CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM
CHP üyesi olarak bende parti büyüklerimizi uyarıyorum ve onlara diyorum ki, CHP’nin iki tane ebedi ve ezeli düşmanı vardır.
1- CHP’nin içinde ki düşmanları
2- CHP’nin dışındaki düşmanları
Çok büyük bir iddia ile söylüyorum ki, CHP’nin parti içindeki düşmanları insanlar değildir. Hiç bir zamanda insanlar olmamıştır.
Suçu, kabahati, hatayı, yanlışı, doğruyu, başarısızlığı, başarıyı, haklıyı haksızlığı, doğruyu yanlışı insanlarda arayanlar tarihi yanılgının içine düşmektedirler. Tarihi yanılgıdan dönülmediği sürece CHP’de iç barışı, huzuru, güveni, dayanışmayı, parti içi demokrasiyi, örgüt içi disiplini sağlanmak imkânsızdır. Bunlara çok yeni iki somut örnek vereceğim.
Mersinde seçimlerde kavga oluyor. Bir parti büyüğümüz sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, AKP’nin diline düşmeyin. Neyinizi paylaşamıyorsunuz? Haber TV. De yayınlanıyor.
İstanbul il kongresinde parti içinde itiş kakışlar oluyor. Genel başkanımız sert çıkıyor. Kavga edenlere diyor ki, beni eleştirirseniz saygıyla karşılarım ama partiye zarar vereni asla affetmem. Haber TV’de yayınlanıyor.
Tüm örgüt birimlerinde benzeri sorunlar yaşanıyor. Kavga, itiş kakış olmasa da, haberlere yansımasa da çok kalpler kırılıyor. Çok büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, adaletsizlikler oluyor. Seçilmek için orantısız güç kullanılıyor. Hiç hak etmeyenler seçiliyor. Sonrada seçilenler diyor ki, şimdi el ele, kol kola verme zamanı. Şimdi birlik beraberlik zamanı. İşte bu insanı kahrediyor. Yiğidi kılıç kesmiyor ama bir acı söz öldürüyor. Çünkü yapanın yaptığı her şey yanına kar kalıyor.
İŞTE BU ANLAMDA CHP’DE AZICIK DEMOKRASİ VARSA CHP ÜYESİ OLARAK BENDE PARTİ BÜYÜKLERİMİZİ UYARIYORUM.
Parti içinde özellikle seçimlerde, yaşanan çok büyük haksızlıkların, adaletsizliklerin, eşitsizliklerin, disiplinsizliklerin ilkesiz ve kuralsız davranışların, (seçimlerde) orantısız güç kullananların önüne geçmediğiniz, bunları yapanlardan hesap sormadığınız, parti disiplinini, parti tüzüğünü, parti hukukunu işletip uygulamaya koymadığınız sürece, olup bitenleri anlamazlıktan, görmezlikten, duymazlıktan geldiğiniz ve sadece uyarılarla yetindiğiniz sürece, yapanların yaptıkları yanlarına kar kaldığı sürece, partiye en büyük zararı siz vermiş olursunuz.
Öncelikle parti içindeki sorunları çözmediğimiz sürece dışımızdaki güçlere karşı örgütlü gücü oluşturmakta çok zorluk çekeriz. Çekiyoruz da.
Ya otoritenin kurallarına ya demokrasinin kurallarına uymak ve uygulamak zorundayız. 14.05.2012
Bu Blogda Ara
5/13/12
5/12/12
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜTÜ GENÇLİK KONGRESİ
CHP BURSA YILDIRIM İLÇE ÖRGÜTÜ GENÇLİK KONGRESİ
Atamızın yurdumuzu düşman işgalinden kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı tarihin yıl dönümünde. (yani gençlik ve spor bayramının kutlandığı tarihte 19.5.2012 ) üyesi olduğum Bursa CHP Yıldırım İlçe Örgütü gençlik kolu kongresinin yapılacağını, gençlik kolu başkan adaylarımızdan Sinan Nergiz kardeşimin facebook sayfasında yayınladığı etkinlikten öğrenmiş bulunuyorum. Bursa dışında olduğumdan kongreye katılamayacağım için gerçekten çok üzgünüm.
Çok değerli gençlerimiz
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk vatanımızın korunmasını gençlerimize, CHP’sinin ve cumhuriyetin kazanımlarının korunmasında halkımıza ve CHP’lilere emanet etmiştir.
CHP’sinin gençlerimize, ekmek, su, hava ve güneş kadar ihtiyacı olduğu hepimiz tarafından özellikle ak saçlı sosyal demokratlar tarafından bilinen bir gerçektir. Çünkü gençlik partimizin dizlerindeki güçtür, enerjidir.
Üzülerek ifade ediyorum ki, partimizin CHP’sinin gücü, enerjisi çok ama çok zayıflamıştır. Zayıflatılmıştır. Yıllardan beri yoluna yürümekte, ilerlemekte güçlük çekmektedir. İşte tam bu böyle bir zamanda Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yapılacak gençlik kurultayının partimize güç ve enerji vereceğinden zerre kadar kuşku duymuyorum.
Gençlerimize hayati derecede önemli bulduğum bazı ÖNERİLERİM iletmek istiyorum.
Ne kadar güçlüklerle ve zorluklarla karşılaşırsanız, karşılaşın özgürlüğünüzden, bağımsızlığınızdan asla ve asla taviz vermeyin.
Kendinizden başka hiç kimseye hiç bir gerekçeyle bağlı ve bağımlı olmayın.
Gücünüzü, yetkinizi partimizin tüzüğünden, çalışma ilkelerinden alın.
Parti içinde özerk ve bağımsız bir organ olduğunuzu sakın aklınızdan çıkarmayın.
Sizin dışınızda sizden başka, size hiç kimsenin hiçbir gerekçeyle müdahale etmesine sakın ola ki izin vermeyin.
Kendi sorunlarınızı kendi içinizde demokratik yollardan çözün.
Yapacağınız tüm iş ve işlemleri, alacağınız kararları mutlaka ama mutlaka yazılı belgelere, bilgilere dayandırın.
EN ÖNEMLİ ÖNERİM İSE
Size yalvararak söylüyorum, aranızda örgüt çalışmalarınızda düzenleyeceğiniz, yapacağınız irili ufaklı gündemli gündemsiz tüm
toplantılarınızda toplantı usulüne, yöntemine kurallarına, toplantı disiplinine toplantı adabına her ne pahasına olursa olsun mutlaka uyun ve uygulayın. Bu konuda taviz vermeyin esnek davranmayın.
Toplantı kurallarına, usul ve yönetmelerine, toplantı disiplinine hiçbir zaman, uymayan uygulamayan bu sayede var olan ve varlıklarını sürdüren il ve ilçe başkan ve yönetimlerine örnek olmanızı diliyorum.
Sakın unutmayın demokrasinin, eşitliğin, adaletin sihri, formülü inanın toplantılarda uyacağınız uygulayacağınız ilke ve kurallarda gizlidir.
Partili ve partisiz tüm gençlerimizi en içten duygularımla sevgi ve saygıyla selamlıyor. İlçe Gençlik kongrenizin partimiz ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. 13.05.2012
Atamızın yurdumuzu düşman işgalinden kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı tarihin yıl dönümünde. (yani gençlik ve spor bayramının kutlandığı tarihte 19.5.2012 ) üyesi olduğum Bursa CHP Yıldırım İlçe Örgütü gençlik kolu kongresinin yapılacağını, gençlik kolu başkan adaylarımızdan Sinan Nergiz kardeşimin facebook sayfasında yayınladığı etkinlikten öğrenmiş bulunuyorum. Bursa dışında olduğumdan kongreye katılamayacağım için gerçekten çok üzgünüm.
Çok değerli gençlerimiz
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk vatanımızın korunmasını gençlerimize, CHP’sinin ve cumhuriyetin kazanımlarının korunmasında halkımıza ve CHP’lilere emanet etmiştir.
CHP’sinin gençlerimize, ekmek, su, hava ve güneş kadar ihtiyacı olduğu hepimiz tarafından özellikle ak saçlı sosyal demokratlar tarafından bilinen bir gerçektir. Çünkü gençlik partimizin dizlerindeki güçtür, enerjidir.
Üzülerek ifade ediyorum ki, partimizin CHP’sinin gücü, enerjisi çok ama çok zayıflamıştır. Zayıflatılmıştır. Yıllardan beri yoluna yürümekte, ilerlemekte güçlük çekmektedir. İşte tam bu böyle bir zamanda Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yapılacak gençlik kurultayının partimize güç ve enerji vereceğinden zerre kadar kuşku duymuyorum.
Gençlerimize hayati derecede önemli bulduğum bazı ÖNERİLERİM iletmek istiyorum.
Ne kadar güçlüklerle ve zorluklarla karşılaşırsanız, karşılaşın özgürlüğünüzden, bağımsızlığınızdan asla ve asla taviz vermeyin.
Kendinizden başka hiç kimseye hiç bir gerekçeyle bağlı ve bağımlı olmayın.
Gücünüzü, yetkinizi partimizin tüzüğünden, çalışma ilkelerinden alın.
Parti içinde özerk ve bağımsız bir organ olduğunuzu sakın aklınızdan çıkarmayın.
Sizin dışınızda sizden başka, size hiç kimsenin hiçbir gerekçeyle müdahale etmesine sakın ola ki izin vermeyin.
Kendi sorunlarınızı kendi içinizde demokratik yollardan çözün.
Yapacağınız tüm iş ve işlemleri, alacağınız kararları mutlaka ama mutlaka yazılı belgelere, bilgilere dayandırın.
EN ÖNEMLİ ÖNERİM İSE
Size yalvararak söylüyorum, aranızda örgüt çalışmalarınızda düzenleyeceğiniz, yapacağınız irili ufaklı gündemli gündemsiz tüm
toplantılarınızda toplantı usulüne, yöntemine kurallarına, toplantı disiplinine toplantı adabına her ne pahasına olursa olsun mutlaka uyun ve uygulayın. Bu konuda taviz vermeyin esnek davranmayın.
Toplantı kurallarına, usul ve yönetmelerine, toplantı disiplinine hiçbir zaman, uymayan uygulamayan bu sayede var olan ve varlıklarını sürdüren il ve ilçe başkan ve yönetimlerine örnek olmanızı diliyorum.
Sakın unutmayın demokrasinin, eşitliğin, adaletin sihri, formülü inanın toplantılarda uyacağınız uygulayacağınız ilke ve kurallarda gizlidir.
Partili ve partisiz tüm gençlerimizi en içten duygularımla sevgi ve saygıyla selamlıyor. İlçe Gençlik kongrenizin partimiz ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. 13.05.2012
5/10/12
BENCE HEDEFİ TAM 12 DEN VURAN BİR YAZI
BENCE HEDEFİ TAM 12 DEN VURAN BİR YAZI
Demokratım diyen, demokrasiye azıcık inanan ve özümseyen, demokrasiye azıcık olun saygısı olan, hiç bir kimse, hiç bir zaman, hiç bir yerde, istediği kişilerle, canı istediği zaman hiç bir gerekçeyle toplantı yapmaz. Yapamaz. yapmamalıdır. NEDEN?
Çünkü demokrasi buna müsaade etmez. Çünkü demokrasi toplantılarda doğar, demokrasinin, havası, suyu, güneşi, toprağı toplantılardır. Toplantılarda, tarafsız ve eşit ve adil olarak uygulanan ve herkesin titizlikle uyması ve uygulaması gereken toplantı ilke ve kurallarıdır. Toplantı usul ve yöntemleridir. Toplantı disiplinidir, toplantı hukukudur, toplantı adabıdır.
İşte bu nedenle toplantılar, sadece toplantıyı düzenleyen kişi yâda kişileri değil, o kişi yâda kişilerin üyesi olduğu örgütü, örgüt yönetimini, örgüt üyelerinin her birisini eşit derecede ilgilendirir.
Örgüt yönetiminin, örgüt üyelerinin bilgisi ve izni dışında hangi gerekçeyle olursa olsun, yapılan toplantılar, demokrasiye ihanettir. demokrasiyi beslemez yaşatmaz var etmez. Tam aksine demokrasiyi zayıflatır, öldürür ve yok eder.
İşte CHP’de bir yerlere seçilmek, demokrasiye uygun olarak yapılmayan toplantılarda, kendini ifade etmek için antidemokratik yöntemlerle kurulan grupların, kutupların, hiziplerin, etkili, yetkili, etiketli, paralı kişilerin ve onlara bağımlı olan zayıf kişilerin yaptıkları budur.
Bu yol ve yöntemlerle, kapalı kapılar ardında, ahbap çavuş ilişkisiyle birçok parti üyesinden habersiz olarak yapılan gizli toplantılarda kendini (kendilerini) tanıtarak, seçilen kişiler, örgüt içinde üyeler arasında eşitliği, adaleti, hakkı hukuku hangi yüzle, hangi hakla, nasıl savunacaktır. Nasıl güven verecektir. Kendilerini var etmeden üyeleri nasıl var edecektir? Parti içi demokrasiyi nasıl uygulayacaktır?
Bu anlayış, bu uygulama ve bu zihniyet içinde olanlar, demokrasiden özür dilemedikçe, örgüt önünde özeleştiride bulunmadıkça, teşhir edilmedikçe, bu alışkanlıktan tümüyle vazgeçilmedikçe, sahte demokrasi maskeleri düşürülmedikçe CHP’de parti içi demokrasi aldatmaca, oyalamaca ve avutmada olarak kalmaya mecbur ve mahkûmdur.
Toplantı kurallarına uymadan ve uygulamadan bunun mücadelesin, seçilmeden ve seçildikten sonra vermeden güzel ve etkili konuşmak, güzel değerlerden dem vurmak, özveride bulunmak, çok çalışmak oyalamanın, avutmanın, kandırmanın kılıfıdır.
Asıl ve esas olan örgütte, insanlar değiştikçe değişmeyecek olan, kalıcı ilke ve kuralların varlığıdır. Örgütlü yaşamın pratiğinde ilke ve kuralların hayat bulmasıdır. Örgütün anayasası olan tüzük hükümlerine uymaktır, uymayanları uyarmaktır. Görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmektir. Çalışmayı, görevi, yetki ve sorumluluğu örgüt tabanında üyeler arasında alabildiğine yaymak ve yaygınlaştırmaktır. Üyelerin örgütle ilgili her türlü bilgiye belgeye engelsiz olarak ulaşabilmesini sağlamaktır. Açıklıktır. Demokrasi işte budur?
Demokratım diyen, demokrasiye azıcık inanan ve özümseyen, demokrasiye azıcık olun saygısı olan, hiç bir kimse, hiç bir zaman, hiç bir yerde, istediği kişilerle, canı istediği zaman hiç bir gerekçeyle toplantı yapmaz. Yapamaz. yapmamalıdır. NEDEN?
Çünkü demokrasi buna müsaade etmez. Çünkü demokrasi toplantılarda doğar, demokrasinin, havası, suyu, güneşi, toprağı toplantılardır. Toplantılarda, tarafsız ve eşit ve adil olarak uygulanan ve herkesin titizlikle uyması ve uygulaması gereken toplantı ilke ve kurallarıdır. Toplantı usul ve yöntemleridir. Toplantı disiplinidir, toplantı hukukudur, toplantı adabıdır.
İşte bu nedenle toplantılar, sadece toplantıyı düzenleyen kişi yâda kişileri değil, o kişi yâda kişilerin üyesi olduğu örgütü, örgüt yönetimini, örgüt üyelerinin her birisini eşit derecede ilgilendirir.
Örgüt yönetiminin, örgüt üyelerinin bilgisi ve izni dışında hangi gerekçeyle olursa olsun, yapılan toplantılar, demokrasiye ihanettir. demokrasiyi beslemez yaşatmaz var etmez. Tam aksine demokrasiyi zayıflatır, öldürür ve yok eder.
İşte CHP’de bir yerlere seçilmek, demokrasiye uygun olarak yapılmayan toplantılarda, kendini ifade etmek için antidemokratik yöntemlerle kurulan grupların, kutupların, hiziplerin, etkili, yetkili, etiketli, paralı kişilerin ve onlara bağımlı olan zayıf kişilerin yaptıkları budur.
Bu yol ve yöntemlerle, kapalı kapılar ardında, ahbap çavuş ilişkisiyle birçok parti üyesinden habersiz olarak yapılan gizli toplantılarda kendini (kendilerini) tanıtarak, seçilen kişiler, örgüt içinde üyeler arasında eşitliği, adaleti, hakkı hukuku hangi yüzle, hangi hakla, nasıl savunacaktır. Nasıl güven verecektir. Kendilerini var etmeden üyeleri nasıl var edecektir? Parti içi demokrasiyi nasıl uygulayacaktır?
