“ZÜLFİKAR BAL'IN SAYFASIDA Ara”

8.10.11

CHP ÜYELERİ BİLGİSİZLİKTEN İLGİSİZLİKTEN, SEVGİSİZLİKTEN, İLETİŞİMSİZLİKTEN BOĞULUYOR

       CHP ÜYELERİ BİLGİSİZLİKTEN İLGİSİZLİKTEN, SEVGİSİZLİKTEN, İLETİŞİMSİZLİKTEN BOĞULUYOR

CHP örgütlerinde sosyal etkinlikler yapılmadığı için, dayanışma, kaynaşma, tanışma olmadığı için üyeler boğuluyor

7.10.11

NE KENDİMİZİ NE BAŞKALARINI KANDIRMAYALIM EĞRİ OTURUĞ DOĞRU KONUŞALIM.

       6.10.2011 tarihinde yıldız düğün salonunda yapılan toplantıya bende katıldım.
      Toplantıyı düzenleyen ve yöneten komisyon üyeleri divanda yerlerini aldılar. Toplantı başladı.  İlk söz hakkını toplantıyı yöneten başkan kendisine verdi. Düşüncelerini açıkladı. Kendisinden sonra sırasıyla söz hakkını divanda yer alan diğer komisyon üyelerine verdi.  Onlarda teker,  teker düşüncelerini açıkladılar. Katılımcılar konuşanları sabırla dinlediler. Daha sonra söz hakkı toplantıya katılanlara verildi. Ve bende o toplantıda söz alıp konuşanlardanım.
     Demokrasi toplantılarda doğar, toplantılarda gözünü açar. İlk ana sütünü toplantılarda emer. Demokrasinin ilk ana sütü, toplantılarda uygulanması gereken toplantı usul ve yöntemlerdir. İlke ve kurallarıdır. Ve Yapılan toplantıda demokrasiye ana sütü verilememiştir.
    TBMM meclisinde yapılan toplantıları bir an göz önünde getirelim. Toplantıyı yöneten başkan ve kâtip üyeler ilk sözü kendilerine mi veriyorlar? Hayır. Toplantı iç tüzüğü var.  Divan başkanı toplantı iç tüzüğünü titizlikle uygulamakla, kâtip üyeler ise not tutmakla sorumlu görevlidirler.
Demokrasiye sözümüzle,  özümüzle inanıyorsak ne kendimizi nede başkalarını kandırmayalım. Ak saçlı Sosyal demokratlarında toplantı iç tüzüğü olsun. Divan başkanı sadece o iç tüzüğü uygulasın. Kâtiplerde not tutsun. Divan tarafsız olsun. Divanda başkan ve kâtip üyelerden başka hiç kimse olmasın.

OYUN KURALLARINA GÖRE OYNANMALIDIR.


Demokrasiyi kuran, yaşatan ve savunan bir partide CHP’Sİ çatısı altında yapılan gündemli yada gündemsiz olarak örgüt toplantıları düzenleyenler, toplantı usul yöntem ve kurallarına uymak zorundadırlar.

Bu konuda tek bir örnek vermek gerekirse, her toplantıda (ya önceden belirlenen ilke ve kurallara göre yada katılımcıların oylarıyla) toplantıyı yönetecek başkan ve katip üyeler seçilmeli ve divan başkanlığı oluşturulmalıdır. Toplantıyı yönetecek olan divanda başkan ve kâtip üyelerin dışında başka hiç kimse olmamalıdır. Çünkü divan tarafsız olmak zorundadır. Etki altında kalmamaldır.

Gündemli ya da gündemsiz yapılan örgüt toplantılarında toplantı usul yöntem ve kuralları titizlikle uygulanmıyorsa, o toplantıda, örgütte demokrasinin, eşitliğin, adaletin varlığından söz edilemez.
  
Oyun kurallarına göre oynanmalıdır. Oyunun kuralları önceden bilinmelidir. Bilmeyenlere öğretilmelidir. Oyun başladıktan sonra hiç kimse hiçbir sıfatla ve hiçbir gerekçeyle kendi kafasına, keyfine göre kural koyamaz kural değiştiremez.
  
Ak saçlı sosyal demokratlara soruyorum yapılan toplantılarda oyunun kurallarına uyuluyor mu? Oyunun kurallarını oyuncular  (toplantıya katılanlar) biliyor mu?

6.10.11

ZÜLFİKAR BALIN BU YAZISINI VE ÖZELLİKLE YAHYA ŞİMŞEK BEYİN YANITINI MUTLAKA OKUMANIZI DİLİYORUM.

ZÜLFİKAR BALIN BU YAZISINI VE ÖZELLİKLE YAHYA ŞİMŞEK BEYİN YANITINI MUTLAKA OKUMANIZI DİLİYORUM.

