BANA GÖRE KİMLER KİMLER GERÇEK CHP’Lİ OLAMAZ
CHP'de, milletvekili, belediye başkanlıkları ve parti içi seçimlerde, seçmede ve seçilmede, örgüt içinde yapılan tüm toplantılarda, konuşmalarda, her bir parti üyesinin kendini, düşünlerini, öneri ve eleştirilerini ifade etmede, anlatmada, eşitliği, adaleti hakkı, hukuku savunmayan, örgütlü yaşamın pratiğinde savunduğunu uygulamayan hiç kimse bana göre gerçek CHP’li olamaz.
Örgütlenme ağının ve çalışma gruplarının kurulması, kurumsallaşması, ve örgütlü yaşamın pratiğinde uygulamaya konulması için teorik ve pratik anlamda çaba göstermeyen, emek vermeyen hiç kimse bana göre gerçek CHP’li olamaz.
Örgüt üyesinin parti ve örgüt çalışmaları hakkında bilgi edinmesini engelleyen, örgüt üyelerinden habersiz olaraki herhangi bir gerekçeyle gizli toplantı yapanlar bana göre gerçek CHP’li olamazlar,
Örgüt gelir ve gider kaynakları hakkında, bilgi ve belgeleriyle birlikte üyelere yazılı açıklama yapmayanlar bana göre gerçek CHP’li olamazlar.
Çalışmalarını, yaptığı işleri, aldığı kararları, gelir ve giderler, parti tüzüğüne, partinin ilke ve kurarlarına, kararlarına, parti programına dayandırmayanlar bana göre gerçek CHP li olamazlar,
Üyesinden genel başkanına kadar görev yetki ve sorumlululk sınırlarının neler olduğunu bilmeyenler, uygulamayanlar, görev yetki ve sorumluklarını ihlal ve ihmal edenler, parti disiplinine uymayanlar bana göre gerçek CHP’olamazlar.
Parti, ve örgüt içinde, ayrılık ayrımcılık,sevgisizlik, saygısızlık, yapanlar, taraf tutanlar, kişisel çıkarları için grup, kutup kuranlar, başka üyelerin haklarını, doğrudan yada dolaylı yoldan gasp edenler bana göre gerçek CHP’li olamazlar.
Atatürk'ü, cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını, CHP’sini , devrimcileri, devrim şehitlerini, eşitliği, adaleti, özgürlüğü demokrasiyi hiç bir zaman dillerinden düşürmeyenler ama bu değerlerin gereklerini örgütlü yaşamın pratiğinde hayata geçirmeyenler, uygulamamayanlar örgütle halkla birleşip bütünleşmeyenler, dayanışma içinde olmayanlar, halkı kucaklamayanlar bana göre CHP’li olamazlar.
Bu Blogda Ara
5/19/12
5/18/12
CHP’SİNDE YENİDEN SEÇİLENLERE, GÖREV YETKİ SORUMLULUK ÜSTLENENLERE SESLENİYORUM
CHP’SİNDE YENİDEN SEÇİLENLERE, GÖREV YETKİ SORUMLULUK ÜSTLENENLERE SESLENİYORUM
Siz, her biriniz cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını ve CHP’sini, korumak, yaşatmak ve savunmak istiyorsanız, CHP’sinin iktidar olmasını istiyorsanız, seçilmek için yaptıklarınızı seçildikten sonra yapmayın yeter. Yâda seçilirken yaptıklarınızın tersini, seçildikten sonra yapın yeter. O zaman göreceksiniz ki CHP’sinin oylarında ve milletvekili sayılarında çok hızlı bir artış olacaktır. Ve CHP iktidara yürüyecektir.
Anlamanız için ok daha somut ipucu vereyim. Pastanın kokusunu unutun yeter. Tehlikenin ne kadar büyük olduğunu halkımıza anlatmayın, siz anlayın, fark edin yeter. Çünkü o zaman eminim ki siz halka koşacaksınız.
Halksız bu işin olma yayacağını anlayacaksınız. Tüm enerjinizi, tüm bilginizi, birikimlinizi, kendinizi var etmeye değil, cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını ve CHP’sini korumaya, savunmaya ve yaşatmaya ayıracaksınız.
Benlik bencillik duygusundan kurtulacaksınız. Halkımızın arasına karışacaksınız, halkımızla kucaklaşacaksınız, halkımızla, kaynaşacaksınız, halkımızla tanışıp, dayanışma içine gireceksiniz. Ve işte o zaman Halkımızla kol kola gireceksiniz aynı yolda aynı hedefe yürüyeceksiniz. Ve hep birden diyecekseniz ki güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar.
Siz, her biriniz cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını ve CHP’sini, korumak, yaşatmak ve savunmak istiyorsanız, CHP’sinin iktidar olmasını istiyorsanız, seçilmek için yaptıklarınızı seçildikten sonra yapmayın yeter. Yâda seçilirken yaptıklarınızın tersini, seçildikten sonra yapın yeter. O zaman göreceksiniz ki CHP’sinin oylarında ve milletvekili sayılarında çok hızlı bir artış olacaktır. Ve CHP iktidara yürüyecektir.
Anlamanız için ok daha somut ipucu vereyim. Pastanın kokusunu unutun yeter. Tehlikenin ne kadar büyük olduğunu halkımıza anlatmayın, siz anlayın, fark edin yeter. Çünkü o zaman eminim ki siz halka koşacaksınız.
Halksız bu işin olma yayacağını anlayacaksınız. Tüm enerjinizi, tüm bilginizi, birikimlinizi, kendinizi var etmeye değil, cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını ve CHP’sini korumaya, savunmaya ve yaşatmaya ayıracaksınız.
Benlik bencillik duygusundan kurtulacaksınız. Halkımızın arasına karışacaksınız, halkımızla kucaklaşacaksınız, halkımızla, kaynaşacaksınız, halkımızla tanışıp, dayanışma içine gireceksiniz. Ve işte o zaman Halkımızla kol kola gireceksiniz aynı yolda aynı hedefe yürüyeceksiniz. Ve hep birden diyecekseniz ki güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar.
BU BENİM KİŞİSEL DÜŞÜNCEMDİR.
BU BENİM KİŞİSEL DÜŞÜNCEMDİR.
Ne partimi, ne partimin değerlerini, ne seçilen seçilmeyen partili üyeleri, ne partimin icraatlarını, ne organlarını hedef alıp eleştirmiyorum.
CHP’li bir üye olarak kendi dünyamda CHP’yi enine boyuna düşünüyorum.
CHP, MHP’ gibi, AKP gibi, parti içinde, örgüt üyeleri üzerinde otoriter hâkimiyet kuran merkeziyetçi bir parti desem değil.
CHP, Parti içinde demokrasiyi kurum ve kurallarıyla uygulayan işleten bir parti desem.
CHP, BDP gibi belli bir kesimi temsil eden parti desem oda değil.
CHP, Sanki bunların hepsinden biraz var olan bir parti gibi.
Ve ben cumhuriyeti ve cumhuriyetin kazanımlarını özümseyen özgür bir birey olarak düşünüyorum.
Oyumu AKP’ye, MHP’ye veremem. BDP’ye veremem. Diğer küçük partilerin iktidar olma şansı olmadığı için veremem.
Cumhuriyetin kazanımları tehlikede olduğu için, oyumu CHP’ye vermeye mecbur ve mahkûmum.
İşte CHP’de yıllarca politika ve siyaset yapanlar bunu çok iyi bildiklerinden, CHP’li üyeleri, CHP’ye gönül veren halkı çok önemsemiyorlar. Kolay ve kestirme yollardan seçilmenin yükselmenin, çeşitli olanaklardan yararlanmanın hesabını yapıyorlar. Son yapılan delege ve ilçe kongre seçimleri bunu çok ne olarak ortaya koymuştur. Kavgalarda bunun en somut delilidir.
Kolay ve kestirme yollardan, omuzlara basrak seçilenler, sizce CHP’de gerçek anlamda parti içi demokrasiyi kurmak için mücadele ederler mi? kendilerini var etmeden üyeleri (özgür iradeyi var ederler mi?
Kemal kılıçdaroğlu’ndan yana bu konuda hiç kuşkum yok. Ama kolay ve kestirme yollardan delege başkan yönetim kurulu üyesi olanlardan çooook kuşkum var. Bu kuşkuyu yaratan asla seçilen üyeler (şahıslar) değildir. Seçimlerde uygulanan antidemokratik yöntemler, anlayışlar ve zihniyetlerdir. Yani şahısların ve yüzlerin değişmesi demek antidemokratik uygulamaların değiştiği anlamına gelmiyor.
Ne partimi, ne partimin değerlerini, ne seçilen seçilmeyen partili üyeleri, ne partimin icraatlarını, ne organlarını hedef alıp eleştirmiyorum.
CHP’li bir üye olarak kendi dünyamda CHP’yi enine boyuna düşünüyorum.
CHP, MHP’ gibi, AKP gibi, parti içinde, örgüt üyeleri üzerinde otoriter hâkimiyet kuran merkeziyetçi bir parti desem değil.
CHP, Parti içinde demokrasiyi kurum ve kurallarıyla uygulayan işleten bir parti desem.
CHP, BDP gibi belli bir kesimi temsil eden parti desem oda değil.
CHP, Sanki bunların hepsinden biraz var olan bir parti gibi.
Ve ben cumhuriyeti ve cumhuriyetin kazanımlarını özümseyen özgür bir birey olarak düşünüyorum.
Oyumu AKP’ye, MHP’ye veremem. BDP’ye veremem. Diğer küçük partilerin iktidar olma şansı olmadığı için veremem.
Cumhuriyetin kazanımları tehlikede olduğu için, oyumu CHP’ye vermeye mecbur ve mahkûmum.
İşte CHP’de yıllarca politika ve siyaset yapanlar bunu çok iyi bildiklerinden, CHP’li üyeleri, CHP’ye gönül veren halkı çok önemsemiyorlar. Kolay ve kestirme yollardan seçilmenin yükselmenin, çeşitli olanaklardan yararlanmanın hesabını yapıyorlar. Son yapılan delege ve ilçe kongre seçimleri bunu çok ne olarak ortaya koymuştur. Kavgalarda bunun en somut delilidir.
Kolay ve kestirme yollardan, omuzlara basrak seçilenler, sizce CHP’de gerçek anlamda parti içi demokrasiyi kurmak için mücadele ederler mi? kendilerini var etmeden üyeleri (özgür iradeyi var ederler mi?
Kemal kılıçdaroğlu’ndan yana bu konuda hiç kuşkum yok. Ama kolay ve kestirme yollardan delege başkan yönetim kurulu üyesi olanlardan çooook kuşkum var. Bu kuşkuyu yaratan asla seçilen üyeler (şahıslar) değildir. Seçimlerde uygulanan antidemokratik yöntemler, anlayışlar ve zihniyetlerdir. Yani şahısların ve yüzlerin değişmesi demek antidemokratik uygulamaların değiştiği anlamına gelmiyor.
YENİ CHP’DE, YENİ YENİ SEÇİLEN ÖRGÜT YÖNETİMLERİNDE BAŞIMA GELENLER HİÇ BİR ÜYENİN BAŞINA GELMEMESİ İÇİN 11.12.2011 TARİHLİ YAZIMI TEKRAR YAYINLIYORUM.
YENİ CHP’DE, YENİ YENİ SEÇİLEN ÖRGÜT YÖNETİMLERİNDE BAŞIMA GELENLER HİÇ BİR ÜYENİN BAŞINA GELMEMESİ İÇİN 11.12.2011 TARİHLİ YAZIMI TEKRAR YAYINLIYORUM.
Üyeliğim ve önemli sorular hakkında genel merkeze yazı
CHP Bursa Yıldırım ilçe örgütü (23.08.2002 /0383676 üyelik formum) üyesiyim. Eşim Melek Bal Nisan 2010 tarihinde bir gurup arkadaşımızla birlikte olmuştur.
Üyeliğimin devam edip etmediğini, eşimin üyeliğinin genel merkezden gelip gelmediğini Kasım 2010 ayında ilçe sekreterimize sordum. Üye listesinin kendinde olmadığını üyeliğimiz konusunda bilgi veremeyeceğini ve aidat alamayacağını söylemiştir. Dilekçeyle müracaat edeyim dediğimde ise evrak defterinin kendisinde olmadığını dilekçeyi alamayacağını söylemiştir. Bunun üzerine CHP Bursa İl Başkanlığına 26.10.2010 tarihli e-pota yazımla durumu bildirdim. İl Yönetim Kurulu adına verilen ( 3.12.2010 tarihli) e-posa yanıtta üyelik hakkında bilgi almam için ilçemiz başkanlığına müracaat etmem gerektiği (sözlü olarak da dilekçe vermem ve 1 ay da yanıt alamaz isem il başkanlığına müracaat) bildirilmiştir.
3.12.2010 tarihinde İlçemiz başkanı ile ilçe başkanlığında görüştüm. Durumu anlattım. İlçe sekreterinden bilgi alamadığımı ifade ettim. Bilgi sayara baktıktan üye olmadığımı, istifa ettiğimi seçme ve seçilme hakkımı kullanamayacağını şifa i olarak söylemiştir. 23.08.2002 /0383676 üyelik formumun mahallemiz klasöründe olduğu için yeniden üyelik formu doldurmadığımı ifade ettim. Gerekli bilginin yazılı olarak verilmesi için 3.12.2010 / 101 tarih sayı ile dilekçe verdim.
Bir üye olarak en temel haklarım konusunda doğruda bilgi almak neden bu kadar zor oluyor? Başka ilçe örgütlerimizde çalışan görevli bu sorulara anında yanıt verirken ilçe sekreterimizden neden bilgi alamıyorum?
Partimizin yapmış olduğu son seçimli olağan kurultaydan sonra Yönetim kadrosunun değişmesiyle birlikte ilimiz ve ilçemiz örgütlerine halkımız üye olmak için akın etmiştir. Toplu üyelik törenleri yapılmıştır. Eski üyeler ve yeni üyeler çalışmak ve görev almak istemişlerdir. Böylesine duyarlı bir dönemde, hem de genel başkanımızın demecine ve sürekli uyarılarına rağmen, ilimiz danışma meclisi toplantısında nerdeyse tüm konuşmacıların öneri ve eleştirilerine rağmen örgütlenme ağının kurulması doğrultusunda ilçemiz ve ilimiz örgütünde bu güne kadar aktif bir çalışma yapılmamıştır.
Üyelere yönelik hiçbir toplantı yapılmadığı için, hiçbir üyenin öneri eleştiride bulunma kendini ifade etme şansı yoktur. Kişisel sohbetlerde yapılan öneri ve eleştirilere karşı ise aşırı bir hassasiyet olduğu görülmekte ve hissedilmektedir.
İnternet ortamında ise partimiz hakkında öneri, eleştiri soru sorulması hoş karşılanmadığı anlaşılmak görülmekte ve hissedilmektedir.