Bu anlayış, bu uygulama ve bu zihniyet içinde olanlar, demokrasiden özür dilemedikçe, örgüt önünde özeleştiride bulunmadıkça, teşhir edilmedikçe, bu alışkanlıktan tümüyle vazgeçilmedikçe, sahte demokrasi maskeleri düşürülmedikçe CHP’de parti içi demokrasi aldatmaca, oyalamaca ve avutmada olarak kalmaya mecbur ve mahkûmdur.
Toplantı kurallarına uymadan ve uygulamadan bunun mücadelesin, seçilmeden ve seçildikten sonra vermeden güzel ve etkili konuşmak, güzel değerlerden dem vurmak, özveride bulunmak, çok çalışmak oyalamanın, avutmanın, kandırmanın kılıfıdır.
Asıl ve esas olan örgütte, insanlar değiştikçe değişmeyecek olan, kalıcı ilke ve kuralların varlığıdır. Örgütlü yaşamın pratiğinde ilke ve kuralların hayat bulmasıdır. Örgütün anayasası olan tüzük hükümlerine uymaktır, uymayanları uyarmaktır. Görev yetki ve sorumluluk sınırlarının neler olduğunu bilmektir. Çalışmayı, görevi, yetki ve sorumluluğu örgüt tabanında üyeler arasında alabildiğine yaymak ve yaygınlaştırmaktır. Üyelerin örgütle ilgili her türlü bilgiye belgeye engelsiz olarak ulaşabilmesini sağlamaktır. Açıklıktır. Demokrasi işte budur?
5/09/12
KEŞKEEEE ADALETİN ÖZGÜRLÜĞÜN, EŞİTLİĞİN, DEMOKRASİNİN, HAKKIN, HUKUKUN NE OLDUĞUNU HİÇ BİLMESEYDİM YÂDA CHP’Lİ OLMASAYDIM.
KEŞKEEEE ADALETİN ÖZGÜRLÜĞÜN, EŞİTLİĞİN, DEMOKRASİNİN, HAKKIN, HUKUKUN NE OLDUĞUNU HİÇ BİLMESEYDİM YÂDA CHP’Lİ OLMASAYDIM.
Bir yurttaş olarak, bir CHP üyesi olarak, özellikle son iki yıldan beri ülkemde ve CHP’de olup bitenlerin, yaşananların farkındayım. İnternette paylaştığım Yazılarımı okuyan bazı CHP’liler diyorlar ki, neden hiç AKP hakkında yazmıyorsun da hep CHP hakkında yazıyorsun? Bu soruya birçok açıdan birçok yanıt verilebilir.
Değerli dostlarım, sevgili CHP liler beni, öncelikle üyesi olduğum partim ve partim içinde olup bitenler ilgilendiriyor. AKP Hakkında, AKP’nin yaptıkları ve yapacakları hakkında, hem eski genel başkanımız, hem yeni genel başkanımız, grup toplantılarında, mitinkilerde, günlük haberlerde, o kadar çok anlatıyorlar ki, inanın AKP’yi CHP’den çok daha iyi tanır bilir olduk.
Aslında AKP’ye çok kızıyorum. Çünkü AKP yüzünden partimiz içinde olup bitenleri konuşamıyoruz. Ne zaman CHP örgütleri içinde yaşanan olumsuzluklar, gündeme gelse, eleştirilse AKP’ye malzeme olmayın, birlik beraberlik zamanı, dayanışma zamanı vb. gibi uyarılarda ikazlar hazır. AKP gerekçe gösterilerek Parti içinde yaşanan, sorunların, haksızlıkların, adaletsizliklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Seçimlerde yâda örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor.
Keşkeeeee ya adalet, eşitlik, özgürlük, hak, hukuk, demokrasi hakkında hiç bir şey bilmeseydim. Öğrenmeseydim. Yâda hiç CHP üyesi olmasaydım. Ama hem CHP üyesiyim hem de adaletin, özgürlüğün, eşitliğin, hakkın, hukukun, demokrasinin ne olduğunu az çok biliyorum.(internette hepsi yazıyor)
Basın medya önünde Hep birlikte parti içi seçim sürecini yaşıyoruz. Pati üyesi olarak seçimlerde yapılan, yaşanan adaletsizliğe eşitsizliğe haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkıyoruz. Öğrendiğimiz değerler üzerinden Hakkımızı arıyoruz. Tartışıyoruz. Zaman zaman kavga ediyoruz. Parti büyüklerinden, Seçilmiş olanlardan, seçilecek olanlardan yada onlara yakın olanlardan, olup biteni bilmeyen partililerimizden uyarı ikaz alıyoruz.
Kavga etmeyin, sorun çıkarmayın, AKP ye malzeme olmayın diyorlar. Kavganın tartışmanın nedenlerini hiç sormuyorlar araştırmıyorlar. Seçimlerde ya da örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstünü örtüyorlar. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor. Demokrasi böylemi olur. Önce İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına, yoksa kimse bize inanmaz güvenmez.09.05.2012
Bir yurttaş olarak, bir CHP üyesi olarak, özellikle son iki yıldan beri ülkemde ve CHP’de olup bitenlerin, yaşananların farkındayım. İnternette paylaştığım Yazılarımı okuyan bazı CHP’liler diyorlar ki, neden hiç AKP hakkında yazmıyorsun da hep CHP hakkında yazıyorsun? Bu soruya birçok açıdan birçok yanıt verilebilir.
Değerli dostlarım, sevgili CHP liler beni, öncelikle üyesi olduğum partim ve partim içinde olup bitenler ilgilendiriyor. AKP Hakkında, AKP’nin yaptıkları ve yapacakları hakkında, hem eski genel başkanımız, hem yeni genel başkanımız, grup toplantılarında, mitinkilerde, günlük haberlerde, o kadar çok anlatıyorlar ki, inanın AKP’yi CHP’den çok daha iyi tanır bilir olduk.
Aslında AKP’ye çok kızıyorum. Çünkü AKP yüzünden partimiz içinde olup bitenleri konuşamıyoruz. Ne zaman CHP örgütleri içinde yaşanan olumsuzluklar, gündeme gelse, eleştirilse AKP’ye malzeme olmayın, birlik beraberlik zamanı, dayanışma zamanı vb. gibi uyarılarda ikazlar hazır. AKP gerekçe gösterilerek Parti içinde yaşanan, sorunların, haksızlıkların, adaletsizliklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Seçimlerde yâda örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstü örtülüyor. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor.
Keşkeeeee ya adalet, eşitlik, özgürlük, hak, hukuk, demokrasi hakkında hiç bir şey bilmeseydim. Öğrenmeseydim. Yâda hiç CHP üyesi olmasaydım. Ama hem CHP üyesiyim hem de adaletin, özgürlüğün, eşitliğin, hakkın, hukukun, demokrasinin ne olduğunu az çok biliyorum.(internette hepsi yazıyor)
Basın medya önünde Hep birlikte parti içi seçim sürecini yaşıyoruz. Pati üyesi olarak seçimlerde yapılan, yaşanan adaletsizliğe eşitsizliğe haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkıyoruz. Öğrendiğimiz değerler üzerinden Hakkımızı arıyoruz. Tartışıyoruz. Zaman zaman kavga ediyoruz. Parti büyüklerinden, Seçilmiş olanlardan, seçilecek olanlardan yada onlara yakın olanlardan, olup biteni bilmeyen partililerimizden uyarı ikaz alıyoruz.
Kavga etmeyin, sorun çıkarmayın, AKP ye malzeme olmayın diyorlar. Kavganın tartışmanın nedenlerini hiç sormuyorlar araştırmıyorlar. Seçimlerde ya da örgüt çalışmalarında yaşanan, haksızlıkların adaletsizliklerin, usulsüzlüklerin, başarısızlıkların üstünü örtüyorlar. Bana göre çok ciddi yanlış yapılıyor. Demokrasi böylemi olur. Önce İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına, yoksa kimse bize inanmaz güvenmez.09.05.2012
CHP’NİN BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR PARTİ OLDUĞUNDAN, HİÇ BİR ZAMAN KUŞKUYA DÜŞMEDİM
CHP’NİN BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR PARTİ OLDUĞUNDAN, HİÇ BİR ZAMAN KUŞKUYA DÜŞMEDİM
CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun kanıtı, 88 yıldır iç ve dış düşmanların açık gizili saldırılarına rağmen her türlü engellere ve zorluklara rağmen, varlığını ve yaşamını sürdürmüştür. Ve bugün dimdik, sapa sağlam ayaktadır. Ulu bir çınar gibi kökü ana dolunun bağrında ve çok derindedir
Çünkü CHP’sinin hamuru Kuvayı milliye ruhuyla, bağımsızlıkla, özgürlükle yoğrulmuştur. Başarılarla dolu tarihi geçmişi, sahip olduğu üstün değerler, tecrübeler Atatürk gibi büyük bir liderin CHP’ kurucusu ve başkanı olması, CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun en somut kanıtıdır.
CHP 20 yıla yakın bir süredir, ana muhalefet partisi olarak kaldıysa, iktidar olamadıysa, bunun sorumlusu 88 yıldır CHP ’yi oylarıyla besleyen, oylarıyla ayakta tutan, inançlı, kararlı vefakâr üyeleri değildir.
CHP’nin 20 yıl içinde iktidar olamayışının sorumlusu, CHP üzerinden, rant elde etmek, koltuk kapmak hesabı içinde olanlardır. CHP adını ve amblemi (6 oku kıllanarak) hava atmak isteyenlerdir. CHP’nin halkın çıkarını değil, Küçük olsun benim olsun diyenlerdir. CHP kapılarını halka, üyelere kapatanlardır. Ve ne yazık ki onların miadı iktidarı AKP’ye teslim ettikten sonra dolmuş ve kullanılamaz hale gelmiştir.
Başka bir anlatımla, 20 yıla yakın bir süredir CHP’nin iktidar olamayışının sorumlusu, 20 yıldır parti yönetimlerinde bulunanlardır. Atatürkçülük, devrimcilik, emperyalizm, kapitalizm, eşitlik, adalet, özgürlük, demokrasi söylemleriyle kendilerini ve halkı avutanlar, uyutanlar ve oyalayanlardır. kolay ve kestirme yolu tercih eden anlayış, zihniyet, uygulamalardır.
İşte bu nedenle CHP’ en büyük mücadeleyi öncelikle kendi içinde kendine yönelik olarak vermelidir. CHP kişilerin değişmesi, bir şey ifade etmiyor. CHP’ye insanlar ve insanların gücü değil, CHP’nin çalışma ilkeleri, kuralları, politikaları, beğenelim, beğenmeyelim tüzüğü, parti disiplini parti hukuku, parti içi demokrasi hâkim olmalıdır.
CHP taşra örgütlerinin 20 yıldır alışık olduğu hantal, bencil, beleşçi ve uyuşuk yapıdan kurtulmanın ne kadar zor olduğunu, delege ve ilçe yönetimi seçimlerinde gördüm, yaşadım ve anladım.
Kemal Kılıçdaroğlu ve çalışma arkadaşlarının öncülüğünde bu zor ve sıkıntılı günleri başarıyla atlatılacağına ve CHP’nin iktidar olacağına inanıyorum. 9.5.2012
CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun kanıtı, 88 yıldır iç ve dış düşmanların açık gizili saldırılarına rağmen her türlü engellere ve zorluklara rağmen, varlığını ve yaşamını sürdürmüştür. Ve bugün dimdik, sapa sağlam ayaktadır. Ulu bir çınar gibi kökü ana dolunun bağrında ve çok derindedir
Çünkü CHP’sinin hamuru Kuvayı milliye ruhuyla, bağımsızlıkla, özgürlükle yoğrulmuştur. Başarılarla dolu tarihi geçmişi, sahip olduğu üstün değerler, tecrübeler Atatürk gibi büyük bir liderin CHP’ kurucusu ve başkanı olması, CHP’nin büyük ve güçlü oluşunun en somut kanıtıdır.
CHP 20 yıla yakın bir süredir, ana muhalefet partisi olarak kaldıysa, iktidar olamadıysa, bunun sorumlusu 88 yıldır CHP ’yi oylarıyla besleyen, oylarıyla ayakta tutan, inançlı, kararlı vefakâr üyeleri değildir.
CHP’nin 20 yıl içinde iktidar olamayışının sorumlusu, CHP üzerinden, rant elde etmek, koltuk kapmak hesabı içinde olanlardır. CHP adını ve amblemi (6 oku kıllanarak) hava atmak isteyenlerdir. CHP’nin halkın çıkarını değil, Küçük olsun benim olsun diyenlerdir. CHP kapılarını halka, üyelere kapatanlardır. Ve ne yazık ki onların miadı iktidarı AKP’ye teslim ettikten sonra dolmuş ve kullanılamaz hale gelmiştir.
Başka bir anlatımla, 20 yıla yakın bir süredir CHP’nin iktidar olamayışının sorumlusu, 20 yıldır parti yönetimlerinde bulunanlardır. Atatürkçülük, devrimcilik, emperyalizm, kapitalizm, eşitlik, adalet, özgürlük, demokrasi söylemleriyle kendilerini ve halkı avutanlar, uyutanlar ve oyalayanlardır. kolay ve kestirme yolu tercih eden anlayış, zihniyet, uygulamalardır.
İşte bu nedenle CHP’ en büyük mücadeleyi öncelikle kendi içinde kendine yönelik olarak vermelidir. CHP kişilerin değişmesi, bir şey ifade etmiyor. CHP’ye insanlar ve insanların gücü değil, CHP’nin çalışma ilkeleri, kuralları, politikaları, beğenelim, beğenmeyelim tüzüğü, parti disiplini parti hukuku, parti içi demokrasi hâkim olmalıdır.
CHP taşra örgütlerinin 20 yıldır alışık olduğu hantal, bencil, beleşçi ve uyuşuk yapıdan kurtulmanın ne kadar zor olduğunu, delege ve ilçe yönetimi seçimlerinde gördüm, yaşadım ve anladım.
Kemal Kılıçdaroğlu ve çalışma arkadaşlarının öncülüğünde bu zor ve sıkıntılı günleri başarıyla atlatılacağına ve CHP’nin iktidar olacağına inanıyorum. 9.5.2012
5/08/12
GÖNÜL DOSTLARIMA, BENDE GÖNÜL DOSTUYUM DİYEN GÜZEL İNSANLARA ANTALYADAN MEKTUBUM VAR.
GÖNÜL DOSTLARIMA, BENDE GÖNÜL DOSTUYUM DİYEN GÜZEL İNSANLARA ANTALYADAN MEKTUBUM VAR.
Çok değerli gönül dostlarım, kızımın ve damadın daveti üzerine hem ziyaret, hem tatil amaçlı Olarak eşimle birlikte Antalya’ya geldik. Bir haftadır Antalya’dayız.
Ev Uncalı mahallesinde Bugün 5.50 de evden çıktım. 23 Nisan egemenlik parkında tempolu olarak 40 dakika süren sabah yürüyüşümü yaptım. 6.45de eve geldim. Kimseyi rahatsız etmeden ekmeğin arasına bireyler koyup Konyaaltı sahile geldim. Biraz güneşlenip denize kısa süreli olarak denize girdim. Güneşlenirken birden bir size mektup yazmak içimden geldi. (Kâğıdımı kalemimi hiç yanımdan ayırmam) ve yazmaya başladım. Buraya kadar olan bölümü eve döndükten sonra ekledim.
SEVGİLİ GÖNÜL DOSTLARIM
Şu anda Antalya’da Konyaaltı sahilindeyim. Saatime bakıyorum. Tam 9.10 dakika geçiyor. Denizle aramdaki mesafe 3 metre kadar. Deniz hafif dalgalı. Kıyıya vuran dalgaları izliyorum. Dalgaların sesini dinliyorum. Denizi seviyorum. Yüzmesini biliyorum ama boyumu geçen yerlere gidemiyorum. Korkumu yenemedim.
Denize gireceğin an suyun soğuk olduğunu hissediyorsun. Ama girinceye çıkmak istemiyorsun. Tatlı bir serinlik var. Uzaklara gökyüzüne bakınca sadece kemer tarafında, hafif bulutların olduğunu, genç ve dik dağların tepesinde karların olduğunu görüyorsun. Sahil ne boş gibi ne de dolu gibi. Yakıcı bir güneş yok. Şemsiyesiz durulabiliyor. Nem oranı az. Öğleden sonra sahilin daha kalabalık olacağı kesin.
Diyeceksiniz ki, sabah sporunda, etkinliklerde her zaman beraber olduğunuz eşin nere de? Birlikte olamayışımızın iki önemli nedeni var. 1- güneş alerjisi olduğu için denize giremiyor güneşte duramıyor. Aksi halde hastanelik oluyor. 2- Bir aydan beri tansiyonda ciddi derece dengesizlikler olmaya başladı. Ani yükselişler. Dr. Kontrolünde ilaca başlanacak mı? Bilmiyorum.
Sevgili gönül dostlarım.
