partisi)
Örgütünüzde, seçilmiş olan örgüt yönetiminin, yaptığı toplantılarda, aldığı kararlarda, yaptığı, yapacağı her türlü iş, işlem eylem ve etkinliklerde, örgütünüzün gelir ve giderlerinde (mali konularda) doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız, başarı ya da başarısızlık neye göre belirlenir? Yani hepinizin ortaklaştığı temel doğru ya da doğrular nedir? Bunları sorgularken, denetlerken, eleştirir ya da önerirken, düşüncenizi açıklarken hangi temel doğruyu ya da doğruları esas alırsınız? O temel doğru ya da doğrular nedir? Üyelerin, örgüt organlarının, örgüt organlarına seçilenlerin görev yetki ve sorumluluk sınırları nedir? Nelerdir? seçilenler çalışmalarında,toplantılarında, hangi ilke ve kurallara uyarlar uygularlar? Parti üyesi olarak bunları biliyormusunuz?
Diğer partilerin üyesi olsam, bu soruları sorma cesaretini, hakkını ve haddini kendimde bulamam. çünkü o partilerde yukardan aşağı doğru otoriter bir güç vardır. Bir bilen vardır. Bir parti büyüğü vardır. ve sıkı bir disiplin vardır.parti büyükleri ne derse, ne buyurursa, ne emrederse doğru oldur. ne görev verilirse o yapılır. CHP’de bunlar yoktur.
İşte bu gerekçeler nedeniyle CHP’yi onlardan çok farklı buluyorum. Farklı bulduğum için CHP üyesiyim, Farklı bulduğum içinde, demokratik haklarımı kullanarak demokratik yollardan soruyorum, sorguluyorum, öneriyorum eleştiriyorum. Bilgi edinmek istiyorum. üyelik haklarımı, görevlerimi yerine getiriyorum.
Diyeceksiniz ki, sen örgütün bir üyesi olarak neden bunları örgüt içinde yapmıyorsun da ulu orta, elin âlemin içinde yapıyorsun? Rakip partilerin ekmeğine yağ sürüyorsun. Senin yaptığın ayıp değil mi? işte can alıcı soru budur? Ve bu soruya verilecek cevaptır?
CHP bir üye olarak bu önemli soruya cevap veriyorum. Evet diğer partilerden farklı olarak CHP üyesi, her zaman her yerde her ortamda, kahvelerde, özel sohbetlerde, sokaklarda, sorar, eleştirir, denetler, önerir bunlarda yasak sınır disiplin yoktur. Hatta sınırsız özgürlük vardır.
Ama partinin ortak doğrularını söyleyen olmaz. her kafadan bir ses çıkar. Kendi doğrularını yanlışlarını söyleyen çok olur. Başkasına akıl veren, uyaran, ikaz edençok olur. Bu yüzden partinin ortak doğruları geçerli olmaz. Güçlü kişilerin, etkili yetkli, etiketli, paralı kişilerin dedikleri geçerli olur. grupların, grup başkanlarının, il ilçe başkanlarının dedikleri geçerli olur. İşte CHP’yi yöneten, CHP’ye hakim olan bu anlayış, bu zihniyet, bu uygulamadır. Yanlış, yalan bunun nersindedir?
Son sorum şudur bu uygulamaya, bu alışkanlığa, bu zihniyete sahip olanlar pati yönetimlerine seçilirse kendini var etmeden parti içi demokrasiyi var edermi? Kendini var etmeden üyeyi var eder mi?
CHP’liyim, sosyal demokratım diyorsanız, Azıcık olsun, yüzde bir kadar değil, binde bir kadar olsun demokrasiye, eşitliğe,adalete, özgürlüğe inanıyorsanız, size yalvarıyorum ne olursunuz, etrafınızda hiç kimseler yok iken, yapa yalnız iken elinizi vicdanınızın üstüne koyun.Yanlızsınız sizden başka kimse yok korkmayın, çekinmeyin tüm maskelerinizi çıkarıp bir kenara atın.Aynanın karşına geçin, kendi yüzünüze bakın. 3 defa derin nefes çekin, bir an tüm saflığınızla doğallığınızla düşünün tek bir cümleyle de olsa, bana değil kendi kendinize doğru söyleyin.