Bilgi edinilmesini ve ifade ettiğim konuların değerlendirmeye alınıp alınmadığı konusunda bilgi verilmesini önemli arz ederim 06.12.2010
Not: 6eaf114 no ile gönüllü üyeyim ve gönüllü üye yapmak için çalışmalarımı sürdürmekteyim. 11 Aralık 2011 Pazar, 02:51:34
Üyeliğim ve önemli sorular hakkında genel merkeze yazı
CHP Bursa Yıldırım ilçe örgütü (23.08.2002 /0383676 üyelik formum) üyesiyim. Eşim Melek Bal Nisan 2010 tarihinde bir gurup arkadaşımızla birlikte olmuştur.
Üyeliğimin devam edip etmediğini, eşimin üyeliğinin genel merkezden gelip gelmediğini Kasım 2010 ayında ilçe sekreterimize sordum. Üye listesinin kendinde olmadığını üyeliğimiz konusunda bilgi veremeyeceğini ve aidat alamayacağını söylemiştir. Dilekçeyle müracaat edeyim dediğimde ise evrak defterinin kendisinde olmadığını dilekçeyi alamayacağını söylemiştir. Bunun üzerine CHP Bursa İl Başkanlığına 26.10.2010 tarihli e-pota yazımla durumu bildirdim. İl Yönetim Kurulu adına verilen ( 3.12.2010 tarihli) e-posa yanıtta üyelik hakkında bilgi almam için ilçemiz başkanlığına müracaat etmem gerektiği (sözlü olarak da dilekçe vermem ve 1 ay da yanıt alamaz isem il başkanlığına müracaat) bildirilmiştir.
3.12.2010 tarihinde İlçemiz başkanı ile ilçe başkanlığında görüştüm. Durumu anlattım. İlçe sekreterinden bilgi alamadığımı ifade ettim. Bilgi sayara baktıktan üye olmadığımı, istifa ettiğimi seçme ve seçilme hakkımı kullanamayacağını şifa i olarak söylemiştir. 23.08.2002 /0383676 üyelik formumun mahallemiz klasöründe olduğu için yeniden üyelik formu doldurmadığımı ifade ettim. Gerekli bilginin yazılı olarak verilmesi için 3.12.2010 / 101 tarih sayı ile dilekçe verdim.
Bir üye olarak en temel haklarım konusunda doğruda bilgi almak neden bu kadar zor oluyor? Başka ilçe örgütlerimizde çalışan görevli bu sorulara anında yanıt verirken ilçe sekreterimizden neden bilgi alamıyorum?
Partimizin yapmış olduğu son seçimli olağan kurultaydan sonra Yönetim kadrosunun değişmesiyle birlikte ilimiz ve ilçemiz örgütlerine halkımız üye olmak için akın etmiştir. Toplu üyelik törenleri yapılmıştır. Eski üyeler ve yeni üyeler çalışmak ve görev almak istemişlerdir. Böylesine duyarlı bir dönemde, hem de genel başkanımızın demecine ve sürekli uyarılarına rağmen, ilimiz danışma meclisi toplantısında nerdeyse tüm konuşmacıların öneri ve eleştirilerine rağmen örgütlenme ağının kurulması doğrultusunda ilçemiz ve ilimiz örgütünde bu güne kadar aktif bir çalışma yapılmamıştır.
Üyelere yönelik hiçbir toplantı yapılmadığı için, hiçbir üyenin öneri eleştiride bulunma kendini ifade etme şansı yoktur. Kişisel sohbetlerde yapılan öneri ve eleştirilere karşı ise aşırı bir hassasiyet olduğu görülmekte ve hissedilmektedir.
İnternet ortamında ise partimiz hakkında öneri, eleştiri soru sorulması hoş karşılanmadığı anlaşılmak görülmekte ve hissedilmektedir.
Bilgi edinilmesini ve ifade ettiğim konuların değerlendirmeye alınıp alınmadığı konusunda bilgi verilmesini önemli arz ederim 06.12.2010
Not: 6eaf114 no ile gönüllü üyeyim ve gönüllü üye yapmak için çalışmalarımı sürdürmekteyim. 11 Aralık 2011 Pazar, 02:51:34
5/17/12
CHP’SİNİN ASİL BİR ÜYESİ OLARAK, YENİ CHP’DE, YENİ SEÇİLEN BAŞKAN VE YÖNETİMLER DÖNEMİNDE HAKLARIMI VE BİLMEDİKLERİMİ BİLMEK, ANLAMAK, UYGULAMAK İSTİYORUM.
CHP’SİNİN ASİL BİR ÜYESİ OLARAK, YENİ CHP’DE, YENİ SEÇİLEN BAŞKAN VE YÖNETİMLER DÖNEMİNDE HAKLARIMI VE BİLMEDİKLERİMİ BİLMEK, ANLAMAK, UYGULAMAK İSTİYORUM.
Bir birey olarak, bir insan olarak, Zülfikar Bal olarak değil, CHP’sinin asil ve sade bir üyesi olarak, kendimi, parti içinde, örgüt içinde güvensiz, korumasız, savunmasız ve korumasız hissediyorum.
Çünkü parti içinde, örgüt içinde haklarımın görev ve yetki ve sorumluluk sınırlarımın neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü parti organlarının parti organlarına seçilenlerin, görev, görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü iki yıldan beri örgüt yönetimlerine yazılı ve sözlü olarak sorduğum, hiçbir soruma, önerime, eleştirime yanıt alamıyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgütün, örgüt organlarının hangi ilke ve kurallara, plan ve programa bağlı olarak çalıştığını bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum partinin programının, politikalarının neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgüt yönetiminin, hangi toplantılarında hangi gündem maddelerini görüştüklerini hangi kararları aldıklarını bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgüt yönetiminin kısa, orta ve uzun vadeli plan ve projelerinin neler olduğunu bilmiyorum.
Bilgili, bilinçli bir üye olabilmem için, aynı parti dilini konuşabilmem için, haklarımı ve partimi güvenle savunabilmem için
Yeni CHP’de, yeni seçilen ilçe yönetimleri döneminde, CHP’sinin asil bir üyesi olarak, CHP’sinin hangi örgütüne kayıtlı olursam olayım, haklarımı ve bilmediklerimi bilmek, öğrenmek, anlamak ve uygulamak istiyorum.
Bir birey olarak, bir insan olarak, Zülfikar Bal olarak değil, CHP’sinin asil ve sade bir üyesi olarak, kendimi, parti içinde, örgüt içinde güvensiz, korumasız, savunmasız ve korumasız hissediyorum.
Çünkü parti içinde, örgüt içinde haklarımın görev ve yetki ve sorumluluk sınırlarımın neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü parti organlarının parti organlarına seçilenlerin, görev, görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü iki yıldan beri örgüt yönetimlerine yazılı ve sözlü olarak sorduğum, hiçbir soruma, önerime, eleştirime yanıt alamıyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgütün, örgüt organlarının hangi ilke ve kurallara, plan ve programa bağlı olarak çalıştığını bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum partinin programının, politikalarının neler olduğunu bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgüt yönetiminin, hangi toplantılarında hangi gündem maddelerini görüştüklerini hangi kararları aldıklarını bilmiyorum.
Çünkü üyesi olduğum örgüt yönetiminin kısa, orta ve uzun vadeli plan ve projelerinin neler olduğunu bilmiyorum.
Bilgili, bilinçli bir üye olabilmem için, aynı parti dilini konuşabilmem için, haklarımı ve partimi güvenle savunabilmem için
Yeni CHP’de, yeni seçilen ilçe yönetimleri döneminde, CHP’sinin asil bir üyesi olarak, CHP’sinin hangi örgütüne kayıtlı olursam olayım, haklarımı ve bilmediklerimi bilmek, öğrenmek, anlamak ve uygulamak istiyorum.
5/16/12
CHP’DE KAVGAYI, KABA KUVVETİ, ŞİDDETİ ŞİDDETLE NALETLİYORUM, KINIYORUM. AMA
CHP’DE KAVGAYI, KABA KUVVETİ, ŞİDDETİ ŞİDDETLE NALETLİYORUM, KINIYORUM. AMA
Evet, gerekçesi ne olursa olsun, CHP, CHP örgütlerinde kavgayı, kaba kuvveti, şiddeti şiddetle ve nefretle lanetliyorum, kınıyorum. Ama
Evet, kavga edenleri, partiye zarar verenleri affetmeyelim, gözlerinin yaşına bakmayalım. Korkutalım kulağından tutup atalım. Ama
Kavgaya, kaba kuvvete, şiddete sebep olan nedeni, kavgadan, şiddetten, kaba kuvvetten çok daha önemli buluyorum.
Yasalar, kanunlar, tüzükler, mahkemeler, savcılar, yargıçlar, disiplin ve denetleme kurulları, emniyet teşkilatı, polis niçin vardır? Haklıyı haksızı ayırmak için. Adaleti sağlamak için. Haksıza hak ettiği cezayı vermek için.
Çözümü demokraside arıyorsak CHP’liler olarak, kendimizden korkmayalım, ürkmeyelim, çekinmeyelim, başkasına değil kendimize soralım.
CHP de, CHP örgüt çalışmalarında, haklıyı haksızı, doğruyu yanlışı, neye göre hangi temel doğruya göre bulup ortaya çıkaracağız? Haklıyla haksızı, doğruyla yanlışı nasıl bir birinden ayıracağız? Güçlünün zayıfı ezmesine, büyük balığın küçük balığı yutmasına, kurunun yanında yaşında yanmasına doğa kanunun işlemesine nasıl engel olacağız?
Partinin, tüzüğü, partinin disiplini, parti hukuk mu var diyeceksiniz? Partinin çalışma ilke ve kuralları, partinin organları, organlara seçilenlerin, üyelerin görev yetki ve sorumluluk sınırları mı var diyeceksiniz? Evet, bunların hepsi bunların var. Çok daha fazlasının olduğunu da biliyorum.
Ama çok büyük bir iddia ile söylüyorum parti içinde, örgüt, içinde (küçük istisnaların dışında bunları okuyanı anlayan, bilen uygulayan kimse yok. Bunları okuyan, anlayan, bilen, uygulayan kimse olmadığı için kavgaya, kaba kuvvete şiddete başvuranlar oluyor. Ve bunların önüne geçilemiyor.
Ve ne yazık ki CHP 20 yıldır bu anlayışla, bu zihniyetle bu uygulamayla yönetiliyor.
Bu köhnemiş, kokuşmuş, anlayıştan zihniyetten, uygulamadan, kronikleşmiş hastalıktan partimizi örgütlerimizi kurtarmadıkça kavgayı, şiddeti, kaba kuvveti, adaletsizliği, haksızlığı, eşitsizliği nasıl ve neyle önleyeceğiz?
Evet, gerekçesi ne olursa olsun, CHP, CHP örgütlerinde kavgayı, kaba kuvveti, şiddeti şiddetle ve nefretle lanetliyorum, kınıyorum. Ama
Evet, kavga edenleri, partiye zarar verenleri affetmeyelim, gözlerinin yaşına bakmayalım. Korkutalım kulağından tutup atalım. Ama
Kavgaya, kaba kuvvete, şiddete sebep olan nedeni, kavgadan, şiddetten, kaba kuvvetten çok daha önemli buluyorum.
Yasalar, kanunlar, tüzükler, mahkemeler, savcılar, yargıçlar, disiplin ve denetleme kurulları, emniyet teşkilatı, polis niçin vardır? Haklıyı haksızı ayırmak için. Adaleti sağlamak için. Haksıza hak ettiği cezayı vermek için.
Çözümü demokraside arıyorsak CHP’liler olarak, kendimizden korkmayalım, ürkmeyelim, çekinmeyelim, başkasına değil kendimize soralım.
CHP de, CHP örgüt çalışmalarında, haklıyı haksızı, doğruyu yanlışı, neye göre hangi temel doğruya göre bulup ortaya çıkaracağız? Haklıyla haksızı, doğruyla yanlışı nasıl bir birinden ayıracağız? Güçlünün zayıfı ezmesine, büyük balığın küçük balığı yutmasına, kurunun yanında yaşında yanmasına doğa kanunun işlemesine nasıl engel olacağız?
Partinin, tüzüğü, partinin disiplini, parti hukuk mu var diyeceksiniz? Partinin çalışma ilke ve kuralları, partinin organları, organlara seçilenlerin, üyelerin görev yetki ve sorumluluk sınırları mı var diyeceksiniz? Evet, bunların hepsi bunların var. Çok daha fazlasının olduğunu da biliyorum.
Ama çok büyük bir iddia ile söylüyorum parti içinde, örgüt, içinde (küçük istisnaların dışında bunları okuyanı anlayan, bilen uygulayan kimse yok. Bunları okuyan, anlayan, bilen, uygulayan kimse olmadığı için kavgaya, kaba kuvvete şiddete başvuranlar oluyor. Ve bunların önüne geçilemiyor.
Ve ne yazık ki CHP 20 yıldır bu anlayışla, bu zihniyetle bu uygulamayla yönetiliyor.
Bu köhnemiş, kokuşmuş, anlayıştan zihniyetten, uygulamadan, kronikleşmiş hastalıktan partimizi örgütlerimizi kurtarmadıkça kavgayı, şiddeti, kaba kuvveti, adaletsizliği, haksızlığı, eşitsizliği nasıl ve neyle önleyeceğiz?
SADECE SEÇİM ZAMANI DEĞİL ASIL ŞİMDİ ÇIKMALISINIZ SAHNEYE
SADECE SEÇİM ZAMANI DEĞİL ASIL ŞİMDİ ÇIKMALISINIZ SAHNEYE
Üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde dört başkan adayı vardı. Bir o kadarda aday olmaya teşebbüs edenler oldu. Aday olanlar ekibiyle grubuyla çetin bir yarışa girdiler, delegelerle kulis yaptılar, açık gizli toplantı yaptılar, rakipleriyle pazarlık yaptılar. Başkanlık adaylığından istifa edip adını yönetim kurulu üyeliğine yazdıranlar oldu. Kongre günü geldi blok listeler yarıştı. Dört listeden en çok oy alan liste yarışı kazandı. 3 liste kaybetti. Yarış demokratik miydi? Listelerin yazılması demokratik miydi? Bu soruyu sormanın artık hiçbir anlamı yok. Güçlü zayıfı yendi. Atı alan Üsküdar'ı geçti.
Seçimi başkanlığı kaybedenlere diyorum ki, Seçimi kaybettik diye sahneden çekilmeyeceksiniz Asıl şimdi çıkacaksınız sahneye, şimdi Dim dik durup mücadeleye devam edecekseniz. Muhalefet görevinizi şimdi yapacaksınız. Öneri ve eleştirilerinizi şimdi koyacaksınız ortaya.