Yaşımız belli bir sınırın üstünde ve dikensiz gül bahçesinde yaşamıyoruz. Hayatın her anı acı tatlı sürprizlerle dolu. Yarınlar değil az sonra dahi neler olacağını önceden bilme şansımız yok. Hepimizin kendimize göre küçük büyük sorunları var. Zaman durmuyor, su gibi akıp gidiyor. Ömürse çok kısa. En büyük hazinemiz ise hiç şüphe yok ki sağlığımız ve huzurumuz. Sağlıklı ve huzurlu yaşamak için elimizden gelen tüm olanaklarımızı kullanıyoruz. Kullanmak zorundayız. Âşık Veysel’in dediği gibi iki kapılı handa yaşıyoruz. Hepimiz faniyiz her an her şeye hazırlıklı olmalıyız.
Siz gönül dostlarımızla birçok konuyu, bu sayfada 2 yıla yakın bir zamandır paylaşmamız, iletişim kurmamız, yazışmamız bize huzur veren en önemli faktörlerden biridir. Buda teknolojinin bize sunduğu bir nimettir diye düşünüyorum. Bu satırları yazarken bile zamanın nasıl geçtiğini farkında olamıyorum.
İnternet ortamında tanıştığım, ortak değerlerde buluştuğum, yazıştığım, tanıdığım, tanımadığım ama bir şekilde iletişim kurduğum, uzaktaki yakındaki tüm gönül dostlarıma, bende gönül dostuyum diyen tüm güzel insanlara sevenlerime sevdiklerime en içten selam sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Hayatın tüm zorluklarına rağmen sevdiklerinizle sevenlerinizle sağlıklı huzurlu mutlu bir yaşam diliyorum.
Şartları müsait olan gönül dostlarımı haziranın ilk haftasında Pazar günü, Bursa Yıldırım ilçesinde Kaplı Kaya parkında tam gün yapacağımız sabah kahvaltısı ve piknikte buluşmak, görüşmek dileği ile hoşça kalın, dostça kalın sevgiyle kalın diyorum. Saatime bakıyorum. 9.53
Not sanırım benden başka böyle mektup yazan yok. Buda benim farkım. Farklılığımızı fark etmek te güzel. Çükü farklılığımız zenginliğimizdir. 08.05.2012
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150818543314419&set=a.10150818540359419.432664.552884418&type=1
Çok değerli gönül dostlarım, kızımın ve damadın daveti üzerine hem ziyaret, hem tatil amaçlı Olarak eşimle birlikte Antalya’ya geldik. Bir haftadır Antalya’dayız.
Ev Uncalı mahallesinde Bugün 5.50 de evden çıktım. 23 Nisan egemenlik parkında tempolu olarak 40 dakika süren sabah yürüyüşümü yaptım. 6.45de eve geldim. Kimseyi rahatsız etmeden ekmeğin arasına bireyler koyup Konyaaltı sahile geldim. Biraz güneşlenip denize kısa süreli olarak denize girdim. Güneşlenirken birden bir size mektup yazmak içimden geldi. (Kâğıdımı kalemimi hiç yanımdan ayırmam) ve yazmaya başladım. Buraya kadar olan bölümü eve döndükten sonra ekledim.
SEVGİLİ GÖNÜL DOSTLARIM
Şu anda Antalya’da Konyaaltı sahilindeyim. Saatime bakıyorum. Tam 9.10 dakika geçiyor. Denizle aramdaki mesafe 3 metre kadar. Deniz hafif dalgalı. Kıyıya vuran dalgaları izliyorum. Dalgaların sesini dinliyorum. Denizi seviyorum. Yüzmesini biliyorum ama boyumu geçen yerlere gidemiyorum. Korkumu yenemedim.
Denize gireceğin an suyun soğuk olduğunu hissediyorsun. Ama girinceye çıkmak istemiyorsun. Tatlı bir serinlik var. Uzaklara gökyüzüne bakınca sadece kemer tarafında, hafif bulutların olduğunu, genç ve dik dağların tepesinde karların olduğunu görüyorsun. Sahil ne boş gibi ne de dolu gibi. Yakıcı bir güneş yok. Şemsiyesiz durulabiliyor. Nem oranı az. Öğleden sonra sahilin daha kalabalık olacağı kesin.
Diyeceksiniz ki, sabah sporunda, etkinliklerde her zaman beraber olduğunuz eşin nere de? Birlikte olamayışımızın iki önemli nedeni var. 1- güneş alerjisi olduğu için denize giremiyor güneşte duramıyor. Aksi halde hastanelik oluyor. 2- Bir aydan beri tansiyonda ciddi derece dengesizlikler olmaya başladı. Ani yükselişler. Dr. Kontrolünde ilaca başlanacak mı? Bilmiyorum.
Sevgili gönül dostlarım.
Yaşımız belli bir sınırın üstünde ve dikensiz gül bahçesinde yaşamıyoruz. Hayatın her anı acı tatlı sürprizlerle dolu. Yarınlar değil az sonra dahi neler olacağını önceden bilme şansımız yok. Hepimizin kendimize göre küçük büyük sorunları var. Zaman durmuyor, su gibi akıp gidiyor. Ömürse çok kısa. En büyük hazinemiz ise hiç şüphe yok ki sağlığımız ve huzurumuz. Sağlıklı ve huzurlu yaşamak için elimizden gelen tüm olanaklarımızı kullanıyoruz. Kullanmak zorundayız. Âşık Veysel’in dediği gibi iki kapılı handa yaşıyoruz. Hepimiz faniyiz her an her şeye hazırlıklı olmalıyız.
Siz gönül dostlarımızla birçok konuyu, bu sayfada 2 yıla yakın bir zamandır paylaşmamız, iletişim kurmamız, yazışmamız bize huzur veren en önemli faktörlerden biridir. Buda teknolojinin bize sunduğu bir nimettir diye düşünüyorum. Bu satırları yazarken bile zamanın nasıl geçtiğini farkında olamıyorum.
İnternet ortamında tanıştığım, ortak değerlerde buluştuğum, yazıştığım, tanıdığım, tanımadığım ama bir şekilde iletişim kurduğum, uzaktaki yakındaki tüm gönül dostlarıma, bende gönül dostuyum diyen tüm güzel insanlara sevenlerime sevdiklerime en içten selam sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Hayatın tüm zorluklarına rağmen sevdiklerinizle sevenlerinizle sağlıklı huzurlu mutlu bir yaşam diliyorum.
Şartları müsait olan gönül dostlarımı haziranın ilk haftasında Pazar günü, Bursa Yıldırım ilçesinde Kaplı Kaya parkında tam gün yapacağımız sabah kahvaltısı ve piknikte buluşmak, görüşmek dileği ile hoşça kalın, dostça kalın sevgiyle kalın diyorum. Saatime bakıyorum. 9.53
Not sanırım benden başka böyle mektup yazan yok. Buda benim farkım. Farklılığımızı fark etmek te güzel. Çükü farklılığımız zenginliğimizdir. 08.05.2012
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150818543314419&set=a.10150818540359419.432664.552884418&type=1
5/07/12
KAVGA ETMEYİN, CHP’Yİ ELEŞTİRMEYİN, AKP’NİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEYİN,
KAVGA ETMEYİN, CHP’Yİ ELEŞTİRMEYİN, AKP’NİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEYİN,
Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor.
Zamların ardı arkası kesilmiyor.
Yolsuzluklar almış başını gidiyor.
Memleket talan ediliyor.
Aydınlar, milletvekilleri, gazeteciler, tutuklanıyor.
Terör durmuyor, anaların gözyaşı dinmiyor.
Vb. gibi daha yazacak çok şey var.
CHP olarak bunları durduramıyoruz, engel olamıyoruz. Bunların yaşanmasına rağmen oylarımızı artıramıyoruz. Milletvekili sayımızı çoğaltamıyoruz. NEDEN?
Çünkü CHP olarak işin kolayına kaçıyoruz. Parti içinde, seçimlerde yaşanan olumsuzlukları, haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri, devamlı olarak, bu tür mazeretlerle örtmeye çalışıyoruz. Kol kırılır yen içinde kalır diyoruz da kalmıyor.
Çünkü kendi içimizdeki sorunların çözümünü hasır altı ederek, zamana yayarak devamlı AKP’yi suçlayarak, seçmenimizi, halkımızı üyelerimizi devamlı AKP ile korkutarak, kendi içimizdeki sorunları yok edemiyoruz. aile ile içi sorunlar desek de kol kurulu yen içinde kalır desek de kalmıyor.
Çünkü, aile reisleri, parti büyükleri, parti içinde yaşanan sıkıntıları, sorunları, kavgaları, ayrışmaları, tartışmaları, bunların neden ve sebeplerini örgüt toplantılarında, üyelerimizle, enine boyna konuşmaktan tartışmaktan tartılmaktan bilinçli bir şekilde kaçıyor. Sorunlardan kaçtıkça sorunlar çığ gibi büyüyor. Sorunlardan kaçmak çare olmuyor. Bizi asıl korkutan kendi içimizde çözemediğimiz sorunlardır.
Hiç şüphe yok ki, çözemediğimiz sorunların temelinde ilkesizlikler, kuralsızlıklar, disiplinsizlikler vardır. Anti demokratik uygulamalar vardır. Yapanın yatığının yanına kar kalması vardır.
Sorunun kendisi de çözümü de kesinlikle kendi içimizdedir. Ne ararsak içimizde arayalım.
Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor.
Zamların ardı arkası kesilmiyor.
Yolsuzluklar almış başını gidiyor.
Memleket talan ediliyor.
Aydınlar, milletvekilleri, gazeteciler, tutuklanıyor.
Terör durmuyor, anaların gözyaşı dinmiyor.
Vb. gibi daha yazacak çok şey var.
CHP olarak bunları durduramıyoruz, engel olamıyoruz. Bunların yaşanmasına rağmen oylarımızı artıramıyoruz. Milletvekili sayımızı çoğaltamıyoruz. NEDEN?
Çünkü CHP olarak işin kolayına kaçıyoruz. Parti içinde, seçimlerde yaşanan olumsuzlukları, haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri, devamlı olarak, bu tür mazeretlerle örtmeye çalışıyoruz. Kol kırılır yen içinde kalır diyoruz da kalmıyor.
Çünkü kendi içimizdeki sorunların çözümünü hasır altı ederek, zamana yayarak devamlı AKP’yi suçlayarak, seçmenimizi, halkımızı üyelerimizi devamlı AKP ile korkutarak, kendi içimizdeki sorunları yok edemiyoruz. aile ile içi sorunlar desek de kol kurulu yen içinde kalır desek de kalmıyor.
Çünkü, aile reisleri, parti büyükleri, parti içinde yaşanan sıkıntıları, sorunları, kavgaları, ayrışmaları, tartışmaları, bunların neden ve sebeplerini örgüt toplantılarında, üyelerimizle, enine boyna konuşmaktan tartışmaktan tartılmaktan bilinçli bir şekilde kaçıyor. Sorunlardan kaçtıkça sorunlar çığ gibi büyüyor. Sorunlardan kaçmak çare olmuyor. Bizi asıl korkutan kendi içimizde çözemediğimiz sorunlardır.
Hiç şüphe yok ki, çözemediğimiz sorunların temelinde ilkesizlikler, kuralsızlıklar, disiplinsizlikler vardır. Anti demokratik uygulamalar vardır. Yapanın yatığının yanına kar kalması vardır.
Sorunun kendisi de çözümü de kesinlikle kendi içimizdedir. Ne ararsak içimizde arayalım.
DEĞERLİ CHP’Lİ YOL ARKADAŞLARIM TÜM İÇTENLİĞİMLE VE SAMİMİYETİMLE İFADE EDİYORUM
DEĞERLİ CHP’Lİ YOL ARKADAŞLARIM TÜM İÇTENLİĞİMLE VE SAMİMİYETİMLE İFADE EDİYORUM
Hayatımda ilk kez, üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde, ilçe delegelerinin ilçe başkanın, yönetim kurulu üyelerinin ve üst kurul delege seçimlerinin nasıl yapıldığına, seçim öncesinde, seçim sürecinde ve seçim esnasında nelerin yaşandığına çok yakından tanıklık ettim.
İlçemizde yaşanan seçim sürecini, tüm içtenliğimle, samimiyetimle, doğruluğumla doğallığımla, doğrudan yâda dolaylı olarak hiçbir gücün etkisinde kalmadan, tamamen kendi özgür irademle, kendi penceremden gördüğümü, yaşadığımı, hissettiğimi özet olarak yorumlamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarihe kendimce bir not düşmek istiyorum.
Emekli ve boşta olmam nedeniyle Nisan 2010 tarihinden beri, (Nisan 2012 tarihine kadar) tam 2 senedir. Teorik ve pratik anlamda ilçe örgütü çalışmalarına diyebilirim her gün kesintisiz olarak katıldım. (referandum ve seçim dâhil) Taşın altına sadece elimi değil, bedenimi, ruhumu koyduğumu rahatlıkla ifade edebilirim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit vardır.
Nisan 2010 tarihinden beri ilçemizde örgüt toplantılarının yapılması için, yılmadan, bıkmadan, usanmadan, ilçemiz, ilimiz ve genel merkezimiz düzeyinde yazılı ve sözlü olarak sayısız müracaatlarda bulundum. 2 yıl içinde ilçemizde hiçbir örgüt toplantısı yapılmadı. Ama müracaatlarımdan dolayı birçok kez sözlü uyarı ve ikazlar aldım. Disipline verilmek istendim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit var. (konuyla ilgili Bursa yerel basında farklı gazetelerde yayınlanan birden çok yazım var.)
CHP Yıldırım ilçe örgütümüzde 2012 yılı nisan ayı itibariyle 4000 ne yaklaşan partili üyemizin olduğunu çok iyi biliyorum. Örgütlenme ağı kurulmadığı için, 2 yıl içinde hiç bir örgüt toplantısı yapılmadığı için, aynı mahallede oturan üyelerin yüzde doksanın bir birlerini tanımadıklarını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini tanımayan üyelerin, önceden hazırlanan blok listelere oy verdiklerini en çok oy alan listede adı ve soyadı yazılanların delege seçildiklerini, seçimlerde birçok kırgınlıkların, kırılmaların yaşandığını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini ve ilçe başkan adaylarını çok iyi tanımayan delegelerin kime oy vereceklerine, karar vermede son güne kadar nasıl zorlandıklarını çok iyi biliyorum. En sonunda başkan adayları arasında en az tanıdıkları (8 yıldır başka ilçede ikamet eden)başkan adayını kazandırdıklarını da çok iyi biliyorum.
Yeni seçilen ilçe başkanın ve ekip arkadaşlarının hangi başarılara imza atıp atmayacaklarını, üyeler arsında ne kadar tarafsız davranıp davranmayacaklarını, parti içi demokrasiyi işletip işletmeyeceklerini, örgütlenme ağını, çalışma gruplarını kurup kurmada kurumsallaştırmada aktif hale getirmekte ne kadar başarılı olup olmayacaklarını zaman gösterecektir.
Bir gerçeğin altını çizeyim yeni yönetim ne kadar başarısız olursa olsun eskisine oranla çok daha başarılı olacaklarına eminim.
Hayatımda ilk kez, üyesi olduğum CHP ilçe örgütünde, ilçe delegelerinin ilçe başkanın, yönetim kurulu üyelerinin ve üst kurul delege seçimlerinin nasıl yapıldığına, seçim öncesinde, seçim sürecinde ve seçim esnasında nelerin yaşandığına çok yakından tanıklık ettim.
İlçemizde yaşanan seçim sürecini, tüm içtenliğimle, samimiyetimle, doğruluğumla doğallığımla, doğrudan yâda dolaylı olarak hiçbir gücün etkisinde kalmadan, tamamen kendi özgür irademle, kendi penceremden gördüğümü, yaşadığımı, hissettiğimi özet olarak yorumlamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarihe kendimce bir not düşmek istiyorum.
Emekli ve boşta olmam nedeniyle Nisan 2010 tarihinden beri, (Nisan 2012 tarihine kadar) tam 2 senedir. Teorik ve pratik anlamda ilçe örgütü çalışmalarına diyebilirim her gün kesintisiz olarak katıldım. (referandum ve seçim dâhil) Taşın altına sadece elimi değil, bedenimi, ruhumu koyduğumu rahatlıkla ifade edebilirim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit vardır.
Nisan 2010 tarihinden beri ilçemizde örgüt toplantılarının yapılması için, yılmadan, bıkmadan, usanmadan, ilçemiz, ilimiz ve genel merkezimiz düzeyinde yazılı ve sözlü olarak sayısız müracaatlarda bulundum. 2 yıl içinde ilçemizde hiçbir örgüt toplantısı yapılmadı. Ama müracaatlarımdan dolayı birçok kez sözlü uyarı ve ikazlar aldım. Disipline verilmek istendim. Bunu ispat edecek sayısız belge, bilgi ve şahit var. (konuyla ilgili Bursa yerel basında farklı gazetelerde yayınlanan birden çok yazım var.)