     ZÜLFİKAR BAL OLARAK ÇOK RAHATLIKLA İFADE EDİYORUM Kİ  
ÖDP Bursa Yıldırım İlçesi üyesi iken, 2000 yılında Bursa CHP Yıldırım ilçe örgütüne tüzüğün 12 maddesinden yararlanarak üye oldum.  Hasan Hayırlı ilçe başkanlığı döneminde aktif olarak parti çalışmalarına katıldım.  Deniz Baykal’ın tekrar genel başkan olması ve o dönem il başkanımız olan Kemal Ekincinin görevden alınması üzerine partiden ayrıldım.   
     
    Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan adayı olması ile birlikte 2010 Nisan ayında tekrar CHP’ye üye oldum. Teorik ve pratik anlamda parti çalışmalarına aktif olarak katılmaktayım.  
     
    CHP’de yaşadığım tecrübelere dayanarak ve Zülfikar Bal olarak çok rahatlıkla ifade ediyorum ki,  (özellikle siyaset ve politika sahnesinde olanlar için diyorum) gerçek anlamda,  kim CHP’nin iktidar olması için çalışıyor, kim kendi menfaati için çalışıyor anlaya bilmiş değilim. Bu nedenle parti içinde, partililer içinde örgüt içinde şaşkınım ve  yalnızım. Özgür irademle var olmakta, yönümü, yolumu doğruyu bulmakta gerçekten çok zorlanıyorum.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yahya Şimşek Beyin yanıtı çok ibret verici.
Yahya Şimşek
Zülfikar hocam, seni çok iyi tanıyor ve de anlıyorum. İnsanları tanımanın o kadar kolay olmadığını en az benim kadar sizde biliyorsunuz. İstanbul Kukuk Fakültesinde öğrenciyken Medeni Hukuk hocamız Ord.Prof.Dr.Hıfzı Veldet Velidedeoğlu bir gün  bize  şunları  söyledi,

“bulanık bir su birikintisi görüp de içinizden aman bu ne derin sudur diye; Kılığı kıyafeti düzgün bir insan görüp de aman ne değerli adam diye sakın olaki içinizden geçirmeyesiniz. Suyun derin olup olmadığını içine mutlaka bir şey daldırınca, adamın değerli olup olmadığını çok çeşitli olaylar karşısında deneyince anlayabilirsiniz”
Yaşamımda bu söz benim için çok etkili ve yönlendirici olmuştur. Hani yine çok güzel bir söz vardır ya; nice elbiseler gördüm içinde adam yok. Nice adamlar gördüm üstünde elbise yok. Üzülmemeniz için bunlar gibi çok nedenler var.  ne yazık ki bunlar yaşamımızın gerçekleri. Selamlar

KÖYLÜNÜN KÖYÜNE VE KÖYLÜSÜNE, AŞKI, SEVDASI, ÖZLEMİ

Köy âşıklarına yanık türküler söyleten, şairlere içli şiirler yazdıran, gurbetçi köylülere derinden ah çektiren, efkârlanınca gözyaşı döktüren bu sevda, öylesine güçlü öylesine köklü ve öylesine kutsal ki, kuşaktan kuşağa, babadan oğula, andan kıza, deden toruna devam edip gider.
Bu özlemin, bu sevdanın ve bu aşkın kaynağında yatan gerçekler nelerdir? Yazının özü anlamı bu soruda gizlidir.
Gurbetten köye giderken, derin derenin kaştan çıkınca, Nursal’ın görünüşümüdür? Soğuk kaynak suları, bol oksijenli havasımıdır? Terk edilmiş, viran olmuş mezraları, çadır kurulmayan, mal davar otlamayan, yaylaları mıdır? Burcu, burcu kokan kır çiçeklerimidir? Beli bükülmüş, dizinin bağı kırılmış, üstü başı yırtılmış, yalnızlığa terk edilip, per, perişan olmuş, eli öpülesi yaşlılarımıdır? Bu vb. gibi soruları çoğaltmak mümkündür.
Atadan, deden, babadan kalan, tarlalara ev yapan, yazları köyde, kışları şehirde oturan, tatil amaçlı köye giden, köylülerimize soruyorum.
Köye ve köylümüze olan özleminiz aşkınız, sevdanız, yok oluyor mu? Azalıyor mu?
Azalmıyorsa, yok olmuyorsa sebebi nedir? Sizi oraya çeken gizemli güç nedir?
Aynı soruyu, köyü hiç terk etmeyen, edemeyen, yaz kış köyde yaşayan köylülerimize sormak içimden gelmiyor. Ama onları dinlemeyi, ne hissettiklerini, ne düşündüklerini, anlamayı, çok isterim. Çünkü onlar köy kültürünün, köy yaşamının son temsilcileridir. Ve sayıları hızla azalıyor.
EMEĞİN TERİ TOPRAĞA DÜŞMEYİNCE, KÖYE KÖY, KÖYLÜYE KÖYLÜ DENİRMİ?
Ne demişti Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk. Köylü bu milletin efendisidir.
Köylümün yaşlılarını görün ya da resimlerine bakın, köyün efendisi ne hale gelmiş, ne hale düşürülmüş görün.
Köyün efendisini bu hala düşüren sistem utansın.
Not: Yazılarımı okuyan, takdir ve tebrik duygularını esirgemeyen, eleştirileriyle, motive eden köylüm İSMET ALPAY'A, teşekkür etmeyi bir

