“ZÜLFİKAR BAL'IN SAYFASIDA Ara”

22.10.11

CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN ONURLU BİR ÜYESİ İSEM

CHP, si, Cumhuriyetin kazanımlarından biri ise,
CHP, si Ulu bir çınarın kökü gibi tüm ana doluyu sarmış ise,
CHP, si Atatürk’ün halkına bıraktığı değerli bir miras ise,
CHP, si Cumhuriyetin kazanımlarını koruyan, savunan bir parti ise,
CHP, si Bağımsızlığı, eşitliği, adaleti, özgürlüğü, barışı savunan bir parti ise,
CHP, si Sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini uygulayan, savunan bir parti ise
CHP, si halkın, partisi ise,
CHP, si parti içi demokrasiyi, parti içi hukuku ve parti disiplinini uygulayan savunan parti ise,
CHP, si bireyin (üyenin) hak ve özgürlüklerini savunuyor ise,
CHP, sinden başka sığınacak güvenli yerimiz kalmamış ise,

VE BENDE CHP’SİNİN ONURLU BİR ÜYESİ İSEM,
CHP, si örgütü, içinde, padişahın kulu gibi, komutanın önünde selam duran asker gibi, amirinin verdiği görevi itirazsız yapan memur gibi, işten çıkaracak diye patronundan korkan işçi gibi, kişisel çıkar ve menfaati uğruna yağcılık yapan insan gibi olmayacağım.

CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN ONURLU BİR ÜYESİ İSEM
CHP, sinin kuruluş felsefesine, siyasal ilke, amaç ve değerlerine, siyasal yaşam anlayışına, bağlı kalarak ve var olacağım.
CHP tüzüğünün (çok sınırlıda olsa) üyelerine tanıdığı hakları, görev yetki ve sorumlukları yerine getirerek var olacağım.
CHP örgütü içinde hiç kimseye sormadan, hiç kimseden izin almadan, hiç kimseye danışmadan, hiç kimseden icazet almadan istediğim bir göreve aday olarak, aday olanlara oy vererek, örgüt içinde yapılan toplantılarda kendimi tanıtarak, düşüncelerimi, öneri ve eleştirilerimi anlatarak, anlatanları dinleyerek, tanıyarak var olacağım.

CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN ONURLU BİR ÜYESİ İSEM
Bir gün gelirde CHP sinde düşlediğim gibi, özlediğim gibi, hayal ettiğim gibi, var olursam, o günü ölmeden bir görürsem, o günü bayram gibi kutlayacağım. Doğrudan yâda dolaylı olarak, oylarımızla seçtiğimiz genel başkanımıza, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza, il ilçe başkan ve yöneticilerimize, delegelerimize, üyelerimize ayrı teşekkür etmeyi bir borç bileceğim. 11.10.2010

CHP’Yİ KİM KORUYOR? CHP’Yİ KİM KORUMUYOR?

CHP’Yİ KİM KORUYOR?

CHP’SİNİ, her şeyden önce sahip olduğu değerler koruyor. Kuruluş ilkeleri koruyor. Anaysa ve yasalar koruyor, savcılar, mahkemeler yargıçlar koruyor. CHP’Yİ, CHP’NİN tüzüğü koruyor, yetkili organları, disiplin kurulları koruyor. Seçkin hukukçuları, bilgili birikimli üyeleri koruyor. 

CHP’Yİ KİM KORUMUYOR? 

CHP’Lİ olup da CHP’NİN değerlerini, kuruluş ilkelerini, tüzüğünü, uygulamayanlar, okumayanlar, öğrenmeyenler, öğretmeyenler, parti içindeki görev yetki ve sorumluluklarının neler olduğunu bilmeden durumdan vazife çıkarıp, açıktan yâda gizliden (somut bilgiye, bulguya, belgeye dayanmadan, yetkili organların kararı olmadan, görev verilmeden) kendiliklerinden partili arkadaşlarını, partiye zarar veriyorsun diyip, uyaranlar ikaz edenler akıl verenler, doğruyu yanlışı söyleyenler 

CHP’Yİ koruduklarını sanıyorlar, ama aslında onlar kendilerini koruyorlar. Bilerek yada bilmeyerek CHP’YE zarar veriyorlar. 
Somut bir örnekle anlatalım. Bir düşünce, öneri, eleştiri soru yazılmış. Onu beğenenler de oluyor, beğenmeyenler de oluyor. Bu durumda yazan mı? Beğenenler mi? 

Beğenmeyenler mi? Doğru kararı kimin vermesi gerekiyor? Geçerli olan kimin kararı olmalı? Demokrasiyi, eşitliği özgürlü, özümsemişsek, savunuyorsak bırakalım insanlar düşüncelerini özgürce ifade etsinler.