CHP Yıldırım ilçe örgütümüzde 2012 yılı nisan ayı itibariyle 4000 ne yaklaşan partili üyemizin olduğunu çok iyi biliyorum. Örgütlenme ağı kurulmadığı için, 2 yıl içinde hiç bir örgüt toplantısı yapılmadığı için, aynı mahallede oturan üyelerin yüzde doksanın bir birlerini tanımadıklarını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini tanımayan üyelerin, önceden hazırlanan blok listelere oy verdiklerini en çok oy alan listede adı ve soyadı yazılanların delege seçildiklerini, seçimlerde birçok kırgınlıkların, kırılmaların yaşandığını çok iyi biliyorum.
Bir birlerini ve ilçe başkan adaylarını çok iyi tanımayan delegelerin kime oy vereceklerine, karar vermede son güne kadar nasıl zorlandıklarını çok iyi biliyorum. En sonunda başkan adayları arasında en az tanıdıkları (8 yıldır başka ilçede ikamet eden)başkan adayını kazandırdıklarını da çok iyi biliyorum.
Yeni seçilen ilçe başkanın ve ekip arkadaşlarının hangi başarılara imza atıp atmayacaklarını, üyeler arsında ne kadar tarafsız davranıp davranmayacaklarını, parti içi demokrasiyi işletip işletmeyeceklerini, örgütlenme ağını, çalışma gruplarını kurup kurmada kurumsallaştırmada aktif hale getirmekte ne kadar başarılı olup olmayacaklarını zaman gösterecektir.
Bir gerçeğin altını çizeyim yeni yönetim ne kadar başarısız olursa olsun eskisine oranla çok daha başarılı olacaklarına eminim.
5/06/12
GÜRSEL TEKİN’İN İSTİFA SONRASI YAPTIĞI AÇIKLAMA ÇOK ÖNEMLİ ÇOK ANLAMLI
GÜRSEL TEKİN’İN İSTİFA SONRASI YAPTIĞI AÇIKLAMA ÇOK ÖNEMLİ ÇOK ANLAMLI
Gürsel Tekin CHP’de önemli bir isim, istifası da önemli. İstifa sonrası yaptığı açıklama çok önemli, çok anlamlı. (6.5.2012 sözcü gazetesi)
Gürsel Tekin diyor ki¸ “Gidişatta itirazım var. Bedelini öderim” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “itirazımın adresi elbette ki kendi partimdir.” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “merkezi nizama kültürü olmayan toplumlar güdülen toplumlardır. Güdülmeye itiraz ediyorum” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “genel gidişatta sıkıntım var. Bunu genel başkanımla paylaştım. İtirazlarımı aile içinde ilettim. Burada anlatacağım bir şey değil” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel tekin istifasında haklıdır, haksızdır, İstifası doğrudur yanlıştır. Bunlar tartışılması gereken bir konudur.
Ama yaptığı açıklamalar, verdiği mesajlar, kullandığı cümleler, parti için, örgüt için, CHP’nin gerçek sahipleri olan üyeler ve halk için, parti içi demokrasi için gerçekten çok dikkat çekicidir. Çok önemlidir. Çok anlamlıdır.
Belli ki Gürsel Tekin örgütsel sorunlar anlamında dert küpü, Sır küpü olarak istifa etmiştir. Detayları açıklamaktan özellikle kaçınmıştır. Başlıklarla mesaj vermiştir. Genel başkanımla paylaştım demekle yetinmiştir.
Demek oluyor ki Gürsel Tekin genel başkanın hâkim olamadığı güçlerin baskısıyla istifa ediyor. Yâda genel başkanın isteği doğrultusunda istifa ediyor. Politika yapıyor ser veriyor sır vermiyor.
Bende diyorum ki, parti içi demokrasi dedikleri, açıklık dedikleri bu olmamalı, böyle olmamalı. Gürsel tekin ne biliyorsa, ne gibi sorunlar varsa, itirazları neyse, hangi gerekçeyle istifa ettiyse bunu sadece genel başkana değil, örgüte, örgüt üyelerine, halka dobra, dobra anlatmalı. Doğruyu yanlışı, haklıyı haksızı örgüt, üyeler, halkımız bilmeli. Önce iğneyi kendimize dürtelim. Sonra dolma bahçede neler konuşulduğunu başkalarına soralım.
CHP demek sadece genel başkan demek değildir. CHP demek örgüt demektir, örgüt üyesi demektir. Halkın kendisi demektir. Halkın patisinde halktan bir şey gizlenmemelidir. Hiç bir şey sır olarak kalmamalıdır. Bu yeni CHP’ye yakışmaz. Gürsel Tekin’e yakışmaz. Hele, hele Kemal kılıçdaroğlu’na hiç yakışmaz.
Gürsel Tekin CHP’de önemli bir isim, istifası da önemli. İstifa sonrası yaptığı açıklama çok önemli, çok anlamlı. (6.5.2012 sözcü gazetesi)
Gürsel Tekin diyor ki¸ “Gidişatta itirazım var. Bedelini öderim” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “itirazımın adresi elbette ki kendi partimdir.” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “merkezi nizama kültürü olmayan toplumlar güdülen toplumlardır. Güdülmeye itiraz ediyorum” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel Tekin diyor ki, “genel gidişatta sıkıntım var. Bunu genel başkanımla paylaştım. İtirazlarımı aile içinde ilettim. Burada anlatacağım bir şey değil” çok önemli, çok anlamlı bir başlık.
Gürsel tekin istifasında haklıdır, haksızdır, İstifası doğrudur yanlıştır. Bunlar tartışılması gereken bir konudur.
Ama yaptığı açıklamalar, verdiği mesajlar, kullandığı cümleler, parti için, örgüt için, CHP’nin gerçek sahipleri olan üyeler ve halk için, parti içi demokrasi için gerçekten çok dikkat çekicidir. Çok önemlidir. Çok anlamlıdır.
Belli ki Gürsel Tekin örgütsel sorunlar anlamında dert küpü, Sır küpü olarak istifa etmiştir. Detayları açıklamaktan özellikle kaçınmıştır. Başlıklarla mesaj vermiştir. Genel başkanımla paylaştım demekle yetinmiştir.
Demek oluyor ki Gürsel Tekin genel başkanın hâkim olamadığı güçlerin baskısıyla istifa ediyor. Yâda genel başkanın isteği doğrultusunda istifa ediyor. Politika yapıyor ser veriyor sır vermiyor.
Bende diyorum ki, parti içi demokrasi dedikleri, açıklık dedikleri bu olmamalı, böyle olmamalı. Gürsel tekin ne biliyorsa, ne gibi sorunlar varsa, itirazları neyse, hangi gerekçeyle istifa ettiyse bunu sadece genel başkana değil, örgüte, örgüt üyelerine, halka dobra, dobra anlatmalı. Doğruyu yanlışı, haklıyı haksızı örgüt, üyeler, halkımız bilmeli. Önce iğneyi kendimize dürtelim. Sonra dolma bahçede neler konuşulduğunu başkalarına soralım.
CHP demek sadece genel başkan demek değildir. CHP demek örgüt demektir, örgüt üyesi demektir. Halkın kendisi demektir. Halkın patisinde halktan bir şey gizlenmemelidir. Hiç bir şey sır olarak kalmamalıdır. Bu yeni CHP’ye yakışmaz. Gürsel Tekin’e yakışmaz. Hele, hele Kemal kılıçdaroğlu’na hiç yakışmaz.
5/05/12
CHP’LİYİM DİYEN CHP’LİLERE SORUYORUM LÜTFEN CEVAP VERİN
CHP’LİYİM DİYEN CHP’LİLERE SORUYORUM LÜTFEN CEVAP VERİN
CHP’liyim, sosyal demokratım diyorsanız, Azıcık olsun, yüzde bir kadar değil, binde bir kadar olsun demokrasiye, eşitliğe,adalete, özgürlüğe inanıyorsanız, size yalvarıyorum ne olursunuz, etrafınızda hiç kimseler yok iken, yapa yalnız iken elinizi vicdanınızın üstüne koyun.Yanlızsınız sizden başka kimse yok korkmayın, çekinmeyin tüm maskelerinizi çıkarıp bir kenara atın.Aynanın karşına geçin, kendi yüzünüze bakın. 3 defa derin nefes çekin, bir an tüm saflığınızla doğallığınızla düşünün tek bir cümleyle de olsa, bana değil kendi kendinize doğru söyleyin.
Diyelim ki siz, siz AKP’ye, MHP’ye, BDP’ye başka hiçbir partiye değil, sadece kendinize benziyorsunuz. Başka eşiniz, benzeriniz yok. Kuruluş felsefenizle, tarihi geçmişinizle, vermiş olduğunuz mücadelenizle, sahip olduğunuz değerlerinizle çok özelsiniz ve teksiniz.
CEVAPSIZ SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR
Varsayalım ki siz bir ilçe, belde örgütüne kayıtlı CHP’nin asil bir üyesisiniz. Diğer tüm üyelerle eşit haklara sahipsiniz. (sonuçta CHP, CHP’ye üye olanların ve Türkiye’nin partisi)
Örgütünüzde, seçilmiş olan örgüt yönetiminin, yaptığı toplantılarda, aldığı kararlarda, yaptığı, yapacağı her türlü iş, işlem eylem ve etkinliklerde, örgütünüzün gelir ve giderlerinde (mali konularda) doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız, başarı ya da başarısızlık neye göre belirlenir? Yani hepinizin ortaklaştığı temel doğru ya da doğrular nedir? Bunları sorgularken, denetlerken, eleştirir ya da önerirken, düşüncenizi açıklarken hangi temel doğruyu ya da doğruları esas alırsınız? O temel doğru ya da doğrular nedir? Üyelerin, örgüt organlarının, örgüt organlarına seçilenlerin görev yetki ve sorumluluk sınırları nedir? Nelerdir? seçilenler çalışmalarında,toplantılarında, hangi ilke ve kurallara uyarlar uygularlar? Parti üyesi olarak bunları biliyormusunuz?
Diğer partilerin üyesi olsam, bu soruları sorma cesaretini, hakkını ve haddini kendimde bulamam. çünkü o partilerde yukardan aşağı doğru otoriter bir güç vardır. Bir bilen vardır. Bir parti büyüğü vardır. ve sıkı bir disiplin vardır.parti büyükleri ne derse, ne buyurursa, ne emrederse doğru oldur. ne görev verilirse o yapılır. CHP’de bunlar yoktur.
İşte bu gerekçeler nedeniyle CHP’yi onlardan çok farklı buluyorum. Farklı bulduğum için CHP üyesiyim, Farklı bulduğum içinde, demokratik haklarımı kullanarak demokratik yollardan soruyorum, sorguluyorum, öneriyorum eleştiriyorum. Bilgi edinmek istiyorum. üyelik haklarımı, görevlerimi yerine getiriyorum.
Diyeceksiniz ki, sen örgütün bir üyesi olarak neden bunları örgüt içinde yapmıyorsun da ulu orta, elin âlemin içinde yapıyorsun? Rakip partilerin ekmeğine yağ sürüyorsun. Senin yaptığın ayıp değil mi? işte can alıcı soru budur? Ve bu soruya verilecek cevaptır?
CHP bir üye olarak bu önemli soruya cevap veriyorum. Evet diğer partilerden farklı olarak CHP üyesi, her zaman her yerde her ortamda, kahvelerde, özel sohbetlerde, sokaklarda, sorar, eleştirir, denetler, önerir bunlarda yasak sınır disiplin yoktur. Hatta sınırsız özgürlük vardır.
Ama partinin ortak doğrularını söyleyen olmaz. her kafadan bir ses çıkar. Kendi doğrularını yanlışlarını söyleyen çok olur. Başkasına akıl veren, uyaran, ikaz edençok olur. Bu yüzden partinin ortak doğruları geçerli olmaz. Güçlü kişilerin, etkili yetkli, etiketli, paralı kişilerin dedikleri geçerli olur. grupların, grup başkanlarının, il ilçe başkanlarının dedikleri geçerli olur. İşte CHP’yi yöneten, CHP’ye hakim olan bu anlayış, bu zihniyet, bu uygulamadır. Yanlış, yalan bunun nersindedir?
Son sorum şudur bu uygulamaya, bu alışkanlığa, bu zihniyete sahip olanlar pati yönetimlerine seçilirse kendini var etmeden parti içi demokrasiyi var edermi? Kendini var etmeden üyeyi var eder mi?
CHP’liyim, sosyal demokratım diyorsanız, Azıcık olsun, yüzde bir kadar değil, binde bir kadar olsun demokrasiye, eşitliğe,adalete, özgürlüğe inanıyorsanız, size yalvarıyorum ne olursunuz, etrafınızda hiç kimseler yok iken, yapa yalnız iken elinizi vicdanınızın üstüne koyun.Yanlızsınız sizden başka kimse yok korkmayın, çekinmeyin tüm maskelerinizi çıkarıp bir kenara atın.Aynanın karşına geçin, kendi yüzünüze bakın. 3 defa derin nefes çekin, bir an tüm saflığınızla doğallığınızla düşünün tek bir cümleyle de olsa, bana değil kendi kendinize doğru söyleyin.
Diyelim ki siz, siz AKP’ye, MHP’ye, BDP’ye başka hiçbir partiye değil, sadece kendinize benziyorsunuz. Başka eşiniz, benzeriniz yok. Kuruluş felsefenizle, tarihi geçmişinizle, vermiş olduğunuz mücadelenizle, sahip olduğunuz değerlerinizle çok özelsiniz ve teksiniz.
CEVAPSIZ SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR, SORULAR
Varsayalım ki siz bir ilçe, belde örgütüne kayıtlı CHP’nin asil bir üyesisiniz. Diğer tüm üyelerle eşit haklara sahipsiniz. (sonuçta CHP, CHP’ye üye olanların ve Türkiye’nin partisi)
Örgütünüzde, seçilmiş olan örgüt yönetiminin, yaptığı toplantılarda, aldığı kararlarda, yaptığı, yapacağı her türlü iş, işlem eylem ve etkinliklerde, örgütünüzün gelir ve giderlerinde (mali konularda) doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız, başarı ya da başarısızlık neye göre belirlenir? Yani hepinizin ortaklaştığı temel doğru ya da doğrular nedir? Bunları sorgularken, denetlerken, eleştirir ya da önerirken, düşüncenizi açıklarken hangi temel doğruyu ya da doğruları esas alırsınız? O temel doğru ya da doğrular nedir? Üyelerin, örgüt organlarının, örgüt organlarına seçilenlerin görev yetki ve sorumluluk sınırları nedir? Nelerdir? seçilenler çalışmalarında,toplantılarında, hangi ilke ve kurallara uyarlar uygularlar? Parti üyesi olarak bunları biliyormusunuz?
Diğer partilerin üyesi olsam, bu soruları sorma cesaretini, hakkını ve haddini kendimde bulamam. çünkü o partilerde yukardan aşağı doğru otoriter bir güç vardır. Bir bilen vardır. Bir parti büyüğü vardır. ve sıkı bir disiplin vardır.parti büyükleri ne derse, ne buyurursa, ne emrederse doğru oldur. ne görev verilirse o yapılır. CHP’de bunlar yoktur.
İşte bu gerekçeler nedeniyle CHP’yi onlardan çok farklı buluyorum. Farklı bulduğum için CHP üyesiyim, Farklı bulduğum içinde, demokratik haklarımı kullanarak demokratik yollardan soruyorum, sorguluyorum, öneriyorum eleştiriyorum. Bilgi edinmek istiyorum. üyelik haklarımı, görevlerimi yerine getiriyorum.
Diyeceksiniz ki, sen örgütün bir üyesi olarak neden bunları örgüt içinde yapmıyorsun da ulu orta, elin âlemin içinde yapıyorsun? Rakip partilerin ekmeğine yağ sürüyorsun. Senin yaptığın ayıp değil mi? işte can alıcı soru budur? Ve bu soruya verilecek cevaptır?
CHP bir üye olarak bu önemli soruya cevap veriyorum. Evet diğer partilerden farklı olarak CHP üyesi, her zaman her yerde her ortamda, kahvelerde, özel sohbetlerde, sokaklarda, sorar, eleştirir, denetler, önerir bunlarda yasak sınır disiplin yoktur. Hatta sınırsız özgürlük vardır.
Ama partinin ortak doğrularını söyleyen olmaz. her kafadan bir ses çıkar. Kendi doğrularını yanlışlarını söyleyen çok olur. Başkasına akıl veren, uyaran, ikaz edençok olur. Bu yüzden partinin ortak doğruları geçerli olmaz. Güçlü kişilerin, etkili yetkli, etiketli, paralı kişilerin dedikleri geçerli olur. grupların, grup başkanlarının, il ilçe başkanlarının dedikleri geçerli olur. İşte CHP’yi yöneten, CHP’ye hakim olan bu anlayış, bu zihniyet, bu uygulamadır. Yanlış, yalan bunun nersindedir?
Son sorum şudur bu uygulamaya, bu alışkanlığa, bu zihniyete sahip olanlar pati yönetimlerine seçilirse kendini var etmeden parti içi demokrasiyi var edermi? Kendini var etmeden üyeyi var eder mi?
