BEN VE ARKADAŞLARIM YERİMİZDE OTURMUYORUZ. SABAHTAN AKŞAMA KADAR ÇOK ÇALIŞIYORUZ. DİYORLAR.
Dediklerini, yani nerede, ne zaman kimlerle ne iş ve işlem yaptıklarını yazılı ve görsel medyada, sosyal paylaşım sayfalarında, günü gününe, saati saatine yayınladıkları resimlerle paylaşıyorlar. Yapılan çalışmaları örgüt toplantılarında slayt ve sine vizonla büyük ekranda gösteriyorlar. Ayrıca yaptıkları çalışmaları sözlü olarak tarih yer zaman vererek ayrıntılı olarak konuşmaya hiçbir sınırlama koymadan anlatıyorlar.
Görsel ve yazılı medyayı, sosyal paylaşım site ve sayfalarını, slayt, sine vizyon gösterilerini, örgüt toplantılarında yapılan konuşmaları, yorumları, beğenileri, görenler duyanlar izleyenler yapılan çalışmaların doğruluğuna inanmak zorunda kalacaklardır. Çünkü hepsi doğrudur.
Eski yönetimler dört duvar arasına hapsolmuşlardı. Halktan kopmuşlardı. Her şeyi masa başında yapıyorlardı. Bu iddiaların hepsinin doğru olduğunu zaten biliyoruz. Bildiğimiz için eskilerin görevine son verdik. Yenilerini seçtik.
AMA keşke bu AMA kelimesini kullanmak zorunda kalmasaydım. Neden mi?
Eski yöneticilerle yeni yöneticiler arasında müthiş bir benzerlikler var. Benzerlikler konusunda çarpıcı birkaç somut örnek vereyim. Eski yöneticiler dört duvar arasında maşa başında halktan kopmuş olarak kendilerini ve kendilerine yakın arkadaşlarını var etme seçme mücadelesi veriyorlardı. Küçük olsun benim olsun diyorlardı. Kendilerinden olmayanlara aman vermiyorlardı.
Yeni yöneticiler ve kendilerine yakın olan arkadaşları eski yöneticiler gibi masa başında oturmuyorlar, halktan kopmuyorlar, sabahtan akşama kadar çalışıyorlar. Halkın arasına karışıyorlar. Halkı dinliyorlar, halkla görüşüyorlar, halkı ziyaret ediyorlar. Basın toplantıları, kahve ve salon toplantıları, görüşmeler yapıyorlar. Eylemler, etkinlikler düzenliyorlar, düzenlenen eylemlere etkinliklere katılıyorlar. Bu çalışmaları belgelerle kanıtlıyorlar.
Ama bu çalışmaları hep aynı isimlerle, aynı yüzlerle, kendilerine yakın olan arkadaşlarla birlikte yapıyorlar. Resimleri, sine vizyonları, slaytları dikkatle izlerseniz bunların doğru olduğunu anlayacaksınız. Yani dar kadro çalışması yapıyorlar. Bu çalışmalarla kendilerini ve arkadaşlarını seçime seçilmeye hazırlıyorlar.
Yapacakları işleri, aldıkları kararları örgüte duyurmuyorlar. Bilgilendirmeleri saatler kala ya da en fazla bir gün kala mesajla yapıyorlar. Kısa, orta, uzun çalışma plan ve programı yapmıyorlar. tüm işleri günü birlik yapmayı tercih ediyorlar. Önceden örgüte duyurmuyorlar. Çalışmayı tabana yaymıyorlar, örgütlenme ağını kurmuyorlar, kurumsallaştırmıyorlar, çalışır hale getirmiyorlar.
Gördüklerimizin, izlediklerimizin, dinlediklerimizin okuduklarımızın arasında, kısa orta uzun vadeli çalışma plan ve programlarına, mahalle sorumlularının, komisyonların, delegelerin, duyarlı yetenekli bilgili birikimli üyelerimizin çalışmalarına isimlerine resimlerine, konuşmalarına hiç rastlamıyoruz.
SORU: Parti içi, örgüt içi muhalefetin olmadığı yerde demokrasinin d’sini görebilir misiniz? 20.03.2013
“ZÜLFİKAR BAL'IN SAYFASIDA Ara”
20.3.13
BEN VE ARKADAŞLARIM YERİMİZDE OTURMUYORUZ. SABAHTAN AKŞAMA KADAR ÇOK ÇALIŞIYORUZ. DİYORLAR.