Üyelerimiz, delegelerimiz, sahneden çekilenleri, seçilip verdiği sözleri yerine getirmeyenleri, çalışmayanları çalışanları şimdiden takip etmeli. Bir daha ki seçimlerde fırsatçıların, açıkgözlerin, maskeli yüzlerin oyununa gelmemeli. Hak edeni delege seçmeli
Üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde dört başkan adayı vardı. Bir o kadarda aday olmaya teşebbüs edenler oldu. Aday olanlar ekibiyle grubuyla çetin bir yarışa girdiler, delegelerle kulis yaptılar, açık gizli toplantı yaptılar, rakipleriyle pazarlık yaptılar. Başkanlık adaylığından istifa edip adını yönetim kurulu üyeliğine yazdıranlar oldu. Kongre günü geldi blok listeler yarıştı. Dört listeden en çok oy alan liste yarışı kazandı. 3 liste kaybetti. Yarış demokratik miydi? Listelerin yazılması demokratik miydi? Bu soruyu sormanın artık hiçbir anlamı yok. Güçlü zayıfı yendi. Atı alan Üsküdar'ı geçti.
Seçimi başkanlığı kaybedenlere diyorum ki, Seçimi kaybettik diye sahneden çekilmeyeceksiniz Asıl şimdi çıkacaksınız sahneye, şimdi Dim dik durup mücadeleye devam edecekseniz. Muhalefet görevinizi şimdi yapacaksınız. Öneri ve eleştirilerinizi şimdi koyacaksınız ortaya.
Üyelerimiz, delegelerimiz, sahneden çekilenleri, seçilip verdiği sözleri yerine getirmeyenleri, çalışmayanları çalışanları şimdiden takip etmeli. Bir daha ki seçimlerde fırsatçıların, açıkgözlerin, maskeli yüzlerin oyununa gelmemeli. Hak edeni delege seçmeli
5/15/12
ANLAMAK ÇOK ZOR. NEYİ Mİ? LÜTFEN OKUYUN
ANLAMAK ÇOK ZOR. NEYİ Mİ? LÜTFEN OKUYUN
Yıllarca peş, peşe genel başkanlık ve genel sekreterlik yaptılar. Partinin tek hakimiydiler. Yıkılmaz kale yenilmez komutan gibiydiler. Ama öyle bir an, öyle bir zaman geldi ki, ne kadar yanıldıklarını anladılar. Olup bitenlere kendileri de inanamadılar. Güvendikleri dağlara karlar yağdı.
Yıllarca değişmeyen delegeler, değişmeyen il, ilçe başkanları, değişmeyen milletvekilleri fırsat kolluyorlarmış, düşmelerini bekliyorlarmış. Birden bire ikisini birden terk ettiler. Yeni başkanlarını, yeni yönetimlerini seçtiler. Çokta iyi ettiler. Bir dönemi bitirdiler.
Ama ne kendileri, nede yeni seçtikleri başkanları, başarılarının başarısızlıklarının hesabını sormadılar. Soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Parti içi seçimlerde, yapılan il ilçe kongrelerinde, geçmişe yönelik başarı yada başarısızlıkların hesabını sormadılar. Soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Seçimlerde yapılan haksızlıkların, adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, ilkesizliklerin, kuralsızlıkların hesabını sormadılar, soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Demokrasi demek, yönetmek, yönetenden hesap sormak, hesap vermek değil midir?
Demokrasi demek muhalefet etmek, eleştirmek, savunma yapmak değil midir?
CHP kurultaylarında, il ilçe kongrelerinde bütün bunlar niçin yapılmadı? İşte bunu anlamak çok zor.
Acaba gelenler gidenlerden mi çekindi? Yoksa gelenler gidenlerden mi çekindi? İşte bunu anlamak çok zor.
Keşke bir bilen olsa da, neden böyle olduğunu bize bir, ba.ir anlats
Yıllarca peş, peşe genel başkanlık ve genel sekreterlik yaptılar. Partinin tek hakimiydiler. Yıkılmaz kale yenilmez komutan gibiydiler. Ama öyle bir an, öyle bir zaman geldi ki, ne kadar yanıldıklarını anladılar. Olup bitenlere kendileri de inanamadılar. Güvendikleri dağlara karlar yağdı.
Yıllarca değişmeyen delegeler, değişmeyen il, ilçe başkanları, değişmeyen milletvekilleri fırsat kolluyorlarmış, düşmelerini bekliyorlarmış. Birden bire ikisini birden terk ettiler. Yeni başkanlarını, yeni yönetimlerini seçtiler. Çokta iyi ettiler. Bir dönemi bitirdiler.
Ama ne kendileri, nede yeni seçtikleri başkanları, başarılarının başarısızlıklarının hesabını sormadılar. Soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Parti içi seçimlerde, yapılan il ilçe kongrelerinde, geçmişe yönelik başarı yada başarısızlıkların hesabını sormadılar. Soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Seçimlerde yapılan haksızlıkların, adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, ilkesizliklerin, kuralsızlıkların hesabını sormadılar, soramadılar. İşte bunu anlamak çok zor.
Demokrasi demek, yönetmek, yönetenden hesap sormak, hesap vermek değil midir?
Demokrasi demek muhalefet etmek, eleştirmek, savunma yapmak değil midir?
CHP kurultaylarında, il ilçe kongrelerinde bütün bunlar niçin yapılmadı? İşte bunu anlamak çok zor.
Acaba gelenler gidenlerden mi çekindi? Yoksa gelenler gidenlerden mi çekindi? İşte bunu anlamak çok zor.
Keşke bir bilen olsa da, neden böyle olduğunu bize bir, ba.ir anlats
5/14/12
SOMUT ÖNERİ
1-SOMUT ÖNERİ
CHP EN KISA SÜREDE HALKIN ÖRGÜTLÜ GÜCÜNÜ DEVREYE SOKMALIDIR. BUNU YAPABİLMESİ İÇİN, BELLİ BİR ZAMAN DİLİMİNDE HAYATIN HER ALANINDA (KÖYDE KASABADA İLÇEDE İLDE) SÜRATLE ÖRGÜTLENME AĞINI KURMALI, ÇALIŞMA GRUPLARINI OLUŞTURMALI, KURUMSALLAŞTIRMALI VE AKTİF HALE GETİRMELİDİR. CHP TÜM ÖRGÜTLERİNDE BUNU YAPACAK POTANSİYEL GÜCE SHİPTİR. ÖRGÜTLENME AĞINI KURMAYAN İL VE İLÇE BAŞKANALRINA GENEL MERKEZ KESİNLİKLE KIRMIZI KART GÖSTERİLMELİDİR.
2-SOMUT ÖNERİ
CHP ÖRGÜT YÖNETİMLERİNİN, ALDIĞI KARARLAR, YAPTIĞI İŞ VE İŞLEMLER, MALİ KONULAR, KESİNLİKLE PARTİ ÜYELERİN HALKIN DENETİMİNE AÇILMALDIR. ÜYELER TÜRLÜ BİLGİYE BELGEYE ENGELSİZ ULAŞABİLMELİDİR. ENEGELLEYEN YÖNETİCİLERE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSTERMELDİR.
3- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜTLERDE KISA ORTA VE UZUN VADEDE YAPILACAK İŞ VE İŞLEMLER, PLAN VE PROĞRAMLAR KESİNLİKLE İLAN PANOLARINA ASILARAK ÜYELERİN BİLGİLERİNE SUNULMALDIR. BU GÖREVİ YERİNE GETİRMEYEN YÖNETİCİLERE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART HÖSGTERMELİDİR.
4-SOMUT ÖNERİ
HİÇ BİR BAŞKAN HİÇ BİR YÖNETİCİ HİÇ BİR GEREKÇEYLE, PARTİ ÜYESİNE AMİR GİBİ, PATRON GİBİ, KOMUTAN YADA MÜDÜR GİBİ DAVRANMAMALIDIR. DAVRANANLARA GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSTERMELDİR.
5- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜT ÇALIŞMALARINDA PARTİ TÜZÜĞÜNE PARTİNİN ÇALIŞMA İLKELERİNE UYMAYAN UYGULAMAYAN, UYGULATMAYAN ÖRGÜT YÖNETİMLERİNE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSGERMELDİR.
6- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜT İÇİNDE HİÇ KİMSE AMA HİÇ KİMSE HİÇ BİR GEREKÇEYLE ÖRGÜT YÖNETİMİNDEN İZİNSİZ BAŞINA BUYRUK TOPLANTI YAPMAMALDIR. YAPANLARA MUTLAKA KIRMIZI KART GÖSTERİLMELİDİR?
CHP EN KISA SÜREDE HALKIN ÖRGÜTLÜ GÜCÜNÜ DEVREYE SOKMALIDIR. BUNU YAPABİLMESİ İÇİN, BELLİ BİR ZAMAN DİLİMİNDE HAYATIN HER ALANINDA (KÖYDE KASABADA İLÇEDE İLDE) SÜRATLE ÖRGÜTLENME AĞINI KURMALI, ÇALIŞMA GRUPLARINI OLUŞTURMALI, KURUMSALLAŞTIRMALI VE AKTİF HALE GETİRMELİDİR. CHP TÜM ÖRGÜTLERİNDE BUNU YAPACAK POTANSİYEL GÜCE SHİPTİR. ÖRGÜTLENME AĞINI KURMAYAN İL VE İLÇE BAŞKANALRINA GENEL MERKEZ KESİNLİKLE KIRMIZI KART GÖSTERİLMELİDİR.
2-SOMUT ÖNERİ
CHP ÖRGÜT YÖNETİMLERİNİN, ALDIĞI KARARLAR, YAPTIĞI İŞ VE İŞLEMLER, MALİ KONULAR, KESİNLİKLE PARTİ ÜYELERİN HALKIN DENETİMİNE AÇILMALDIR. ÜYELER TÜRLÜ BİLGİYE BELGEYE ENGELSİZ ULAŞABİLMELİDİR. ENEGELLEYEN YÖNETİCİLERE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSTERMELDİR.
3- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜTLERDE KISA ORTA VE UZUN VADEDE YAPILACAK İŞ VE İŞLEMLER, PLAN VE PROĞRAMLAR KESİNLİKLE İLAN PANOLARINA ASILARAK ÜYELERİN BİLGİLERİNE SUNULMALDIR. BU GÖREVİ YERİNE GETİRMEYEN YÖNETİCİLERE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART HÖSGTERMELİDİR.
4-SOMUT ÖNERİ
HİÇ BİR BAŞKAN HİÇ BİR YÖNETİCİ HİÇ BİR GEREKÇEYLE, PARTİ ÜYESİNE AMİR GİBİ, PATRON GİBİ, KOMUTAN YADA MÜDÜR GİBİ DAVRANMAMALIDIR. DAVRANANLARA GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSTERMELDİR.
5- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜT ÇALIŞMALARINDA PARTİ TÜZÜĞÜNE PARTİNİN ÇALIŞMA İLKELERİNE UYMAYAN UYGULAMAYAN, UYGULATMAYAN ÖRGÜT YÖNETİMLERİNE GENEL MERKEZ KIRMIZI KART GÖSGERMELDİR.
6- SOMUT ÖNERİ
ÖRGÜT İÇİNDE HİÇ KİMSE AMA HİÇ KİMSE HİÇ BİR GEREKÇEYLE ÖRGÜT YÖNETİMİNDEN İZİNSİZ BAŞINA BUYRUK TOPLANTI YAPMAMALDIR. YAPANLARA MUTLAKA KIRMIZI KART GÖSTERİLMELİDİR?
5/13/12
CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM
CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM
CHP üyesi olarak bende parti büyüklerimizi uyarıyorum ve onlara diyorum ki, CHP’nin iki tane ebedi ve ezeli düşmanı vardır.
1- CHP’nin içinde ki düşmanları
2- CHP’nin dışındaki düşmanları
Çok büyük bir iddia ile söylüyorum ki, CHP’nin parti içindeki düşmanları insanlar değildir. Hiç bir zamanda insanlar olmamıştır.
Suçu, kabahati, hatayı, yanlışı, doğruyu, başarısızlığı, başarıyı, haklıyı haksızlığı, doğruyu yanlışı insanlarda arayanlar tarihi yanılgının içine düşmektedirler. Tarihi yanılgıdan dönülmediği sürece CHP’de iç barışı, huzuru, güveni, dayanışmayı, parti içi demokrasiyi, örgüt içi disiplini sağlanmak imkânsızdır. Bunlara çok yeni iki somut örnek vereceğim.
Mersinde seçimlerde kavga oluyor. Bir parti büyüğümüz sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, AKP’nin diline düşmeyin. Neyinizi paylaşamıyorsunuz? Haber TV. De yayınlanıyor.
İstanbul il kongresinde parti içinde itiş kakışlar oluyor. Genel başkanımız sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, beni eleştirirseniz saygıyla karşılarım ama partiye zarar vereni asla affetmem. Haber TV’de yayınlanıyor.
Tüm örgüt birimlerinde benzeri sorunlar yaşanıyor. Kavga, itiş kakış olmasa da, haberlere yansımasa da çok kalpler kırılıyor. Çok büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, adaletsizlikler oluyor. Seçilmek için orantısız güç kullanılıyor. Hiç hak etmeyenler seçiliyor. Sonrada seçilenler diyor ki, şimdi el ele, kol kola verme zamanı. Şimdi birlik beraberlik zamanı. İşte bu insanı kahrediyor. Yiğidi kılıç kesmiyor ama bir acı söz öldürüyor. Çünkü yapanın yaptığı her şey yanına kar kalıyor.
İŞTE BU ANLAMDA CHP’DE AZICIK DEMOKRASİ VARSA CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM.
Parti içinde özellikle seçimlerde, yaşanan çok büyük haksızlıkların, adaletsizliklerin, eşitsizliklerin, disiplinsizliklerin ilkesiz ve kuralsız davranışların, (seçimlerde) orantısız güç kullananların önüne geçmediğiniz, bunları yapanlardan hesap sormadığınız, parti disiplinini, parti tüzüğünü, parti hukukunu işletip uygulamaya koymadığınız sürece, olup bitenleri anlamazlıktan, görmezlikten, duymazlıktan geldiğiniz ve sadece uyarılarla yetindiğiniz sürece, yapanların yaptıkları yanlarına kar kaldığı sürece, partiye en büyük zararı siz vermiş olursunuz.
Öncelikle parti içindeki sorunları çözmediğimiz sürece dışımızdaki güçlere karşı örgütlü gücü oluşturmakta çok zorluk çekeriz. Çekiyoruz da.
Ya otoritenin kurallarına ya demokrasinin kurallarına uymak ve uygulamak zorundayız. 14.05.2012
CHP üyesi olarak bende parti büyüklerimizi uyarıyorum ve onlara diyorum ki, CHP’nin iki tane ebedi ve ezeli düşmanı vardır.
1- CHP’nin içinde ki düşmanları
2- CHP’nin dışındaki düşmanları
Çok büyük bir iddia ile söylüyorum ki, CHP’nin parti içindeki düşmanları insanlar değildir. Hiç bir zamanda insanlar olmamıştır.