GELDE İSYAN ETME


CHP’NİN üyeleriyiz ama günler geçiyor, haftalar geçiyor, aylar geçiyor, yıllar geçiyor, çok önemli olaylar oluyor. Patimizle ilgili, sorunları çözümleri önerileri eleştirileri hiç ama hiç konuşamıyoruz. Konuşturmuyorlar. Tartışamıyoruz, Tartıştırmıyorlar. Biz üyeleri birimizle, buluşturmuyorlar tanıştırmıyorlar, kaynaştırmıyorlar. Bizi hiç önemsemiyorlar. Sorularımıza, önerilerimize, eleştirilerimize, dilekçelerimize hiçbir yanıt vermiyorlar. Ama demokrasiyi savunduklarını söylüyorlar. GELDE İSYAN ETME.

HÜKÜMETİMİZ, MUHALEFETİMİZ, ŞEHİTLERİMİZ

     Hükümetimiz muhalefete diyor ki, bu kadar şehidimiz varken, anaların gözyaşı dökülürken, milletimizin yüreği yanarken, kolaycılığa kaçma, hükümeti suçlama, şehitler üzerinden politika yapma, gün birlik beraberlik gündür. Gün teröre karşı hep birlikte karşı koyma günüdür.
    Muhalefetimiz diyor ki, hükümet istifa etmeli, 9 yıldır hükümetteler terörü durduramadılar. Terör azdı can alıyor. Buna rağmen, hükümet öneri getirsin destek verelim. TBMM olaya el koysun, komisyon oluşturalım. ortak çözüm bulalım. Teröre karşı hep birlikte savaşalım.
    Hükümet edenlerin partisinde, parti üyeleri hükümetin izlediği politikalardan dolayı hükümeti eleştirmiyor. Eleştirmeleri de beklenmiyor. Çünkü hükümetin partisinde parti içi demokrasi kurum ve kurallarıyla işlemiyor.
    Muhalefet edenlerin partisinde, parti üyeleri, muhalefetin izlediği politikalardan muhalefeti eleştiriyor. Eleştirmeleri de bekleniyor. Çünkü muhalefet edenlerin partisinden parti içi demokrasi işletilmek isteniyor. Ama işletilemiyor sözde kalıyor.
   Hükümetimizin ve muhalefetimizin partilerindeki en büyük sorun parti içi demokrasinin işlememesi, işletilmemesi. Cevap uzakta değil. Sorunun içinde.
Siyasi partiler ve seçim yasası değişmeli seçim barajı düşmeli. Demokrasi kurum ve kurallarıyla uygulamaya konmalı.
Kürdümüz, türkümüz halkımızda diyor ki. Ne yaparsınız yapın. Demokrasiyi kurun, Kanı durdurun gözyaşlarını dindirin
  

21.10.11

EYYY.. CHP’NİN İL İLÇE BAŞKANLARI, SİZE, HEPİNİZE SESLENİYORUM

   Eyyy.. CHP’NİN il, İlçe başkanları size, hepinize sesleniyorum. Mevcut tüzüğümüze göre, örgüt içinde çok büyük yetkilere sahipsiniz. CHP adına, halkım adına, kendim adına size yalvarıyorum. Partimize, halkımıza üyelerimize sahip çıkın. Örgüt binalarınızın kapılarını açık tutmanız yetmiyor. Kollarınızı ve gönüllerinizi de sonuna kadar açın. Sadece yönetim kurullarını toplamanız yetmiyor. toplantısı yetmiyor. Üyelerimizde toplayın.  Basın toplantılarında sadece sizlerin konuşması yetmiyor. Üyelerimizi de konuşturun.  Eşitlik, adalet, özgürlük, demokrasi nutukları atmakla kalmayın, gereklerini yerine getirin.  
Başka partilerin doğmasına, CHP’NİN bölünüp parçalanmasına izin vermeyin. Yetkilerinizi kullanın. Bize sahip çıkın.  Bizi sizden, sizi bizden ayırmayın.  Bizi örgütleyin. Bize önderlik edin. Gülümseyerek odalarınızdan dışarı çıkın. Halkımızın üyelerimizin arasına karışın, onlarla tanışın, kaynaşın, birleşip bütünleşin. Sözleriniz aramızda duvar örmesin köprü kursun. Örgüt merkezleri boş kalmasın dolsun taşsın.
Biz varsak, bizim oylarımız varsa, sizler de varsınız. Gücünüzü bizden ve bizim oylarımızdan alıyorsunuz.  Ve şunu asla unutmayın, aklınızdan çıkarmayın. Bizler her zaman çepte keklik değiliz.