Diyelim ki siz, siz AKP’ye, MHP’ye, BDP’ye başka hiçbir partiye değil, sadece kendinize benziyorsunuz. Başka eşiniz, benzeriniz yok. Kuruluş felsefenizle, tarihi geçmişinizle, vermiş olduğunuz mücadelenizle, sahip olduğunuz değerlerinizle çok özelsiniz ve teksiniz.
CEVAPSIZ SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR
Varsayalım ki siz bir ilçe, belde örgütüne kayıtlı CHP’nin asil bir üyesisiniz. Diğer tüm üyelerle eşit haklara sahipsiniz. (sonuçta CHP, CHP’ye üye olanların ve Türkiye’nin partisi)
Örgütünüzde, seçilmiş olan örgüt yönetiminin, yaptığı toplantılarda, aldığı kararlarda, yaptığı, yapacağı her türlü iş, işlem eylem ve etkinliklerde, örgütünüzün gelir ve giderlerinde (mali konularda) doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız, başarı ya da başarısızlık neye göre belirlenir? Yani hepinizin ortaklaştığı temel doğru ya da doğrular nedir? Bunları sorgularken, denetlerken, eleştirir ya da önerirken, düşüncenizi açıklarken hangi temel doğruyu ya da doğruları esas alırsınız? O temel doğru ya da doğrular nedir? Üyelerin, örgüt organlarının, örgüt organlarına seçilenlerin görev yetki ve sorumluluk sınırları nedir? Nelerdir? seçilenler çalışmalarında,toplantılarında, hangi ilke ve kurallara uyarlar uygularlar? Parti üyesi olarak bunları biliyormusunuz?
Diğer partilerin üyesi olsam, bu soruları sorma cesaretini, hakkını ve haddini kendimde bulamam. çünkü o partilerde yukardan aşağı doğru otoriter bir güç vardır. Bir bilen vardır. Bir parti büyüğü vardır. ve sıkı bir disiplin vardır.parti büyükleri ne derse, ne buyurursa, ne emrederse doğru oldur. ne görev verilirse o yapılır. CHP’de bunlar yoktur.
İşte bu gerekçeler nedeniyle CHP’yi onlardan çok farklı buluyorum. Farklı bulduğum için CHP üyesiyim, Farklı bulduğum içinde, demokratik haklarımı kullanarak demokratik yollardan soruyorum, sorguluyorum, öneriyorum eleştiriyorum. Bilgi edinmek istiyorum. üyelik haklarımı, görevlerimi yerine getiriyorum.
Diyeceksiniz ki, sen örgütün bir üyesi olarak neden bunları örgüt içinde yapmıyorsun da ulu orta, elin âlemin içinde yapıyorsun? Rakip partilerin ekmeğine yağ sürüyorsun. Senin yaptığın ayıp değil mi? işte can alıcı soru budur? Ve bu soruya verilecek cevaptır?
CHP bir üye olarak bu önemli soruya cevap veriyorum. Evet diğer partilerden farklı olarak CHP üyesi, her zaman her yerde her ortamda, kahvelerde, özel sohbetlerde, sokaklarda, sorar, eleştirir, denetler, önerir bunlarda yasak sınır disiplin yoktur. Hatta sınırsız özgürlük vardır.
Ama partinin ortak doğrularını söyleyen olmaz. her kafadan bir ses çıkar. Kendi doğrularını yanlışlarını söyleyen çok olur. Başkasına akıl veren, uyaran, ikaz edençok olur. Bu yüzden partinin ortak doğruları geçerli olmaz. Güçlü kişilerin, etkili yetkli, etiketli, paralı kişilerin dedikleri geçerli olur. grupların, grup başkanlarının, il ilçe başkanlarının dedikleri geçerli olur. İşte CHP’yi yöneten, CHP’ye hakim olan bu anlayış, bu zihniyet, bu uygulamadır. Yanlış, yalan bunun nersindedir?
Son sorum şudur bu uygulamaya, bu alışkanlığa, bu zihniyete sahip olanlar pati yönetimlerine seçilirse kendini var etmeden parti içi demokrasiyi var edermi? Kendini var etmeden üyeyi var eder mi?
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANI-1-
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANI-1-
2000 Yılında Bursa DP’den istifa etmiş tüzüğün 12. Maddesinden CHP asil üyesi olmuştum. CHP Yıldırım İlçe Başkanı Ali kalman’dı. Kısa bir süre sonra, İlçe Hayırlı ilçe başkanı olmuştu. Birçok çalışma komisyonu kurulmuştu. Bende hukukçu olmama rağmen, hukuk komisyonu başkanı olmuştum. Hazırladığım çalışma raporlarının her zaman ilgi uyandırdığını hatırlıyorum.