Etiketler: yazılar
POLİTİKA
18.3.13
CHP BURSA İL VE İLÇE ÖRGÜTÜMÜZDE ÇOK ÇALIŞANLARI ÇOK YAKINDAN İZLİYORUM. İŞTE KİŞİSEL RAPORUM
CHP BURSA İL VE İLÇE ÖRGÜTÜMÜZDE ÇOK ÇALIŞANLARI ÇOK YAKINDAN İZLİYORUM. İŞTE KİŞİSEL RAPORUM
İl danışma kurulumuz 3.3.2013 tarihinde yapıldı. İl danışma kurulu toplantımıza genel başkan yardımcımız umut oranda katıldı. İl danışma kurulu toplantısında il örgütümüzün çalışmaları sine vizyonla görsel olarak ayrıntılı olarak anlatıldı. İl başkanımız ve il başkan yardımcılarımız konuşmalarında yapılan çalışmaları ayrıca ayrıntılı olarak anlattılar.
İlçe başkanımız her cumartesi günü yapılan sunum gösterilerinden önce, ilçe örgütümüzde yapılan çalışmalar büyük ekranda slayt gösterilerde anlatılıyor. İlçe başkanımız çoğu zaman zaman toplantıları açış konuşmalarında yapılan çalışmaları anlatıyor. İnternet sayfalarında yayınlanan resimler anlatıyor. Ayrıca ilçe başkanımız bir dilekçeme verdiği, bir buçuk sayfalık yanıtta yapılan çalışmalar çok ayrıntılı olarak açıklamıştır.
Bunların dışında birçok eylemelere etkinliklere toplantılara katıldığım için yapılan çalışmalara şahit oluyorum. Hatta çoğu zaman il ilçe başkanlarımızı yerlerinde dahi bulamıyoruz. Çünkü halkın arsında halkın sorunlarıyla ilgileniyorlar. Anlatılanların, sine vizyonda, slaytta gördüklerimizin, duyduklarımızın doğruluğuna şahitlik yaparım.
Ama
Keşke bu âmâ yı hiç yazmak zorunda kalmasaydım. Neden mi?
Demokrasilerde demokratik örgüt ve partilerde muhalefet olur. Muhalefeti göremedim. Muhalefetin çalışmalarını muhalefetin, muhalefetin konuşmalarını, muhalefetin öneri ve eleştirilerini hiç göremedim. Göremiyorum
Yapılan çalışmalarda, sine vizyonlarda, slayt gösterilerinde, internet sayfalarında yayınlanan resimlerde Örgüt toplantılarında, delegelerin, mahalle örgüt başkanlarının, komisyon üyelerinin, duyarlı üyelerimizin yaptıkları işleri işlemleri anlatan konuşmalarına, hazırladıkları çalışma raporlarının okuduğunu göremedim göremiyorum.
Önümüzdeki süreçte yapılacak iş ve işlemlerle ilgili olarak kısa orta uzun vadeli çalışma plan ve programını göremedim. Göremiyorum.
Ama bazı şeyleri çok net görüyorum. Neleri mi?
Dar kadro çalışması yapılıyor. (başkanlar, yönetim kurulu üyeleri ve onlara yakın olanlar) örgüt çalışmaları tabana yayılmıyor, yaygınlaştırılmıyor. Örgütlenme ağı kurulmuyor, kurumsallaştırılmıyor. Aktif hale gelmiyor. örgütlenme yapılıyormuş gibi yapılıyor ama aslına oyalanıyor avutuluyor.
Ve hepsinden önemlisi örgüt toplantılarında örgüt üyeleri konuşturulmuyor. Toplantı usul ve esaslarına, yönetmelerine, toplantı disiplin kurallarına hiç ama hiç uyulmuyor. Partinin olanaklarından üyeler eşit oranda yararlanmıyor. Seçmede, seçilmede üyeler arasında eşitlik hiç ama hiç sağlanmıyor.
Böylece CHP de güven yok oluyor. Sevgi azalıyor dayanışma ortadan kalkıyor. Büyük balık küçük balığı yutuyor. Bunun adı da demokrasi oluyor. Ama olmuyor işte olmuyor. Demokrasi hile yapılmıyor. CHP buralarda kaybediyor. 18.03.2013
Etiketler: yazılar
POLİTİKA
17.3.13
CHP’NİN İÇİNDEKİ TEHLİKE, DIŞINDAKİ TEHLİKEDEN ÇOK DAHA BÜYÜKTÜR. O TEHLİKE NEDİR?
CHP’NİN İÇİNDEKİ TEHLİKE, DIŞINDAKİ TEHLİKEDEN ÇOK DAHA BÜYÜKTÜR. O TEHLİKE NEDİR?
O büyük tehlikenin ne olduğunu özüyle, sözüyle maskesiz yüzüyle gerçek CHP’lilerin bilgisine, ilgisine dikkatine önemle sunuyorum.
