İki buçuk yıldır fiilen parti çalışmalarına katılıyorum.
İki buçuk yıl içinde ilk defa ilçe başkanlığımızın düzenlediği örgüt toplantısına katılıyorum.
Bunun için sevinmeli miyim? Üzülmeli miyim? Bilmiyorum.
Yıllar sonra örgüt toplantısını düzenleyen ilçemiz yönetimini kutluyorum.
Örgüt üyelerimizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Genel başkanımız Kemal genel başkan olduktan 2 ay sonra, 7.7.2010 tarihinde, TV’de canlı yayında, verdiği bir demeci hatırlatarak konuşmama başlamak istiyorum.
“İstanbul il başkanı burada, listeyi nasıl oluşturursa oluştursun, bu beni ilgilendirmez. İstanbul haritasını önüme koyacağım, her mahallenin sorumlusu ile telefonda görüşeceğim.
Bu önemli bilgiyi, huzurunuzda ilçe başkanımızın, ilçe yönetim kurulu üyelerimizin, bilgisine önemle sunuyorum.
Değerli üyeler
Hepimizin bildiği gibi, Kemal Kılıçdaroğlu 2010 yılı nisan ayında Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasıyla birlikte, partimizde temel taşlar yerinden oynadı ve partimizde değişim süreci başladı,
Son iki yıl içinde, il ve ilçe başkanları, kadın ve gençlik kolu başkanları, il ilçe, kurultay delegeleri, milletvekilleri, parti tüzüğü değişti.
Bu kadar köklü değişimlere rağmen parti ve örgüt içindeki şikâyetlerimiz, sıkıntılarımız azaldı mı? Bitti mi?
Hayır. Azalmadı bitmedi. Neden?
Çünkü değişim devam ediyor.
Çünkü yıllarca süren yanlış alışkanlıklar, uygulamalar, disiplinsizlikler, devam ediyor.
Çünkü örgütün dokularına kadar yayılan kronik hastalıklar devam ediyor.
Çünkü değişim birden, kolay ve kestirme yoldan olmuyor. Zaman alıyor.
Ve zamanımızsa gittikçe daralıyor.
Partimizin sorunları, sıkıntıları, hepimizi, her birimizi eşit derecede ilgilendiriyor.
Sorunlarımızı, sıkıntılarımızı çözmek için neler yapmalıyız? Bu konuda kafa yormalıyız. Önerilerde bulunmalıyız. Taşın altına elimizi değil bedenimizi koymalıyız?
Değerli üyeler
Biz kırkız. Birbirimizi biliriz. Bir birimizi kandırmayalım. Eğri oturup doğru konuşalım. Özümüz ne ise sözümüz o olsun.
Örgütlü yaşam içinde en zayıf tarafımız nedir?
Örgüt üyeleri olarak bir birimize yabancı olmamızdır. Bir birimizi tanımamamızdır.
Örgütlü yaşam içinde en güçlü tarafımız nedir?
Bir birine yabancı olan, bir birini tanımayan üyeler, delegeler arasında tanımak ve tanınmak için, seçmek ve seçilmek için, Maddi ve manevi anlamda kişisel olarak tüm olanaklarımızı, yeteneklerimizi, gücümüzü, becerilerimizi sefer etmektir.
Blok liste yöntemi ile seçim yapmak, diğer listeleri saf dışında bırakmaktır.
Bunları parti içi seçim sürecinin her aşamasında yaşadık. Doya, doya Gördük ve şahit olduk.
Ve buna da demokrasi dedik. İçimize sindirdik. Eğer demokrasi buysa, olmaz olsun, yedi kat kat yerin dibine batsın böyle demokrasi.
En zayıf tarafımızı güçlendirmek için, yani bir birimizi tanımak için ne yapmalıyız?
Cevap son derece açık ve nettir. Hiç zaman kaybetmeden, örgütlenme ağı kurma çalışmalarına başlamalıyız.
Ziyaretlerle, küçük uğraş ve işlerle vakit öldürmemeliyiz.
Bildik tanıdık basit ucuz politik oyunlardan uzak durmalıyız.
Hiçbir haklı yâda haksız mazeretin arkasına sığınmadan
Birçok başlıklardan oluşacak çalışma gruplarını, mahalle, sokak, cadde sorumlularını oluşturmalıyız. Örgütlenme ağını kurumsallaştırmalıyız. Pratik yaşamda hayata geçirmeliyiz.