O tarihlerde en büyük grubun, grup toplantılarına ben başkanlık ediyordum. İlçe kongre seçimleri yaklaşmıştı. Bir gün akşam geç saatlerde grup toplantısında, ilçe başkan adayı kimlerin olacağı konuşuluyordu. Bir kaç arkadaşın başkanlık için ismi öne çıkmıştı. Toplantının ilerleyen saatlerinde, ben ilçe başkanlığına aday olduğumu açıkladım. Bir anda bir sessizliğin olduğunu hatırlıyorum. Toplantı sona ermişti.
Ertesi gün öğleden önce birçok değer verip sevip saydığım güvendiğim üç isim (bir bayan 2 erkek) telefonla kültür parka bir konuyu görüşmek üzere çağırmışlardı. Hazırlanıp gittim. Çaylarımızı yudumlarken, erkek arkadaşlarımdan biri konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra bundan sonra seni grup toplantılarında görmek istemiyoruz. Bir süre dinlenmen senin için iyi olur dediler. Hiç beklemiyordum. Şok olmuştum. Haklı bir gerekçe yoktu. Her üçüne de çok ağır sitemlerde bulunup ayrılmıştım. Bu olayın etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. Arkadan hançerlenme böyle bir şey olmalıydı.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -2-
Aynı yılda, aynı süreç içinde, yönetimden kurulu üyesi 3 arkadaş benimle özel ve önemli bir konuda görüşmek istediklerini söylediler. Tabi olur dedim. İlçe binasında uygun bir yerde oturduk. İçlerinden birisi konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra örgüt toplantılarına katılmamın sakıncası olmadığını, ama konuşmalarım partiye zarar verdiğini, bu nedenle bir süre toplantılarda konuşmadan not tutmamın daha uygun olacağını, görev verilmesi gerektiğinde göz önünde bulunacak ilk isimlerden biri olacağımdan emin olmamı söylemişti. Dediklerini yapma şansım yoktu. Hemen oracıkta gerekli tepkimi verip toplantıyı terk etmiştim.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -3-
İlçe yönetiminden önemli ve etkili bir arkadaşım gel seninle biraz baş başa konuşalım dedi. Tabi dedim. İlçe binasında uygun bir yere oturduk. Ne kadar aidat veriyorsun dedi. 12 TL. Dedim. İlçenin demirbaş eşyalarının, nasıl alındığını kırtasiye telefon, personel, elektrik nasıl ve hangi parayla karşılandığını biliyor musun dedi. Hayır dedim. O zaman paran kadar konuşacaksın arkadaş dedi. Konuşmamda suç varsa disiplin kuruluna verin dedim. Aldığım yanıt aynen şu olmuştu. Ya disipline vereyim de seni meşhur mu edeyim? Sözün bittiği yer herhalde bu nokta idi.
O yıllarda Bursa İl başkanı olan Kemal Ekinci genel merkez tarafından görevden alınmasını protesto etmek için 3 gün süren yolculuktan sonra bizi önce anıt kabir i ziyaret etmiştik. Sonra Çankaya da bulunan genel merkeze genel başkan deniz Baykal ile görüşecektik. Görüşemedik çünkü Çevik kuvvet bizi bırakmadı. Kafile başkanımız ise şimdi Bursa milletvekili olan Kemal Ekinci idi. Bursa’ya dönünce gruplar halinde CHP’den istifa etmiştik.
Son iki yıl içinde benzeri (2010 Nisan – 2012 Nisan arasında) iz bırakan taze anılarım olmuştur.
2000 Yılında Bursa DP’den istifa etmiş tüzüğün 12. Maddesinden CHP asil üyesi olmuştum. CHP Yıldırım İlçe Başkanı Ali kalman’dı. Kısa bir süre sonra, İlçe Hayırlı ilçe başkanı olmuştu. Birçok çalışma komisyonu kurulmuştu. Bende hukukçu olmama rağmen, hukuk komisyonu başkanı olmuştum. Hazırladığım çalışma raporlarının her zaman ilgi uyandırdığını hatırlıyorum.