5.10.11

SORUYORUM CHP’Yİ Mİ, KENDİMİZİ Mİ BİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ?



Önümüzdeki süreçte parti içi seçimler yapılacak, en ücra yerlere dahi sandıklar konacak. Örgüt üyeleri sandıklarda oy kullanacaklar, ilçe delegelerini seçecekler.

İlçe delegeleri; ilçe başkanını yönetim ve disiplin kurulu üyelerini, seçecekler.
İl delegeleri; İl başkanını, il yönetim ve disiplin kurulu üyele...rini, kurultay delegelerini seçecekler.
Kurultay delegeleri; Genel başkanını, parti meclisi, yüksek disiplin kurulu üyelerini seçecek.
Ama kim kimi nasıl seçecek? Çünkü haftalardır, aylardır yıllardır, parti üyeleriyle hiçbir zaman hiçbir yerde örgüt toplantısı yapılmıyor. Yıllarca aynı mahallede ikamet eden parti üyeleri bir birlerini tanımıyor.

Birbirini hiç tanımayan, görmeyen, parti, örgüt çalışmaları hakkında, ya hiçbir şey bilmeyen, ya da kulaktan dolma bilgilerle yetinen üyeler, en son günde, seçim gününde birbirlerini nasıl tanıyıp seçecekler. Kendilerini nasıl tanıtıp aday olacaklar?
Nasıl oy isteyip oy verecekler?

SORUYORUM CHP’Yİ Mİ, KENDİMİZİ MİBİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ?
Böylesine hassas bir süreçte, tüzük hükmüne rağmen, ısrarlı yazılı sözlü önerilere rağmen, örgüt üyeleri toplantıya çağrılmıyor. Örgüt üyelerine bilgi verilmiyor. Örgüt üyelerinin önerileri, eleştirileri alınmıyor. SORUYORUM CHP’Yİ Mİ,

KENDİMİZİ MİBİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ?
İl ilçe yönetimlerinden izin almadan, sosyal paylaşım sitelerinde parti sorun ve çözümlerinin görüşülmesi konuşulması için, düğün salonları tutuluyor, (giderlerin ne kadar olduğu kim yada kimler tarafından karşılandığı bilinmiyor) toplantı günü, yeri ve saati veriliyor. Örgüt üyeleri toplantıya çağrılıyor? SORUYORUM CHP’Yİ Mİ, KENDİMİZİ MİBİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ

4.10.11

ZÜLFİKAR BAL: SORUYORUM CHP’Yİ Mİ, KENDİMİZİ Mİ BİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ?

ZÜLFİKAR BAL: SORUYORUM CHP’Yİ Mİ, KENDİMİZİ Mİ BİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ?

SORUYORUM CHP’Yİ Mİ, KENDİMİZİ Mİ BİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ?

Önümüzdeki süreçte parti içi seçimler yapılacak, en ücra yerlere dahi sandıklar konacak. Örgüt üyeleri sandıklarda oy kullanacaklar, ilçe delegelerini seçecekler.

İlçe delegeleri; ilçe başkanını yönetim ve disiplin kurulu üyelerini, seçecekler.

İl delegeleri; İl başkanını, il yönetim ve disiplin kurulu üyelerini, kurultay delegelerini seçecekler.

Kurultay delegeleri; Genel başkanını, parti meclisi, yüksek disiplin kurulu üyelerini seçecek.

Ama kim kimi nasıl seçecek? Çünkü haftalardır, aylardır yıllardır, parti üyeleriyle hiçbir zaman hiçbir yerde örgüt toplantısı yapılmıyor. Yıllarca aynı mahallede ikamet eden parti üyeleri bir birlerini tanımıyor.

