Bu Blogda Ara

12/09/09

EMEĞİN TERİ TOPRAĞA DÜŞMEYİNCE, KÖYE KÖY, KÖYLÜYE KÖYLÜ DENİRMİ?

Zaman, zaman köyüm, mursalın sitelerini geziyorum, Köyümle ilgili haberleri okuyorum. Köyümün ve köylülerimin resimlerine bakıyorum, köyüme özgü türküleri dinliyorum. Slâytları izliyorum. Bazen kendimi öyle kaptırdığım oluyor ki, okuduğum her haber, baktığım her resim, dinlediğim her türkü, izlediğim her slâyt karesi, duygularımı kamçılıyor. Bu duygular öylesine etkili, öylesine köklü ve öylesine güçlü ki, akan gözyaşlarıma hâkim olamıyorum. Çok iyi biliyorum ki, köyümde yaşasam, içimdeki boşluk asla dolmayacak. Gözyaşını döktüren özlem asla yok olmayacak.

Toprak sürülüp ekilmeyince, ürün hasat edilmeyince, mal, davar beslenmeyince, çayır yonca biçilmeyince, emeğin teri toprağa düşmeyince, o köye köy, o köylüye, köylü denir mi?

Köyde yaşayan gerçek köylülerin kimi yaşlanıp ölüyor. Kimi kahrından ölüyor. Kimide, sefaletin, yoksulluğun, yalnızlığın dayanılmaz acısını yüreğinde yaşıyor. Bu ifadenin en büyük kanıtı ve örneği, köyümüzde en son ölen gerçek köylü balogilin Hasan Bal’dır. Namı diyar lakabıyla gece yatmazdır. Toprağı bolsun. Ruhu şad olsun.

Ne zaman gerçek bir köylü ölse, köyde ölüyor. Köylülükte ölüyor.
Köyü de, köylülüğü de öldüren sistem utansın.

12/07/09

BAYKAL KRAL, ERDOĞAN PADİŞAH GİBİ

C.H.P. sinde Baykal kral gibi. Milletvekilleri kralın adamları gibi. İl, ilçe, belde başkanları ve yönetim kurulu üyeleri delegeler kralın askerleri gibi.
Baykal, kendisine muhalefet eden il, ilçe başkanlarını, yönetimleri görevden alıp yerlerine başkalarını atıyor mu? Evet.
C.H.p de ön seçim yapılıyor mu? Hayır
C.H.P ‘ sine yıllarca gönül vermiş, emek vermiş, çok önemli görevlerde bulunmuş birçok seçkin ve aydın partilileri partiden uzaklaştırmış mıdır? Evet
C.H.P de Baykal'la rakip olanların bir sekile sesleri kesilmiş, etkisiz ve pasif hale getirilmiş midir? Evet
C.H.P. C.H.P’yi sevenlerin partisi değil Baykal’ı sevenlerin partisi olmuş mudur? Evet
C.H.P sinde, demokratik merkeziyetçilik anlamında parti içi demokrasinin D si var mıdır? Yok
Baykal, İktidara gelirsem ilk yapacağım icraat seçim yasasını ve siyasi patiler yasanı değiştireceğim diyor mu? Demiyor.
Baykal kendisine bağlı adamlarıyla, askerleriyle genel merkezi, il ve ilçe teşkilatlarını ele geçirmişken, delegeleri belirlemişken hangi babayiğit Baykal’la boy ölçüşebilir? Hiç kimse
Bu anlayış, zihniyet ve uygulamada bulunan, bir siyasi parti ve o partinin lideri, demokrasiden, eşitlikten, adaletten, özgürlükten bahsederse inandırıcı olabilir mi? 
Erdoğan’ın Türkiye deki gücü ve etkinliği ne ise, Baykal’ında CHP DE ki etki ve gücü aynı derecede eşittir. Ak partide Erdoğan padişah gibi ise, C.H.P’ de, de Baykal kral gibidir. Ortak yanları ise demokrasiyi, özgürlüğü adaleti en iyi kendilerinin savunduklarını söylemeleridir.
 Ülkenin bunalıma  sürüklenmesinde, cumhuriyetin  tehlike  sinyalleri vermesinde  parti içi demokrasiyi kurum ve kurallarıyla uygulamayan, ahbap çavuş ilişkisi içinde koltuğuna yapışıp kalan Deniz Baykal'ın tarih önünde sorumluluğu çok çok fazladır. Deniz  Baykal'ın ne güzel  konuşması ne  dürüst olması  ne  bilgili olması tarihi sorumluluğunu asla  hafifletmeye yetmeycektir.