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANI-1-
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANI-1-
2000 Yılında Bursa DP’den istifa etmiş tüzüğün 12. Maddesinden CHP asil üyesi olmuştum. CHP Yıldırım İlçe Başkanı Ali kalman’dı. Kısa bir süre sonra, İlçe Hayırlı ilçe başkanı olmuştu. Birçok çalışma komisyonu kurulmuştu. Bende hukukçu olmama rağmen, hukuk komisyonu başkanı olmuştum. Hazırladığım çalışma raporlarının her zaman ilgi uyandırdığını hatırlıyorum.
O tarihlerde en büyük grubun, grup toplantılarına ben başkanlık ediyordum. İlçe kongre seçimleri yaklaşmıştı. Bir gün akşam geç saatlerde grup toplantısında, ilçe başkan adayı kimlerin olacağı konuşuluyordu. Bir kaç arkadaşın başkanlık için ismi öne çıkmıştı. Toplantının ilerleyen saatlerinde, ben ilçe başkanlığına aday olduğumu açıkladım. Bir anda bir sessizliğin olduğunu hatırlıyorum. Toplantı sona ermişti.
Ertesi gün öğleden önce birçok değer verip sevip saydığım güvendiğim üç isim (bir bayan 2 erkek) telefonla kültür parka bir konuyu görüşmek üzere çağırmışlardı. Hazırlanıp gittim. Çaylarımızı yudumlarken, erkek arkadaşlarımdan biri konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra bundan sonra seni grup toplantılarında görmek istemiyoruz. Bir süre dinlenmen senin için iyi olur dediler. Hiç beklemiyordum. Şok olmuştum. Haklı bir gerekçe yoktu. Her üçüne de çok ağır sitemlerde bulunup ayrılmıştım. Bu olayın etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. Arkadan hançerlenme böyle bir şey olmalıydı.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -2-
Aynı yılda, aynı süreç içinde, yönetimden kurulu üyesi 3 arkadaş benimle özel ve önemli bir konuda görüşmek istediklerini söylediler. Tabi olur dedim. İlçe binasında uygun bir yerde oturduk. İçlerinden birisi konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra örgüt toplantılarına katılmamın sakıncası olmadığını, ama konuşmalarım partiye zarar verdiğini, bu nedenle bir süre toplantılarda konuşmadan not tutmamın daha uygun olacağını, görev verilmesi gerektiğinde göz önünde bulunacak ilk isimlerden biri olacağımdan emin olmamı söylemişti. Dediklerini yapma şansım yoktu. Hemen oracıkta gerekli tepkimi verip toplantıyı terk etmiştim.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -3-
İlçe yönetiminden önemli ve etkili bir arkadaşım gel seninle biraz baş başa konuşalım dedi. Tabi dedim. İlçe binasında uygun bir yere oturduk. Ne kadar aidat veriyorsun dedi. 12 TL. Dedim. İlçenin demirbaş eşyalarının, nasıl alındığını kırtasiye telefon, personel, elektrik nasıl ve hangi parayla karşılandığını biliyor musun dedi. Hayır dedim. O zaman paran kadar konuşacaksın arkadaş dedi. Konuşmamda suç varsa disiplin kuruluna verin dedim. Aldığım yanıt aynen şu olmuştu. Ya disipline vereyim de seni meşhur mu edeyim? Sözün bittiği yer herhalde bu nokta idi.
O yıllarda Bursa İl başkanı olan Kemal Ekinci genel merkez tarafından görevden alınmasını protesto etmek için 3 gün süren yolculuktan sonra bizi önce anıt kabir i ziyaret etmiştik. Sonra Çankaya da bulunan genel merkeze genel başkan deniz Baykal ile görüşecektik. Görüşemedik çünkü Çevik kuvvet bizi bırakmadı. Kafile başkanımız ise şimdi Bursa milletvekili olan Kemal Ekinci idi. Bursa’ya dönünce gruplar halinde CHP’den istifa etmiştik.
Son iki yıl içinde benzeri (2010 Nisan – 2012 Nisan arasında) iz bırakan taze anılarım olmuştur.
2000 Yılında Bursa DP’den istifa etmiş tüzüğün 12. Maddesinden CHP asil üyesi olmuştum. CHP Yıldırım İlçe Başkanı Ali kalman’dı. Kısa bir süre sonra, İlçe Hayırlı ilçe başkanı olmuştu. Birçok çalışma komisyonu kurulmuştu. Bende hukukçu olmama rağmen, hukuk komisyonu başkanı olmuştum. Hazırladığım çalışma raporlarının her zaman ilgi uyandırdığını hatırlıyorum.
O tarihlerde en büyük grubun, grup toplantılarına ben başkanlık ediyordum. İlçe kongre seçimleri yaklaşmıştı. Bir gün akşam geç saatlerde grup toplantısında, ilçe başkan adayı kimlerin olacağı konuşuluyordu. Bir kaç arkadaşın başkanlık için ismi öne çıkmıştı. Toplantının ilerleyen saatlerinde, ben ilçe başkanlığına aday olduğumu açıkladım. Bir anda bir sessizliğin olduğunu hatırlıyorum. Toplantı sona ermişti.
Ertesi gün öğleden önce birçok değer verip sevip saydığım güvendiğim üç isim (bir bayan 2 erkek) telefonla kültür parka bir konuyu görüşmek üzere çağırmışlardı. Hazırlanıp gittim. Çaylarımızı yudumlarken, erkek arkadaşlarımdan biri konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra bundan sonra seni grup toplantılarında görmek istemiyoruz. Bir süre dinlenmen senin için iyi olur dediler. Hiç beklemiyordum. Şok olmuştum. Haklı bir gerekçe yoktu. Her üçüne de çok ağır sitemlerde bulunup ayrılmıştım. Bu olayın etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. Arkadan hançerlenme böyle bir şey olmalıydı.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -2-
Aynı yılda, aynı süreç içinde, yönetimden kurulu üyesi 3 arkadaş benimle özel ve önemli bir konuda görüşmek istediklerini söylediler. Tabi olur dedim. İlçe binasında uygun bir yerde oturduk. İçlerinden birisi konuya girdi. Önce hakkımda övücü sözler söyledi. Sonra örgüt toplantılarına katılmamın sakıncası olmadığını, ama konuşmalarım partiye zarar verdiğini, bu nedenle bir süre toplantılarda konuşmadan not tutmamın daha uygun olacağını, görev verilmesi gerektiğinde göz önünde bulunacak ilk isimlerden biri olacağımdan emin olmamı söylemişti. Dediklerini yapma şansım yoktu. Hemen oracıkta gerekli tepkimi verip toplantıyı terk etmiştim.
2000 YILINDA CHP’ ÜYESİ İKEN İZ BIRAKAN ANIL -3-
İlçe yönetiminden önemli ve etkili bir arkadaşım gel seninle biraz baş başa konuşalım dedi. Tabi dedim. İlçe binasında uygun bir yere oturduk. Ne kadar aidat veriyorsun dedi. 12 TL. Dedim. İlçenin demirbaş eşyalarının, nasıl alındığını kırtasiye telefon, personel, elektrik nasıl ve hangi parayla karşılandığını biliyor musun dedi. Hayır dedim. O zaman paran kadar konuşacaksın arkadaş dedi. Konuşmamda suç varsa disiplin kuruluna verin dedim. Aldığım yanıt aynen şu olmuştu. Ya disipline vereyim de seni meşhur mu edeyim? Sözün bittiği yer herhalde bu nokta idi.
O yıllarda Bursa İl başkanı olan Kemal Ekinci genel merkez tarafından görevden alınmasını protesto etmek için 3 gün süren yolculuktan sonra bizi önce anıt kabir i ziyaret etmiştik. Sonra Çankaya da bulunan genel merkeze genel başkan deniz Baykal ile görüşecektik. Görüşemedik çünkü Çevik kuvvet bizi bırakmadı. Kafile başkanımız ise şimdi Bursa milletvekili olan Kemal Ekinci idi. Bursa’ya dönünce gruplar halinde CHP’den istifa etmiştik.
Son iki yıl içinde benzeri (2010 Nisan – 2012 Nisan arasında) iz bırakan taze anılarım olmuştur.
5/04/12
ACI AMA GERÇEK BİR İTRAF.
ACI AMA GERÇEK BİR İTRAF.
Çok açık ve net ifade ediyorum. İnanarak yudum, yudum, iliklerime kadar, hissederek yaşayarak ifade ediyorum. Hiç kimse bir insanın enerjisini, çalışma zevkini, istek arzusunu kırmak, yok etmek, törpülemek için CHP yöneticileri kadar (çok az istisnalar var ör. Genel başkanımız, gibi) CHP de köşe başlarını tutan ve tutmak isteyenler kadar başarılı olamaz.
Delege seçimlerinde İlçe kongrelerinde yaşananlar somut kanıtlardır. Seçim sürecinde üyelerin dışlanması, unutulması yok sayılması somut kanıtlardır. İki yıldır verdiğim pratik ve teorik mücadele yaşadıklarım, duyduklarım gördüklerim kesintisiz yazdıklarım somut kanıtlarıdır.
Bütün bunlara rağmen CHP’Yİ inatla ısrarlı inançla kararlılıkla oylarıyla varlıklarıyla 88 yıldır yaşatan yol arkadaşlarımı vefalı CHP lileri tüm kalbimle kutluyorum. Onları özümle ruhumla selamlıyorum.
Bu değerler üzerinden kişisel menfaatleri ve çıkarları için politika ve siyaset yapan maskeli yüzleri ve sözleri ayıplıyorum. Ve bu anlayışın, uygulamanın en kısa sürede son bulmasını umut ediyorum.
Çok açık ve net ifade ediyorum. İnanarak yudum, yudum, iliklerime kadar, hissederek yaşayarak ifade ediyorum. Hiç kimse bir insanın enerjisini, çalışma zevkini, istek arzusunu kırmak, yok etmek, törpülemek için CHP yöneticileri kadar (çok az istisnalar var ör. Genel başkanımız, gibi) CHP de köşe başlarını tutan ve tutmak isteyenler kadar başarılı olamaz.
Delege seçimlerinde İlçe kongrelerinde yaşananlar somut kanıtlardır. Seçim sürecinde üyelerin dışlanması, unutulması yok sayılması somut kanıtlardır. İki yıldır verdiğim pratik ve teorik mücadele yaşadıklarım, duyduklarım gördüklerim kesintisiz yazdıklarım somut kanıtlarıdır.
Bütün bunlara rağmen CHP’Yİ inatla ısrarlı inançla kararlılıkla oylarıyla varlıklarıyla 88 yıldır yaşatan yol arkadaşlarımı vefalı CHP lileri tüm kalbimle kutluyorum. Onları özümle ruhumla selamlıyorum.
Bu değerler üzerinden kişisel menfaatleri ve çıkarları için politika ve siyaset yapan maskeli yüzleri ve sözleri ayıplıyorum. Ve bu anlayışın, uygulamanın en kısa sürede son bulmasını umut ediyorum.
5/03/12
CHP’DE YÜREKLERDE, GÖNÜLLERDE AÇILAN YARALAR NASIL SARILACAK?
CHP’DE YÜREKLERDE, GÖNÜLLERDE AÇILAN YARALAR NASIL SARILACAK?
Sizin ilde, ilçede neler oldu bilmiyorum. Ben üyesi olduğum ilimden ilçemden basına yansıyan bir kaç örnek vermek istiyorum.
CHP Bursa İl Başkanımız 2011 yılında Yıldırım ilçe başkanımızı görevden aldığına, yerine ilçe sekreterinin vekâleten atandığına, bir süre sonra genel merkezin görevden alınan ilçe başbakanımızı tekrar görevine iade ettiğine doğrudan şahit oldum.
Dikkat çeken çarpıcı olan gerçek şuydu
Görevden alınan ilçe başkanı göreve dönünceye kadar bir daha ilçeye hiç uğramadığına, eski başkan görevine döndükten sonrada vekaleten başkanlığa atanan ilçe sekreterinin bir daha ilçeye uğramadığına doğrudan şahit oldum.
İlçemizde aynı dönem içinde ilçe kadın ve ilçe gençlik kolları başkanlarının görevden alındıklarına yerlerine vekâleten başkalarının atandığına, görevden alınan başkanların bir daha ilçe binamıza uğramadıklarına doğrudan şahit oldum.
Yeni yapılan ilçe delege seçimlerinde, akrabalık nedeniyle veya başka gerekçelerle 5, 10 üye’ ye hükmedenlerin, yada etkili olan bazı kişilerin falan kişi delege listede olursa ben o listede asla olmam diye düşmanca tavır sergileyen ve başka üyelerin seçilmesinin nasıl engellendiğine şahit oldum.
İlçe başkanlık seçim süreci içinde benzeri kırgınlıkların dargınlıkların yaşandığına, bir anlamda demokratik bir yarıştan ziyade psikolojik bir savaş yapıldığına şahit oldum. Zaferi kazanıp neşeden zevkten dört köşe olanlara, yenilgiye ve haksızlığa uğrayıp üzüntü içinde olanlara şahit oldum.
Yapılan delege ve başkanlık seçimlerinde grupların, etkili, yetkili, etiketli, paralı olanların ve onları kayıtsız şartsız destekleyen bağımlı insanların seçim sonuçlarının belirlenmesinde etkilerinin ve katkılarının ne kadar büyük olduğuna şahit oldum.
BİLİYORUM CEVAP VEREN OLMAYACAK AMA BİR KAÇ ÖNEMLİ SORU SORACAĞIM
1-HAKSIZLIĞA UĞRAYANLAR SEÇİMİ KAYBEDENLER ACABA BUNDAN SONRA İLÇEYE UĞRAYACAKLAR MI?
2-DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜNDE HAKSIZLIK, ADALETSİZLİK YAPANLARIN, YAPTIKLARI YANINA KARMI KALACAK?
3-SEÇİMLERDE BU KİRLİLİĞİ VE GÜVESİZLİĞİ YARATANLAR TEMİZ SAYFA AÇTIKLARINI, TÜM ÜYELERE KARŞI EŞİT VE ADİL DAVRANACAKLARINI NASIL İNANDIRACAKLAR?
4-YÜREKLERDE, GÖNÜLLERDE AÇILAN YARALAR NASIL SARILACAK? 04.05.2012
Sizin ilde, ilçede neler oldu bilmiyorum. Ben üyesi olduğum ilimden ilçemden basına yansıyan bir kaç örnek vermek istiyorum.
CHP Bursa İl Başkanımız 2011 yılında Yıldırım ilçe başkanımızı görevden aldığına, yerine ilçe sekreterinin vekâleten atandığına, bir süre sonra genel merkezin görevden alınan ilçe başbakanımızı tekrar görevine iade ettiğine doğrudan şahit oldum.
Dikkat çeken çarpıcı olan gerçek şuydu
Görevden alınan ilçe başkanı göreve dönünceye kadar bir daha ilçeye hiç uğramadığına, eski başkan görevine döndükten sonrada vekaleten başkanlığa atanan ilçe sekreterinin bir daha ilçeye uğramadığına doğrudan şahit oldum.
İlçemizde aynı dönem içinde ilçe kadın ve ilçe gençlik kolları başkanlarının görevden alındıklarına yerlerine vekâleten başkalarının atandığına, görevden alınan başkanların bir daha ilçe binamıza uğramadıklarına doğrudan şahit oldum.
Yeni yapılan ilçe delege seçimlerinde, akrabalık nedeniyle veya başka gerekçelerle 5, 10 üye’ ye hükmedenlerin, yada etkili olan bazı kişilerin falan kişi delege listede olursa ben o listede asla olmam diye düşmanca tavır sergileyen ve başka üyelerin seçilmesinin nasıl engellendiğine şahit oldum.
İlçe başkanlık seçim süreci içinde benzeri kırgınlıkların dargınlıkların yaşandığına, bir anlamda demokratik bir yarıştan ziyade psikolojik bir savaş yapıldığına şahit oldum. Zaferi kazanıp neşeden zevkten dört köşe olanlara, yenilgiye ve haksızlığa uğrayıp üzüntü içinde olanlara şahit oldum.
Yapılan delege ve başkanlık seçimlerinde grupların, etkili, yetkili, etiketli, paralı olanların ve onları kayıtsız şartsız destekleyen bağımlı insanların seçim sonuçlarının belirlenmesinde etkilerinin ve katkılarının ne kadar büyük olduğuna şahit oldum.
BİLİYORUM CEVAP VEREN OLMAYACAK AMA BİR KAÇ ÖNEMLİ SORU SORACAĞIM
1-HAKSIZLIĞA UĞRAYANLAR SEÇİMİ KAYBEDENLER ACABA BUNDAN SONRA İLÇEYE UĞRAYACAKLAR MI?
2-DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜNDE HAKSIZLIK, ADALETSİZLİK YAPANLARIN, YAPTIKLARI YANINA KARMI KALACAK?
