BU SİSTEMDE BU ANLAYIŞTA BU UYGULAMADA ÖN SEÇİMİN DEMOKRATİK OLDUĞUNU İDDİA ETMEK KOCA BİR KANDIRMACA DIR. NEDEN Mİ?
Uzun demeden dikkatlice okumanızı önemle öneriyorum?
4 yıldır üyesi olduğum ilçe örgütünde referandumda, milletvekili seçimlerinde, parti içi seçimlerde, bir önceki yönetimde, şimdiki yönetimde, delege, seçimlerinde, ilçe kongresinde, il kongresinde, yaşanan olayları, gelişmeleri, çalışmaları, yapılan iş ve işlemleri, çok yakından izledim, notlar tuttum. Yazılar yazdım. Şahit oldum. Gördüm. Bire bir yaşadım. hissettim. Delege adayı oldum. seçilemedim. Mahalle sorumlusu, seçimlerde okul sorumlusu oldum. İl ve ilçemiz yönetiminde eğitim komisyonu üyesi oldum. İl genel meclis üyeliğine aday adayı oldum. Eğitim ücretini yatırdım Eskişehir’de 2 gün kurs gördükten sonra adaylıktan çekildim. 4 yıl boyunca olanaklarım elverdiği ölçüde tüm örgüt ve seçim çalışmalarına, eylem etkinlik, toplantılarına kesintisiz olarak katıldım. Bilgim olursa, haberim olursa katılmaya devam ediyorum.
Bütün bunları, mevcut uygulamada ön seçimin demokratik olmadığını ispatlamak için yazıyorum.
Ön seçim neden demokratik değildir?
Değerli CHP’li yol arkadaşlarım.
Örgütlü yaşamın pratiği içinde, 4 yıl boyunca örgüt toplantılarının ya hiç yapılmadığını ya da en fazla bir iki defa yapıldığına şahit oldum. Yapılan toplantılarda da örgüt üyelerinin değil, protokolde olanların konuşma önceliği olanların konuştuklarına, konuşma sırası üyelere delegelere geldiğinde salonda kimsenin konuşmadığına şahit oldum. Üyelerin ise toplantılarda zaten konuşma hakları yok. Bunun anlamı şudur. Delegeler ve üyeler örgüt toplantılarında kendilerini, düşüncelerini ifade etme, tanıma ve tanınma şansını (istisnaların dışında) hiçbir zaman bulamıyor.
Örgütlenme ağı (mahalle sorumluları, çalışma gurupları)kurulmadığı, kurumsallaşmadığı, aktif hale gelmediği, mahalle, çalışma gurupları toplantıları yapılmadığı için, üyelerin delegelerin kendilerini mahallelerde de, kendilerini düşüncelerini ifade etme, tanıma tanıtma şansları hiç olmuyor.
Örgüt üyeleri ilçe merkezine gidip diğer üyelerle tanışmak, örgüt, ülke, sorunları hakkında sohbet etmek isterlerse kendini görevli ve yetkili sananlar doğrudan ya da dolaylı olarak müdahalede bulunuyor. Örneğin, Burası sabahtan akşama kadar çene çalacağınıza, bir birinizi eleştireceğinize mahallenizde çevrenizde çalışma yapın deniyor.
Yönetim kurulu, hangi günler toplanıyor? Hangi kararları alıyor? Toplantılarda hangi gündem maddeleri görüşülüyor? Kırsa, orta, uzun, vadede yapılması gereken iş ve işlemlerle ilgili olarak yapılan plan, program nedir? Bu konularla ilgi üyelere delegelere hiç bir bilgi, belge verilmiyor. Örneğin bugün, bu hafta bu ay bu sene kim, kiminle, nerede ne yapacak bilinmiyor. Bunların hiç biri yazılı sözlü açıklama yapılmıyor. ilan panosuna asılmıyor. İnternet yayınlanmıyor. Ama çok çalışanların resimleri, isimleri, haberleri anında yayınlanıyor.
4 yıl boyunca çok net olarak tecrübe edindiğim somut gerçek şudur. Eski yeni yönetim olarak hiçbir ayrım yapmadan ifade ediyorum. İl ve ilçe örgütlerinde kesinlikle dar kadro çalışması yapılıyor. (Başkan yönetim kurulu üyeleri, kendilerine yakın hissettikleri üyeler, uyum sağlayan kadın ve gençlik kolları başkan ve yönetimleri vb. gibi.) görüşmeler, ziyaretler, irili ufaklı toplantılar, kutlamalar, anmalar, eylem ve etkinlikler bu kişilerle yapılıyor. Yapılmaya çalışılıyor. En çok çalışanlar, en çok en çok tanıyanlar ve tanınanlar oluyor. Çalışma tabana yayılmadığı için, yayılmak istenmediği için, tabandaki üyeler aylar yıllar boyunca kendilerini düşüncelerini hiçbir zaman ifade edemiyorlar, örgüte üyelere duyuramıyorlar, tanınamıyorlar, tanımıyorlar. (bu değirmen nasıl dönüyor? En can alıcı soruların başında bu geliyor. Bu sorunun cevabı keşke verilse, verilebilse, her şey yarı yarıya kolaylaşır )
Belki de en düşündürücü olanı, şu veya bu gerekçe ile genel merkezden gelen yetkililerin hiçbir zaman bu sorunlarla ilgilenmemeleri.
Böylesine bir sistem, anlayış uygulama içende içinde buyurun ön seçim yapalım. Ön seçimden kimler yararlanacak en çok çalışanlar, en çok tanıyanlar en çok tanınanlar.
Örgütlenmeden sorumlu genel başkan yardımcımız Adanan keskin En çok aday adaylarının yönetim kurullarından istifa edenler olduğunu resmen açıkladı. Daha fazla söze gerek var mı? Bu sistemde en doğru yöntem aday adayların PM. MYK. Ya da genel başkanın belirlemesi en doğru yöntem. İl ilçe başkanlıklarına bırakılırsa durum ortada. Tanınmayanların, çalışma olanağı bulamayanların hiç şansı olmaz. Tamamen il ilçe başkanlarının insafına merhametine kalmış. biz bu uygulamayı anlayışı değiştirmezsek bizi AKP de kurtaramaz, kendi içimizde yerine getirmediğimiz eşitlik adalet, özgürlük demokrasi nutukları da kurtaramaz. 24.09.2013