Suçu, kabahati, hatayı, yanlışı, doğruyu, başarısızlığı, başarıyı, haklıyı haksızlığı, doğruyu yanlışı insanlarda arayanlar tarihi yanılgının içine düşmektedirler. Tarihi yanılgıdan dönülmediği sürece CHP’de iç barışı, huzuru, güveni, dayanışmayı, parti içi demokrasiyi, örgüt içi disiplini sağlanmak imkânsızdır. Bunlara çok yeni iki somut örnek vereceğim.
Mersinde seçimlerde kavga oluyor. Bir parti büyüğümüz sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, AKP’nin diline düşmeyin. Neyinizi paylaşamıyorsunuz? Haber TV. De yayınlanıyor.
İstanbul il kongresinde parti içinde itiş kakışlar oluyor. Genel başkanımız sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, beni eleştirirseniz saygıyla karşılarım ama partiye zarar vereni asla affetmem. Haber TV’de yayınlanıyor.
Tüm örgüt birimlerinde benzeri sorunlar yaşanıyor. Kavga, itiş kakış olmasa da, haberlere yansımasa da çok kalpler kırılıyor. Çok büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, adaletsizlikler oluyor. Seçilmek için orantısız güç kullanılıyor. Hiç hak etmeyenler seçiliyor. Sonrada seçilenler diyor ki, şimdi el ele, kol kola verme zamanı. Şimdi birlik beraberlik zamanı. İşte bu insanı kahrediyor. Yiğidi kılıç kesmiyor ama bir acı söz öldürüyor. Çünkü yapanın yaptığı her şey yanına kar kalıyor.
İŞTE BU ANLAMDA CHP’DE AZICIK DEMOKRASİ VARSA CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM.
Parti içinde özellikle seçimlerde, yaşanan çok büyük haksızlıkların, adaletsizliklerin, eşitsizliklerin, disiplinsizliklerin ilkesiz ve kuralsız davranışların, (seçimlerde) orantısız güç kullananların önüne geçmediğiniz, bunları yapanlardan hesap sormadığınız, parti disiplinini, parti tüzüğünü, parti hukukunu işletip uygulamaya koymadığınız sürece, olup bitenleri anlamazlıktan, görmezlikten, duymazlıktan geldiğiniz ve sadece uyarılarla yetindiğiniz sürece, yapanların yaptıkları yanlarına kar kaldığı sürece, partiye en büyük zararı siz vermiş olursunuz.
Öncelikle parti içindeki sorunları çözmediğimiz sürece dışımızdaki güçlere karşı örgütlü gücü oluşturmakta çok zorluk çekeriz. Çekiyoruz da.
Ya otoritenin kurallarına ya demokrasinin kurallarına uymak ve uygulamak zorundayız. 14.05.2012
5/12/12
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜTÜ GENÇLİK KONGRESİ
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜTÜ GENÇLİK KONGRESİ
Atamızın yurdumuzu düşman işgalinden kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı tarihin yıl dönümünde. (yani gençlik ve spor bayramının kutlandığı tarihte 19.5.2012 ) üyesi olduğum Bursa CHP Yıldırım İlçe Örgütü gençlik kolu kongresinin yapılacağını, gençlik kolu başkan adaylarımızdan Sinan Nergiz kardeşimin facebook sayfasında yayınladığı etkinlikten öğrenmiş bulunuyorum. Bursa dışında olduğumdan kongreye katılamayacağım için gerçekten çok üzgünüm.
Çok değerli gençlerimiz
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk vatanımızın korunmasını gençlerimize, CHP’sinin ve cumhuriyetin kazanımlarının korunmasında halkımıza ve CHP’lilere emanet etmiştir.
CHP’sinin gençlerimize, ekmek, su, hava ve güneş kadar ihtiyacı olduğu hepimiz tarafından özellikle ak saçlı sosyal demokratlar tarafından bilinen bir gerçektir. Çünkü gençlik partimizin dizlerindeki güçtür, enerjidir.
Üzülerek ifade ediyorum ki, partimizin CHP’sinin gücü, enerjisi çok ama çok zayıflamıştır. Zayıflatılmıştır. Yıllardan beri yoluna yürümekte, ilerlemekte güçlük çekmektedir. İşte tam bu böyle bir zamanda Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yapılacak gençlik kurultayının partimize güç ve enerji vereceğinden zerre kadar kuşku duymuyorum.
Gençlerimize hayati derecede önemli bulduğum bazı ÖNERİLERİM iletmek istiyorum.
Ne kadar güçlüklerle ve zorluklarla karşılaşırsanız, karşılaşın özgürlüğünüzden, bağımsızlığınızdan asla ve asla taviz vermeyin.
Kendinizden başka hiç kimseye hiç bir gerekçeyle bağlı ve bağımlı olmayın.
Gücünüzü, yetkinizi partimizin tüzüğünden, çalışma ilkelerinden alın.
Parti içinde özerk ve bağımsız bir organ olduğunuzu sakın aklınızdan çıkarmayın.
Sizin dışınızda sizden başka, size hiç kimsenin hiçbir gerekçeyle müdahale etmesine sakın ola ki izin vermeyin.
Kendi sorunlarınızı kendi içinizde demokratik yollardan çözün.
Yapacağınız tüm iş ve işlemleri, alacağınız kararları mutlaka ama mutlaka yazılı belgelere, bilgilere dayandırın.
EN ÖNEMLİ ÖNERİM İSE
Size yalvararak söylüyorum, aranızda örgüt çalışmalarınızda düzenleyeceğiniz, yapacağınız irili ufaklı gündemli gündemsiz tüm
toplantılarınızda toplantı usulüne, yöntemine kurallarına, toplantı disiplinine toplantı adabına her ne pahasına olursa olsun mutlaka uyun ve uygulayın. Bu konuda taviz vermeyin esnek davranmayın.
Toplantı kurallarına, usul ve yönetmelerine, toplantı disiplinine hiçbir zaman, uymayan uygulamayan bu sayede var olan ve varlıklarını sürdüren il ve ilçe başkan ve yönetimlerine örnek olmanızı diliyorum.
Sakın unutmayın demokrasinin, eşitliğin, adaletin sihri, formülü inanın toplantılarda uyacağınız uygulayacağınız ilke ve kurallarda gizlidir.
Partili ve partisiz tüm gençlerimizi en içten duygularımla sevgi ve saygıyla selamlıyor. İlçe Gençlik kongrenizin partimiz ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. 13.05.2012
Atamızın yurdumuzu düşman işgalinden kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı tarihin yıl dönümünde. (yani gençlik ve spor bayramının kutlandığı tarihte 19.5.2012 ) üyesi olduğum Bursa CHP Yıldırım İlçe Örgütü gençlik kolu kongresinin yapılacağını, gençlik kolu başkan adaylarımızdan Sinan Nergiz kardeşimin facebook sayfasında yayınladığı etkinlikten öğrenmiş bulunuyorum. Bursa dışında olduğumdan kongreye katılamayacağım için gerçekten çok üzgünüm.
Çok değerli gençlerimiz
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk vatanımızın korunmasını gençlerimize, CHP’sinin ve cumhuriyetin kazanımlarının korunmasında halkımıza ve CHP’lilere emanet etmiştir.
CHP’sinin gençlerimize, ekmek, su, hava ve güneş kadar ihtiyacı olduğu hepimiz tarafından özellikle ak saçlı sosyal demokratlar tarafından bilinen bir gerçektir. Çünkü gençlik partimizin dizlerindeki güçtür, enerjidir.
Üzülerek ifade ediyorum ki, partimizin CHP’sinin gücü, enerjisi çok ama çok zayıflamıştır. Zayıflatılmıştır. Yıllardan beri yoluna yürümekte, ilerlemekte güçlük çekmektedir. İşte tam bu böyle bir zamanda Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yapılacak gençlik kurultayının partimize güç ve enerji vereceğinden zerre kadar kuşku duymuyorum.
Gençlerimize hayati derecede önemli bulduğum bazı ÖNERİLERİM iletmek istiyorum.
Ne kadar güçlüklerle ve zorluklarla karşılaşırsanız, karşılaşın özgürlüğünüzden, bağımsızlığınızdan asla ve asla taviz vermeyin.
Kendinizden başka hiç kimseye hiç bir gerekçeyle bağlı ve bağımlı olmayın.
Gücünüzü, yetkinizi partimizin tüzüğünden, çalışma ilkelerinden alın.
Parti içinde özerk ve bağımsız bir organ olduğunuzu sakın aklınızdan çıkarmayın.
Sizin dışınızda sizden başka, size hiç kimsenin hiçbir gerekçeyle müdahale etmesine sakın ola ki izin vermeyin.
Kendi sorunlarınızı kendi içinizde demokratik yollardan çözün.
Yapacağınız tüm iş ve işlemleri, alacağınız kararları mutlaka ama mutlaka yazılı belgelere, bilgilere dayandırın.
EN ÖNEMLİ ÖNERİM İSE
Size yalvararak söylüyorum, aranızda örgüt çalışmalarınızda düzenleyeceğiniz, yapacağınız irili ufaklı gündemli gündemsiz tüm
toplantılarınızda toplantı usulüne, yöntemine kurallarına, toplantı disiplinine toplantı adabına her ne pahasına olursa olsun mutlaka uyun ve uygulayın. Bu konuda taviz vermeyin esnek davranmayın.
Toplantı kurallarına, usul ve yönetmelerine, toplantı disiplinine hiçbir zaman, uymayan uygulamayan bu sayede var olan ve varlıklarını sürdüren il ve ilçe başkan ve yönetimlerine örnek olmanızı diliyorum.
Sakın unutmayın demokrasinin, eşitliğin, adaletin sihri, formülü inanın toplantılarda uyacağınız uygulayacağınız ilke ve kurallarda gizlidir.
Partili ve partisiz tüm gençlerimizi en içten duygularımla sevgi ve saygıyla selamlıyor. İlçe Gençlik kongrenizin partimiz ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. 13.05.2012
5/10/12
BENCE HEDEFİ TAM 12 DEN VURAN BİR YAZI
BENCE HEDEFİ TAM 12 DEN VURAN BİR YAZI
Demokratım diyen, demokrasiye azıcık inanan ve özümseyen, demokrasiye azıcık olun saygısı olan, hiç bir kimse, hiç bir zaman, hiç bir yerde, istediği kişilerle, canı istediği zaman hiç bir gerekçeyle toplantı yapmaz. Yapamaz. yapmamalıdır. NEDEN?
Çünkü demokrasi buna müsaade etmez. Çünkü demokrasi toplantılarda doğar, demokrasinin, havası, suyu, güneşi, toprağı toplantılardır. Toplantılarda, tarafsız ve eşit ve adil olarak uygulanan ve herkesin titizlikle uyması ve uygulaması gereken toplantı ilke ve kurallarıdır. Toplantı usul ve yöntemleridir. Toplantı disiplinidir, toplantı hukukudur, toplantı adabıdır.
İşte bu nedenle toplantılar, sadece toplantıyı düzenleyen kişi yâda kişileri değil, o kişi yâda kişilerin üyesi olduğu örgütü, örgüt yönetimini, örgüt üyelerinin her birisini eşit derecede ilgilendirir.
Örgüt yönetiminin, örgüt üyelerinin bilgisi ve izni dışında hangi gerekçeyle olursa olsun, yapılan toplantılar, demokrasiye ihanettir. demokrasiyi beslemez yaşatmaz var etmez. Tam aksine demokrasiyi zayıflatır, öldürür ve yok eder.
İşte CHP’de bir yerlere seçilmek, demokrasiye uygun olarak yapılmayan toplantılarda, kendini ifade etmek için antidemokratik yöntemlerle kurulan grupların, kutupların, hiziplerin, etkili, yetkili, etiketli, paralı kişilerin ve onlara bağımlı olan zayıf kişilerin yaptıkları budur.
Bu yol ve yöntemlerle, kapalı kapılar ardında, ahbap çavuş ilişkisiyle birçok parti üyesinden habersiz olarak yapılan gizli toplantılarda kendini (kendilerini) tanıtarak, seçilen kişiler, örgüt içinde üyeler arasında eşitliği, adaleti, hakkı hukuku hangi yüzle, hangi hakla, nasıl savunacaktır. Nasıl güven verecektir. Kendilerini var etmeden üyeleri nasıl var edecektir? Parti içi demokrasiyi nasıl uygulayacaktır?
Bu anlayış, bu uygulama ve bu zihniyet içinde olanlar, demokrasiden özür dilemedikçe, örgüt önünde özeleştiride bulunmadıkça, teşhir edilmedikçe, bu alışkanlıktan tümüyle vazgeçilmedikçe, sahte demokrasi maskeleri düşürülmedikçe CHP’de parti içi demokrasi aldatmaca, oyalamaca ve avutmada olarak kalmaya mecbur ve mahkûmdur.
Toplantı kurallarına uymadan ve uygulamadan bunun mücadelesin, seçilmeden ve seçildikten sonra vermeden güzel ve etkili konuşmak, güzel değerlerden dem vurmak, özveride bulunmak, çok çalışmak oyalamanın, avutmanın, kandırmanın kılıfıdır.
Asıl ve esas olan örgütte, insanlar değiştikçe değişmeyecek olan, kalıcı ilke ve kuralların varlığıdır. Örgütlü yaşamın pratiğinde ilke ve kuralların hayat bulmasıdır. Örgütün anayasası olan tüzük hükümlerine uymaktır, uymayanları uyarmaktır. Görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmektir. Çalışmayı, görevi, yetki ve sorumluluğu örgüt tabanında üyeler arasında alabildiğine yaymak ve yaygınlaştırmaktır. Üyelerin örgütle ilgili her türlü bilgiye belgeye engelsiz olarak ulaşabilmesini sağlamaktır. Açıklıktır. Demokrasi işte budur?
Demokratım diyen, demokrasiye azıcık inanan ve özümseyen, demokrasiye azıcık olun saygısı olan, hiç bir kimse, hiç bir zaman, hiç bir yerde, istediği kişilerle, canı istediği zaman hiç bir gerekçeyle toplantı yapmaz. Yapamaz. yapmamalıdır. NEDEN?
Çünkü demokrasi buna müsaade etmez. Çünkü demokrasi toplantılarda doğar, demokrasinin, havası, suyu, güneşi, toprağı toplantılardır. Toplantılarda, tarafsız ve eşit ve adil olarak uygulanan ve herkesin titizlikle uyması ve uygulaması gereken toplantı ilke ve kurallarıdır. Toplantı usul ve yöntemleridir. Toplantı disiplinidir, toplantı hukukudur, toplantı adabıdır.
İşte bu nedenle toplantılar, sadece toplantıyı düzenleyen kişi yâda kişileri değil, o kişi yâda kişilerin üyesi olduğu örgütü, örgüt yönetimini, örgüt üyelerinin her birisini eşit derecede ilgilendirir.