O BÜYÜK TEHLİKE, CHP örgütlerinde, örgüt yönetimlerinde, örgüt çalışmalarında, alınan kararlarda, yapılan iş ve işlemlerde, tüzükte görev yetki ve sorumlulukların yerine getirilmesinde tüzük, yönetmelik hükümlerine, kurultay kararlarına, parti programına uymamak, uygulamamak ve uygulatmamaktır.
O BÜYÜK TEHLİKE, CHP çatısı altında, örgüt içinde CHP adı ve simgesi kullanılarak yapılan irili, ufaklı, gündemli gündemsiz hiçbir toplantıda toplantı yöntemlerine, usullerine, esaslarına, toplantı disiplin kurallarına hiç ama hiç uymamaktır. Uygulatmamaktır.
O BÜYÜK TEHLİKE, parti ve örgüt içinde yapılan ve yapılacak olan iş ve işlemlerde kısa orta uzun vadeli çalışma plan ve programları, organizasyonlar yapmamaktır. O BÜYÜK TEHLİKE, örgütlenme ağını (mahalle örgütlenmeleri, çalışma gurupları) kurmamak, kurumsallaştırmak, aktif hale getirmemektir.
O BÜYÜK TEHLİKE, parti ve örgüt çalışmalarının tabana yaymamak, yaygınlaştırmamaktır. Parti ve örgüt çalışmalarını çok dar kadro içinde yürütülmesi için azami derecede çaba sarf edilmesidir. Örneğin, çalışmalar genel olarak başkan, yönetim kurulu üyeleri ve onlara yakın olan isimlerle yürütülmesi gibi)
O BÜYÜK TEHLİKE, zaman ve süresi içinde örgüt toplantılarının yapılmamasıdır. Toplantı tutanaklarının hazırlanmaması ve örgüt üyelerin bilgisine sunulmamasıdır.
O BÜYÜK TEHLİKE, demokratik merkeziyetçilik anlamında parti disiplinin uygulanmamasıdır. İlke, kural tüzük, yönetmelik, alınan kararlar değil genellikle başkanların dediği yapılmaktadır. Başkanların kontrolsüz güç haline gelmesidir.
O BÜYÜK TEHLİKE, parti ve örgüt içinde üyelerin, kendini ifade etmesinde, düşüncelerini açıklamasında, partinin olanaklarından yararlanmasında, seçimlere hazırlanılmasında eşitlik, ilkesine hiç uyulmamasıdır. Büyük balığın küçük balığı yutmasına göz yumulmasıdır.
O BÜYÜK TEHLİKE, tavan ve taban denetimin hiç yapılmamasıdır. Haksızlık, eşitsizlik adaletsizlik yapanların, hiç bir ilke kural, tüzük tanımayanların yaptıkları yanlarına kar kalmasıdır. Örgüt önünde demokratik kurallar içinde hesap verilmemesi hesap sorulmamasıdır.
O BÜYÜK TEHLİKE, örgüt üyelerini yapılacak iş ve işlemler hakkında bilgilendirmeler yeterli zaman dilimi içinde yapılmamasıdır. Ya saatler kala ya da bir gün kala bilgilendirmelerin yapılmasıdır. Bilgilendirmelerin yüz yüze yapılmamasıdır. Duyuruların, çalışma programlarının ilan panolarına asılmamasıdır. Sadece mesaj ve internetin tercih edilmesidir.
O BÜYÜK TEHLİKE, Tavanla taban arasında, iletişim kopukluğudur.
BU TEHLİKELER parti dışındaki tehlikelerden partimiz için kat, kat daha büyük tehlikelerdir. Bu büyük tehlikeler parti içinde var oldukça parti dışında ki tehlikelerle mücadele etme baş etme şansı yoktur.
BU BÜYÜK TEHLİKELER parti ve örgüt içinde var oldukça parti güçlenme şansı hiç yoktur. Ama pati içende kontrolsüz güçlerin güçlenme şansı çoktur. CHP’de bugün olan da budur. Tehlike çanları çalmaktadır. Bu yanlış yoldan dönülmesi için acilen çok ciddi önlemlerin alınması, uygulamaya gereklidir. Zorunludur. 17.03.2013
Etiketler: yazılar
POLİTİKA
15.3.13
CHP’DE ÇOK ÇALIŞMANIN DÖRT DUVAR ARASINA KAPANMANIN ARASINDA Kİ FARKLAR BENZERLİKLER NELERDİR?
CHP’DE ÇOK ÇALIŞMANIN
DÖRT DUVAR ARASINA KAPANMANIN ARASINDA Kİ FARKLAR BENZERLİKLER NELERDİR?
Bence
güzel bir soru. Cevabını da güzel verelim. Eksik kalan yerlerini hep birlikte
tamamlayalım.