20.10.11

TÜRKİYE ÜZERİNDE DOLAŞAN KARA BULUTLARI ORTAKLAŞARAK DAĞITMAK ZORUNDAYIZ



İktidarda ister AKP, İster CHP, ister MHP, İster BDP olsun, Bu topraklar üzerinde yaşayan her kim olursa olsun, 3 konuda ortaklaşmaları aynı politikayı yürütmeleri şarttır. 1-TERÖR, 2-ANAYAYASA 3- DIŞ POLİTİKA. Aksi takdirde 30 yıldır süren terör vahşeti bitmeyecektir. Ortaklaşmadan yapılan bir ana yasa çok daha derin sorunların doğmasına yol açacaktır. Ortaklaşmadan yürütülen dış politika bu cennet vatanımız üstünde gözleri olan emperyal güçleri daha da şımartacak ve cesaretlendirecektir.

Tavanda siyasetçilerimiz ortaklaşmıyorsa, tabanda cennet vatanımız için, şehit düşen evlatlarımız için halkımız ortaklaşmak zorundadır. Alanlarda el ele kol kola yürümek zorundadır.

BÜYÜK ÖNDER MUSTAFA KEMEAL ATATÜRK’ÜN DEDİĞİ GİBİ ÖNEMLİ OLAN VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR.

18.10.11

CHP’LİLER VE AKP’LİLER

  
CHP’LİLER olarak AKP’Yİ yani hükümeti, iktidarı eleştiriyoruz. Muhalefet partisiyiz
eleştirmek ve önermek en doğal hakkımız. Ne diye eleştiriyoruz. “Yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik, terör, haksızlık hukuksuzluk, zamlar, dış ve iç politikada başarısızlık aldı başını gidiyor” diyoruz.  Eleştirilerimizi daha da çoğaltabiliriz  

Eleştirilerimizde haklı mıyız?  Evet, kendi penceremizden baktığımızda hem de yüz, yüz haklıyız. Ama haklı olmamız yetmiyor. Haklılığımızı halkımıza anlatmamız gerekiyor.

Halkımıza nasıl anlatacağız? AKP’ ve uyguladığı yanlış politikalarla Nasıl mücadele edeceğiz? Örgütlü gücümüzü var ederek.

 Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Kendimizi kandırmayalım. Önce iğneyi kendimize batıralım. Aynaya bakalım. Kendimize soralım. Yaygın olarak örgütlenme ağımız var mı? Evet var. Peki, istediğimiz an harekete geçireceğimiz dinamik örgütlü gücümüz var mı? Hayır yok. 

Var diyene işte ispatı. Halkımızın canını yakan, ardı arkası kesilmeyen yağmur gibi yağan zamları protesto etmek için genel merkezimizin aldığı karar doğrultusunda il ve ilçe örgüt yöneticilerimizin öncülüğünde kitlesel basın toplantısı yapılmaya karar veriliyor. Örgüt yöneticilerine duyuruluyor. Örgüt yöneticilerimizde gereğini yapıyor.

Tarih.16.10.2011 yer toplanma yeri Osmangazi yer altı tireni çıkışı saat 13.00 de. Basın toplantısına il başkanımız, bursa milletvekilimiz, ilçe başkanları ve basın ordusu katılıyor. 150- 200 yüz kişi ile Basın toplantısı başlıyor. Sadece biz CHP üyeleri değil AKP lilerde çok iyi biliyorlar ki CHP’NİN Bursa örgüt gücü bu değil. Bu olamaz.

Tüm il ve ilçelerimizde örgütlenemiyorsak, örgütlü gücümüzü harekete geçiremiyorsak AKP’Yİ eleştirmeden önce, şapkamızı önümüze koyup il ve ilçe örgütleri olarak düşünmemiz gerek. Konuşmamız tartışmamız gerek. Nerede yanlış nerede hata yapıyoruz diye?

Kendimize sormamız gerek. Soruyor muyuz? Hayır. Aylar yıllar geçiyor, örgütümüzü toplamıyoruz. Örgütümüze sormuyoruz.

KENDİ KENDİMİZİ YİYİP BİTİRİYORUZ.


Biz parti içinde özgür irademizle var olmak, hep birlikte çalışmak ve partimizi iktidara taşımak istiyoruz.

Biz Ortaklaştığımız doğrular, değerler etrafında aynı yolda aynı hedefe doğru hep bir birlikte yürümek istiyoruz.

Ama biz mevcut yapı anlayış, zihniyet ve uygulama içinde kendi içimizden kaynaklan öyle zorlu engellerle karşılaşıyoruz ki iflahımızı söküyor, canımızı okuyor.

