BİR CHP’Lİ ÜYE OLARAK AYIPLIYORUM. KINIYORUM. KİMİ Mİ?
CHP bu günlerde parti içi seçim sürecini yaşıyor. İçe ve dışa yönelik olarak demokrasi sınavı veriyor. Delegeleri, il ilçe başkanlarını yönetim kurulu üyelerini seçiyor. Seçmeye devam ediyor. Seçimler uzun bir zaman dilimini kaplıyor.
Bu yazımda seçimlerin demokratik mekanizmalar işletilerek eşit şartlarda barış ve huzur ortamı içinde kırmadan dökmeden yapılıp, yapılmadığı konusu üzerinde durmayacağım.
Genel olarak yapılan seçimleri izlediğimde, il ilçe başkanlarının dışında yapılan seçimlerin, yerine getirilmesi gereken zorunlu formalite olarak görüyor ve algılıyorum. Çünkü seçim süreci boyunca sadece başkanlık seçimlerinin, kimlerin başkan olacağının yoğunlukla konuşulduğuna şahit oldum. ve oluyorum.
Hiç şüphem yok ki, ilçelerde, Türkiye genelinde CHP’yi temsil etmek büyük onur ve şereftir. Bu nedenle başkanlığa aday olanları, o şerefli ve onurlu makama seçilenleri, görev, yetki ve sorumluluk üstlenenleri yürekten kutluyor ve başarılı olmalarını diliyorum. Hepsini her birini saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Ancak, seçime hazırlanırken, rakipleriyle yarışırken, kısa orta uzun vadede neler yapacaklarını, hangi somut plan projelerini uygulamaya koyacaklarını başlıklar halinde yazılı ve imzalı olarak taahhüt etmeden, örgüt toplantılarında üyelere, delegelere, halka sözlü olarak anlatmadan,
Seçimi kazanıp başkanlık koltuğuna oturduktan sonra, kısa, orta ve uzun vadede taahhüt ettikleri, plan ve projelerin hiç birini gerçekleştirmeden, görkemli ve göstermelik basın toplantıları yapanları, basında, medyada boy, boy çarşaf, çarşaf resimlerle, yerine getirilmeyen boş nutuklarla kendilerini reklam eden başkanları ve başkan adaylarını kınıyorum ve ayıplıyorum. Örgütümüzün, delegelerimizin üyelerimizin bu anlayışa sahip olan başkanları, yakın takibe alacaklarını umut ediyorum. Diliyorum.