DÜNKÜ YÖNETİCİLER
Yani seçilmiş olanlar, karar mekanizmasında bulunanlar,
görev yetki ve sorumluluk üstlenenler çalışmıyorlardı.
Dört duvar arasına sıkışıp kalıyorlardı.
Delege seçimleri bile yapmıyorlardı.
Her şeyi kâğıt üstünde masa başında, ahbap çavuş ilişkisi içinde
götürüyorlardı.
Yaşasın Atatürk, eşitlik, adalet özgürlük hak hukuk demokrasi
emperyalizm kapitalizm diye bol keseden nutuk atıyorlardı.
Birilerine kaptırmamak için koltuklarına sarılıp
kalıyorlardı.
Koltuk kapma kavgasını dışarıya yaymadan yaygınlaştırmadan kendi
aralarında yapıyorlardı.
Kol kırılır yen içinde kalır diyorlardı.
Kavga eden, söz dinlemeyen, karşı gelen olursa da, gözünün
yaşına bakmıyorlardı.
Yukarıdan gelen emirle görevden alıyorlar, kulağından tutup
dışarı atıyorlardı.
Bitip tükenmek bilmeyen atadan, dededen babadan kalan mirası
yiyorlardı.
Ne kendilerini nede partiyi yenileyemiyordu. Halkın arasına
inemiyorlardı, halkla bütünleşip kaynaşmıyorlardı.
BUGÜNKÜ YÖNETİCİLER
Yani eski yöneticilere kızıp, onların yerine seçilenler, karar
mekanizmasında bulunanlar, görev yetki ve sorumluluk üstlenenler
Sadece yaşasın Atatürk, eşitlik, adalet, özgürlük hak, hukuk,
demokrasi, emperyalizm kapitalizm demiyor.
Eski yöneticiler gibi dört duvar arasında sıkışıp kalmıyorlar. Her
şeyi kendi aralarında masa başında kâğıt üstünde ahbap çavuş ilişkisi içinde
götürmüyorlar.
Kavga eden karşı gelen, söz dinlemeyen olursa yukarıdan gelen
emirle görevden almıyorlar, kulağından tutup dışarı atmıyorlar.
Delege seçimleri yapıyorlar. Örgütlenme ağını kurmaya
çalışıyorlar, hal hatır soruyorlar, ziyaretler, görüşmeler yapılıyorlar,
kutlamalara, düğünlere katılıyorlar.
Arı gibi çalışıyorlar, yerlerinde oturmuyorlar ama dar kadro
çalışması yapıyorlar. Sadece kendileri ve kendilerine yakın olanlarla birlikte
çalışıyorlar.
Örgütü çalıştırmıyorlar. Çalışmayı tabana yaymıyorlar, kısa, orta,
uzun vadeli planlı programlık çalışma yapmaktan, yapacakları iş ve işlemleri
açıklamaktan öcü gibi korkuyorlar. Günü birlik çalışmayı tercih ediyorlar.
DÜNKÜ YÖNETİCİLERLE BUGÜNKÜ YÖNETİCİLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ NELER?
Dünkü ve bugün ki yöneticiler, eşitlik adalet, özgürlük, hak,
hukuk, demokrasi diyorlar. Ama örgüt içinde yaptıkları iş ve işlemlerde,
aldıkları kararlarda bunların hiç birinin gereklerini yerine getirmiyorlar.
Partinin tüzüğünü, kurultay kararlarını, yönetmelikleri, partinin
çalışma ilkelerini, toplantı usul yöntem ve kurallarını, parti disiplinini,
görev yetki ve sorumlukları, okuyup, öğrenmeyi, okutmayı öğretmeyi, uygulamayı
uygulatmayı hiç ama hiç sevmiyorlar.
Tüzük ve yönetmelik hükümleri gereğince zaman ve süresi içinde
düzenli örgüt toplantıları yapmayı, (genişletilmiş üye toplantıları, danışma
kurulu toplantıları) hiç ama hiç sevmiyorlar.
Aylar yıllar geçtikten sonra örgüt toplantıları düzenleseler bile
ilk söz hakkı eski yeni milletvekillerinin, eski yeni başkanların, protokolde
bulunanların oluyor. Hiç birinin sözleri kesilmiyor. Zaman kalırsa, salonda
kimse kalırsa örgütün konuşmasına sıra geliyor. Zaman çok geçtiği için
konuşmalar üçer, beşer dakika ile sınırlandırılıyor.
Bu konular hakkında, konuşanları, yazanları uyarıyorlar, ikaz
ediyorlar yasaklıyorlar. Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor. Zam, zulüm,
terör, varken bunları konuşma şimdi birlik beraberlik zamanı diyorlar.