Örgüt yönetiminin, örgüt üyelerinin bilgisi ve izni dışında hangi gerekçeyle olursa olsun, yapılan toplantılar, demokrasiye ihanettir. demokrasiyi beslemez yaşatmaz var etmez. Tam aksine demokrasiyi zayıflatır, öldürür ve yok eder.
İşte CHP’de bir yerlere seçilmek, demokrasiye uygun olarak yapılmayan toplantılarda, kendini ifade etmek için antidemokratik yöntemlerle kurulan grupların, kutupların, hiziplerin, etkili, yetkili, etiketli, paralı kişilerin ve onlara bağımlı olan zayıf kişilerin yaptıkları budur.
Bu yol ve yöntemlerle, kapalı kapılar ardında, ahbap çavuş ilişkisiyle birçok parti üyesinden habersiz olarak yapılan gizli toplantılarda kendini (kendilerini) tanıtarak, seçilen kişiler, örgüt içinde üyeler arasında eşitliği, adaleti, hakkı hukuku hangi yüzle, hangi hakla, nasıl savunacaktır. Nasıl güven verecektir. Kendilerini var etmeden üyeleri nasıl var edecektir? Parti içi demokrasiyi nasıl uygulayacaktır?
Bu anlayış, bu uygulama ve bu zihniyet içinde olanlar, demokrasiden özür dilemedikçe, örgüt önünde özeleştiride bulunmadıkça, teşhir edilmedikçe, bu alışkanlıktan tümüyle vazgeçilmedikçe, sahte demokrasi maskeleri düşürülmedikçe CHP’de parti içi demokrasi aldatmaca, oyalamaca ve avutmada olarak kalmaya mecbur ve mahkûmdur.
Toplantı kurallarına uymadan ve uygulamadan bunun mücadelesin, seçilmeden ve seçildikten sonra vermeden güzel ve etkili konuşmak, güzel değerlerden dem vurmak, özveride bulunmak, çok çalışmak oyalamanın, avutmanın, kandırmanın kılıfıdır.
Asıl ve esas olan örgütte, insanlar değiştikçe değişmeyecek olan, kalıcı ilke ve kuralların varlığıdır. Örgütlü yaşamın pratiğinde ilke ve kuralların hayat bulmasıdır. Örgütün anayasası olan tüzük hükümlerine uymaktır, uymayanları uyarmaktır. Görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmektir. Çalışmayı, görevi, yetki ve sorumluluğu örgüt tabanında üyeler arasında alabildiğine yaymak ve yaygınlaştırmaktır. Üyelerin örgütle ilgili her türlü bilgiye belgeye engelsiz olarak ulaşabilmesini sağlamaktır. Açıklıktır. Demokrasi işte budur?
5/09/12
KEŞKEEEE ADALETİN ÖZGÜRLÜĞÜN, EŞİTLİĞİN, DEMOKRASİNİN, HAKKIN, HUKUKUN NE OLDUĞUNU HİÇ BİLMESEYDİM YÂDA CHP’Lİ OLMASAYDIM.
KEŞKEEEE ADALETİN ÖZGÜRLÜĞÜN, EŞİTLİĞİN, DEMOKRASİNİN, HAKKIN, HUKUKUN NE OLDUĞUNU HİÇ BİLMESEYDİM YÂDA CHP’Lİ OLMASAYDIM.
Bir yurttaş olarak, bir CHP üyesi olarak, özellikle son iki yıldan beri ülkemde ve CHP’de olup bitenlerin, yaşananların farkındayım. İnternette paylaştığım Yazılarımı okuyan bazı CHP’liler diyorlar ki, neden hiç AKP hakkında yazmıyorsun da hep CHP hakkında yazıyorsun? Bu soruya birçok açıdan birçok yanıt verilebilir.
Değerli dostlarım, sevgili CHP liler beni, öncelikle üyesi olduğum partim ve partim içinde olup bitenler ilgilendiriyor. AKP Hakkında, AKP’nin yaptıkları ve yapacakları hakkında, hem eski genel başkanımız, hem yeni genel başkanımız, grup toplantılarında, mitinkilerde, günlük haberlerde, o kadar çok anlatıyorlar ki, inanın AKP’yi CHP’den çok daha iyi tanır bilir olduk.
Aslında AKP’ye çok kızıyorum. Çünkü AKP yüzünden partimiz içinde olup bitenleri konuşamıyoruz. Ne zaman CHP örgütleri içinde yaşanan olumsuzluklar, gündeme gelse, eleştirilse AKP’ye malzeme olmayın, birlik beraberlik zamanı, dayanışma zamanı vb. gibi uyarılarda ikazlar hazır. AKP gerekçe gösterilerek Parti içinde yaşanan, sorunların, haksızlıkların, adaletsizliklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Seçimlerde yâda örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor.
Keşkeeeee ya adalet, eşitlik, özgürlük, hak, hukuk, demokrasi hakkında hiç bir şey bilmeseydim. Öğrenmeseydim. Yâda hiç CHP üyesi olmasaydım. Ama hem CHP üyesiyim hem de adaletin, özgürlüğün, eşitliğin, hakkın, hukukun, demokrasinin ne olduğunu az çok biliyorum.(internette hepsi yazıyor)
Basın medya önünde Hep birlikte parti içi seçim sürecini yaşıyoruz. Pati üyesi olarak seçimlerde yapılan, yaşanan adaletsizliğe eşitsizliğe haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkıyoruz. Öğrendiğimiz değerler üzerinden Hakkımızı arıyoruz. Tartışıyoruz. Zaman zaman kavga ediyoruz. Parti büyüklerinden, Seçilmiş olanlardan, seçilecek olanlardan yada onlara yakın olanlardan, olup biteni bilmeyen partililerimizden uyarı ikaz alıyoruz.
Kavga etmeyin, sorun çıkarmayın, AKP ye malzeme olmayın diyorlar. Kavganın tartışmanın nedenlerini hiç sormuyorlar araştırmıyorlar. Seçimlerde ya da örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstünü örtüyorlar. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor. Demokrasi böylemi olur. Önce İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına, yoksa kimse bize inanmaz güvenmez.09.05.2012
Bir yurttaş olarak, bir CHP üyesi olarak, özellikle son iki yıldan beri ülkemde ve CHP’de olup bitenlerin, yaşananların farkındayım. İnternette paylaştığım Yazılarımı okuyan bazı CHP’liler diyorlar ki, neden hiç AKP hakkında yazmıyorsun da hep CHP hakkında yazıyorsun? Bu soruya birçok açıdan birçok yanıt verilebilir.
Değerli dostlarım, sevgili CHP liler beni, öncelikle üyesi olduğum partim ve partim içinde olup bitenler ilgilendiriyor. AKP Hakkında, AKP’nin yaptıkları ve yapacakları hakkında, hem eski genel başkanımız, hem yeni genel başkanımız, grup toplantılarında, mitinkilerde, günlük haberlerde, o kadar çok anlatıyorlar ki, inanın AKP’yi CHP’den çok daha iyi tanır bilir olduk.
Aslında AKP’ye çok kızıyorum. Çünkü AKP yüzünden partimiz içinde olup bitenleri konuşamıyoruz. Ne zaman CHP örgütleri içinde yaşanan olumsuzluklar, gündeme gelse, eleştirilse AKP’ye malzeme olmayın, birlik beraberlik zamanı, dayanışma zamanı vb. gibi uyarılarda ikazlar hazır. AKP gerekçe gösterilerek Parti içinde yaşanan, sorunların, haksızlıkların, adaletsizliklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Seçimlerde yâda örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor.
Keşkeeeee ya adalet, eşitlik, özgürlük, hak, hukuk, demokrasi hakkında hiç bir şey bilmeseydim. Öğrenmeseydim. Yâda hiç CHP üyesi olmasaydım. Ama hem CHP üyesiyim hem de adaletin, özgürlüğün, eşitliğin, hakkın, hukukun, demokrasinin ne olduğunu az çok biliyorum.(internette hepsi yazıyor)
Basın medya önünde Hep birlikte parti içi seçim sürecini yaşıyoruz. Pati üyesi olarak seçimlerde yapılan, yaşanan adaletsizliğe eşitsizliğe haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkıyoruz. Öğrendiğimiz değerler üzerinden Hakkımızı arıyoruz. Tartışıyoruz. Zaman zaman kavga ediyoruz. Parti büyüklerinden, Seçilmiş olanlardan, seçilecek olanlardan yada onlara yakın olanlardan, olup biteni bilmeyen partililerimizden uyarı ikaz alıyoruz.
Kavga etmeyin, sorun çıkarmayın, AKP ye malzeme olmayın diyorlar. Kavganın tartışmanın nedenlerini hiç sormuyorlar araştırmıyorlar. Seçimlerde ya da örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstünü örtüyorlar. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor. Demokrasi böylemi olur. Önce İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına, yoksa kimse bize inanmaz güvenmez.09.05.2012
CHP’NİN BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR PARTİ OLDUĞUNDAN, HİÇ BİR ZAMAN KUŞKUYA DÜŞMEDİM
CHP’NİN BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR PARTİ OLDUĞUNDAN, HİÇ BİR ZAMAN KUŞKUYA DÜŞMEDİM
CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun kanıtı, 88 yıldır iç ve dış düşmanların açık gizili saldırılarına rağmen her türlü engellere ve zorluklara rağmen, varlığını ve yaşamını sürdürmüştür. Ve bugün dimdik, sapa sağlam ayaktadır. Ulu bir çınar gibi kökü ana dolunun bağrında ve çok derindedir
Çünkü CHP’sinin hamuru Kuvayı milliye ruhuyla, bağımsızlıkla, özgürlükle yoğrulmuştur. Başarılarla dolu tarihi geçmişi, sahip olduğu üstün değerler, tecrübeler Atatürk gibi büyük bir liderin CHP’ kurucusu ve başkanı olması, CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun en somut kanıtıdır.
CHP 20 yıla yakın bir süredir, ana muhalefet partisi olarak kaldıysa, iktidar olamadıysa, bunun sorumlusu 88 yıldır CHP ’yi oylarıyla besleyen, oylarıyla ayakta tutan, inançlı, kararlı vefakâr üyeleri değildir.
CHP’nin 20 yıl içinde iktidar olamayışının sorumlusu, CHP üzerinden, rant elde etmek, koltuk kapmak hesabı içinde olanlardır. CHP adını ve amblemi (6 oku kıllanarak) hava atmak isteyenlerdir. CHP’nin halkın çıkarını değil, Küçük olsun benim olsun diyenlerdir. CHP kapılarını halka, üyelere kapatanlardır. Ve ne yazık ki onların miadı iktidarı AKP’ye teslim ettikten sonra dolmuş ve kullanılamaz hale gelmiştir.
Başka bir anlatımla, 20 yıla yakın bir süredir CHP’nin iktidar olamayışının sorumlusu, 20 yıldır parti yönetimlerinde bulunanlardır. Atatürkçülük, devrimcilik, emperyalizm, kapitalizm, eşitlik, adalet, özgürlük, demokrasi söylemleriyle kendilerini ve halkı avutanlar, uyutanlar ve oyalayanlardır. kolay ve kestirme yolu tercih eden anlayış, zihniyet, uygulamalardır.
İşte bu nedenle CHP’ en büyük mücadeleyi öncelikle kendi içinde kendine yönelik olarak vermelidir. CHP kişilerin değişmesi, bir şey ifade etmiyor. CHP’ye insanlar ve insanların gücü değil, CHP’nin çalışma ilkeleri, kuralları, politikaları, beğenelim, beğenmeyelim tüzüğü, parti disiplini parti hukuku, parti içi demokrasi hâkim olmalıdır.
CHP taşra örgütlerinin 20 yıldır alışık olduğu hantal, bencil, beleşçi ve uyuşuk yapıdan kurtulmanın ne kadar zor olduğunu, delege ve ilçe yönetimi seçimlerinde gördüm, yaşadım ve anladım.
Kemal Kılıçdaroğlu ve çalışma arkadaşlarının öncülüğünde bu zor ve sıkıntılı günleri başarıyla atlatılacağına ve CHP’nin iktidar olacağına inanıyorum. 9.5.2012
CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun kanıtı, 88 yıldır iç ve dış düşmanların açık gizili saldırılarına rağmen her türlü engellere ve zorluklara rağmen, varlığını ve yaşamını sürdürmüştür. Ve bugün dimdik, sapa sağlam ayaktadır. Ulu bir çınar gibi kökü ana dolunun bağrında ve çok derindedir
Çünkü CHP’sinin hamuru Kuvayı milliye ruhuyla, bağımsızlıkla, özgürlükle yoğrulmuştur. Başarılarla dolu tarihi geçmişi, sahip olduğu üstün değerler, tecrübeler Atatürk gibi büyük bir liderin CHP’ kurucusu ve başkanı olması, CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun en somut kanıtıdır.
CHP 20 yıla yakın bir süredir, ana muhalefet partisi olarak kaldıysa, iktidar olamadıysa, bunun sorumlusu 88 yıldır CHP ’yi oylarıyla besleyen, oylarıyla ayakta tutan, inançlı, kararlı vefakâr üyeleri değildir.
CHP’nin 20 yıl içinde iktidar olamayışının sorumlusu, CHP üzerinden, rant elde etmek, koltuk kapmak hesabı içinde olanlardır. CHP adını ve amblemi (6 oku kıllanarak) hava atmak isteyenlerdir. CHP’nin halkın çıkarını değil, Küçük olsun benim olsun diyenlerdir. CHP kapılarını halka, üyelere kapatanlardır. Ve ne yazık ki onların miadı iktidarı AKP’ye teslim ettikten sonra dolmuş ve kullanılamaz hale gelmiştir.
Başka bir anlatımla, 20 yıla yakın bir süredir CHP’nin iktidar olamayışının sorumlusu, 20 yıldır parti yönetimlerinde bulunanlardır. Atatürkçülük, devrimcilik, emperyalizm, kapitalizm, eşitlik, adalet, özgürlük, demokrasi söylemleriyle kendilerini ve halkı avutanlar, uyutanlar ve oyalayanlardır. kolay ve kestirme yolu tercih eden anlayış, zihniyet, uygulamalardır.
İşte bu nedenle CHP’ en büyük mücadeleyi öncelikle kendi içinde kendine yönelik olarak vermelidir. CHP kişilerin değişmesi, bir şey ifade etmiyor. CHP’ye insanlar ve insanların gücü değil, CHP’nin çalışma ilkeleri, kuralları, politikaları, beğenelim, beğenmeyelim tüzüğü, parti disiplini parti hukuku, parti içi demokrasi hâkim olmalıdır.
CHP taşra örgütlerinin 20 yıldır alışık olduğu hantal, bencil, beleşçi ve uyuşuk yapıdan kurtulmanın ne kadar zor olduğunu, delege ve ilçe yönetimi seçimlerinde gördüm, yaşadım ve anladım.