12/06/09

ÖLÜM ÜSTÜNE

Anamız, babamız, çocuğumuzu, akrabamız, köylümüz, arkadaşımız, tanıdığımız, dostumuz, can yoldaşımız ölüyor. Bir daha dönmemek üzere aramızdan ayrılıp gidiyor.
Son insani görevimizi yapıyoruz. Cenazeye katılıyoruz. Başsağlığı diliyoruz. Çok değerliydi diyoruz. Güzel duygularımızı dile getiriyoruz. Güzel sözler söylüyor güzel yazılar yazıyoruz.
Değerli olduğunu dile getirmek için, güzel sözler söylemek için, güzel yazılar yazmak için o kişinin ölmesimi gerekiyor? Aramızdan dönmemek üzere ayrılması mı gerekiyor?
Neden? neden? neden? o kişi ölmeden önce hak ettiği değeri vermiyoruz. O güzel duygularımızı dile getirmiyoruz, güzel sözler söylemiyoruz güzel yazılar yazmıyoruz.
Oysa her birimiz, değerli olduğumuzu duymaya, hakkımızda yazılan güzel sözleri okumaya, güzel konuşmaları dinlemeye öylesine ihtiyacımız var ki. Cepten değil kalpten vermeye ve almaya öylesine ihtiyacımız var ki.
Ömür öyle kısa, zaman öylesine hızlı geçiyor ki ve hayat öylesine acı tatlı bilinmiyen sürprizlerle dolu ki. Keşke deseydim, keşke yapsaydım, keşke geç kalmasaydım dememek için neyi bekliyoruz ki. Sevdiklerimizin, değer verdiklerimizin ölmesini mi? Kim ne zaman ölecek ki. Bilen var mı? Bilen yoksa keşke dememek için beklemeyin bekletmeyin.

12/05/09

KÖYLÜYÜ KÖYÜNDEN GÖZYAŞLARIYLA KOPARANLAR UTANSIN

Köyümüzdeki, mahrumiyetten sefaletten, cehaletten kurtulak dedik, ata yurdu baba ocağı köylerimizi, evlerimizi kaderine terk edip, şehre geldik. (gurbete) Ne şehre alışabildik ne köyümüzü unutabildik. Şehirde köylü, köyde şehirli gibi yaşamaya çalıştık beceremedik. Hem köyümüze, hem şehre hem de kendimize yabancılaştık. Günler, haftalar, aylar, yıllar, bir ömür geçti. Köyümüzü özledik, kaderine terk ettiğimiz köyümüzü, evimizi özledik. Köyümüze dönek dedik. Köyümüz ozanı âşık Kızıl tuğ aldı sazı eline vurdu teline, köylü havasıyla yanık sesiyle, köyünü, köylüsünü özleyenlere dedi ki.

Asrı Gurbet Harap Etmiş Köyümü
Bülbül Gitmiş Baykuş Konmuş Gel Hele
Ben Ağayım Ben Paşayım Diyenler
Kapıları Kitlemişler Gel Hele
Bir Ev Burda Bir Ev Karşıda Kalmış
Sorun Hele Bizim Komşular Nolmuş
Kırk Senelik Ağaç Kurumuş Kalmış
Bizim Köye Benzemiyor Gel Hele
Saz Elimde Şu Elleri Gezerdim
Dertli İdim Bazı Destan Yazardım
Sen Aliysen Niye Saçın Ağarttın
Bizim Aliye Benzemiyi Gel Hele

Söyleyene değil söyletene bak derler. Ozanların bizden farkı işte budur. Söyleten duygu o kadar güçlü ki, sadece mursalın değil köyünü terk edenlerin türküsü.
Selam olsun köyünü derinden özleyen köylü yüreklere.
Köyünü terk etmek zorunda kalan köylü değil. Köylüyü köyünden gözyaşlarıyla koparanlar utansın.