O tarihlerde en büyük grubun, grup toplantılarına ben başkanlık ediyordum. İlçe kongre seçimleri yaklaşmıştı. Bir gün akşam geç saatlerde grup toplantısında, ilçe başkan adayı kimlerin olacağı konuşuluyordu. Bir kaç arkadaşın başkanlık için ismi öne çıkmıştı. Toplantının ilerleyen saatlerinde, ben ilçe başkanlığına aday olduğumu açıkladım. Bir anda bir sessizliğin olduğunu hatırlıyorum. Toplantı sona ermişti.
Ertesi gün öğleden önce birçok değer verip sevip saydığım güvendiğim üç isim (bir bayan 2 erkek) telefonla kültür parka bir konuyu görüşmek üzere çağırmışlardı. Hazırlanıp gittim. Çaylarımızı yudumlarken, erkek arkadaşlarımdan biri konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra bundan sonra seni grup toplantılarında görmek istemiyoruz. Bir süre dinlenmen senin için iyi olur dediler. Hiç beklemiyordum. Şok olmuştum. Haklı bir gerekçe yoktu. Her üçüne de çok ağır sitemlerde bulunup ayrılmıştım. Bu olayın etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. Arkadan hançerlenme böyle bir şey olmalıydı.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -2-
Aynı yılda, aynı süreç içinde, yönetimden kurulu üyesi 3 arkadaş benimle özel ve önemli bir konuda görüşmek istediklerini söylediler. Tabi olur dedim. İlçe binasında uygun bir yerde oturduk. İçlerinden birisi konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra örgüt toplantılarına katılmamın sakıncası olmadığını, ama konuşmalarım partiye zarar verdiğini, bu nedenle bir süre toplantılarda konuşmadan not tutmamın daha uygun olacağını, görev verilmesi gerektiğinde göz önünde bulunacak ilk isimlerden biri olacağımdan emin olmamı söylemişti. Dediklerini yapma şansım yoktu. Hemen oracıkta gerekli tepkimi verip toplantıyı terk etmiştim.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -3-
İlçe yönetiminden önemli ve etkili bir arkadaşım gel seninle biraz baş başa konuşalım dedi. Tabi dedim. İlçe binasında uygun bir yere oturduk. Ne kadar aidat veriyorsun dedi. 12 TL. Dedim. İlçenin demirbaş eşyalarının, nasıl alındığını kırtasiye telefon, personel, elektrik nasıl ve hangi parayla karşılandığını biliyor musun dedi. Hayır dedim. O zaman paran kadar konuşacaksın arkadaş dedi. Konuşmamda suç varsa disiplin kuruluna verin dedim. Aldığım yanıt aynen şu olmuştu. Ya disipline vereyim de seni meşhur mu edeyim? Sözün bittiği yer herhalde bu nokta idi.
O yıllarda Bursa İl başkanı olan Kemal Ekinci genel merkez tarafından görevden alınmasını protesto etmek için 3 gün süren yolculuktan sonra bizi önce anıt kabir i ziyaret etmiştik. Sonra Çankaya da bulunan genel merkeze genel başkan deniz Baykal ile görüşecektik. Görüşemedik çünkü Çevik kuvvet bizi bırakmadı. Kafile başkanımız ise şimdi Bursa milletvekili olan Kemal Ekinci idi. Bursa’ya dönünce gruplar halinde CHP’den istifa etmiştik.
Son iki yıl içinde benzeri (2010 Nisan – 2012 Nisan arasında) iz bırakan taze anılarım olmuştur.
5/04/12
ACI AMA GERÇEK BİR İTRAF.
ACI AMA GERÇEK BİR İTRAF.
Çok açık ve net ifade ediyorum. İnanarak yudum, yudum, iliklerime kadar, hissederek yaşayarak ifade ediyorum. Hiç kimse bir insanın enerjisini, çalışma zevkini, istek arzusunu kırmak, yok etmek, törpülemek için CHP yöneticileri kadar (çok az istisnalar var ör. Genel başkanımız, gibi) CHP de köşe başlarını tutan ve tutmak isteyenler kadar başarılı olamaz.
Delege seçimlerinde İlçe kongrelerinde yaşananlar somut kanıtlardır. Seçim sürecinde üyelerin dışlanması, unutulması yok sayılması somut kanıtlardır. İki yıldır verdiğim pratik ve teorik mücadele yaşadıklarım, duyduklarım gördüklerim kesintisiz yazdıklarım somut kanıtlarıdır.