Kemal Kılıçdaroğlu ve çalışma arkadaşlarının öncülüğünde bu zor ve sıkıntılı günleri başarıyla atlatılacağına ve CHP’nin iktidar olacağına inanıyorum. 9.5.2012
5/08/12
GÖNÜL DOSTLARIMA, BENDE GÖNÜL DOSTUYUM DİYEN GÜZEL İNSANLARA ANTALYADAN MEKTUBUM VAR.
GÖNÜL DOSTLARIMA, BENDE GÖNÜL DOSTUYUM DİYEN GÜZEL İNSANLARA ANTALYADAN MEKTUBUM VAR.
Çok değerli gönül dostlarım, kızımın ve damadın daveti üzerine hem ziyaret, hem tatil amaçlı Olarak eşimle birlikte Antalya’ya geldik. Bir haftadır Antalya’dayız.
Ev Uncalı mahallesinde Bugün 5.50 de evden çıktım. 23 Nisan egemenlik parkında tempolu olarak 40 dakika süren sabah yürüyüşümü yaptım. 6.45de eve geldim. Kimseyi rahatsız etmeden ekmeğin arasına bireyler koyup Konyaaltı sahile geldim. Biraz güneşlenip denize kısa süreli olarak denize girdim. Güneşlenirken birden bir size mektup yazmak içimden geldi. (Kâğıdımı kalemimi hiç yanımdan ayırmam) ve yazmaya başladım. Buraya kadar olan bölümü eve döndükten sonra ekledim.
SEVGİLİ GÖNÜL DOSTLARIM
Şu anda Antalya’da Konyaaltı sahilindeyim. Saatime bakıyorum. Tam 9.10 dakika geçiyor. Denizle aramdaki mesafe 3 metre kadar. Deniz hafif dalgalı. Kıyıya vuran dalgaları izliyorum. Dalgaların sesini dinliyorum. Denizi seviyorum. Yüzmesini biliyorum ama boyumu geçen yerlere gidemiyorum. Korkumu yenemedim.
Denize gireceğin an suyun soğuk olduğunu hissediyorsun. Ama girinceye çıkmak istemiyorsun. Tatlı bir serinlik var. Uzaklara gökyüzüne bakınca sadece kemer tarafında, hafif bulutların olduğunu, genç ve dik dağların tepesinde karların olduğunu görüyorsun. Sahil ne boş gibi ne de dolu gibi. Yakıcı bir güneş yok. Şemsiyesiz durulabiliyor. Nem oranı az. Öğleden sonra sahilin daha kalabalık olacağı kesin.
Diyeceksiniz ki, sabah sporunda, etkinliklerde her zaman beraber olduğunuz eşin nere de? Birlikte olamayışımızın iki önemli nedeni var. 1- güneş alerjisi olduğu için denize giremiyor güneşte duramıyor. Aksi halde hastanelik oluyor. 2- Bir aydan beri tansiyonda ciddi derece dengesizlikler olmaya başladı. Ani yükselişler. Dr. Kontrolünde ilaca başlanacak mı? Bilmiyorum.
Sevgili gönül dostlarım.
Yaşımız belli bir sınırın üstünde ve dikensiz gül bahçesinde yaşamıyoruz. Hayatın her anı acı tatlı sürprizlerle dolu. Yarınlar değil az sonra dahi neler olacağını önceden bilme şansımız yok. Hepimizin kendimize göre küçük büyük sorunları var. Zaman durmuyor, su gibi akıp gidiyor. Ömürse çok kısa. En büyük hazinemiz ise hiç şüphe yok ki sağlığımız ve huzurumuz. Sağlıklı ve huzurlu yaşamak için elimizden gelen tüm olanaklarımızı kullanıyoruz. Kullanmak zorundayız. Âşık Veysel’in dediği gibi iki kapılı handa yaşıyoruz. Hepimiz faniyiz her an her şeye hazırlıklı olmalıyız.
Siz gönül dostlarımızla birçok konuyu, bu sayfada 2 yıla yakın bir zamandır paylaşmamız, iletişim kurmamız, yazışmamız bize huzur veren en önemli faktörlerden biridir. Buda teknolojinin bize sunduğu bir nimettir diye düşünüyorum. Bu satırları yazarken bile zamanın nasıl geçtiğini farkında olamıyorum.
İnternet ortamında tanıştığım, ortak değerlerde buluştuğum, yazıştığım, tanıdığım, tanımadığım ama bir şekilde iletişim kurduğum, uzaktaki yakındaki tüm gönül dostlarıma, bende gönül dostuyum diyen tüm güzel insanlara sevenlerime sevdiklerime en içten selam sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Hayatın tüm zorluklarına rağmen sevdiklerinizle sevenlerinizle sağlıklı huzurlu mutlu bir yaşam diliyorum.
Şartları müsait olan gönül dostlarımı haziranın ilk haftasında Pazar günü, Bursa Yıldırım ilçesinde Kaplı Kaya parkında tam gün yapacağımız sabah kahvaltısı ve piknikte buluşmak, görüşmek dileği ile hoşça kalın, dostça kalın sevgiyle kalın diyorum. Saatime bakıyorum. 9.53
Not sanırım benden başka böyle mektup yazan yok. Buda benim farkım. Farklılığımızı fark etmek te güzel. Çükü farklılığımız zenginliğimizdir. 08.05.2012
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150818543314419&set=a.10150818540359419.432664.552884418&type=1
Çok değerli gönül dostlarım, kızımın ve damadın daveti üzerine hem ziyaret, hem tatil amaçlı Olarak eşimle birlikte Antalya’ya geldik. Bir haftadır Antalya’dayız.
Ev Uncalı mahallesinde Bugün 5.50 de evden çıktım. 23 Nisan egemenlik parkında tempolu olarak 40 dakika süren sabah yürüyüşümü yaptım. 6.45de eve geldim. Kimseyi rahatsız etmeden ekmeğin arasına bireyler koyup Konyaaltı sahile geldim. Biraz güneşlenip denize kısa süreli olarak denize girdim. Güneşlenirken birden bir size mektup yazmak içimden geldi. (Kâğıdımı kalemimi hiç yanımdan ayırmam) ve yazmaya başladım. Buraya kadar olan bölümü eve döndükten sonra ekledim.
SEVGİLİ GÖNÜL DOSTLARIM
Şu anda Antalya’da Konyaaltı sahilindeyim. Saatime bakıyorum. Tam 9.10 dakika geçiyor. Denizle aramdaki mesafe 3 metre kadar. Deniz hafif dalgalı. Kıyıya vuran dalgaları izliyorum. Dalgaların sesini dinliyorum. Denizi seviyorum. Yüzmesini biliyorum ama boyumu geçen yerlere gidemiyorum. Korkumu yenemedim.
Denize gireceğin an suyun soğuk olduğunu hissediyorsun. Ama girinceye çıkmak istemiyorsun. Tatlı bir serinlik var. Uzaklara gökyüzüne bakınca sadece kemer tarafında, hafif bulutların olduğunu, genç ve dik dağların tepesinde karların olduğunu görüyorsun. Sahil ne boş gibi ne de dolu gibi. Yakıcı bir güneş yok. Şemsiyesiz durulabiliyor. Nem oranı az. Öğleden sonra sahilin daha kalabalık olacağı kesin.
Diyeceksiniz ki, sabah sporunda, etkinliklerde her zaman beraber olduğunuz eşin nere de? Birlikte olamayışımızın iki önemli nedeni var. 1- güneş alerjisi olduğu için denize giremiyor güneşte duramıyor. Aksi halde hastanelik oluyor. 2- Bir aydan beri tansiyonda ciddi derece dengesizlikler olmaya başladı. Ani yükselişler. Dr. Kontrolünde ilaca başlanacak mı? Bilmiyorum.
Sevgili gönül dostlarım.
Yaşımız belli bir sınırın üstünde ve dikensiz gül bahçesinde yaşamıyoruz. Hayatın her anı acı tatlı sürprizlerle dolu. Yarınlar değil az sonra dahi neler olacağını önceden bilme şansımız yok. Hepimizin kendimize göre küçük büyük sorunları var. Zaman durmuyor, su gibi akıp gidiyor. Ömürse çok kısa. En büyük hazinemiz ise hiç şüphe yok ki sağlığımız ve huzurumuz. Sağlıklı ve huzurlu yaşamak için elimizden gelen tüm olanaklarımızı kullanıyoruz. Kullanmak zorundayız. Âşık Veysel’in dediği gibi iki kapılı handa yaşıyoruz. Hepimiz faniyiz her an her şeye hazırlıklı olmalıyız.
Siz gönül dostlarımızla birçok konuyu, bu sayfada 2 yıla yakın bir zamandır paylaşmamız, iletişim kurmamız, yazışmamız bize huzur veren en önemli faktörlerden biridir. Buda teknolojinin bize sunduğu bir nimettir diye düşünüyorum. Bu satırları yazarken bile zamanın nasıl geçtiğini farkında olamıyorum.
İnternet ortamında tanıştığım, ortak değerlerde buluştuğum, yazıştığım, tanıdığım, tanımadığım ama bir şekilde iletişim kurduğum, uzaktaki yakındaki tüm gönül dostlarıma, bende gönül dostuyum diyen tüm güzel insanlara sevenlerime sevdiklerime en içten selam sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Hayatın tüm zorluklarına rağmen sevdiklerinizle sevenlerinizle sağlıklı huzurlu mutlu bir yaşam diliyorum.
Şartları müsait olan gönül dostlarımı haziranın ilk haftasında Pazar günü, Bursa Yıldırım ilçesinde Kaplı Kaya parkında tam gün yapacağımız sabah kahvaltısı ve piknikte buluşmak, görüşmek dileği ile hoşça kalın, dostça kalın sevgiyle kalın diyorum. Saatime bakıyorum. 9.53
Not sanırım benden başka böyle mektup yazan yok. Buda benim farkım. Farklılığımızı fark etmek te güzel. Çükü farklılığımız zenginliğimizdir. 08.05.2012
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150818543314419&set=a.10150818540359419.432664.552884418&type=1
5/07/12
KAVGA ETMEYİN, CHP’Yİ ELEŞTİRMEYİN, AKP’NİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEYİN,
KAVGA ETMEYİN, CHP’Yİ ELEŞTİRMEYİN, AKP’NİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEYİN,
Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor.
Zamların ardı arkası kesilmiyor.
Yolsuzluklar almış başını gidiyor.
Memleket talan ediliyor.
Aydınlar, milletvekilleri, gazeteciler, tutuklanıyor.
Terör durmuyor, anaların gözyaşı dinmiyor.
Vb. gibi daha yazacak çok şey var.
CHP olarak bunları durduramıyoruz, engel olamıyoruz. Bunların yaşanmasına rağmen oylarımızı artıramıyoruz. Milletvekili sayımızı çoğaltamıyoruz. NEDEN?
Çünkü CHP olarak işin kolayına kaçıyoruz. Parti içinde, seçimlerde yaşanan olumsuzlukları, haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri, devamlı olarak, bu tür mazeretlerle örtmeye çalışıyoruz. Kol kırılır yen içinde kalır diyoruz da kalmıyor.
Çünkü kendi içimizdeki sorunların çözümünü hasır altı ederek, zamana yayarak devamlı AKP’yi suçlayarak, seçmenimizi, halkımızı üyelerimizi devamlı AKP ile korkutarak, kendi içimizdeki sorunları yok edemiyoruz. aile ile içi sorunlar desek de kol kurulu yen içinde kalır desek de kalmıyor.
Çünkü, aile reisleri, parti büyükleri, parti içinde yaşanan sıkıntıları, sorunları, kavgaları, ayrışmaları, tartışmaları, bunların neden ve sebeplerini örgüt toplantılarında, üyelerimizle, enine boyna konuşmaktan tartışmaktan tartılmaktan bilinçli bir şekilde kaçıyor. Sorunlardan kaçtıkça sorunlar çığ gibi büyüyor. Sorunlardan kaçmak çare olmuyor. Bizi asıl korkutan kendi içimizde çözemediğimiz sorunlardır.
Hiç şüphe yok ki, çözemediğimiz sorunların temelinde ilkesizlikler, kuralsızlıklar, disiplinsizlikler vardır. Anti demokratik uygulamalar vardır. Yapanın yatığının yanına kar kalması vardır.
Sorunun kendisi de çözümü de kesinlikle kendi içimizdedir. Ne ararsak içimizde arayalım.
Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor.
Zamların ardı arkası kesilmiyor.
Yolsuzluklar almış başını gidiyor.
Memleket talan ediliyor.
Aydınlar, milletvekilleri, gazeteciler, tutuklanıyor.
Terör durmuyor, anaların gözyaşı dinmiyor.
Vb. gibi daha yazacak çok şey var.
CHP olarak bunları durduramıyoruz, engel olamıyoruz. Bunların yaşanmasına rağmen oylarımızı artıramıyoruz. Milletvekili sayımızı çoğaltamıyoruz. NEDEN?
Çünkü CHP olarak işin kolayına kaçıyoruz. Parti içinde, seçimlerde yaşanan olumsuzlukları, haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri, devamlı olarak, bu tür mazeretlerle örtmeye çalışıyoruz. Kol kırılır yen içinde kalır diyoruz da kalmıyor.
Çünkü kendi içimizdeki sorunların çözümünü hasır altı ederek, zamana yayarak devamlı AKP’yi suçlayarak, seçmenimizi, halkımızı üyelerimizi devamlı AKP ile korkutarak, kendi içimizdeki sorunları yok edemiyoruz. aile ile içi sorunlar desek de kol kurulu yen içinde kalır desek de kalmıyor.
Çünkü, aile reisleri, parti büyükleri, parti içinde yaşanan sıkıntıları, sorunları, kavgaları, ayrışmaları, tartışmaları, bunların neden ve sebeplerini örgüt toplantılarında, üyelerimizle, enine boyna konuşmaktan tartışmaktan tartılmaktan bilinçli bir şekilde kaçıyor. Sorunlardan kaçtıkça sorunlar çığ gibi büyüyor. Sorunlardan kaçmak çare olmuyor. Bizi asıl korkutan kendi içimizde çözemediğimiz sorunlardır.
Hiç şüphe yok ki, çözemediğimiz sorunların temelinde ilkesizlikler, kuralsızlıklar, disiplinsizlikler vardır. Anti demokratik uygulamalar vardır. Yapanın yatığının yanına kar kalması vardır.
Sorunun kendisi de çözümü de kesinlikle kendi içimizdedir. Ne ararsak içimizde arayalım.
DEĞERLİ CHP’Lİ YOL ARKADAŞLARIM TÜM İÇTENLİĞİMLE VE SAMİMİYETİMLE İFADE EDİYORUM
DEĞERLİ CHP’Lİ YOL ARKADAŞLARIM TÜM İÇTENLİĞİMLE VE SAMİMİYETİMLE İFADE EDİYORUM
Hayatımda ilk kez, üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde, ilçe delegelerinin ilçe başkanın, yönetim kurulu üyelerinin ve üst kurul delege seçimlerinin nasıl yapıldığına, seçim öncesinde, seçim sürecinde ve seçim esnasında nelerin yaşandığına çok yakından tanıklık ettim.