15.03.2013
DEĞERLİ YOL ARKADAŞLARIM
DEĞERLİ CHP LİLER BU YAZIYI OKUMANIZI VE YORUM YAPMANIZI ÖNERİYORUM
Etiketler: yazılar
POLİTİKA
10.3.13
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜT Ü CUMARTESİ TOPLANTILARI ENERJİYİ TÜKETİYOR. NEDEN Mİ?
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜT Ü CUMARTESİ
TOPLANTILARI ENERJİYİ TÜKETİYOR. NEDEN Mİ?
Değerli yol arkadaşlarım, değerli
CHP’liler,
Bu yazıyı ibretle ve dikkatle okumanızı
öneriyorum. 2012 Kasım ayı başından itibaren,
ilçe binamızın toplantı salonunda her hafta cumartesi günleri saat 14.00’de düzenli
olarak toplantılar yapılmaktadır.
İlçe yönetim kurulumuzun uygun gördüğü
ve onayladığı bir konu ve konunun uzmanı belirliyor. Mesaj yöntemiyle üyelere konuyu
ve sunun yapacak uzmanı üyelere duyuruyor. Uzman konu hakkında ortalama 1,5- 2
saat içinde sunumu yapıyor. Bu durum hiçbir
hafta aksamdan devam ediyor. Hiç şüphesiz ki toplantılar son derece, eğitici, öğretici
ve yararlı oluyor. Ama bir o kadarda sıkıcı ve bunaltıcı oluyor. Neden mi?
Düşünün toplantıya katılanların yüzde
doksanı 50 yaş üzerinde üyelerden oluşuyor. 1,5- 2 saat bu üyeler hiç konuşmadan
(bir iki kişinin dışında)hiç soru sormadan, hiç bir düşünce açıklamadan sadece
ve sadece dinlemek zorunda kalıyor. Bu durum
haftalarca, aylarca tekrar ediyor.
Değerli yol arkadaşlarım, değerli
CHP’liler,
Yönetim göreve geldikten bu tarihe
kadar 10 ay geçmiştir. 10 içinde tüzüğün 59. Maddesine göre en 5 defa genişletilmiş
yönetim kurulu toplantısı yapılması zorunluluğu varken hiç yapılmamıştır. Danışma kurulu yönetmeliğinin 5. Maddesine göre
en az 3 defa danışma kurulu toplantısı yapılması gerekirken, çok az katılımla tek
bir sefer yapılmıştır. 1 sefer gündemsiz örgüt toplantısı yapılmıştır. Cumartesi toplantılarında ısrarlı önerim özerine
1 defada serbest kürsü toplantısı yapılmıştır. Yapılan bu toplantılarda toplantı
tutanağı tutulmadığı için kimlerin ne hakkında ne kadar süreyle ne konuştuklarını
toplantıların ne kadar sürüdüğünü bilmiyoruz.
Değerli yol arkadaşlarım, değerli
CHP’liler,
İlçe örgütünün, yönetim kurulunun,
yaptığı iş ve işlemler hakkında, aldığı uyguladığı
kararlar hakkında, partimizde ve
ülkemizde gelişen güncel olaylar hakkında,
mahalle örgüt çalışmaları hakkında, komisyon çalışmaları hakkında, başkan
yardımcılarımız, yönetim kurulu üyelerimiz,
delegelerimiz, mahalle yönetim kurulu
başkanlarımız, komisyon başkanlarımız, aktif
olan üyelerimiz konuşmuyorlar, yaptıkları
çalışmaları anlatmıyorlar, hazırladıkları
raporları okumuyorlar? Sorular
sorulmuyor, yanıtlar alınmıyor, öneri ve
eleştiriler açıklanmıyor. Toplantı tutanakları
tutulmuyor. Mahalle sorumlularını, komisyon başkanlarını delegeleri mahallemizdeki
üyeleri tanımıyoruz tanışmıyoruz.
Cumartesi yapılan toplantılarda soru
dahi sormadan 1,5 -2 saat süren toplantılarda sadece dinlemeye mahkûm
ediliyoruz. Bu çalışma yöntemi bu
uygulama, bu anlayış enerjimizi tüketmeye yetiyor. Cumartesi yapılan toplantılara katılım her geçen
gün daha azalıyor. Bu konuda yapılan
önerilere, uyarılara, ikazlara hiç ama hiç itibar edilmiyor.
Ama özellikle başkanların konuşmalarını
dinlerseniz, slayt gösterilerini internet sayfalarını dikkatle izler ve incelerseniz, partinin örgütün değil belli isimlerin yüzlerin
başarısının anlatıldığını çok net olarak anlamış olacaksınız. Aşılması gereken engel, çözülmesi gereken
soru kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor. 10.03.2013
Etiketler: yazılar
POLİTİKA
8.3.13
DOĞAYI DOĞALLIĞI SEVENLERE DAVETİMİZ VAR.