Birbirini hiç tanımayan, görmeyen, parti, örgüt çalışmaları hakkında, ya hiçbir şey bilmeyen, ya da kulaktan dolma bilgilerle yetinen üyeler, en son günde, seçim gününde birbirlerini nasıl tanıyıp seçecekler. Kendilerini nasıl tanıtıp aday olacaklar? Nasıl oy isteyip oy verecekler? SORUYORUM CHP’Yİ Mİ, KENDİMİZİ MİBİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ?

Böylesine hassas bir süreçte, tüzük hükmüne rağmen, ısrarlı yazılı sözlü önerilere rağmen, örgüt üyeleri toplantıya çağrılmıyor. Örgüt üyelerine bilgi verilmiyor. Örgüt üyelerinin önerileri, eleştirileri alınmıyor. SORUYORUM CHP’Yİ Mİ, KENDİMİZİ MİBİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ?

İl ilçe yönetimlerinden izin almadan, sosyal paylaşım sitelerinde parti sorun ve çözümlerinin görüşülmesi konuşulması için, düğün salonları tutuluyor, (giderlerin ne kadar olduğu kim yada kimler tarafından karşılandığı bilinmiyor) toplantı günü, yeri ve saati veriliyor. Örgüt üyeleri toplantıya çağrılıyor? SORUYORUM CHP’Yİ Mİ, KENDİMİZİ MİBİTİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ?

3.10.11

NE BİLEĞİMİZ BÜKÜLÜRDÜ, NE SIRTIMIZ YERE GELİRDİ

     
     Seçim sürecinde bir yere seçilmek için, halkımıza üyelerimize, gösterdiğimiz İlgi, sevgi, samimiyet, sıcaklık, ilişki ve iletişim keşke, keşke, keşke doğal olsa, kesintisiz olsa, Planlı programlı olsa,
     Kendimizi ifade için, televizyonda medyada gözükmek için, tanımak ve tanınmak için, harcadığımız enerjiyi, zamanı, parayı, emeği, özveriyi partimiziçin, birliğimiz beraberliğimiz için, dayanışmamız kaynaşmamız için, örgütlü gücümüzü kurmak, kurumsallaştırmak için, tüzüğe, ilkelere, kurallara uymak ve uygulamak için, örgüt toplantılarında düşüncelerimizi, öneri ve eleştirilerimizi özgürce ifade etmek için kullanabilsek o zaman ne sırtımız yere gelir, ne bileğimiz bükülür.

12.5.10

CHP, BAYKAL VE EKİBİ

Deniz Baykal genel başkan olduğu süre içinde gerçek anlamda eşitliği, adaleti özgürlüğü savunmuş ve uygulamış olsaydı, ülke yönetiminde demokrasinin evrensel ilkelerini, parti yönetiminde demokratik merkeziyetçiliğin ilke, kural ve esaslarını savunmuş ve uygulamış olsaydı, bende Baykal ağlardım, bende dön diye yalvarırdım, bende açlık grevine katılırdım. Ama Baykal bunların hiç birini yapmamıştır. Baykal ülkeyi toplumu CHP sini korumak ve savunmak için değil. Yerini makamını korumak ve savunmak için, tek adam olmak için, kral, padişah gibi hükmetmek için, kendisine koşulsuz bağlı olan ekip, grup ve hizip yaratmıştır. o ekip grup ve hizip içinde yer alanlar da CHP sini değil kendilerini koruyup kolladığı için baykala bağlılıklarını ifade etmektedirler. Dön diye yalvarmaktadırlar. Peşinden gözyaşları dökmektedirler. Çok iyi biliyorlar ki CHP değil baykal yok olursa kendileride yok olacaklardır. Yıllar içinde oluşturulan ve kemikleşen, etle tırnak gibi kaynaşan, kafa kol ahbap çavuş ilişkileri içindeki örgütlü güçlerini, siyasi rakiplerini değil, parti içindeki rakiplerini, eleştirenleri yok etmek için acımasızca kullanmışlardır. Küçük olsun benim olsun demişlerdir. İşte bu anlayış ve zihniyet AKP den çok daha tehlikeli olmuştur. Bu anlayış ve zihniyettir ki CHP sini baraj altına düşürülmüştür. Şimdi CHP si oyları yükseliyorsa, bu yükselişin nedeni Baykal ve ekibinin başarısı değildir. Son ana yasa değişikliği ile cumhuriyetin yok olma tehlikesini hisseden cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin, sosyal demokratların, laiklerin sosyal hukuk devletini savunanların duyarlılığıdır.


Baykal dokunulmazlık kaldırılsın çok iyi işlemiştir. Birçok kez gündeme getirmiştir. Ama aynı derecede, aynı ağırlıkta siyasi partiler yasası, seçim yasası, baraj sistemi daha demokratik hale getirilsin dememiştir. Diyemez dese CHP güçlenerek var olacaktır. Ama Baykal ve ekibi yok olacaktır.