Çok daha ilginç olan ise, bu sorunların ve engellerin neler olduğunu kendi içimizde, örgüt toplantılarında örgüt huzurunda açıklıkla özgürce tartışıp konuşamıyoruz.

Kendi üyelerimizden korkar olmuşuz örgüt toplantıları yapmıyoruz.

Ama örgüt önünde konuşamadıklarımızı hatta çok daha fazlasını İkili sohbetlerde, evlerde, kahvelerde masa başlarında, gurup ve kutup toplantılarında, ahbap çavuş ilişkisi, hemşerilik içinde bolca konuşuyoruz.  Bu tür konuşmalar ise sorunun çözümüne hiç katkısı olmadığı gibi tam aksine zararı çok oluyor.

Örgüt disiplini işlemez uygulanmaz olmuş. İlke kural tüzük tanımıyoruz, okumuyoruz, bilmiyoruz, öğrenmiyoruz, uygulamıyoruz.  Bir anlamda dedi kodu yapıyoruz.

Çünkü partinin sorunları yerine, insanların davranışlarını yanlışlarını niyetlerini, ne yapıp yapmadıklarını konuşuyoruz.

KENDİ KENDİMİZİ YİYİP BİTİRİYORUZ

17.10.11

CHP YILDIRIM İLÇE ÖRGÜTÜ HAKKINDA


30 yıldır Bursa yıldırım ilçesinde aynı mahallede ikamet ediyorum. 2000 ve 2002 yılları arasında CHP yıldırım ilçesinde aktif parti çalışmalarına katıldım. O tarihlerde CHP’nin yıldırım ilçesinde örgütsel anlamda potansiyel gücünün olduğunu yaşayarak gördüm.  2010 yılında Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasıyla potansiyel gücünden bir şey kaybetmediğini canlılığını koruduğunu oy artışı olduğunu yine deneyerek ve yaşayarak gördüm.

2011 yılı Milletvekili seçimlerinden sonra CHP yıldırım ilçe örgütünde örgütsel faaliyet ve canlılık anlamında çok önemli gerilemenin durgunluğun ve hareketsizliğin içine girdiği çok açık bir gerçektir.  Gerilemenin durgunluğun ve hareketsizliğin en önemli nedenlerinden birisinin yönetim zafiyeti olduğuna inanıyorum.  Tabanı örgütlenmeye hazır.  Ama tabanı örgütleyecek aktif bir çalışma maalesef yapılmıyor. Örgüt tavanıyla tavanı arasında iletişim kopmuş durumda. Bu konudaki somut önerilerimi 29.9.2011 tarihli çok imzalı dilekçeyle ilçe başkanımıza iletmiş durumdayım.

İÇİMDEN GELDİ BİR ANIMI PAYLAŞMAK İSTİYORUM

İÇİMDEN GELDİ BİR ANIMI PAYLAŞMAK İSTİYORUM

Genel başkan Altan Öymen zamanında ÖDP den istifa edip tüzüğün 12. Maddesinden yararlanarak bazı CHP li arkadaşların yardımıyla CHP Bursa yıldırım İlçe örgütüne üye olmuştum. Bir süre sonra ilçede en etkili gruplardan birinin toplantıları yönetmeye başlamıştım. O zamanlar parti çok hareketli ilçe örgütü kıpır, kıpır kaynıyor. 2 üç ay kadar toplantılar devam etti. (toplantılar ilçede binasında yapılmıyor) Ve seçimleri yaklaştı. O toplantıların birinde (akşamın geç saatlerinde yapılan toplantıda) isteyen her üye ilçe başkanlığına aday olabilir dediler. Aday olacaklarda ne gibi özellikler olmalı diye tartışma oldu. Birkaç kişi adaylığını açıkladı. Toplantı bitmek üzereydi. Bende ilçe başkanlığına adayım dedim. O an bir sesizlik oldu. Ve toplantı bitti. Ertesi gün saat 11 gibi telefon geldi. Kültür parkta falan yerde şu saatte seni bekliyoruz görüşmemiz gerekiyor dediler. Tabi memnuniyetle dedim. Partide en çok sevip saydığım değer verdiğim bana destek ve yardımcı olan 3 arkadaşımdı çağıranlar. Hoş beşten sonra görüşme nedeni açıklandı. Övücü ve taktir edici birkaç sözden sonra bir süre dinlenmemin benim için iyi olacağını ve bundan böyle grup toplantılarına çağrılmayacaklarını söylediler. Sadece şunu söyleyeceğim tam şok olmuştum. Ve ondan sonra toplantılara katılmadım. Grup içinde olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele burada. Şimdi yine seçimler yaklaştı. Gruplar, grup toplantıları çoğaldı. Aşağı sakal yukarı bıyık.