İlçemizde yaşanan seçim sürecini, tüm içtenliğimle, samimiyetimle, doğruluğumla doğallığımla, doğrudan yâda dolaylı olarak hiçbir gücün etkisinde kalmadan, tamamen kendi özgür irademle, kendi penceremden gördüğümü, yaşadığımı, hissettiğimi özet olarak yorumlamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarihe kendimce bir not düşmek istiyorum.
Emekli ve boşta olmam nedeniyle Nisan 2010 tarihinden beri, (Nisan 2012 tarihine kadar) tam 2 senedir. Teorik ve pratik anlamda ilçe örgütü çalışmalarına diyebilirim her gün kesintisiz olarak katıldım. (referandum ve seçim dâhil) Taşın altına sadece elimi değil, bedenimi, ruhumu koyduğumu rahatlıkla ifade edebilirim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit vardır.
Nisan 2010 tarihinden beri ilçemizde örgüt toplantılarının yapılması için, yılmadan, bıkmadan, usanmadan, ilçemiz, ilimiz ve genel merkezimiz düzeyinde yazılı ve sözlü olarak sayısız müracaatlarda bulundum. 2 yıl içinde ilçemizde hiçbir örgüt toplantısı yapılmadı. Ama müracaatlarımdan dolayı birçok kez sözlü uyarı ve ikazlar aldım. Disipline verilmek istendim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit var. (konuyla ilgili Bursa yerel basında farklı gazetelerde yayınlanan birden çok yazım var.)
CHP Yıldırım ilçe örgütümüzde 2012 yılı nisan ayı itibariyle 4000 ne yaklaşan partili üyemizin olduğunu çok iyi biliyorum. Örgütlenme ağı kurulmadığı için, 2 yıl içinde hiç bir örgüt toplantısı yapılmadığı için, aynı mahallede oturan üyelerin yüzde doksanın bir birlerini tanımadıklarını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini tanımayan üyelerin, önceden hazırlanan blok listelere oy verdiklerini en çok oy alan listede adı ve soyadı yazılanların delege seçildiklerini, seçimlerde birçok kırgınlıkların, kırılmaların yaşandığını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini ve ilçe başkan adaylarını çok iyi tanımayan delegelerin kime oy vereceklerine, karar vermede son güne kadar nasıl zorlandıklarını çok iyi biliyorum. En sonunda başkan adayları arasında en az tanıdıkları (8 yıldır başka ilçede ikamet eden)başkan adayını kazandırdıklarını da çok iyi biliyorum.
Yeni seçilen ilçe başkanın ve ekip arkadaşlarının hangi başarılara imza atıp atmayacaklarını, üyeler arsında ne kadar tarafsız davranıp davranmayacaklarını, parti içi demokrasiyi işletip işletmeyeceklerini, örgütlenme ağını, çalışma gruplarını kurup kurmada kurumsallaştırmada aktif hale getirmekte ne kadar başarılı olup olmayacaklarını zaman gösterecektir.
Bir gerçeğin altını çizeyim yeni yönetim ne kadar başarısız olursa olsun eskisine oranla çok daha başarılı olacaklarına eminim.
Hayatımda ilk kez, üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde, ilçe delegelerinin ilçe başkanın, yönetim kurulu üyelerinin ve üst kurul delege seçimlerinin nasıl yapıldığına, seçim öncesinde, seçim sürecinde ve seçim esnasında nelerin yaşandığına çok yakından tanıklık ettim.
İlçemizde yaşanan seçim sürecini, tüm içtenliğimle, samimiyetimle, doğruluğumla doğallığımla, doğrudan yâda dolaylı olarak hiçbir gücün etkisinde kalmadan, tamamen kendi özgür irademle, kendi penceremden gördüğümü, yaşadığımı, hissettiğimi özet olarak yorumlamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarihe kendimce bir not düşmek istiyorum.
Emekli ve boşta olmam nedeniyle Nisan 2010 tarihinden beri, (Nisan 2012 tarihine kadar) tam 2 senedir. Teorik ve pratik anlamda ilçe örgütü çalışmalarına diyebilirim her gün kesintisiz olarak katıldım. (referandum ve seçim dâhil) Taşın altına sadece elimi değil, bedenimi, ruhumu koyduğumu rahatlıkla ifade edebilirim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit vardır.
Nisan 2010 tarihinden beri ilçemizde örgüt toplantılarının yapılması için, yılmadan, bıkmadan, usanmadan, ilçemiz, ilimiz ve genel merkezimiz düzeyinde yazılı ve sözlü olarak sayısız müracaatlarda bulundum. 2 yıl içinde ilçemizde hiçbir örgüt toplantısı yapılmadı. Ama müracaatlarımdan dolayı birçok kez sözlü uyarı ve ikazlar aldım. Disipline verilmek istendim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit var. (konuyla ilgili Bursa yerel basında farklı gazetelerde yayınlanan birden çok yazım var.)
CHP Yıldırım ilçe örgütümüzde 2012 yılı nisan ayı itibariyle 4000 ne yaklaşan partili üyemizin olduğunu çok iyi biliyorum. Örgütlenme ağı kurulmadığı için, 2 yıl içinde hiç bir örgüt toplantısı yapılmadığı için, aynı mahallede oturan üyelerin yüzde doksanın bir birlerini tanımadıklarını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini tanımayan üyelerin, önceden hazırlanan blok listelere oy verdiklerini en çok oy alan listede adı ve soyadı yazılanların delege seçildiklerini, seçimlerde birçok kırgınlıkların, kırılmaların yaşandığını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini ve ilçe başkan adaylarını çok iyi tanımayan delegelerin kime oy vereceklerine, karar vermede son güne kadar nasıl zorlandıklarını çok iyi biliyorum. En sonunda başkan adayları arasında en az tanıdıkları (8 yıldır başka ilçede ikamet eden)başkan adayını kazandırdıklarını da çok iyi biliyorum.
Yeni seçilen ilçe başkanın ve ekip arkadaşlarının hangi başarılara imza atıp atmayacaklarını, üyeler arsında ne kadar tarafsız davranıp davranmayacaklarını, parti içi demokrasiyi işletip işletmeyeceklerini, örgütlenme ağını, çalışma gruplarını kurup kurmada kurumsallaştırmada aktif hale getirmekte ne kadar başarılı olup olmayacaklarını zaman gösterecektir.
Bir gerçeğin altını çizeyim yeni yönetim ne kadar başarısız olursa olsun eskisine oranla çok daha başarılı olacaklarına eminim.
5/06/12
GÜRSEL TEKİN’İN İSTİFA SONRASI YAPTIĞI AÇIKLAMA ÇOK ÖNEMLİ ÇOK ANLAMLI
GÜRSEL TEKİN’İN İSTİFA SONRASI YAPTIĞI AÇIKLAMA ÇOK ÖNEMLİ ÇOK ANLAMLI
Gürsel Tekin CHP’de önemli bir isim, istifası da önemli. İstifa sonrası yaptığı açıklama çok önemli, çok anlamlı. (6.5.2012 sözcü gazetesi)
Gürsel Tekin diyor ki¸ “Gidişatta itirazım var. Bedelini öderim” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “itirazımın adresi elbette ki kendi partimdir.” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “merkezi nizama kültürü olmayan toplumlar güdülen toplumlardır. Güdülmeye itiraz ediyorum” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “genel gidişatta sıkıntım var. Bunu genel başkanımla paylaştım. İtirazlarımı aile içinde ilettim. Burada anlatacağım bir şey değil” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel tekin istifasında haklıdır, haksızdır, İstifası doğrudur yanlıştır. Bunlar tartışılması gereken bir konudur.
Ama yaptığı açıklamalar, verdiği mesajlar, kullandığı cümleler, parti için, örgüt için, CHP’nin gerçek sahipleri olan üyeler ve halk için, parti içi demokrasi için gerçekten çok dikkat çekicidir. Çok önemlidir. Çok anlamlıdır.
Belli ki Gürsel Tekin örgütsel sorunlar anlamında dert küpü, Sır küpü olarak istifa etmiştir. Detayları açıklamaktan özellikle kaçınmıştır. Başlıklarla mesaj vermiştir. Genel başkanımla paylaştım demekle yetinmiştir.
Demek oluyor ki Gürsel Tekin genel başkanın hâkim olamadığı güçlerin baskısıyla istifa ediyor. Yâda genel başkanın isteği doğrultusunda istifa ediyor. Politika yapıyor ser veriyor sır vermiyor.
Bende diyorum ki, parti içi demokrasi dedikleri, açıklık dedikleri bu olmamalı, böyle olmamalı. Gürsel tekin ne biliyorsa, ne gibi sorunlar varsa, itirazları neyse, hangi gerekçeyle istifa ettiyse bunu sadece genel başkana değil, örgüte, örgüt üyelerine, halka dobra, dobra anlatmalı. Doğruyu yanlışı, haklıyı haksızı örgüt, üyeler, halkımız bilmeli. Önce iğneyi kendimize dürtelim. Sonra dolma bahçede neler konuşulduğunu başkalarına soralım.
CHP demek sadece genel başkan demek değildir. CHP demek örgüt demektir, örgüt üyesi demektir. Halkın kendisi demektir. Halkın patisinde halktan bir şey gizlenmemelidir. Hiç bir şey sır olarak kalmamalıdır. Bu yeni CHP’ye yakışmaz. Gürsel Tekin’e yakışmaz. Hele, hele Kemal kılıçdaroğlu’na hiç yakışmaz.
Gürsel Tekin CHP’de önemli bir isim, istifası da önemli. İstifa sonrası yaptığı açıklama çok önemli, çok anlamlı. (6.5.2012 sözcü gazetesi)
Gürsel Tekin diyor ki¸ “Gidişatta itirazım var. Bedelini öderim” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “itirazımın adresi elbette ki kendi partimdir.” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “merkezi nizama kültürü olmayan toplumlar güdülen toplumlardır. Güdülmeye itiraz ediyorum” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “genel gidişatta sıkıntım var. Bunu genel başkanımla paylaştım. İtirazlarımı aile içinde ilettim. Burada anlatacağım bir şey değil” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel tekin istifasında haklıdır, haksızdır, İstifası doğrudur yanlıştır. Bunlar tartışılması gereken bir konudur.
Ama yaptığı açıklamalar, verdiği mesajlar, kullandığı cümleler, parti için, örgüt için, CHP’nin gerçek sahipleri olan üyeler ve halk için, parti içi demokrasi için gerçekten çok dikkat çekicidir. Çok önemlidir. Çok anlamlıdır.
Belli ki Gürsel Tekin örgütsel sorunlar anlamında dert küpü, Sır küpü olarak istifa etmiştir. Detayları açıklamaktan özellikle kaçınmıştır. Başlıklarla mesaj vermiştir. Genel başkanımla paylaştım demekle yetinmiştir.
Demek oluyor ki Gürsel Tekin genel başkanın hâkim olamadığı güçlerin baskısıyla istifa ediyor. Yâda genel başkanın isteği doğrultusunda istifa ediyor. Politika yapıyor ser veriyor sır vermiyor.
Bende diyorum ki, parti içi demokrasi dedikleri, açıklık dedikleri bu olmamalı, böyle olmamalı. Gürsel tekin ne biliyorsa, ne gibi sorunlar varsa, itirazları neyse, hangi gerekçeyle istifa ettiyse bunu sadece genel başkana değil, örgüte, örgüt üyelerine, halka dobra, dobra anlatmalı. Doğruyu yanlışı, haklıyı haksızı örgüt, üyeler, halkımız bilmeli. Önce iğneyi kendimize dürtelim. Sonra dolma bahçede neler konuşulduğunu başkalarına soralım.
CHP demek sadece genel başkan demek değildir. CHP demek örgüt demektir, örgüt üyesi demektir. Halkın kendisi demektir. Halkın patisinde halktan bir şey gizlenmemelidir. Hiç bir şey sır olarak kalmamalıdır. Bu yeni CHP’ye yakışmaz. Gürsel Tekin’e yakışmaz. Hele, hele Kemal kılıçdaroğlu’na hiç yakışmaz.
5/05/12
CHP’LİYİM DİYEN CHP’LİLERE SORUYORUM LÜTFEN CEVAP VERİN
CHP’LİYİM DİYEN CHP’LİLERE SORUYORUM LÜTFEN CEVAP VERİN
CHP’liyim, sosyal demokratım diyorsanız, Azıcık olsun, yüzde bir kadar değil, binde bir kadar olsun demokrasiye, eşitliğe,adalete, özgürlüğe inanıyorsanız, size yalvarıyorum ne olursunuz, etrafınızda hiç kimseler yok iken, yapa yalnız iken elinizi vicdanınızın üstüne koyun.Yanlızsınız sizden başka kimse yok korkmayın, çekinmeyin tüm maskelerinizi çıkarıp bir kenara atın.Aynanın karşına geçin, kendi yüzünüze bakın. 3 defa derin nefes çekin, bir an tüm saflığınızla doğallığınızla düşünün tek bir cümleyle de olsa, bana değil kendi kendinize doğru söyleyin.
Diyelim ki siz, siz AKP’ye, MHP’ye, BDP’ye başka hiçbir partiye değil, sadece kendinize benziyorsunuz. Başka eşiniz, benzeriniz yok. Kuruluş felsefenizle, tarihi geçmişinizle, vermiş olduğunuz mücadelenizle, sahip olduğunuz değerlerinizle çok özelsiniz ve teksiniz.
CEVAPSIZ SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR
Varsayalım ki siz bir ilçe, belde örgütüne kayıtlı CHP’nin asil bir üyesisiniz. Diğer tüm üyelerle eşit haklara sahipsiniz. (sonuçta CHP, CHP’ye üye olanların ve Türkiye’nin partisi)
Örgütünüzde, seçilmiş olan örgüt yönetiminin, yaptığı toplantılarda, aldığı kararlarda, yaptığı, yapacağı her türlü iş, işlem eylem ve etkinliklerde, örgütünüzün gelir ve giderlerinde (mali konularda) doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız, başarı ya da başarısızlık neye göre belirlenir? Yani hepinizin ortaklaştığı temel doğru ya da doğrular nedir? Bunları sorgularken, denetlerken, eleştirir ya da önerirken, düşüncenizi açıklarken hangi temel doğruyu ya da doğruları esas alırsınız? O temel doğru ya da doğrular nedir? Üyelerin, örgüt organlarının, örgüt organlarına seçilenlerin görev yetki ve sorumluluk sınırları nedir? Nelerdir? seçilenler çalışmalarında,toplantılarında, hangi ilke ve kurallara uyarlar uygularlar? Parti üyesi olarak bunları biliyormusunuz?
Diğer partilerin üyesi olsam, bu soruları sorma cesaretini, hakkını ve haddini kendimde bulamam. çünkü o partilerde yukardan aşağı doğru otoriter bir güç vardır. Bir bilen vardır. Bir parti büyüğü vardır. ve sıkı bir disiplin vardır.parti büyükleri ne derse, ne buyurursa, ne emrederse doğru oldur. ne görev verilirse o yapılır. CHP’de bunlar yoktur.