Bütün bunlara rağmen CHP’Yİ inatla ısrarlı inançla kararlılıkla oylarıyla varlıklarıyla 88 yıldır yaşatan yol arkadaşlarımı vefalı CHP lileri tüm kalbimle kutluyorum. Onları özümle ruhumla selamlıyorum.
Bu değerler üzerinden kişisel menfaatleri ve çıkarları için politika ve siyaset yapan maskeli yüzleri ve sözleri ayıplıyorum. Ve bu anlayışın, uygulamanın en kısa sürede son bulmasını umut ediyorum.
Çok açık ve net ifade ediyorum. İnanarak yudum, yudum, iliklerime kadar, hissederek yaşayarak ifade ediyorum. Hiç kimse bir insanın enerjisini, çalışma zevkini, istek arzusunu kırmak, yok etmek, törpülemek için CHP yöneticileri kadar (çok az istisnalar var ör. Genel başkanımız, gibi) CHP de köşe başlarını tutan ve tutmak isteyenler kadar başarılı olamaz.
Delege seçimlerinde İlçe kongrelerinde yaşananlar somut kanıtlardır. Seçim sürecinde üyelerin dışlanması, unutulması yok sayılması somut kanıtlardır. İki yıldır verdiğim pratik ve teorik mücadele yaşadıklarım, duyduklarım gördüklerim kesintisiz yazdıklarım somut kanıtlarıdır.
Bütün bunlara rağmen CHP’Yİ inatla ısrarlı inançla kararlılıkla oylarıyla varlıklarıyla 88 yıldır yaşatan yol arkadaşlarımı vefalı CHP lileri tüm kalbimle kutluyorum. Onları özümle ruhumla selamlıyorum.
Bu değerler üzerinden kişisel menfaatleri ve çıkarları için politika ve siyaset yapan maskeli yüzleri ve sözleri ayıplıyorum. Ve bu anlayışın, uygulamanın en kısa sürede son bulmasını umut ediyorum.
5/03/12
CHP’DE YÜREKLERDE, GÖNÜLLERDE AÇILAN YARALAR NASIL SARILACAK?
CHP’DE YÜREKLERDE, GÖNÜLLERDE AÇILAN YARALAR NASIL SARILACAK?
Sizin ilde, ilçede neler oldu bilmiyorum. Ben üyesi olduğum ilimden ilçemden basına yansıyan bir kaç örnek vermek istiyorum.
CHP Bursa İl Başkanımız 2011 yılında Yıldırım ilçe başkanımızı görevden aldığına, yerine ilçe sekreterinin vekâleten atandığına, bir süre sonra genel merkezin görevden alınan ilçe başbakanımızı tekrar görevine iade ettiğine doğrudan şahit oldum.
Dikkat çeken çarpıcı olan gerçek şuydu
Görevden alınan ilçe başkanı göreve dönünceye kadar bir daha ilçeye hiç uğramadığına, eski başkan görevine döndükten sonrada vekaleten başkanlığa atanan ilçe sekreterinin bir daha ilçeye uğramadığına doğrudan şahit oldum.
İlçemizde aynı dönem içinde ilçe kadın ve ilçe gençlik kolları başkanlarının görevden alındıklarına yerlerine vekâleten başkalarının atandığına, görevden alınan başkanların bir daha ilçe binamıza uğramadıklarına doğrudan şahit oldum.
Yeni yapılan ilçe delege seçimlerinde, akrabalık nedeniyle veya başka gerekçelerle 5, 10 üye’ ye hükmedenlerin, yada etkili olan bazı kişilerin falan kişi delege listede olursa ben o listede asla olmam diye düşmanca tavır sergileyen ve başka üyelerin seçilmesinin nasıl engellendiğine şahit oldum.
İlçe başkanlık seçim süreci içinde benzeri kırgınlıkların dargınlıkların yaşandığına, bir anlamda demokratik bir yarıştan ziyade psikolojik bir savaş yapıldığına şahit oldum. Zaferi kazanıp neşeden zevkten dört köşe olanlara, yenilgiye ve haksızlığa uğrayıp üzüntü içinde olanlara şahit oldum.
Yapılan delege ve başkanlık seçimlerinde grupların, etkili, yetkili, etiketli, paralı olanların ve onları kayıtsız şartsız destekleyen bağımlı insanların seçim sonuçlarının belirlenmesinde etkilerinin ve katkılarının ne kadar büyük olduğuna şahit oldum.