DOĞAYI DOĞALLIĞI SEVENLERE DAVETİMİZ VAR.
Davetimizi duyanlar duymayanlara söylemeli
Doğayı, doğallığı, insanları sevenlerle
Tüm gönül dostlarımızla
Bende gönül dostuyum diyen güzel insanlarla
Sevenlerimizle, sevdiklerimizle hep birlikte senede 1 gün,
kaplı kaya parkında buluşmak için
Senede bir gün kaplı kaya deresine hep birlikte bahar gezisi
yapmak için
Senede bir gün doğanın tam ortasında, derenin kenarında,
soğuk suyun başında, hep birlikte sabah kahvaltısı yapmak için
İçimizdeki çocuğu dışarı çıkarmak için, çocuklar gibi koşup,
eğlenmek, soğuk sular içip bol oksijen solumak için, kır çiçekleri toplamak için, Bursa’ya kuş
bakışı bakmak için, dinlenmek, stres atamak, doğayla doğallıkla buluşmak
için, sevgiyi, sevdayı, dostluğu, konuşmak, tanışmak, kaynaşmak, yeni dostluklar kurmak için
DOĞAYI DOĞALLIĞI SEVENLERE DAVETİMİZ VAR DİYORUZ.
DAVETİ YAPAN:
yıllardır kaplı kaya parkında ve deresinde sabah sporu ve yürüyüşü yapan
Zülfikar Melek Bal çiftidir.
O GÜNÜN TARİHİ:
7.4.2013 Nisan ayının ilk haftası Pazar günüdür.
O GÜN BULUŞMA YERİ: Bursa – Yıldırım Kaplı Kaya Parkıdır.
O GÜN BULUŞMA SAATİ: 09.00 dur
http://cancana-balmel.blogspot.com/
İLETİŞİM ADRESİ: https://www.facebook.com/balzulkuf
Etiketler: yazılar
KAPLI KAYA YAŞAM BOYU SPOR
BURSA KAPLI KAYA KAYA DERSİ ULU DAĞ YAMACI
Etiketler: yazılar
KAPLI KAYA YAŞAM BOYU SPOR
7.3.13
1.TEHLİKELİ SORULAR I 9.9.2011 TARİHİNDE SORMUŞTUM. 2. TEHLKELİ SORULARIMI SORUYORUM
ÖREV BAŞINDA OLAN İLÇE BAŞKANIMIZ SAYIN GÜNER AKLAN, İLÇE BAŞKANI OLMADAN ÖNCE KENDİSİNE AİT OLAN SAYFA DA YAZILARIMI YAZMAMI ÖNERMİŞTİ. "CHP SERBEST KÜRSÜ" ÖNERİSİ ÜZERİNE SAYFASINDA YAZMAYA BAŞLAMIŞTIM. (Güner Bey başkan olduktan sonra da yazılarımı ilçemiz sayfsında yayınlamamı gerekçesiz olarak yasaklladı. halen yasaklıyım. ilçe sayfama aylardır gerekçesiz olarak giremiyorum)
9 EYLÜL 2011 TARİHİNDE "TEHLİKELİ SORULAR" BAŞLIKLI BİR YAZI YAYINLAMIŞTIM. YEREL BASINIMIZDAN GÜLTEN GENÇ YAZIMI İNTERNETTEN “CHP SERBEST KÜRSÜ” SAYFASINDAN ALARAK KÖŞESİNDE YAYINLAMIŞTI.( Yaznının bağlantı adresi ilişikte)
Basına yansıyan 1.TEHLİKELİ SORULARIMA, o zaman görevde olan eski, başkan ve yönetimden yanıt alamamıştım. Şimdi görevde olan yeni yönetimden yanıt alacağım umuduyla 2. TEHLİKELİ SORULARIMI soruyorum.
2.TEHLİKELİ SORULARIM
Mahalle yönetim kurulu başkanları seçildikten sonra mahalle üyeleriyle toplantı yapıyor mu ? haftalık aylık çalışma rporlarını örgüt toplantılarında okuyorlar mı?
Mahalle yönetim kurulu başkanları, komisyon üyeleri ve başkanlarının isimleri yönetim kurulunda onaylanarak resmiyet kazandımı?
Mahalle üyesine görev veriliyor mu?
Mahalle sorumlusu haftalık aylık çalışma raporu düzenliyor mu ?
İlçe delegeleri delege seçildik ten sonra çalışmalarıyla ilgili olarak örgüt toplantılarında yazılı yada sözlü olarak üyelere bilgi veriyor mu?
Çeşitli başlıklardan oluşan çalışma komisyonları yaptıkları çalışmalarla ilgili rapor hazırlayıp örgüt toplantılarında okuyor mu ? raporlar tartışılıyor mu?