11/29/09

MURSAL KÖYÜM OLDUĞU İÇİN GÜZEL

Köyüm mursal dağıyla taşıyla, havasıyla, suyuyla, malıyla, davarıyla, kurduyla, kuşuyla, yazıyla, kışıyla, insanıyla, kısaca doğasıyla, doğallığıyla hiç şüphesiz ki köylerin en güzeli değil. Ama mursal benim köyüm olduğu için güzel.
Köyüm mursal, ata yurdu, baba ocağı olduğu için güzel. Köyümde, doğduğum, köyümde dünyaya gözümü açtığım için köyüm güzel. Ölülükle belendiğim beşikte sallandığım için köyüm güzel. Çocukluk anılarımı köyümde yaşadığım için köyüm güzel. Önce yalın ayakla, sonra çarıkla daha sonra cizlevüt lastikle gezdiğim için köyüm güzel. Sap çekip düven sürdüğüm için, kuzu yayıp sığır güttüğüm için köyüm güzel. Tüm yoksulluğuna tüm mahrumiyetine rağmen, güzeldir benim köyüm. Köyüme hasretlik çekmek güzeldir. Derin derenin kaştan hasret gözyaşlarıyla ah çekerek köyüm mursalı görmek izlemek güzeldir.
Peki, Köyümüze gitsek, ev yapsak yazları orada yaşasak, temiz havasını koklasak, soğuk suyunu içsek. Göbelek, kuşburnu, kuzu oğlak, yemlik, madımalak toplasak, köyümüzdeki özlenen güzellikleri tekrar yaşar mıyız? Doya, hasret giderir miyiz? Köyümüze gitsek, Davara giden çobanlarımızı, kuzu, yayan, sap çeken çocuklarımızı, ekin deren ırgatanlarımızı, tuluk yayan, koyun inek sağan, analarımızı, tarla sulayan, tohum eken, herk eden, çüt süren babalarımızı görür müyüz? Tabii ki bunların hiç birini göremeyiz.
Bu gerçekleri özünde yüreğinde benliğinde beyninde, hiç hissetmeyen, düşünmeyen öleceğini aklına getirmeyip dünya malına tapan, köyümüz insanları da vardır. O insanlar akrabamda olsa benden çok uzaktırlar bana çok yabancıdırlar. Onlarla paylaşacağım hiçbir şey olamaz. Bu gerçekleri özünde yüreğinde benliğinde hisseden insanlar, yabancıda olsa bana çok yakındırlar, onlarla paylaşacağım çok şey vardır. Onlarla bu güzel duyguları paylaşmanın doyumsuz hazzını zevkini yaşamak beni çok mutlu eder.

10/12/08

AŞKA İNANIRMSIN

Sen rüyalara inanır mısın?
Anlatabilir misin hiç gitmediğin bir ormanı ?
Uyku tutmayan gecelerde hayal kurar mısın?
Sonra o hayallerin peşinden koşar mısın?
Karanlığı ya da aydınlığı tarif edebilir misin ?
Hatırlayabilir misin her gözyaşının sebebini?
Kimsesizliğe katlanabilir misin ?
Sebepsizce sevdiğini arayıp "canımsın" der misin?
Yağmurda umarsızca ıslanır mısın?
Ve inanır mısın her yağmurdan sonraki gökkuşağına?
Bilir misin unutmayı ya da hiç aklında yokken hatırlamayı?
Sahi sen "AŞK" a inanır mısın?

Şiir tadında yaşamak, duyguların dillenişine şahit olmak, sevginin, aşkın dizelerden, sözlerden uzanıp yüreğinize dokunduğunu hissetmek ve hislerinizde yalnız olmadığınızı anlamak adına... Duygularına kulak verenlerin grubu

KAHRAMAN TÜRK KADINI

17Mart 1923 Tarsus:
Mustafa Kemal İstasyon'dan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü. O'nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşe ile selamlar vererek, ilerledi. O sırada ansızın bir olayla karşılaştı.
Milli Mücadele'deki çete giysili bir kadın, Atatürk'ün yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu: - "Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!" Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile Çavuş) olduğunu fısıldadılar.
Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi: - "Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın."