BİLİYORUM CEVAP VEREN OLMAYACAK AMA BİR KAÇ ÖNEMLİ SORU SORACAĞIM
1-HAKSIZLIĞA UĞRAYANLAR SEÇİMİ KAYBEDENLER ACABA BUNDAN SONRA İLÇEYE UĞRAYACAKLAR MI?
2-DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜNDE HAKSIZLIK, ADALETSİZLİK YAPANLARIN, YAPTIKLARI YANINA KARMI KALACAK?
3-SEÇİMLERDE BU KİRLİLİĞİ VE GÜVESİZLİĞİ YARATANLAR TEMİZ SAYFA AÇTIKLARINI, TÜM ÜYELERE KARŞI EŞİT VE ADİL DAVRANACAKLARINI NASIL İNANDIRACAKLAR?
4-YÜREKLERDE, GÖNÜLLERDE AÇILAN YARALAR NASIL SARILACAK? 04.05.2012
Sizin ilde, ilçede neler oldu bilmiyorum. Ben üyesi olduğum ilimden ilçemden basına yansıyan bir kaç örnek vermek istiyorum.
CHP Bursa İl Başkanımız 2011 yılında Yıldırım ilçe başkanımızı görevden aldığına, yerine ilçe sekreterinin vekâleten atandığına, bir süre sonra genel merkezin görevden alınan ilçe başbakanımızı tekrar görevine iade ettiğine doğrudan şahit oldum.
Dikkat çeken çarpıcı olan gerçek şuydu
Görevden alınan ilçe başkanı göreve dönünceye kadar bir daha ilçeye hiç uğramadığına, eski başkan görevine döndükten sonrada vekaleten başkanlığa atanan ilçe sekreterinin bir daha ilçeye uğramadığına doğrudan şahit oldum.
İlçemizde aynı dönem içinde ilçe kadın ve ilçe gençlik kolları başkanlarının görevden alındıklarına yerlerine vekâleten başkalarının atandığına, görevden alınan başkanların bir daha ilçe binamıza uğramadıklarına doğrudan şahit oldum.
Yeni yapılan ilçe delege seçimlerinde, akrabalık nedeniyle veya başka gerekçelerle 5, 10 üye’ ye hükmedenlerin, yada etkili olan bazı kişilerin falan kişi delege listede olursa ben o listede asla olmam diye düşmanca tavır sergileyen ve başka üyelerin seçilmesinin nasıl engellendiğine şahit oldum.
İlçe başkanlık seçim süreci içinde benzeri kırgınlıkların dargınlıkların yaşandığına, bir anlamda demokratik bir yarıştan ziyade psikolojik bir savaş yapıldığına şahit oldum. Zaferi kazanıp neşeden zevkten dört köşe olanlara, yenilgiye ve haksızlığa uğrayıp üzüntü içinde olanlara şahit oldum.
Yapılan delege ve başkanlık seçimlerinde grupların, etkili, yetkili, etiketli, paralı olanların ve onları kayıtsız şartsız destekleyen bağımlı insanların seçim sonuçlarının belirlenmesinde etkilerinin ve katkılarının ne kadar büyük olduğuna şahit oldum.
BİLİYORUM CEVAP VEREN OLMAYACAK AMA BİR KAÇ ÖNEMLİ SORU SORACAĞIM
1-HAKSIZLIĞA UĞRAYANLAR SEÇİMİ KAYBEDENLER ACABA BUNDAN SONRA İLÇEYE UĞRAYACAKLAR MI?
2-DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜNDE HAKSIZLIK, ADALETSİZLİK YAPANLARIN, YAPTIKLARI YANINA KARMI KALACAK?
3-SEÇİMLERDE BU KİRLİLİĞİ VE GÜVESİZLİĞİ YARATANLAR TEMİZ SAYFA AÇTIKLARINI, TÜM ÜYELERE KARŞI EŞİT VE ADİL DAVRANACAKLARINI NASIL İNANDIRACAKLAR?
4-YÜREKLERDE, GÖNÜLLERDE AÇILAN YARALAR NASIL SARILACAK? 04.05.2012
5/02/12
CHP İÇİNDE DÜNDE, BUGÜNDE YENİLEMEYEN, KARŞI KONULAMAYAN GİZEMLİ BİR GÜCÜN VAR OLDUĞUNU İDDİA EDİYORUM.