Üyeler arasında hiç bir ayrım yapımadan hepsine eşit mesafede duruluyor mu?
Örgüt başkan ve yöneticileri yapacakları iş ve işlemlerle, ziyaretlere , görüşmelerle, eylem ve etkinliklerle çalışma plan ve programı hazırlayıp önceden ilan tahtasına asıp üyelerin bilgisine sunuyor mu ?
Örgüt başkan ve yöneticileri tüzük hükümleri doğrultusunda (tüz.m.29 2.ayda 3 ayda bir) düzenli örgüt toplantıları (danışma kurulu, genişletilmiş üye toplantıları) yapıyor mu?
İlçe örgüt çalışmaları dar kadro çalışmalarından kurtulup ( sadece başkanı yöneticiler ve onlara yakın olan bazı üyeler dışında) örgüt tabanına yayılıyor mu? Mahalle sorumluları, komisyonlar, kurumsallaşıyor mu? Aktif hale geliyor mu? toplantılar yapıyor mu? Çalışma raporları hazırlanıyor mu?
Aynı mahllede oturan mahalle ğyelerimiz, delegelerimiz bir birleriyle tanışıyor m? tanıştırılıyormu?
ilçe başkan ve örgüt yönetimlerinin çok çalışmalarımı gerelkiyor? Tüzük hükmğüne göre çok çalışanları denetlemesi, organizasyonlar yapması mı gerekiyor? 07.03.2013
NOT: Sizce sorulara yazılı yanıt verilir mi? Zor dostum zor.
Etiketler: yazılar
POLİTİKA
6.3.13
ESKİ, YENİ İL, İLÇE BAŞKAN VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİMİZİN, BİLDİKLERİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUM. NEYİ Mİ?
ESKİ, YENİ İL, İLÇE BAŞKAN VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİMİZİN, BİLDİKLERİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUM. NEYİ Mİ?
Üyesi olduğum ilin ve İlçe örgütünün çalışmalarını dün (bir önceki yönetim) çok yakından izledim. Bugünde çok yakından izliyorum.
İl, ilçe başkan ve yönetim kurulu üyelerimizin çalışmaları hakkında düşüncelerimi, önerilerimi, eleştirilerimi sorularımı yazdığımı, internet ortamında (özellikle sosyal paylaşım sitesi olan facebook ta) paylaştığımı, bazı yazılarımın yerel basınımızda, yayınlandığını dünkü il, ilçe başkan ve yönetim kurulu üyelerimizin bildiklerini çok iyi biliyordum. Biliyordum, çünkü yazılarım hakkında doğrudan yâda dolaylı yoldan görüşmelerimiz olmuştu.
Bugünkü il, ilçe başkan ve yönetim kurulu üyelerimizin çalışmaları hakkında ’da düşüncelerimi, önerilerimi, eleştirilerimi sorularımı yazmaya devam ettiğimi bugün ki il ilçe başkan ve yöneticilerimizin ’de bildiğini çok iyi biliyorum. Biliyorum çünkü yazılarım hakkında doğrudan ya da dolaylı yoldan görüşmelerimiz olmuştur.
Dünkü ve bugünkü çalışmaları çok yakından takip ettiğim için benzerliklerin ve farklılıkların neler olduğunun da farkındayım.
Çarpıcı bir kaç örnek vereyim.
Bugün ki il, ilçe başkan ve yönetim kurulu üyelerimiz kesinlikle dünkü il ilçe başkan ve yönetim kurulu üyelerimizden çok daha fazla çalıştıklarını, halkımızın arasına çok daha fazla karıştıklarını rahatlıkla söyleyebilirim.
Dünküler, ( bu ifade genel genel anlamda kullanılmıştır) kapalı kapılar ardında, dört duvar arasında masa başında var olmanın, ön planda kalmanın mücadelesini veriyorlardı. Halkı üyeleri çok zorunlu olmadıkça karıştırmıyorlardı.
Bugünküler aynı mücadeleyi kapalı kapılar ardında, dört duvar arasında değil, halkın gözleri önünde veriyorlar.
Dünküler ve bugünküler dar kadro çalışması yapmaktan hoşlanıyorlar. Yani çalışmayı tabana yayıp ve yaygınlaştırmaktan hoşlanmıyorlar. Örgüt ağını kurup kurumsallaştırıp, aktif hale getirmek istemiyorlar.
Dünküler ve bugünküler planlı programlı işler yapmaktan hoşlanmıyorlar. Kısa orta uzun vadeli çalışma planı programı yapıp ilan panolarına asıp, üyelerin örgütün bilgisine sunmak istemiyorlar. Günübirlik çalışmaktan hoşlanıyorlar.