AŞKTA GURUR

Aşkta gurur olur mu dedim
Yüreğim sus kalbini dinle dedi
Peki ya onu unutabilir miyim dedim
İçimdeki ses unutmayı kolay mı sandın dedi
Biraz düşündüm sessizce
Haykırdım bütün nefretimi yüzüne
Sustu sadece haklısın dedi
Dönüp arkamı gitmek istedim
Ama olmadı gururum aşkıma yenik düştü
Ve koşarak sarıldım ona
Anladım ki seviyorsan eğer ki gerçek sevgiyse
Adı aşkta gurur olmazmış olursa
Zaten onun adı aşk olmazmış..

DİKKAT EDİN

Söylediklerinize dikkat edin;
Düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin;
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin;
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin;
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin;
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin;
karakterinize dönüşür...

GÖZLER ISLANMADIKÇA GÖNÜLLERDE GÖK KUŞAĞI OLUŞMAZ.

Hayatta yanlışların yerine doğruları koymak istediğinde sunu anımsa, yapılacak ilk devrim insanin kendi içinde yapacağıdır. Evet ilk ve en önemli devrim budur. İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken, ne istediğini, hayattan ve insanlardan ne beklediğini bilmiyorken bir düşünce uğruna savaşmak yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir. Hayatini basitleştirme ve ucuz zevkler uğruna harcama onu. Hayat ilkbaharda dağlardaki karların erimesi kadar çabuk sona erer. Anlamadan bitiverir. Yasadığımız her saniye bize bahsedilmiş birer mucize olsa gerek. O kadar ki, geri alınması ve tekrar yaşanması olanaksız. Bunu bil ve her sıkıntılı anında bunu anımsa.

HAYAT ŞİİR DEĞİLSE NEDİR

Dürkü olmayan insan insan
Kalmasın dünyada diye
Ker gün deniz yıldızlarını denize fırlatmak için
Kaman yolunda buluşalım...
Kütün sönmüş deniz fenerlerini,
Yalnız deniz kızlarının yüreğini yakalım,
Yanalım hep beraber diyebilmek için,
Bir orman gibi kardeşçesine
Sarılabilmek için birbirimize

SEVGİ

SEVGİ
Acımak sevgi değildir, üstünlüğün kabulüdür.
Hoş görü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır
Bağımlılık sevgi değildir,gereksinimin karşılanmasıdır.
Sevgi değer vermesini bilmektir.
Yaşama hakkını kabul etmektir.
Sevgi var olmaktan kıvanç duymaktır.
Sevgi eşitliğin duyum sanmasıdır.

10/11/08

KİMİN İŞİ OLDUĞUNU KİMSE BİELEMEDİ

Öykümüzün kahramanı, herkes, birisi, herhangi biri ve hiç kimse adlı 4 kişidir. Ortada herkesin yapması gereken bir iş vardır.
Herkes bu işi kesinlikle birisinin yapacağına inanıyordur.
Herhangi birinin yapacağı bir işi, nedense hiç kimse üstüne almadı.
Birisi bu işe oldukça üzüldü.
Çünkü yapılması gereken iş herkesin işiydi.
Fakat bu işi herkesin yapamayacağını hiç kimse aklına bile getirmemişti.
Herkes ise konuyu nasılsa herhangi biri yapar gözüyle bakıyordu.
Sonunda, herkes herhangi birinin yapabileceği, fakat kimsenin yapamadığı bu işin suçunu birisinin omuzlarına yükledi

HAYAT KURABİYESİ

Bir tutam huzur koyalım
Birazda mutluluk
Acıları kavurup köşede bırakalım
Aldığımız sevgileri havanda dövelim
Kinleri süzelim elekten
Un haline getirelim hayal kırıklıklarını
Umut suyu ile yumuşatalım
Birazda şeker ilave edip karıştıralım
Hamuru yapıp aşk fırınına atalım pişsin
İşte sizlere hayat kurabiyesi
İsteyenler bunu sevgi sosuyla yesin
İsteyen içinde hüzünlü seçsin
Yaşanacak tek bir hayat varAcısıyla tatlısıyla onu yaşayalım

KELEBEKLERİ İNCİTMEYİN


Adam fısıldadı. “Tanrım konuş benimle” ve bir kuş cıvıldadı ağaçta
Ama adam duymadı. Sonra adam bağırdı. “Tanrım konuş benimle”
Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı. Ama adam dinlemedi onu.
Adam etrafına bakındı ve “ tanrım seni görmeme izin ver” dedi.
Ve bir yıldız parladı gök yüzünde. Ama adam fakına varmadı.
Ve yüksek sesle haykırdı. “tanrım bana bir mucize göster”
Ve bir bebek doğdu bir yerlerde. Ama adam bunu bilemedi.
Sonra çaresizlik içinde sızlandı. Dokun bana tanrım, Ve burada olduğunu anlamamı sağla, ne olur”
Bir kelebek kondu adamın omzuna.
Ve adam kelebeği , elinin tersiyle uzaklaştırdı.