3-SEÇİMLERDE BU KİRLİLİĞİ VE GÜVESİZLİĞİ YARATANLAR TEMİZ SAYFA AÇTIKLARINI, TÜM ÜYELERE KARŞI EŞİT VE ADİL DAVRANACAKLARINI NASIL İNANDIRACAKLAR?
4-YÜREKLERDE, GÖNÜLLERDE AÇILAN YARALAR NASIL SARILACAK? 04.05.2012
5/02/12
CHP İÇİNDE DÜNDE, BUGÜNDE YENİLEMEYEN, KARŞI KONULAMAYAN GİZEMLİ BİR GÜCÜN VAR OLDUĞUNU İDDİA EDİYORUM.
CHP İÇİNDE DÜNDE, BUGÜNDE YENİLEMEYEN, KARŞI KONULAMAYAN GİZEMLİ BİR GÜCÜN VAR OLDUĞUNU İDDİA EDİYORUM.
Evet, CHP’nin içinde dün de, bugünde yenilemeyen karşı konulamayan gizemli bir gücün var olduğuna kesinlikle biliyorum.
Çünkü o gizemli gücü çok yakından gördüm. Çok yakından tanıdım. O gizemli güce karşı hiçbir CHP’li üyenin, tek başına karşı koymaya cesaret edemeyeceğini çok iyi anladım. Tek başına karşı koyup savaşanların nasıl yenildiğine şahit oldum. (bende yenilenlerden biriyim)
O yenilmez gizemli gücün aynı insanlar olmadığını değiştiğini gördüm. O gizemli güç amacına, hedefine ulaşmak için, insanları esir alan bir anlayış, bir zihniyet bir uygulama, bir alışkanlık olduğunu çok iyi anladım ve gördüm. O gizemli gücün CHP içinde nasıl oluştuğunu, nasıl yenilmez güç haline geldiğini, nasıl gücüne güç kattığını aşama, aşama izledim, gözlerimle gördüm.
CHP İÇİNDEKİ O GİZEMLİ GÜÇ KİMDİR?
SORUYA CEVAP VERİYORUM. CHP içinde hiçbir ilkeye kurala bağlı olmadan, üç beş parti üyesinin kendiliğinden bir araya gelerek oluşturdukları irili ufaklı gruplardır. Parti içi seçimlerde bir birleriyle acımasızca yarışan, kendilerine karşı çıkan özgür iradeyi ezip geçen, irili ufaklı gruplardır. Blok liste yöntemi ile kendi hazırladıkları listelerle seçimi kazanan, koltuğuna oturduktan sonra zaferini ilan eden, resmiyet kazanan grup başkanına ve grup üyelerine, hangi özgür irade hangi güçle karşı durabilir? Yanlışlarını eleştirebilir?
ÇOK BÜYÜK BİR İDDİA İLE SÖYLÜYORUM Kİ, İRİLİ UFAKLI GRUPLAR SEÇİME DAMGASINI VURMUŞTUR.
Evet, 20012 yılında yapılan parti içi seçimler, eskiden olduğu gibi kapalı kapılar ardında, kâğıt üstünde, masa başında ahbap çavuş ilişkisi içinde yapılmamıştır. Ama. Hiç tartışmasız olarak, hiçbir ilkeye, kurala, disipline bağlı olmadan oluşan (istisnalar hariç) irili ufaklı guruplar gruplar, grup başkanları ve grupları destekleyen bağımlı güçler damgasını vurmuştur. İrili ufaklı gruplara tabi olmayan, özgür irade, orantısız güç karşısında çaresiz ve korumasız kalmıştır.
CAN ALICI SORU
Bu anlayışla bu zihniyetle, bu uygulama ile yönetimi ele geçiren grup ve grup başkanları kendilerini ve kendilerine yakın olanları var etmeden, icraatlarını eleştiren özgür iradeyi var ederler mi? Parti içi demokrasiyi uygulayabilirler mi?
ÇÖZÜM ÖNERİMİ AÇIKLIYORUM.
Her ne pasına olursa grup, kutup anlayışının uygulamasının, zihniyetinin, alışkanlığının kesinlikle kökü, kazınıp (kezzap döküp) kurutul maldır?
Bunun için bilinen ama unutulan sihirli formül vardır. O formülü açıklıyorum. İlkesiz, kuralsız, izinsiz, olarak, her hangi bir gerekçeyle kapalı kapılar ardında, gizli saklı canları istedikleri zaman istedikleri yerde istedikleri kişilerle toplantı yapan, grubun kutbun hizbin ayrılığın, kinin nefretin tohumu eken, kazanınca da savaş bitti şimdi barış kardeşlik dayanışma zamanı diyen anlayışın zihniyetin uygulamanın kökü kazınıp ( kezzap dökülerek) kurutul maldır.
Grup gücüyle özgür iradeyi yok ederek seçimi kazananlar çözüm önerime kızacak biliyorum.
Özgür iradeyi savunanlar çözüm önerime memnun olacak biliyorum. Olumlu ya da olumsuz en çok eleştiri nereden gelecek onu bilmiyorum. 03.05.2012
Evet, CHP’nin içinde dün de, bugünde yenilemeyen karşı konulamayan gizemli bir gücün var olduğuna kesinlikle biliyorum.
Çünkü o gizemli gücü çok yakından gördüm. Çok yakından tanıdım. O gizemli güce karşı hiçbir CHP’li üyenin, tek başına karşı koymaya cesaret edemeyeceğini çok iyi anladım. Tek başına karşı koyup savaşanların nasıl yenildiğine şahit oldum. (bende yenilenlerden biriyim)
O yenilmez gizemli gücün aynı insanlar olmadığını değiştiğini gördüm. O gizemli güç amacına, hedefine ulaşmak için, insanları esir alan bir anlayış, bir zihniyet bir uygulama, bir alışkanlık olduğunu çok iyi anladım ve gördüm. O gizemli gücün CHP içinde nasıl oluştuğunu, nasıl yenilmez güç haline geldiğini, nasıl gücüne güç kattığını aşama, aşama izledim, gözlerimle gördüm.
CHP İÇİNDEKİ O GİZEMLİ GÜÇ KİMDİR?
SORUYA CEVAP VERİYORUM. CHP içinde hiçbir ilkeye kurala bağlı olmadan, üç beş parti üyesinin kendiliğinden bir araya gelerek oluşturdukları irili ufaklı gruplardır. Parti içi seçimlerde bir birleriyle acımasızca yarışan, kendilerine karşı çıkan özgür iradeyi ezip geçen, irili ufaklı gruplardır. Blok liste yöntemi ile kendi hazırladıkları listelerle seçimi kazanan, koltuğuna oturduktan sonra zaferini ilan eden, resmiyet kazanan grup başkanına ve grup üyelerine, hangi özgür irade hangi güçle karşı durabilir? Yanlışlarını eleştirebilir?
ÇOK BÜYÜK BİR İDDİA İLE SÖYLÜYORUM Kİ, İRİLİ UFAKLI GRUPLAR SEÇİME DAMGASINI VURMUŞTUR.
Evet, 20012 yılında yapılan parti içi seçimler, eskiden olduğu gibi kapalı kapılar ardında, kâğıt üstünde, masa başında ahbap çavuş ilişkisi içinde yapılmamıştır. Ama. Hiç tartışmasız olarak, hiçbir ilkeye, kurala, disipline bağlı olmadan oluşan (istisnalar hariç) irili ufaklı guruplar gruplar, grup başkanları ve grupları destekleyen bağımlı güçler damgasını vurmuştur. İrili ufaklı gruplara tabi olmayan, özgür irade, orantısız güç karşısında çaresiz ve korumasız kalmıştır.
CAN ALICI SORU
Bu anlayışla bu zihniyetle, bu uygulama ile yönetimi ele geçiren grup ve grup başkanları kendilerini ve kendilerine yakın olanları var etmeden, icraatlarını eleştiren özgür iradeyi var ederler mi? Parti içi demokrasiyi uygulayabilirler mi?
ÇÖZÜM ÖNERİMİ AÇIKLIYORUM.
Her ne pasına olursa grup, kutup anlayışının uygulamasının, zihniyetinin, alışkanlığının kesinlikle kökü, kazınıp (kezzap döküp) kurutul maldır?
Bunun için bilinen ama unutulan sihirli formül vardır. O formülü açıklıyorum. İlkesiz, kuralsız, izinsiz, olarak, her hangi bir gerekçeyle kapalı kapılar ardında, gizli saklı canları istedikleri zaman istedikleri yerde istedikleri kişilerle toplantı yapan, grubun kutbun hizbin ayrılığın, kinin nefretin tohumu eken, kazanınca da savaş bitti şimdi barış kardeşlik dayanışma zamanı diyen anlayışın zihniyetin uygulamanın kökü kazınıp ( kezzap dökülerek) kurutul maldır.
Grup gücüyle özgür iradeyi yok ederek seçimi kazananlar çözüm önerime kızacak biliyorum.
Özgür iradeyi savunanlar çözüm önerime memnun olacak biliyorum. Olumlu ya da olumsuz en çok eleştiri nereden gelecek onu bilmiyorum. 03.05.2012
CHP İLÇE KONGRELERİNDE ELEŞTİRMEYENLERİ ELEŞTİRİYORUM.
CHP İLÇE KONGRELERİNDE ELEŞTİRMEYENLERİ ELEŞTİRİYORUM.
Başka ilçelerde yapılan kongrelerde, iki yıllık görev süresi içinde yapılan iş ve işlemler, alınan, alınmayan kararlar ve mali konular hakkında menfi ya da müspet anlamda, örgüt üyeleri huzurunda usul ve kurallarına uygun olarak eleştiri yapılıyor mu? Yapılmıyor mu? Bilmiyorum.
Üyesi olduğum ilçe kongremizde bu tür eleştirenlere rastlamadığım için, bende eleştirmeyenleri eleştireceğim. Eleştirmeme nedenini soracağım. Biliyorum cevap alamayacağım. Ama yine de soracağım. Eleştiri olmadan demokrasi olur mu? diyeceğim.
Üyesi olduğum Bursa CHP Yıldırım ilçe kongresini izledim. İlçenin faaliyet raporu ve mali raporu ayrı, ayrı okundu. Yıldırım ilçe başkanlığı için dört başkan adayı yarıştı. 4 başkan adayı ayrı, ayrı konuştu. Delegeler konuştu. Milletvekilleri konuştu. Konuşmacılardan hiç birisinin dişe damağa dokunur eleştiri yaptıklarına şahit olmadım.
Oysa son iki yılda ilçemizde, genel merkezimizde, partimizde, Türkiye’de çok, çok önemli olaylar yaşandı. Yaşanan önemli olaylar doğrudan ya da dolaylı olarak ilçe örgütümüzü çok yakından etkiliyor veilgilendiriyordu.
Yaşanan önemli olayların hiç birisi örgüt sırrı, parti sırrı, aile sorunu değildi. Haberin önemine göre ulusal ve yerel basında ve medyada hepsi haber olarak yayınlandı. Konuşuldu yazıldı. Kamuoyuna duyuruldu.
İlçe kongresinde Eleştiri ve öz eleştiri mekanizmasını çalıştırmayan gereğini yapmayan anlayışı düşünceyi eleştiriyorum.
İlçe yönetimini doğrudan ilgilendiren ama ilçe kongresinde hiç gündeme getirilmeyen çok önemli bulduğum bir kaç konuyu örnek olarak vermek istiyorum.
ÖRNEK: İl başkanımız, ilçe başkanımızı görevden almıştır. Genel merkez il başkanımızı görevden almıştır. İlçe kadın ve gençlik kolları başkanları görevden alınmıştır. Gazeteler yazmış televizyonlar söylemiş ama bu önemli olayları ilçe kongresinde gündeme getiren soran eleştiren olmamıştır. Neden?
ÖRNEK: İlçemizin demir baş eşyalarına haciz gelmiştir. Yerel basın yazmıştır. Bu önemli olayı ilçe kongresinde gündeme getireneleştiren soran olmamıştır. Neden?
ÖRNEK: Seçim ve örgütlenme çalışmaları yapmaları, çalışma grupları kurmaları için örgütün bilgisi dışında yönetim kurulu kararıyla iki üyeye görev ve yetki verilmiştir. Üye bilgileri verilmiştir. Bu iki üye daha sonra milletvekili adayı olmuştur. Çalışma grupları arsında, gruplarla yönetim arasında sorunlar yaşanmıştır. Yerel basın ve medya yaşanan olayları devamlı haber konusu yapmıştır. Bu önemli olayı ilçe kongresinde gündeme getiren soran, eleştiren olmamıştır. Neden?
ÖRNEK: yaşanılan önemli olaylara rağmen İki yıl boyunca ilçe danışma kurulu toplantıya çağrılmamıştır. Bunun nedeni ilçe kongresinde gündeme getiren, soran eleştiren olmamıştır. Neden?
Acaba benzeri yanlışları, yeni seçilen başkan ve yönetimler de yaparsa eleştirilmesin, sorulmasın diye mi? Yoksa bu türeleştiriler yapmak sorular sormak partimize örgütümüze zararmı veriyor? Diye mi? yada örgüt üyeleri duymasın diye mi?
Başka ilçelerde yapılan kongrelerde, iki yıllık görev süresi içinde yapılan iş ve işlemler, alınan, alınmayan kararlar ve mali konular hakkında menfi ya da müspet anlamda, örgüt üyeleri huzurunda usul ve kurallarına uygun olarak eleştiri yapılıyor mu? Yapılmıyor mu? Bilmiyorum.
Üyesi olduğum ilçe kongremizde bu tür eleştirenlere rastlamadığım için, bende eleştirmeyenleri eleştireceğim. Eleştirmeme nedenini soracağım. Biliyorum cevap alamayacağım. Ama yine de soracağım. Eleştiri olmadan demokrasi olur mu? diyeceğim.
Üyesi olduğum Bursa CHP Yıldırım ilçe kongresini izledim. İlçenin faaliyet raporu ve mali raporu ayrı, ayrı okundu. Yıldırım ilçe başkanlığı için dört başkan adayı yarıştı. 4 başkan adayı ayrı, ayrı konuştu. Delegeler konuştu. Milletvekilleri konuştu. Konuşmacılardan hiç birisinin dişe damağa dokunur eleştiri yaptıklarına şahit olmadım.
Oysa son iki yılda ilçemizde, genel merkezimizde, partimizde, Türkiye’de çok, çok önemli olaylar yaşandı. Yaşanan önemli olaylar doğrudan ya da dolaylı olarak ilçe örgütümüzü çok yakından etkiliyor veilgilendiriyordu.
Yaşanan önemli olayların hiç birisi örgüt sırrı, parti sırrı, aile sorunu değildi. Haberin önemine göre ulusal ve yerel basında ve medyada hepsi haber olarak yayınlandı. Konuşuldu yazıldı. Kamuoyuna duyuruldu.
İlçe kongresinde Eleştiri ve öz eleştiri mekanizmasını çalıştırmayan gereğini yapmayan anlayışı düşünceyi eleştiriyorum.
İlçe yönetimini doğrudan ilgilendiren ama ilçe kongresinde hiç gündeme getirilmeyen çok önemli bulduğum bir kaç konuyu örnek olarak vermek istiyorum.
ÖRNEK: İl başkanımız, ilçe başkanımızı görevden almıştır. Genel merkez il başkanımızı görevden almıştır. İlçe kadın ve gençlik kolları başkanları görevden alınmıştır. Gazeteler yazmış televizyonlar söylemiş ama bu önemli olayları ilçe kongresinde gündeme getiren soran eleştiren olmamıştır. Neden?
ÖRNEK: İlçemizin demir baş eşyalarına haciz gelmiştir. Yerel basın yazmıştır. Bu önemli olayı ilçe kongresinde gündeme getireneleştiren soran olmamıştır. Neden?
ÖRNEK: Seçim ve örgütlenme çalışmaları yapmaları, çalışma grupları kurmaları için örgütün bilgisi dışında yönetim kurulu kararıyla iki üyeye görev ve yetki verilmiştir. Üye bilgileri verilmiştir. Bu iki üye daha sonra milletvekili adayı olmuştur. Çalışma grupları arsında, gruplarla yönetim arasında sorunlar yaşanmıştır. Yerel basın ve medya yaşanan olayları devamlı haber konusu yapmıştır. Bu önemli olayı ilçe kongresinde gündeme getiren soran, eleştiren olmamıştır. Neden?
ÖRNEK: yaşanılan önemli olaylara rağmen İki yıl boyunca ilçe danışma kurulu toplantıya çağrılmamıştır. Bunun nedeni ilçe kongresinde gündeme getiren, soran eleştiren olmamıştır. Neden?
Acaba benzeri yanlışları, yeni seçilen başkan ve yönetimler de yaparsa eleştirilmesin, sorulmasın diye mi? Yoksa bu türeleştiriler yapmak sorular sormak partimize örgütümüze zararmı veriyor? Diye mi? yada örgüt üyeleri duymasın diye mi?