İşte bu gerekçeler nedeniyle CHP’yi onlardan çok farklı buluyorum. Farklı bulduğum için CHP üyesiyim, Farklı bulduğum içinde, demokratik haklarımı kullanarak demokratik yollardan soruyorum, sorguluyorum, öneriyorum eleştiriyorum. Bilgi edinmek istiyorum. üyelik haklarımı, görevlerimi yerine getiriyorum.
Diyeceksiniz ki, sen örgütün bir üyesi olarak neden bunları örgüt içinde yapmıyorsun da ulu orta, elin âlemin içinde yapıyorsun? Rakip partilerin ekmeğine yağ sürüyorsun. Senin yaptığın ayıp değil mi? işte can alıcı soru budur? Ve bu soruya verilecek cevaptır?
CHP bir üye olarak bu önemli soruya cevap veriyorum. Evet diğer partilerden farklı olarak CHP üyesi, her zaman her yerde her ortamda, kahvelerde, özel sohbetlerde, sokaklarda, sorar, eleştirir, denetler, önerir bunlarda yasak sınır disiplin yoktur. Hatta sınırsız özgürlük vardır.
Ama partinin ortak doğrularını söyleyen olmaz. her kafadan bir ses çıkar. Kendi doğrularını yanlışlarını söyleyen çok olur. Başkasına akıl veren, uyaran, ikaz edençok olur. Bu yüzden partinin ortak doğruları geçerli olmaz. Güçlü kişilerin, etkili yetkli, etiketli, paralı kişilerin dedikleri geçerli olur. grupların, grup başkanlarının, il ilçe başkanlarının dedikleri geçerli olur. İşte CHP’yi yöneten, CHP’ye hakim olan bu anlayış, bu zihniyet, bu uygulamadır. Yanlış, yalan bunun nersindedir?
Son sorum şudur bu uygulamaya, bu alışkanlığa, bu zihniyete sahip olanlar pati yönetimlerine seçilirse kendini var etmeden parti içi demokrasiyi var edermi? Kendini var etmeden üyeyi var eder mi?
CHP’liyim, sosyal demokratım diyorsanız, Azıcık olsun, yüzde bir kadar değil, binde bir kadar olsun demokrasiye, eşitliğe,adalete, özgürlüğe inanıyorsanız, size yalvarıyorum ne olursunuz, etrafınızda hiç kimseler yok iken, yapa yalnız iken elinizi vicdanınızın üstüne koyun.Yanlızsınız sizden başka kimse yok korkmayın, çekinmeyin tüm maskelerinizi çıkarıp bir kenara atın.Aynanın karşına geçin, kendi yüzünüze bakın. 3 defa derin nefes çekin, bir an tüm saflığınızla doğallığınızla düşünün tek bir cümleyle de olsa, bana değil kendi kendinize doğru söyleyin.
Diyelim ki siz, siz AKP’ye, MHP’ye, BDP’ye başka hiçbir partiye değil, sadece kendinize benziyorsunuz. Başka eşiniz, benzeriniz yok. Kuruluş felsefenizle, tarihi geçmişinizle, vermiş olduğunuz mücadelenizle, sahip olduğunuz değerlerinizle çok özelsiniz ve teksiniz.
CEVAPSIZ SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR
Varsayalım ki siz bir ilçe, belde örgütüne kayıtlı CHP’nin asil bir üyesisiniz. Diğer tüm üyelerle eşit haklara sahipsiniz. (sonuçta CHP, CHP’ye üye olanların ve Türkiye’nin partisi)
Örgütünüzde, seçilmiş olan örgüt yönetiminin, yaptığı toplantılarda, aldığı kararlarda, yaptığı, yapacağı her türlü iş, işlem eylem ve etkinliklerde, örgütünüzün gelir ve giderlerinde (mali konularda) doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız, başarı ya da başarısızlık neye göre belirlenir? Yani hepinizin ortaklaştığı temel doğru ya da doğrular nedir? Bunları sorgularken, denetlerken, eleştirir ya da önerirken, düşüncenizi açıklarken hangi temel doğruyu ya da doğruları esas alırsınız? O temel doğru ya da doğrular nedir? Üyelerin, örgüt organlarının, örgüt organlarına seçilenlerin görev yetki ve sorumluluk sınırları nedir? Nelerdir? seçilenler çalışmalarında,toplantılarında, hangi ilke ve kurallara uyarlar uygularlar? Parti üyesi olarak bunları biliyormusunuz?
Diğer partilerin üyesi olsam, bu soruları sorma cesaretini, hakkını ve haddini kendimde bulamam. çünkü o partilerde yukardan aşağı doğru otoriter bir güç vardır. Bir bilen vardır. Bir parti büyüğü vardır. ve sıkı bir disiplin vardır.parti büyükleri ne derse, ne buyurursa, ne emrederse doğru oldur. ne görev verilirse o yapılır. CHP’de bunlar yoktur.
İşte bu gerekçeler nedeniyle CHP’yi onlardan çok farklı buluyorum. Farklı bulduğum için CHP üyesiyim, Farklı bulduğum içinde, demokratik haklarımı kullanarak demokratik yollardan soruyorum, sorguluyorum, öneriyorum eleştiriyorum. Bilgi edinmek istiyorum. üyelik haklarımı, görevlerimi yerine getiriyorum.
Diyeceksiniz ki, sen örgütün bir üyesi olarak neden bunları örgüt içinde yapmıyorsun da ulu orta, elin âlemin içinde yapıyorsun? Rakip partilerin ekmeğine yağ sürüyorsun. Senin yaptığın ayıp değil mi? işte can alıcı soru budur? Ve bu soruya verilecek cevaptır?
CHP bir üye olarak bu önemli soruya cevap veriyorum. Evet diğer partilerden farklı olarak CHP üyesi, her zaman her yerde her ortamda, kahvelerde, özel sohbetlerde, sokaklarda, sorar, eleştirir, denetler, önerir bunlarda yasak sınır disiplin yoktur. Hatta sınırsız özgürlük vardır.
Ama partinin ortak doğrularını söyleyen olmaz. her kafadan bir ses çıkar. Kendi doğrularını yanlışlarını söyleyen çok olur. Başkasına akıl veren, uyaran, ikaz edençok olur. Bu yüzden partinin ortak doğruları geçerli olmaz. Güçlü kişilerin, etkili yetkli, etiketli, paralı kişilerin dedikleri geçerli olur. grupların, grup başkanlarının, il ilçe başkanlarının dedikleri geçerli olur. İşte CHP’yi yöneten, CHP’ye hakim olan bu anlayış, bu zihniyet, bu uygulamadır. Yanlış, yalan bunun nersindedir?
Son sorum şudur bu uygulamaya, bu alışkanlığa, bu zihniyete sahip olanlar pati yönetimlerine seçilirse kendini var etmeden parti içi demokrasiyi var edermi? Kendini var etmeden üyeyi var eder mi?
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANI-1-
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANI-1-
2000 Yılında Bursa DP’den istifa etmiş tüzüğün 12. Maddesinden CHP asil üyesi olmuştum. CHP Yıldırım İlçe Başkanı Ali kalman’dı. Kısa bir süre sonra, İlçe Hayırlı ilçe başkanı olmuştu. Birçok çalışma komisyonu kurulmuştu. Bende hukukçu olmama rağmen, hukuk komisyonu başkanı olmuştum. Hazırladığım çalışma raporlarının her zaman ilgi uyandırdığını hatırlıyorum.
O tarihlerde en büyük grubun, grup toplantılarına ben başkanlık ediyordum. İlçe kongre seçimleri yaklaşmıştı. Bir gün akşam geç saatlerde grup toplantısında, ilçe başkan adayı kimlerin olacağı konuşuluyordu. Bir kaç arkadaşın başkanlık için ismi öne çıkmıştı. Toplantının ilerleyen saatlerinde, ben ilçe başkanlığına aday olduğumu açıkladım. Bir anda bir sessizliğin olduğunu hatırlıyorum. Toplantı sona ermişti.
Ertesi gün öğleden önce birçok değer verip sevip saydığım güvendiğim üç isim (bir bayan 2 erkek) telefonla kültür parka bir konuyu görüşmek üzere çağırmışlardı. Hazırlanıp gittim. Çaylarımızı yudumlarken, erkek arkadaşlarımdan biri konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra bundan sonra seni grup toplantılarında görmek istemiyoruz. Bir süre dinlenmen senin için iyi olur dediler. Hiç beklemiyordum. Şok olmuştum. Haklı bir gerekçe yoktu. Her üçüne de çok ağır sitemlerde bulunup ayrılmıştım. Bu olayın etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. Arkadan hançerlenme böyle bir şey olmalıydı.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -2-
Aynı yılda, aynı süreç içinde, yönetimden kurulu üyesi 3 arkadaş benimle özel ve önemli bir konuda görüşmek istediklerini söylediler. Tabi olur dedim. İlçe binasında uygun bir yerde oturduk. İçlerinden birisi konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra örgüt toplantılarına katılmamın sakıncası olmadığını, ama konuşmalarım partiye zarar verdiğini, bu nedenle bir süre toplantılarda konuşmadan not tutmamın daha uygun olacağını, görev verilmesi gerektiğinde göz önünde bulunacak ilk isimlerden biri olacağımdan emin olmamı söylemişti. Dediklerini yapma şansım yoktu. Hemen oracıkta gerekli tepkimi verip toplantıyı terk etmiştim.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -3-
İlçe yönetiminden önemli ve etkili bir arkadaşım gel seninle biraz baş başa konuşalım dedi. Tabi dedim. İlçe binasında uygun bir yere oturduk. Ne kadar aidat veriyorsun dedi. 12 TL. Dedim. İlçenin demirbaş eşyalarının, nasıl alındığını kırtasiye telefon, personel, elektrik nasıl ve hangi parayla karşılandığını biliyor musun dedi. Hayır dedim. O zaman paran kadar konuşacaksın arkadaş dedi. Konuşmamda suç varsa disiplin kuruluna verin dedim. Aldığım yanıt aynen şu olmuştu. Ya disipline vereyim de seni meşhur mu edeyim? Sözün bittiği yer herhalde bu nokta idi.
O yıllarda Bursa İl başkanı olan Kemal Ekinci genel merkez tarafından görevden alınmasını protesto etmek için 3 gün süren yolculuktan sonra bizi önce anıt kabir i ziyaret etmiştik. Sonra Çankaya da bulunan genel merkeze genel başkan deniz Baykal ile görüşecektik. Görüşemedik çünkü Çevik kuvvet bizi bırakmadı. Kafile başkanımız ise şimdi Bursa milletvekili olan Kemal Ekinci idi. Bursa’ya dönünce gruplar halinde CHP’den istifa etmiştik.
Son iki yıl içinde benzeri (2010 Nisan – 2012 Nisan arasında) iz bırakan taze anılarım olmuştur.
2000 Yılında Bursa DP’den istifa etmiş tüzüğün 12. Maddesinden CHP asil üyesi olmuştum. CHP Yıldırım İlçe Başkanı Ali kalman’dı. Kısa bir süre sonra, İlçe Hayırlı ilçe başkanı olmuştu. Birçok çalışma komisyonu kurulmuştu. Bende hukukçu olmama rağmen, hukuk komisyonu başkanı olmuştum. Hazırladığım çalışma raporlarının her zaman ilgi uyandırdığını hatırlıyorum.
O tarihlerde en büyük grubun, grup toplantılarına ben başkanlık ediyordum. İlçe kongre seçimleri yaklaşmıştı. Bir gün akşam geç saatlerde grup toplantısında, ilçe başkan adayı kimlerin olacağı konuşuluyordu. Bir kaç arkadaşın başkanlık için ismi öne çıkmıştı. Toplantının ilerleyen saatlerinde, ben ilçe başkanlığına aday olduğumu açıkladım. Bir anda bir sessizliğin olduğunu hatırlıyorum. Toplantı sona ermişti.
Ertesi gün öğleden önce birçok değer verip sevip saydığım güvendiğim üç isim (bir bayan 2 erkek) telefonla kültür parka bir konuyu görüşmek üzere çağırmışlardı. Hazırlanıp gittim. Çaylarımızı yudumlarken, erkek arkadaşlarımdan biri konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra bundan sonra seni grup toplantılarında görmek istemiyoruz. Bir süre dinlenmen senin için iyi olur dediler. Hiç beklemiyordum. Şok olmuştum. Haklı bir gerekçe yoktu. Her üçüne de çok ağır sitemlerde bulunup ayrılmıştım. Bu olayın etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. Arkadan hançerlenme böyle bir şey olmalıydı.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -2-
Aynı yılda, aynı süreç içinde, yönetimden kurulu üyesi 3 arkadaş benimle özel ve önemli bir konuda görüşmek istediklerini söylediler. Tabi olur dedim. İlçe binasında uygun bir yerde oturduk. İçlerinden birisi konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra örgüt toplantılarına katılmamın sakıncası olmadığını, ama konuşmalarım partiye zarar verdiğini, bu nedenle bir süre toplantılarda konuşmadan not tutmamın daha uygun olacağını, görev verilmesi gerektiğinde göz önünde bulunacak ilk isimlerden biri olacağımdan emin olmamı söylemişti. Dediklerini yapma şansım yoktu. Hemen oracıkta gerekli tepkimi verip toplantıyı terk etmiştim.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -3-
İlçe yönetiminden önemli ve etkili bir arkadaşım gel seninle biraz baş başa konuşalım dedi. Tabi dedim. İlçe binasında uygun bir yere oturduk. Ne kadar aidat veriyorsun dedi. 12 TL. Dedim. İlçenin demirbaş eşyalarının, nasıl alındığını kırtasiye telefon, personel, elektrik nasıl ve hangi parayla karşılandığını biliyor musun dedi. Hayır dedim. O zaman paran kadar konuşacaksın arkadaş dedi. Konuşmamda suç varsa disiplin kuruluna verin dedim. Aldığım yanıt aynen şu olmuştu. Ya disipline vereyim de seni meşhur mu edeyim? Sözün bittiği yer herhalde bu nokta idi.
O yıllarda Bursa İl başkanı olan Kemal Ekinci genel merkez tarafından görevden alınmasını protesto etmek için 3 gün süren yolculuktan sonra bizi önce anıt kabir i ziyaret etmiştik. Sonra Çankaya da bulunan genel merkeze genel başkan deniz Baykal ile görüşecektik. Görüşemedik çünkü Çevik kuvvet bizi bırakmadı. Kafile başkanımız ise şimdi Bursa milletvekili olan Kemal Ekinci idi. Bursa’ya dönünce gruplar halinde CHP’den istifa etmiştik.
Son iki yıl içinde benzeri (2010 Nisan – 2012 Nisan arasında) iz bırakan taze anılarım olmuştur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)