EŞEKLİĞİN TARİHİ

Allah eşeği yarattı ve ona dedi ki, -sen bir eşeksin. Sabahtan akşama kadar yorulmadan, yakınmadan çalışacaksın ve ağır yükleri sırtında taşıyacaksın, ot yiyeceksin, az akıllı olacaksın. Ve elli yıl yaşayacaksın.
Eşek cevap verdi. Elli yıl böyle bir hayat için, çok fazla, lütfen bana 30 yıldan fazla verme. Dedi ve böyle oldu.
Sonra Allah köpeği yarattı, ve ona dedi ki, sen bir köpeksin. İnsanların mallarını koruyacaksın. Onlara en yakın dost olacaksın. Onlardan geriye kalan artıkları yiyeceksin. Ve 25 yıl yaşayacaksın.
Köpek cevap verdi. Allahlım 25 yıl böyle yaşamak çok fazla bana 10 yıl yeder. Ve böyle oldu.
Daha sonra Allah maymunu yarattı. Ve dedi ki, sen bir maymunsun, ağaçtan ağaca atlayıp, sallanacak ve bir aptal gibi dolaşacaksın, insanları eğelendireceksin. Ve 20 yıl yaşayacaksın.
Maymun cevap verdi. Allahlım 20 yıl dünyanın palyaçosu olarak yaşamak çok. Bana 10 yıldan fazla verme dedi, ve öyle oldu.
Allah en sonunda insanı yarattı ve ona dedi ki, sen bir insansın, dünyada yaşacaksın. Tek düşünen canlı olacaksın. Diğer yaratılmışlara zekanı kullanarak, hükmedeceksin. Ve 20 yıl yaşacaksın.
İnsan cevap verdi, insan olmak için 20 yıl yetmez. Lütfen bana, eşekten kalan 20 yılı, köpekten artan 15 yılı ve maymundan artan 10 yılı bana ver. Dedi
Allah kabul etti. Ve insan 20 yıl insan olarak yaşadı. Sonra evlendi, 20 yıl eşek olarak sabahtan akşama kadar çalıştı, ağır yükleri taşıdı, sonra çocukları oldu. 15 yıl köpek gibi yaşadı, evini korudu, aileden arta kalanları yedi. Sevgi bekledi. Sonra ilerleyen yaşında 10 yıl maymun olarak yaşadı. Aptal gibi davrandı ve torunlarını eğelendirdi. Palyaçoluk yaptı.
Ve insan bugüne kadar böyle yaşayıp gitti. 19.04.2003

HAYAT NEDİR

Hayat; çetele tutmak değildir.
Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın,çıkıyor olduğun veya çıkacağın demekte değildir.
Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın veya kimlerin seni sevdiği de değildir
Hayat; ayakkabıların, saçın, derinin rengi değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir,
Aslında, hayat, notlar, para giysiler, girmeyi başardığın yada başaramadığın okullar da değildir.
Hayat; kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk ve sadakattir.
Arkadaşlarına destek olmak v e nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
Hayat kıskançlığı yenmek, önemsenmeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir.
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip oldukları değil, kendilerini olduğu gibi görmektir,
Her şeyden önemlisi, hayatı .başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimden ibarettir. 19.04.2003

SEVGİ

Sevgi sabırdır, iyilik doludur
Sevgi kibirli, gururlu ve kıskanç değildir
Sevgi nezaketsiz, bencil, tedirgin değildir
Sevgi geçmiş kusurların çetelesini tutmaz
Sevgi kötülüklerle bir arada mutlu olmaz
Sevgi asla vazgeçmez
İnancı, umudu ve sabrı asla tükenmez
Sevgi ebedidir
İnanç, umut, sevgi üç kavram vardır.
Ama üçünün arasında en büyüğü SEVGİDİR