DEĞRLİ GÖNÜL DOSTLARIM Eskişehi Büyükşehir Belediye Başkanına Yılmaz BÜYÜKERŞEN’E kocaman bir teşekkür ediyoeum. Nedenmi? 30.4.2012 Tarihinde Bursa’dan Antal’ya kızım ısrarlı davti üzerine eşimle birlikte Antaly’ya gidiyordum. Eskişehirde konakladık. WC.nin ücretsiz olduğunu hayretle gördüm. Ve bağlantıdaki duyuru’yu okudum. Oradaki görevliye sordum. Ne kadar zamandır bu uygulama var diye. 2 ay kadar olduğunu söyledi. Eski şehir oto gar’ı çok önemli bir konaklama yeri olduğunu hepimiz biliyoruz. Yolcuların uygulamayla ilgili düşüncelerini yazmaları için birde ziyaretçi defteri konulmuştu. Tabiki düşüncelerimi yazdım. Eskişehi büyükşehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’i tüm kalbimle kutluyorum. Bu uygulamanın diğer belediyelere örnek teşkil etmesini diliyorum. Bu uygulamayı siz gönül dostlarımla paylaşmak istedim. http://cancana-balmel.blogspot.com/2012/05/blog-post.html
DEĞRLİ GÖNÜL DOSTLARIM
DEĞRLİ GÖNÜL DOSTLARIM
Eskişehi Büyükşehir Belediye Başkanına Yılmaz BÜYÜKERŞEN’E kocaman bir teşekkür ediyoeum. Nedenmi?
30.4.2012 Tarihinde Bursa’dan Antal’ya kızım ısrarlı davti üzerine eşimle birlikte Antaly’ya gidiyordum. Eskişehirde konakladık. WC.nin ücretsiz olduğunu hayretle gördüm. Ve bağlantıdaki duyuru’yu okudum. Oradaki görevliye sordum. Ne kadar zamandır bu uygulama var diye. 2 ay kadar olduğunu söyledi. Eski şehir oto gar’ı çok önemli bir konaklama yeri olduğunu hepimiz biliyoruz.
Yolcuların uygulamayla ilgili düşüncelerini yazmaları için birde ziyaretçi defteri konulmuştu. Tabiki düşüncelerimi yazdım. Eskişehi büyükşehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’i tüm kalbimle kutluyorum. Bu uygulamanın diğer belediyelere örnek teşkil etmesini diliyorum.
Bu uygulamayı siz gönül dostlarımla paylaşmak istedim.
http://cancana-balmel.blogspot.com/2012/05/blog-post.html
30.4.2012 Tarihinde Bursa’dan Antal’ya kızım ısrarlı davti üzerine eşimle birlikte Antaly’ya gidiyordum. Eskişehirde konakladık. WC.nin ücretsiz olduğunu hayretle gördüm. Ve bağlantıdaki duyuru’yu okudum. Oradaki görevliye sordum. Ne kadar zamandır bu uygulama var diye. 2 ay kadar olduğunu söyledi. Eski şehir oto gar’ı çok önemli bir konaklama yeri olduğunu hepimiz biliyoruz.
Yolcuların uygulamayla ilgili düşüncelerini yazmaları için birde ziyaretçi defteri konulmuştu. Tabiki düşüncelerimi yazdım. Eskişehi büyükşehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’i tüm kalbimle kutluyorum. Bu uygulamanın diğer belediyelere örnek teşkil etmesini diliyorum.
Bu uygulamayı siz gönül dostlarımla paylaşmak istedim.
http://cancana-balmel.blogspot.com/2012/05/blog-post.html
5/01/12
BİLİN VE İNANIN Kİ OYUNUN KURALLARINA UYMAYANLAR SAHTE DEMOKRATLARDIR. GÖRÜNEN YÜZLER KESİNLİKLE MASKEDİR GERÇEK DEĞİLDİR.
Toplantılardan verim alınabilmesi, belirli sonuçlara ulaşılabilmesi, alınan kararların tartışılır olmaktan çıkarabilmesi, kısaca onu düzenleyen örgütün amaçlarının gerçekleşebilmesi için, toplantı yönteminde bazı ilke ve kurallara uyulması gerekir. Diğer yandan, kitle örgütlerinde demokrasinin işleyebilesi de buna bağlıdır.
Üyeler görüşlerini, toplantılardaki demokratik mekanizmaları işleterek etkili biçimde sunabilirler. Bunların karar haline gelmesini sağlayabilirler.
Kısaca “toplantı”yı ve onun sonuçlarını önemseyen, herkes bu “oyun”u kuralına göre oynamak zorundadır.
BİLİN VE İNANINKİ OYUNUN KURALLARINA UYMAYANLAR, UYGULAMAYANAR HİÇ BİR ZAMAN, GERÇEK ANLAMDA EŞİTLİĞİN, ADALETİN, ÖZGÜRLÜĞÜN, DEMOKRASİNİN SAVUNUCUSU OLAMAZLAR.
BİLİN VE İNANINKİ OYUNUN KURALLARINA ÖZDE VE SÖZDE UYMAYANLARIN, UYGULAMAYANLARIN YÜZLERİ KESİNLİKLE MASKELİDİR.
BELLİ BAŞLI YASAL ÖRGÜTLER
Sendikalar, partiler, kooperatif, dernek, şirket, vakıf
TOPLANTI YÖNTEMİ BAŞLIKLARI
TOPLANTI DÜZENLEME HAKKI (GÖREVİ)
TOPLANTI YERİ
TOPLANTI ZAMANI
TOPLANTININ BİLDİRİLMESİ
TOPLANTININ ÜYELERE DUYRULMASI
ÜYE, DELEGE
TOPLANTILARDAKİ RESMİ GÖREVLİLER
GÜNDEM
ÇOĞUNLUK
DİVAN
OYLAMA
SAYIM
KOMİSYON
ÖNERİ, ÖNERGE
SÖZ ALMA, SÖZ SIRASI, KONUŞMA SÜRESİ, KONUŞMA USLUBU
AKLAMA
TOPLANTI TUTANAĞI
ZAMANI KULLANMA
ZAMAN EN KIT KAYNAKTIR
YERİ DOLDURULAMAZ
DEPOLANAMAZ
DURDURULAMAZ
GERİ GETİRİLEMEZ
TOĞLANTI YAPIYOR GİBİ OLMAKLA, GERÇEK ANLAMDA TOPLANTI YAPMAK ARASINDA ÇOK FARK VARDIR.
VERİLMİŞ KARARI OYNALATMAK İÇİN TOPLANTI YAPILMAZ
İNSANLAR GELİŞTİRİLMESİNE KATKIDA BULUNMADIKLARI KARARA SAHİP ÇIKMAZLAR ONU SAVUNMAZLAR
UNUTULMAMAMLIDIR Kİ TÜM KURUMSAL ÇALIŞMALAR TAKIM ÇALIŞMALARIDIR.
TAKIM HALİNDE BAŞARILI OLUNUR VEYA OLUNMAZ
BAŞKAN TEK BAŞINA TAKIM DEĞİLDİR OLAMAZ
BAŞKAN TAKIMIN BAŞKANIDIR, LİDERİDİR, ORKESTRA ŞEFİDİR. ORKESTIRANIN UYUM İÇİNDE ÇALIŞMASINI SAĞLAR
TAKIMI OLMAYAN NEYİN BAŞKANI OLUR Kİ
TOPLANTI TAKIMIN FİKİR GELİŞTİRDİĞİ YERDİR
İDEAL TOPLANTI
TOPLANTIYA KATILACAK OLANLAR MANTIKLI BİR SÜRE ÖNCEDEN BİLDİRİLMİŞ BİR GÜNDEMLE BAŞLA,
BÖYLECE ÜYELER BU TOPLANTIYA YAPABİLECEKLERİ KATKIYI PLANLAYA BİLİR VE GEREKLİ BİLGİLERİ YANLARINDA GETİREBİLİRLER
EN YARARLI GÜNDEM, GÖRÜŞÜLECEK KONUNUN AMACINI BELİRLEYEN GÜNDEMDİR.
ÖRNEĞİN; BİR KARARMI VERECEĞİZ? BİR FİKİRMİ ÜRETECEĞİZ? YOKSA SADECE BU KONUDA ÇENEMİ ÇALACAĞIZ?
GÜNDEMİN HERKES TARAFINDAN AYNI ŞEKİLDE ANLAŞILMASINI SAĞLAYCAK DÜZEYDE, AÇIK VE NET YAZ.
GÜNDEM KONUSUNDA HAZIRLAN
10 DAKİKALIK HAZIRLIK, TOPLANTI SÜRESİNDEN, 2 SAAT KAZANMANIZI SAĞLAR.
GÜNDEM İLE İLGİLİ GEREKLİ BİLGİLERİ KATILIMCILARA ULAŞTIR. HAZIRLIKLARIN İYİ OLMASINI SAĞLAMAK İÇİN, KATILIMCILARA GÜNDEMLE İLGİLİ SOMUT BİLGİLERİNİ ULAŞTIR.
TOPLANITI YERİ BAŞLANGIÇ VE BİTİŞ SAATLERİNİ ÖNCEDEN BİLDİR
GÜNDEM VE TOPLANTI SÜRESİNİ BELİRLERKEN KONULARIN ZORLUĞUNA GÖRE
ZAMANLAMA YAP
GÜNDEM MADDELERİNİ ÖNEM SIRASINA VE BİR BİRLERİYLE OLAN İLİŞKİLERİNE GÖRE SIRALA
TOPLANTI ORTAMI
İKİ SAATTEN FAZLA SÜREN TOPLANTILARDA OLMAZSA OLMAZ KURAL
TENEFÜZ VER, TENEFÜSÜN BAŞLAGANCI BİTİŞİ AÇIK VE NET OLMALIDIR
KATILIMCILARIN KENDİLİĞİNDEN DAĞILMALARI TENEFÜS DEĞİLDİR. BU ARTIK TOPLANTININ VERİMLİ BİR ŞEKİLDE DEVAM EDEMİYECEĞİNİN GÖSTERGESİDİR.
TENEFÜS YETERİ KADAR UZUN OLMALIDIR. TENEFÜSTE RESMİYETEN SAMİMİYETE GEÇİLİR. ÜRETİCİ TARTIŞMALAR YAPILIR.
ERGENLER İÇİN TAVSİYE EDİLEN TOPLANTI SÜRESİ MAKSİMUM 1,5 SAAT VE TAKİBEN TENEFÜS SÜRESİ 20 DAKİKADIR.
TELEFON BAĞLANMAMALIDIR. SESİZ OLUNMALIDIR. ETRAFINDA TOPLANTI DÜZENİNDE OTURABİLECEK BİR MASA VE RAHATRSIZ OLMADAN OTURULACAK SANDALYELER İLE DONATILMALDIR.
VERİMLİ BİR TOPLANTI İÇİN
ZAMANIND A BAŞLA
GÜNDEME SADIK KAL
KO NU DIŞINA ÇIKMA
İKİLİ KONUŞMA
SÖZ KESME
RAST GELE DIŞARI ÇIKMA
YAPICI OL
DİNLE
SONUÇLAR VE EYLEMLER ÜZERİNDE ANLAŞ
ZAMANINDA BİTİR.
TOPLANTI BAŞKANIN GÖREVLERİ
TOLANTI SÜRECİNİ YÖNETMEK
GÜNDEM MADDELERİNİN ANLAŞILMASINI SAĞLAMAK
TARTIŞMAYI GÜNDEM İÇİNDE TUTMAK
SAATİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK
EŞİT SÖZ HAKKI VERMEK
FAZLA KONUŞANLARI SUSTURUP, SESİZ OLANLARI ÖN PLANA ÇIAKRMAK
GEREKTİĞİ KADAR VE YETERİ KADAR TARTIŞMANIN YAPILMASINI SAĞLAMAK
KARARLARIN VERİLDİĞİNİ GARANTİLEMEK
TOPLANTIDA
HER KONU GEREKTİĞİ KADAR YETERİ KADAR TARTIŞILMIŞ OLMALDIR.
HERKESİN GÖRÜŞLERİNİ ALMAK GEREKİR
TOPARLAYICI OLMAK
TOPLANTININ SON MADDESİ
KARARLARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ
HER KARARIN İÇERMESİ GREREKEN HUSUSLAR
KİM, KİMLERLE, NASIL NERDE NE ZAMAN TOPLANTI YAPTI
TUTNAKLAR
TOPLANTI TUTNAKLARI TOPLANTIDAN HEMEN SONRA, MÜMKÜNSE KARARLARIN ALINMASINI TAKİBEN YAZILMALIDIR.
TARTIŞMALAR TAZEYKEN METİN YAZILMASI TÜM ÜYELERİN İNCELEMESİ VE İMZALAMASI DAHA KOLAYDIR
TOPLANTI ARALARINI KARAR YAZIMI İÇİN KULLANINIZ
TOPLANTI KURALLARINI UYGULAMAKTAN VAZ GEÇME
KENDİNİ YORGUN HİSSETSEN BİLE,
BAŞARI SENDEN KAÇSA BİLE
BİR HATA SANA ZARAR VERSE BİLE
BİR HAYAL YOK OLSA BİLE
GÖZYAŞLARI GÖZLERİNİ YAKSA BİLE
KİMSE GAYRETİNİ FARK ETMESE BİLE
NANKÖRLÜK ÖDÜLÜN OLSA BİLE
ANLAYIŞSIZLIK SENİ GÜLMEKTEN ALI KOYSA BİLE
VE HATTA HER ŞEY Hİ. BİR ŞEY OLSA BİLE
VAÇME, VAGEÇME, VAZGEÇME ……………….
YENİDEN BAŞLA
BU YAZI ÜZERİNE YA BENİ İHRAÇ EDERLER YA GEREĞİNİ YAPARLAR. NEDEN Mİ? UZUN DEMEYİN LÜTFEN OKUYUN
BU YAZI ÜZERİNE YA BENİ İHRAÇ EDERLER YA GEREĞİNİ YAPARLAR. NEDEN Mİ? UZUN DEMEYİN LÜTFEN OKUYUN
Biz ak saçlı sosyal demokratlar aklımızı başımıza toplayalım. Bindiğimiz dalı kesmeyelim. Suçu başkalarında aramayalım. Aramzdaki sızan maskelileri iyi tanıyalım. Patimize sahip çıkalım. Bundan böyle ne kendimizi, ne bir birimizi, nede başkalarını aldatmayalım, kandırmayalım. Boşa zaman kaybetmeyelim.Gerçekleri görelim, gördüklerimizi korkusuzca ortaya koyalım.
DEMOKRASİNİN ERDEMLERİNDEN OLAN ELEŞTİRİMİZİ VE ÖZ ELEŞTİRİMİZİ YAPALIM
Genel başkanımızdan en sade üyemize kadar, hiç kimse, parti içinde yapılan seçimlerde, demokratik mekanizmaları, kuralları, ilkeleri işletilerek, seçmede, seçilmede, kendini, düşüncelerini ifade etmede, örgüt üyeleri arsında eşitlik ve adalet sağlanarak seçim yapıldığını söyleyemez, iddia edemez. ispat edemez. Somut belge ileri süremez. Çünkü
CHP’de2012 yılında yapılan ilçe delege seçimleri, ilçe başkanı ve yönetim kurulu seçimleri, önceki yıllarda olduğu gibi, kapalı kapılar ardında, masa başında, kâğıt üstünde, ahbap çavuş ilişkisi içinde gerçekleşmemiştir. Yapılan her şey gözler önünde cereyan etmiştir. Yapılan her şeyin sayısız belgesi, sayısız görgü tanıkları vardır. Maskeliler, seçim telaşıyla fark etmeselerde, maskeleri düşmüştür. Gerçek yüzler görülmüştür. İşte bu Kemal Kılıçdaroğlu farkıdır. Ve bu fark parti içi demokrasi adına çok önemlidir. Bize yani CHP’nin gerçek sahiplerine düşen görev Farklılığı fark etmektir.
Farklılıklar ışığında, belgelere ve tanıklara dayanarak ifade iddia ediyorum ki, yapılan seçimlerin her safhasına, başından sonuna kadar irili ufaklı gruplar,kutuplar seçime damgasını vurmuştur. Grupların, kutupların desteklediği etkili, yetkili, etiketli paralı ve güçlü kişiler ve onları kayıtsız şartsız destekleyen bağımlı kişiler seçime damgasını vurmuştur. Yapılan seçimlerde parti disiplini tamamen yok olmuştur. doğa kanunu işlemiştir. Büyük balık küçük balığı gözler önünde yutmuştur.
Kemal Kılıçdaroğlu demokrasi adına yaşanan bu ayıpları, gizli ayak oyunlarını gün yüzüne çıkarmıştır. Ama engelleyememiştir. Ama engellemek adına çok büyük bir adım atmıştır. İşte buda krmal kılıçdaroğlu farkıdır. Bize, yani CHP’nin gerçek sahiplerine düşen görev bu farklılğı fark etmektir.