CHP İÇİNDE DÜNDE, BUGÜNDE YENİLEMEYEN, KARŞI KONULAMAYAN GİZEMLİ BİR GÜCÜN VAR OLDUĞUNU İDDİA EDİYORUM.
Evet, CHP’nin içinde dün de, bugünde yenilemeyen karşı konulamayan gizemli bir gücün var olduğuna kesinlikle biliyorum.
Çünkü o gizemli gücü çok yakından gördüm. Çok yakından tanıdım. O gizemli güce karşı hiçbir CHP’li üyenin, tek başına karşı koymaya cesaret edemeyeceğini çok iyi anladım. Tek başına karşı koyup savaşanların nasıl yenildiğine şahit oldum. (bende yenilenlerden biriyim)
O yenilmez gizemli gücün aynı insanlar olmadığını değiştiğini gördüm. O gizemli güç amacına, hedefine ulaşmak için, insanları esir alan bir anlayış, bir zihniyet bir uygulama, bir alışkanlık olduğunu çok iyi anladım ve gördüm. O gizemli gücün CHP içinde nasıl oluştuğunu, nasıl yenilmez güç haline geldiğini, nasıl gücüne güç kattığını aşama, aşama izledim, gözlerimle gördüm.
CHP İÇİNDEKİ O GİZEMLİ GÜÇ KİMDİR?
SORUYA CEVAP VERİYORUM. CHP içinde hiçbir ilkeye kurala bağlı olmadan, üç beş parti üyesinin kendiliğinden bir araya gelerek oluşturdukları irili ufaklı gruplardır. Parti içi seçimlerde bir birleriyle acımasızca yarışan, kendilerine karşı çıkan özgür iradeyi ezip geçen, irili ufaklı gruplardır. Blok liste yöntemi ile kendi hazırladıkları listelerle seçimi kazanan, koltuğuna oturduktan sonra zaferini ilan eden, resmiyet kazanan grup başkanına ve grup üyelerine, hangi özgür irade hangi güçle karşı durabilir? Yanlışlarını eleştirebilir?
ÇOK BÜYÜK BİR İDDİA İLE SÖYLÜYORUM Kİ, İRİLİ UFAKLI GRUPLAR SEÇİME DAMGASINI VURMUŞTUR.
Evet, 20012 yılında yapılan parti içi seçimler, eskiden olduğu gibi kapalı kapılar ardında, kâğıt üstünde, masa başında ahbap çavuş ilişkisi içinde yapılmamıştır. Ama. Hiç tartışmasız olarak, hiçbir ilkeye, kurala, disipline bağlı olmadan oluşan (istisnalar hariç) irili ufaklı guruplar gruplar, grup başkanları ve grupları destekleyen bağımlı güçler damgasını vurmuştur. İrili ufaklı gruplara tabi olmayan, özgür irade, orantısız güç karşısında çaresiz ve korumasız kalmıştır.
CAN ALICI SORU
Bu anlayışla bu zihniyetle, bu uygulama ile yönetimi ele geçiren grup ve grup başkanları kendilerini ve kendilerine yakın olanları var etmeden, icraatlarını eleştiren özgür iradeyi var ederler mi? Parti içi demokrasiyi uygulayabilirler mi?
ÇÖZÜM ÖNERİMİ AÇIKLIYORUM.
Her ne pasına olursa grup, kutup anlayışının uygulamasının, zihniyetinin, alışkanlığının kesinlikle kökü, kazınıp (kezzap döküp) kurutul maldır?
Bunun için bilinen ama unutulan sihirli formül vardır. O formülü açıklıyorum. İlkesiz, kuralsız, izinsiz, olarak, her hangi bir gerekçeyle kapalı kapılar ardında, gizli saklı canları istedikleri zaman istedikleri yerde istedikleri kişilerle toplantı yapan, grubun kutbun hizbin ayrılığın, kinin nefretin tohumu eken, kazanınca da savaş bitti şimdi barış kardeşlik dayanışma zamanı diyen anlayışın zihniyetin uygulamanın kökü kazınıp ( kezzap dökülerek) kurutul maldır.
Grup gücüyle özgür iradeyi yok ederek seçimi kazananlar çözüm önerime kızacak biliyorum.
