CHP’DE ÇOK ÇALIŞMANIN
DÖRT DUVAR ARASINA KAPANMANIN ARASINDA Kİ FARKLAR BENZERLİKLER NELERDİR?
Bence
güzel bir soru. Cevabını da güzel verelim. Eksik kalan yerlerini hep birlikte
tamamlayalım.
DÜNKÜ YÖNETİCİLER
Yani seçilmiş olanlar, karar mekanizmasında bulunanlar,
görev yetki ve sorumluluk üstlenenler çalışmıyorlardı.
Dört duvar arasına sıkışıp kalıyorlardı.
Delege seçimleri bile yapmıyorlardı.
Her şeyi kâğıt üstünde masa başında, ahbap çavuş ilişkisi içinde
götürüyorlardı.
Yaşasın Atatürk, eşitlik, adalet özgürlük hak hukuk demokrasi
emperyalizm kapitalizm diye bol keseden nutuk atıyorlardı.
Birilerine kaptırmamak için koltuklarına sarılıp
kalıyorlardı.
Koltuk kapma kavgasını dışarıya yaymadan yaygınlaştırmadan kendi
aralarında yapıyorlardı.
Kol kırılır yen içinde kalır diyorlardı.
Kavga eden, söz dinlemeyen, karşı gelen olursa da, gözünün
yaşına bakmıyorlardı.
Yukarıdan gelen emirle görevden alıyorlar, kulağından tutup
dışarı atıyorlardı.
Bitip tükenmek bilmeyen atadan, dededen babadan kalan mirası
yiyorlardı.
Ne kendilerini nede partiyi yenileyemiyordu. Halkın arasına
inemiyorlardı, halkla bütünleşip kaynaşmıyorlardı.
BUGÜNKÜ YÖNETİCİLER
Yani eski yöneticilere kızıp, onların yerine seçilenler, karar
mekanizmasında bulunanlar, görev yetki ve sorumluluk üstlenenler
Sadece yaşasın Atatürk, eşitlik, adalet, özgürlük hak, hukuk,
demokrasi, emperyalizm kapitalizm demiyor.
Eski yöneticiler gibi dört duvar arasında sıkışıp kalmıyorlar. Her
şeyi kendi aralarında masa başında kâğıt üstünde ahbap çavuş ilişkisi içinde
götürmüyorlar.
Kavga eden karşı gelen, söz dinlemeyen olursa yukarıdan gelen
emirle görevden almıyorlar, kulağından tutup dışarı atmıyorlar.
Delege seçimleri yapıyorlar. Örgütlenme ağını kurmaya
çalışıyorlar, hal hatır soruyorlar, ziyaretler, görüşmeler yapılıyorlar,
kutlamalara, düğünlere katılıyorlar.
Arı gibi çalışıyorlar, yerlerinde oturmuyorlar ama dar kadro
çalışması yapıyorlar. Sadece kendileri ve kendilerine yakın olanlarla birlikte
çalışıyorlar.
Örgütü çalıştırmıyorlar. Çalışmayı tabana yaymıyorlar, kısa, orta,
uzun vadeli planlı programlık çalışma yapmaktan, yapacakları iş ve işlemleri
açıklamaktan öcü gibi korkuyorlar. Günü birlik çalışmayı tercih ediyorlar.
DÜNKÜ YÖNETİCİLERLE BUGÜNKÜ YÖNETİCİLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ NELER?
Dünkü ve bugün ki yöneticiler, eşitlik adalet, özgürlük, hak,
hukuk, demokrasi diyorlar. Ama örgüt içinde yaptıkları iş ve işlemlerde,
aldıkları kararlarda bunların hiç birinin gereklerini yerine getirmiyorlar.
Partinin tüzüğünü, kurultay kararlarını, yönetmelikleri, partinin
çalışma ilkelerini, toplantı usul yöntem ve kurallarını, parti disiplinini,
görev yetki ve sorumlukları, okuyup, öğrenmeyi, okutmayı öğretmeyi, uygulamayı
uygulatmayı hiç ama hiç sevmiyorlar.
Tüzük ve yönetmelik hükümleri gereğince zaman ve süresi içinde
düzenli örgüt toplantıları yapmayı, (genişletilmiş üye toplantıları, danışma
kurulu toplantıları) hiç ama hiç sevmiyorlar.
Aylar yıllar geçtikten sonra örgüt toplantıları düzenleseler bile
ilk söz hakkı eski yeni milletvekillerinin, eski yeni başkanların, protokolde
bulunanların oluyor. Hiç birinin sözleri kesilmiyor. Zaman kalırsa, salonda
kimse kalırsa örgütün konuşmasına sıra geliyor. Zaman çok geçtiği için
konuşmalar üçer, beşer dakika ile sınırlandırılıyor.
Bu konular hakkında, konuşanları, yazanları uyarıyorlar, ikaz
ediyorlar yasaklıyorlar. Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor. Zam, zulüm,
terör, varken bunları konuşma şimdi birlik beraberlik zamanı diyorlar.
15.03.2013
DEĞERLİ YOL ARKADAŞLARIM
DEĞERLİ CHP LİLER BU YAZIYI OKUMANIZI VE YORUM YAPMANIZI ÖNERİYORUM