Türkiye’de, halkı ve halkın hakkını
savunduğunu söyleyen, hangi siyasi
parti olursa olsun, hangi kurum, kuruluş olursa
olsun, hangi sendika, dernek
olursa olsun, hangi örgüt
olursa olsun,
Toplantıların düzenlenmesinde, duyurulmasında, yönetilmesinde ve özellikle söz hakkının
kullanılmasında, kararların alınmasında
demokrasinin evrensel değerleri olan, (olmazsa
olmaz olan) EŞİTLİK, ADALET VE
ÖZGÜRLÜK ilkelerine uyulmuyorsa, yani demokrasi çarkı aşağıdan yukarıya doğru dönmüyorsa,
Siyasi partilerin hiçbirinde,
hiçbir kurum ve kuruluşta,
hiç bir sendikada, hiçbir dernekte
demokrasinin varlığından söz edilemez.
Benim başkanı
olduğum partimde, benim
yöneticilik yaptığım kurum
ve kuruluşta, benim başkanlık
yaptığım sendikamda, derneğim de, örgütüm de demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet var
diyorsanız, eğer samimi iseniz, eğer kendinize güveniyorsanız hodri meydan yapacağınız bir
toplantıyla bunu ispatlayın.
Toplantıyı düzenlerken, toplantıyı duyururken,
gündemi hazırlarken toplantıyı
yönetirken, konuşmacılara söz hakkı verirken, karar alırken hangi yöntemleri uyguladığınızı hangi ilke,usul ve
esaslara uyduğunuzu katılımcılara
(Tıpkı TBMM’si iç tüzüğünde olduğu gibi) yazılı olarak tek, tek madde, madde
açıklayın. Açıkladığınız bu
maddeleri canınız istediği zaman
kafanıza göre değiştirmeyin. Ve mutlaka ilk
uyan ve uygulayan
siz olun.
Örneğin, eşitliği adaleti savunurken, (toplantılarda) katılımcılar arasında söz
hakkının kullanılmasında hiç kimseye, hiç bir gerekçeyle
ayrıcalık tanımayın. Tanınmasına asla izin vermeyin.
Toplantılarda söz
hakkının eşit olarak kullanılması demokrasinin özüdür, ruhudur. Mayasıdır.
Olmazsa olmazıdır. Söz hakkının kullanılmasında eşitliğin
bozulması demek, esastan
demokrasiyi inkar etmek demektir. Demokrasiyi yok saymak
demektir.