Özgür iradeyi savunanlar çözüm önerime memnun olacak biliyorum. Olumlu ya da olumsuz en çok eleştiri nereden gelecek onu bilmiyorum. 03.05.2012
Evet, CHP’nin içinde dün de, bugünde yenilemeyen karşı konulamayan gizemli bir gücün var olduğuna kesinlikle biliyorum.
Çünkü o gizemli gücü çok yakından gördüm. Çok yakından tanıdım. O gizemli güce karşı hiçbir CHP’li üyenin, tek başına karşı koymaya cesaret edemeyeceğini çok iyi anladım. Tek başına karşı koyup savaşanların nasıl yenildiğine şahit oldum. (bende yenilenlerden biriyim)
O yenilmez gizemli gücün aynı insanlar olmadığını değiştiğini gördüm. O gizemli güç amacına, hedefine ulaşmak için, insanları esir alan bir anlayış, bir zihniyet bir uygulama, bir alışkanlık olduğunu çok iyi anladım ve gördüm. O gizemli gücün CHP içinde nasıl oluştuğunu, nasıl yenilmez güç haline geldiğini, nasıl gücüne güç kattığını aşama, aşama izledim, gözlerimle gördüm.
CHP İÇİNDEKİ O GİZEMLİ GÜÇ KİMDİR?
SORUYA CEVAP VERİYORUM. CHP içinde hiçbir ilkeye kurala bağlı olmadan, üç beş parti üyesinin kendiliğinden bir araya gelerek oluşturdukları irili ufaklı gruplardır. Parti içi seçimlerde bir birleriyle acımasızca yarışan, kendilerine karşı çıkan özgür iradeyi ezip geçen, irili ufaklı gruplardır. Blok liste yöntemi ile kendi hazırladıkları listelerle seçimi kazanan, koltuğuna oturduktan sonra zaferini ilan eden, resmiyet kazanan grup başkanına ve grup üyelerine, hangi özgür irade hangi güçle karşı durabilir? Yanlışlarını eleştirebilir?
ÇOK BÜYÜK BİR İDDİA İLE SÖYLÜYORUM Kİ, İRİLİ UFAKLI GRUPLAR SEÇİME DAMGASINI VURMUŞTUR.
Evet, 20012 yılında yapılan parti içi seçimler, eskiden olduğu gibi kapalı kapılar ardında, kâğıt üstünde, masa başında ahbap çavuş ilişkisi içinde yapılmamıştır. Ama. Hiç tartışmasız olarak, hiçbir ilkeye, kurala, disipline bağlı olmadan oluşan (istisnalar hariç) irili ufaklı guruplar gruplar, grup başkanları ve grupları destekleyen bağımlı güçler damgasını vurmuştur. İrili ufaklı gruplara tabi olmayan, özgür irade, orantısız güç karşısında çaresiz ve korumasız kalmıştır.
CAN ALICI SORU
Bu anlayışla bu zihniyetle, bu uygulama ile yönetimi ele geçiren grup ve grup başkanları kendilerini ve kendilerine yakın olanları var etmeden, icraatlarını eleştiren özgür iradeyi var ederler mi? Parti içi demokrasiyi uygulayabilirler mi?
ÇÖZÜM ÖNERİMİ AÇIKLIYORUM.
Her ne pasına olursa grup, kutup anlayışının uygulamasının, zihniyetinin, alışkanlığının kesinlikle kökü, kazınıp (kezzap döküp) kurutul maldır?
Bunun için bilinen ama unutulan sihirli formül vardır. O formülü açıklıyorum. İlkesiz, kuralsız, izinsiz, olarak, her hangi bir gerekçeyle kapalı kapılar ardında, gizli saklı canları istedikleri zaman istedikleri yerde istedikleri kişilerle toplantı yapan, grubun kutbun hizbin ayrılığın, kinin nefretin tohumu eken, kazanınca da savaş bitti şimdi barış kardeşlik dayanışma zamanı diyen anlayışın zihniyetin uygulamanın kökü kazınıp ( kezzap dökülerek) kurutul maldır.
Grup gücüyle özgür iradeyi yok ederek seçimi kazananlar çözüm önerime kızacak biliyorum.
Özgür iradeyi savunanlar çözüm önerime memnun olacak biliyorum. Olumlu ya da olumsuz en çok eleştiri nereden gelecek onu bilmiyorum. 03.05.2012
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)