Dünkülerde her hafta aldıkları ve uyguladıkları kararları örgüte üyelere açıklamıyorlardı bugünkülerde açıklamıyorlar.
Dünkülerin ve bugünkülerin arasındaki en çarpıcı benzerlik, çok çalışıp az çalışmak değildir. Tüzüğümüzün 5.26.28.29.30 maddelerdeki hükümlere, yönetmeliklere, örgüt toplantılarında toplantı, yöntemine, usulüne, kurallarına, disiplinine, uymamak, Uygulamamaktır. Bu iddiaya her kim doğru değil der ise örgüt önünde tartışmaya hazırım. 06.03.2013
4.3.13
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ SAYIN UMUT ORAN’A KÜÇÜK KÂĞITLARA YAZDIĞIM İKİ NOTUMU ELDEN VERDİM. NOTLARIMDA NE Mİ YAZMIŞTIM?
CHP GENEL BAŞKAN
YARDIMCIMIZ SAYIN UMUT ORAN’A KÜÇÜK KÂĞITLARA YAZDIĞIM İKİ NOTUMU ELDEN VERDİM.
NOTLARIMDA NE Mİ YAZMIŞTIM?
Hemen
açıklayım. Sayın genel başkan yardımcımız, konuşasının bir yer yerinde, sosyal
medyanın gücünden bahsetti. Türkiye’nin genç nüfusunun çok büyük bölümünün sosyal
medyayla ilgilendiğini dolaysıyla sosyal medyanın çok önemli olduğunu gözden uzak
tutulmaması gerektiğini vurguladı.
ELDEN VERDİĞİM NOT 1- Konuşmasında mahalle
örgütlenmelerine, örgütleneme ağının kurulmasına değinmedi. Küçük bir kâğıda yazdım
“Sayın genel başkanım yardımcım konuşmanızda mahalle örgütlenmelerine hiç
değinmediğiniz için üzüldüm” dedim
Daha sonra
fotoğraf çektiğim bir sırada beni omuzumdan tuttu. “Çok haklısın önemli bir
konu” dedi. Umarım dilerim bu konu yakından
takip edilir. Örgütler denetlenir?
ELDEN VERDİĞİM
NOT 2 – Toplantı saat 13.15 de başlamıştı. Saat 15.55 olmuştu. Toplantının altın
değerinde ki 2 saati, il başkanlığımızın yaptığı çalışmaları anlatmakla, Genel Başkan
yardımcımız Sayın Umut Oran’ın uzun konuşmasıyla tamamlanmıştı. Bu süre içinde muhalefet
adına, bireysel konuşma adına hiç konuşma olmamıştı. 15.55 te il başkanımızın
başkanlığında oluşan divan yerini aldığında küçük bir kâğıda not yazdım. Notta “ Sayın Genel başkan yardımcım birlik, beraberlik,
dayanışma üzerinde hassasiyetle durdunuz. Ama konuşma haklarının kullanılmasında
eşitlik sağlanmaz ise bu dedikleriniz nasıl hayata geçecek?” dedim. Bu soruma
yanıt alma şansım olmadı.
ÇARPICI BİR
ÖRNEK, AYNI TOPLANTI SALONUNDA GEÇEN SENE YAPILAN İLİMİZ KADIN KOLLARI
KONGRESİNİ İZLEMİŞTİM.
Aynı notları
kim ne kadar konuştu diye notlar tutmuştum. Kongre iki saat sürmüştü. Toplantının
İlk 1 saat 20 dakikasını milletvekillerimiz ve protokolde yer alanların
konuşmasıyla geçmişti. Geriye kalan 40
dakikalık zaman ise Raporların okunması delegelerin konuşmasına ayrılmış. Ve seçime
geçilmişti.
CHP’de demokrasiyi,
eşitliği adaleti, özgürlüğü, hakkı hukuku dayanışmayı birliği savunanlar
şapkalarını önüne koyup düşünmeliler. Önce iğneyi kendilerine batırmalılar.
SÖZÜN ÖZÜ
DEMOKRASİ
TOPLANTILARDA DOĞAR. İLK ANA SÜTÜNÜ
TOPLANTILARDA ALIR. DEMOKRASİNİN ANA SÜTÜ İSE TOPLANTILARDA TİTİZLİKLE UYGULANMASI
GEREKE TOPLANTI USUL, ESAS, İLKE VE KURALLARIDIR. BUNU UYGULAMAYNLAR, OYUNU
KURALINA GÖRE OYNAMAYANLAR DEMOKRASİ NUTUKLARINDA HİÇ BİR ZAMAN İNANDIRICI
OLAMAZLAR 04.03.2013
Etiketler: yazılar
POLİTİKA
Kaydol:
Yorumlar (Atom)