Tanımada, tanınmada, seçmede, seçilmede, aday olmada, kendini ifade etmede, örgüt üyeleri arasında eşitliği, adaleti, özgürlüğü sağlamak için tüm olanaklarımızı seferber etmeliyiz. Dayanışma içinde olmalıyız. Sensiz bir kişi eksiğiz demeliyiz. Bencilliği kovmalıyız, bize kucak açmalıyız.
Hiçbir gerekçe ile üyeler arasında, ayırım ve ayrıcalık yapmamalıyız, Üyelerimize o izlenimi vermekten özenle kaçınmalıyız.
Her bir üyeye eşit mesafede durmalıyız.
Geçmişte bir grubun içinden gelsek de, bir zamanlar grubun adamı olsak da, grupçu, kutupçu, hizipçi anlayışın, uygulamanın, ahbap çavuş ilişkilerinin izinsiz gizli kapaklı yapılan toplantıların köküne kibrit suyu dökmeliyiz.
Her ne pahasına olursa olsun, partimizde örgütümüzde özgür iradeyi, özgür üyeyi hâkim kılmalıyız.
Gücümüzü ve yetkimizi kesinlikle üyelerden ve üyelerin oylarından almalıyız.
Tıpkı örgüt yemeğinde olduğu gibi, tıpkı sıkça yapılan ziyaretlerde olduğu gibi ben yaptım oldu. Alışkanlığından bir an önce kurtulmalıyız.
Alınan kararları, yapılan ve yapılacak olan iş ve işlemleri, etkinlikleri, eylemleri, toplantıları, ziyaretleri, görüşmeleri, görevlendirmeleri belli bir plan ve program dâhilinde yaparak üyelerimize duyurmalıyız.
Duyuruları,
Telefonun, internetin, kulaktan kulağa haber vermenin dışında ilan panolarına mutlaka asmalıyız.
Bunu alışkanlık ve kural haline getirmeliyiz.
Bütün bu işleri ve daha fazlasının yapılmasında, organizasyonunda birinci derecede sorumlu yetkili ve görevli olan, karar merci olan ilçe başkan ve yönetim kurulu üyeleri olduğunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız.
Değerli üyeler
Şimdi ifade edeceğim konuya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.
Acil olan ama çok önemli olmayan işler uğruna, acil olmayan ama çok önemli olan işleri kurban etmeyelim.
Zamanın tamamı acil olan ama önemli olmayan işlere ayırmayalım
Bu konuda ilçe başkan ve yönetim kurlu üyelerini önemle uyarıyorum.
ACİL OLMAYAN AMA ÖNEMLİ İŞLER NELERDİR?
Birkaç örneği bilginize sunayım
Hasta, düğün, ölüm, esnaf, üye ve ev ziyaretleridir.
Arkası kesilmeyen telefon görüşmeleridir.
Kişilerin sorunlarıyla uzun uzun ilgilenmektir.
Usul ve kuralına uygun olarak yapılmayan kısır, verimsiz, toplantılar uzun tartışmalardır.
ACİL OLAMAYAN AMA ÇOK ÖNEMLİ OLAN İŞLER NELERDİR?
Birkaç örneği bilginize sunayım.
Örgütlenme ağını kurma çalışmalarına başlamaktır.
Çeşitli başlıklardan oluşan çalışma grupları oluşturmaktır.( Eğitim, örgütlenme, hukuk, sosyal etkinlikler vb. gibi)
Mahalle sokak sorumlularını seçmektir.
Partimizin tüzüğüne, çalışma ilkelerine, disiplinine uymak ve uygulamaktır.
Parti içi eğitim çalışmalarına başlamaktır.
Örgüt çalışmalarını alabildiğini taba yaymak ve yaygınlaştırmaktır.
İLÇE BAŞKANIMIZA SORUYORUM
Acil olmayan ama önemli olan işlere mi daha çok zaman ayırıyorsunuz? Yoksa
Acil olmayan önemli işlere mi çok zaman ayırıyorsunuz?
İLÇE BAŞKANIMIZA SORUYORUM
Siz seçilmeden önceki süreçte ilçe çalışmalarında gördüğüm yüzler ve isimler arsında sizi göremiyordum.
Siz başkan olup ekibinizle göreve gelince sizden önceki isim ve yüzleri parti çalışmalarında göremiyorum.
Parti içi dayanışmayı barışı nasıl sağlayacağız.
Bu konularda açıklama yapar mısınız?