Sadece partisini savunan, sadece partisi için hizmet eden, partisinden başka hiçbir güce, bağlı ve bağımlı olmadan , kendi özgür iradesiyle seçmek ve seçilmek isteyen parti üyesinin tüm yolları tıkanmış, sesi kesilmiştir.
Parti üyesinin örgüt toplantılarında soru sorma, önerme, eleştirme, düşünce açıklama hakları seçim öncesi ve sonrasında tümüyle ortadan kaldırıllmıştır. Parti üyesi, grupların,kutupların karşısında tamamen savunmasız ve çaresiz kalmıştır.
Parti üyesinin özgür iradesi, tümüyle grupların, kutupların, grup başkanlarının, ilçe başkan adaylarının, güçlü, etkili, etiketli, yetkili paralı olanların ve onlara bağlı bağımlı olanların, insafına, merhametine, vicdanına bırakılmıştır. Onlar istedikleri yere seçilmişlerdir. Tek seçici olarak stediklerini istedikleri yere seçmişlerdir. istemediklerini seçmemişlerdir. Özgür irade acımasızca, insafsızca, adaletsizce dönen çarkların arasında, gözler önünde ezilerek yok edilmiştir.
önceki seçimlerde daha beterini yaşayanlar, gruplar, kutuplar arasındaki adaletsiz haksız acımsız, insafsız yarışa şahit olanlar, ağzı sütten fena yananlar seçimleri uzaktan izlemekle yetinmişlerdir.
Kemal Kılıçdaroğlu demokrasi adına yaşanan bu ayıpları gün yüzüne çıkarmıştır. Ama engelleyememiştir. Ama engellemek adına çok büyük bir adım atmıştır. İşte buda Kemal Kılıçdaroğlu farkıdır. Bize düşen görev bu farklılğı fark etmektir.
Demokrasi bu kez kapalı kapılar ardında değil, dört duvar arasında değil, açıkça gözler önünde yok edilmiştir. Evet seçimlerde kavgalar, dövüşler olmamıştır. Evet sandalyeler havalarda uçuşmamıştır. Ama mahallelerde seçim yapılmıştır. Ama vicdanlarda kapanması çok zor olan büyük yaralar açılmıştır. Çok kalpler kırılmıştır. Çok emekler özveriler görmezden gelinmiştir. Çok haksızlıklar adaletsizlikler yapılmıştır. Hak etmeyenler, hakkı olmayanlar hak etmedikleri yerlere seçilmişlerdir. Kabul edilmesi hazmedilmesi zor olan budur. bu gerçekler karşısında
Genel kurullarda kürsüye çıkıp, örgüt önünde demokratik yarış oldu. kazanan kazandı. Kaybeden kaybetti. Şimdi birlik, bütünlük, dayanışma zamanı , kardeşlik, barış zamanı demek, kol kırılır yen içinde kalır demek, gerçekten yaranın üstüne tuz biber ekmektir. Gerçekten aslanı kediye boğdurmaktır.
Gözler önünde yaşanan ayıpların, haksızlıkların, adaletsizlillerin üstünü örtmek, bunlar yaşanmamış gibi davranmak, gerçekten onur ve gurur kırıcıdır. Haksızlığa uğrayanlarla alay etmek gibi bir şeydir. Haksızı korumak, haklıyı cezalandırmaktır. Parti üyesine böyle gelmiş böyle gidecek mesajını vermek demektir. güveni yok etmek demektir.
ÖNERİM
Seçimlerde yapılan haksızlıklar, eşitsizlikler, acımasızlıklar, insafsızlıklar, ilkesizlikler, kuralsızlıklar, masaya yatırılıp tartışılmadıkça,
sorular cevaplar özgürce konuşulmadıkça,
özgür irade özgür kalmadıkça,
görev yetki ve sorumluluk sınırları bilinip uygulanmadıkça ,
partiye insanlar değil ilkeler kurallar tüzük hakim olmadıkça
ve hepsinden önemlisi parti kronikleşmiş, antidemokratik anlayıştan, zihniyetten, alışkanlıktan, uygulamdan kurtulmadıkça,
yapılan her şey yapanın yanına kar kaldıkça, parti disiplini herekese eşit olarak uygulanmadıkça,
parti içinde, örgüt içinde barışın huzurun, dayanışmanın sağlanması, sevginin saygının hakim olması asla ve asla söz konusu olamaz.
Bunları yazdığım için beni sustursalarda, partiden ihraç etselerde seçimlerde yaşnan bu gerçekler değiştirilemez.
Yok edilemez. Güneş balçıkla sıvanamaz. Minareye kılıf uydurulamaz.
Bu yazımın, partimin sahip olduğu değerleri ile, tüzel kimliği ile, tüzüğü ve parti proğramı ile, varlığını şans olarak gördüğüm ve her zaman desteklediğim genel başkanımla uzaktan yakından ilgisi yoktur. 30.04.2012
Biz ak saçlı sosyal demokratlar aklımızı başımıza toplayalım. Bindiğimiz dalı kesmeyelim. Suçu başkalarında aramayalım. Aramzdaki sızan maskelileri iyi tanıyalım. Patimize sahip çıkalım. Bundan böyle ne kendimizi, ne bir birimizi, nede başkalarını aldatmayalım, kandırmayalım. Boşa zaman kaybetmeyelim.Gerçekleri görelim, gördüklerimizi korkusuzca ortaya koyalım.
DEMOKRASİNİN ERDEMLERİNDEN OLAN ELEŞTİRİMİZİ VE ÖZ ELEŞTİRİMİZİ YAPALIM
Genel başkanımızdan en sade üyemize kadar, hiç kimse, parti içinde yapılan seçimlerde, demokratik mekanizmaları, kuralları, ilkeleri işletilerek, seçmede, seçilmede, kendini, düşüncelerini ifade etmede, örgüt üyeleri arsında eşitlik ve adalet sağlanarak seçim yapıldığını söyleyemez, iddia edemez. ispat edemez. Somut belge ileri süremez. Çünkü
CHP’de2012 yılında yapılan ilçe delege seçimleri, ilçe başkanı ve yönetim kurulu seçimleri, önceki yıllarda olduğu gibi, kapalı kapılar ardında, masa başında, kâğıt üstünde, ahbap çavuş ilişkisi içinde gerçekleşmemiştir. Yapılan her şey gözler önünde cereyan etmiştir. Yapılan her şeyin sayısız belgesi, sayısız görgü tanıkları vardır. Maskeliler, seçim telaşıyla fark etmeselerde, maskeleri düşmüştür. Gerçek yüzler görülmüştür. İşte bu Kemal Kılıçdaroğlu farkıdır. Ve bu fark parti içi demokrasi adına çok önemlidir. Bize yani CHP’nin gerçek sahiplerine düşen görev Farklılığı fark etmektir.
Farklılıklar ışığında, belgelere ve tanıklara dayanarak ifade iddia ediyorum ki, yapılan seçimlerin her safhasına, başından sonuna kadar irili ufaklı gruplar,kutuplar seçime damgasını vurmuştur. Grupların, kutupların desteklediği etkili, yetkili, etiketli paralı ve güçlü kişiler ve onları kayıtsız şartsız destekleyen bağımlı kişiler seçime damgasını vurmuştur. Yapılan seçimlerde parti disiplini tamamen yok olmuştur. doğa kanunu işlemiştir. Büyük balık küçük balığı gözler önünde yutmuştur.
Kemal Kılıçdaroğlu demokrasi adına yaşanan bu ayıpları, gizli ayak oyunlarını gün yüzüne çıkarmıştır. Ama engelleyememiştir. Ama engellemek adına çok büyük bir adım atmıştır. İşte buda krmal kılıçdaroğlu farkıdır. Bize, yani CHP’nin gerçek sahiplerine düşen görev bu farklılğı fark etmektir.
Sadece partisini savunan, sadece partisi için hizmet eden, partisinden başka hiçbir güce, bağlı ve bağımlı olmadan , kendi özgür iradesiyle seçmek ve seçilmek isteyen parti üyesinin tüm yolları tıkanmış, sesi kesilmiştir.
Parti üyesinin örgüt toplantılarında soru sorma, önerme, eleştirme, düşünce açıklama hakları seçim öncesi ve sonrasında tümüyle ortadan kaldırıllmıştır. Parti üyesi, grupların,kutupların karşısında tamamen savunmasız ve çaresiz kalmıştır.
Parti üyesinin özgür iradesi, tümüyle grupların, kutupların, grup başkanlarının, ilçe başkan adaylarının, güçlü, etkili, etiketli, yetkili paralı olanların ve onlara bağlı bağımlı olanların, insafına, merhametine, vicdanına bırakılmıştır. Onlar istedikleri yere seçilmişlerdir. Tek seçici olarak stediklerini istedikleri yere seçmişlerdir. istemediklerini seçmemişlerdir. Özgür irade acımasızca, insafsızca, adaletsizce dönen çarkların arasında, gözler önünde ezilerek yok edilmiştir.
önceki seçimlerde daha beterini yaşayanlar, gruplar, kutuplar arasındaki adaletsiz haksız acımsız, insafsız yarışa şahit olanlar, ağzı sütten fena yananlar seçimleri uzaktan izlemekle yetinmişlerdir.
Kemal Kılıçdaroğlu demokrasi adına yaşanan bu ayıpları gün yüzüne çıkarmıştır. Ama engelleyememiştir. Ama engellemek adına çok büyük bir adım atmıştır. İşte buda Kemal Kılıçdaroğlu farkıdır. Bize düşen görev bu farklılğı fark etmektir.
Demokrasi bu kez kapalı kapılar ardında değil, dört duvar arasında değil, açıkça gözler önünde yok edilmiştir. Evet seçimlerde kavgalar, dövüşler olmamıştır. Evet sandalyeler havalarda uçuşmamıştır. Ama mahallelerde seçim yapılmıştır. Ama vicdanlarda kapanması çok zor olan büyük yaralar açılmıştır. Çok kalpler kırılmıştır. Çok emekler özveriler görmezden gelinmiştir. Çok haksızlıklar adaletsizlikler yapılmıştır. Hak etmeyenler, hakkı olmayanlar hak etmedikleri yerlere seçilmişlerdir. Kabul edilmesi hazmedilmesi zor olan budur. bu gerçekler karşısında
Genel kurullarda kürsüye çıkıp, örgüt önünde demokratik yarış oldu. kazanan kazandı. Kaybeden kaybetti. Şimdi birlik, bütünlük, dayanışma zamanı , kardeşlik, barış zamanı demek, kol kırılır yen içinde kalır demek, gerçekten yaranın üstüne tuz biber ekmektir. Gerçekten aslanı kediye boğdurmaktır.
Gözler önünde yaşanan ayıpların, haksızlıkların, adaletsizlillerin üstünü örtmek, bunlar yaşanmamış gibi davranmak, gerçekten onur ve gurur kırıcıdır. Haksızlığa uğrayanlarla alay etmek gibi bir şeydir. Haksızı korumak, haklıyı cezalandırmaktır. Parti üyesine böyle gelmiş böyle gidecek mesajını vermek demektir. güveni yok etmek demektir.
ÖNERİM
Seçimlerde yapılan haksızlıklar, eşitsizlikler, acımasızlıklar, insafsızlıklar, ilkesizlikler, kuralsızlıklar, masaya yatırılıp tartışılmadıkça,
sorular cevaplar özgürce konuşulmadıkça,
özgür irade özgür kalmadıkça,
görev yetki ve sorumluluk sınırları bilinip uygulanmadıkça ,
partiye insanlar değil ilkeler kurallar tüzük hakim olmadıkça
ve hepsinden önemlisi parti kronikleşmiş, antidemokratik anlayıştan, zihniyetten, alışkanlıktan, uygulamdan kurtulmadıkça,
yapılan her şey yapanın yanına kar kaldıkça, parti disiplini herekese eşit olarak uygulanmadıkça,
parti içinde, örgüt içinde barışın huzurun, dayanışmanın sağlanması, sevginin saygının hakim olması asla ve asla söz konusu olamaz.
Bunları yazdığım için beni sustursalarda, partiden ihraç etselerde seçimlerde yaşnan bu gerçekler değiştirilemez.
Yok edilemez. Güneş balçıkla sıvanamaz. Minareye kılıf uydurulamaz.
Bu yazımın, partimin sahip olduğu değerleri ile, tüzel kimliği ile, tüzüğü ve parti proğramı ile, varlığını şans olarak gördüğüm ve her zaman desteklediğim genel başkanımla uzaktan yakından ilgisi yoktur. 30.04.2012
4/29/12
CHP YILDIRIM İLÇE GENEL KURU HAKKINDA YORUMUM
Genel kurul için tutulan salon, çok küçüktü ve çok direkliydi.
Birçok üye ve delege ayakta kalmıştı.
Belki salonun küçük olduğundan, belki hiç düşülmediğinden ve önemsenmediğinden, toplantı düzeni ve disiplini hiç yoktu.
Salonu dolduran üye ve delegeler karışıktılar.
Salonun giriş kapısından divanın ta önüne kadar, tıklım, tıklım doluydu.
Üye ve delegelerin yarıya yakını ayakta kalmıştı.
Birçok üye ve delege konuşmacıyı ve divanı göremiyordu.
Genel kurul bu görüntü ve toplantı düzeniyle başladı.
İstiklal marşı okundu.
Divan başkanlığına CHP’nin değil Türkiye’nin en renkli isimlerinden olan Kamer Genç aday gösterildi.
Bu görüntü ve manzara içinde divan başkanlığı seçimi oylandı.
Divan yerini aldı.
Divan başkanı uzun sayılmayacak bir konuşma yaparak düşüncelerini açıkladı.
Bol bol alkışlandı
Faaliyet raporu okunduktan sonra kişisel konuşmalara geçildi.
Kamer Genç’in dışında, il başkanı dâhil tüm Bursa milletvekilleri genel kurula katıldıkları görüldü.
Konuşmacıları dinledim.
İlçe yönetiminin 2 yıllık faaliyeti hakkında, toplantı düzeni ve disiplini hakkında (Sena Kale’li hariç ) doyurucu tatmin edici konuşma yapana şahit olmadım.
Konuşmacıların çoğu (4 ilçe başkanı adayı dahil) he r toplantıda olduğu gibi, Atatürk’ten, Pir Sultan’dan, emperyalizmden, sivas katliamında, uğur mumcu, bahriye Üçok muammer Aksoy’ vb. gibi isimler üzerinden nutuk attılar.
Konuşmacıların birçoğu mevcut toplantı görüntüsü ve düzeni içinde demokratik bir yarış olduğundan söz ettiklerinde elimde olmayarak gülümsediğimi hissettim.
Keşke demokrasi nin ve toplantı düzenin ne olduğu nasıl olduğu hakkında hiç bir bilgim olmasaydı.
Keşke seçim sürecinin ta içinde olmasaydım, olup bitenleri, yaşanan olayları, çok yakından takip etmeseydim diye düşündüm.
Evet, yıllarca delege seçimlerinin, üyelerin oylarıyla yapılmadığını, bu kadar bol katılımlı genel kurulların yaşanmadığını, kavgaların olmadığını, sandalyelerin havalarda uçuşmadığını düşünecek olursak, rakip partilerde bunlara rastlanmadığını düşünecek olursak parti içi demokrasi konusunda çok büyük gelişmelerin ve değişmelerin olduğunu söyleyebiliriz.
Eleştiri yapanları bu gerekçelerle susturabiliriz.
ÖNERİM
Millet vekillerimiz dâhil, il başkanlarımız dahil, il ilçe başkanlarımız dahil, tüm üyelerimiz dahil demokrasi dersi almalıyız.
Toplantıların nasıl düzenleneceği, oturma düzenin nasıl sağlanacağı, toplantıların nasıl yönetileceği konusunda ders almalıyız.
Bu dersi almadan öğrenmeden uygulamadan CHP de parti içi demokrasi uygulanacak diyenin aklına şaşarım.
Bu dersler alınmazsa, görev yetki ve sorumluluklarının sınırları, tüzük, ilke ve kurallar bilinip uygulanmaz, uygulanmaya konulmazsa, o örgütte ya alabildiğine disiplinsizlik yaşanır ya da alabildiğine kaba otorite yaşanır. İkisinin ortası olamaz. Doğa kanunu işler. Her zaman büyük balık küçük balığı yutar. Yutuyor da.
Dilerim umarım CHP yıldırım ilçe örgütünde, hiçbir zaman böyle bir toplantı düzenine görüntüsüne bir daha şahit olmam.
Evet, çok iyi biliyorum ki, dillere düşen. Gözle görülen, basına medyaya yansıyan kavgalar olmadı.
Ama görünmez çok yaralar açıldı, çok kalpler ve gönüller kırıldı. Böyle bir durumda kol kırılsın yen içinde kalsın diyen CHP’li olamaz demokrat olamaz. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalıdır.
SON SÖZÜM ŞUDUR
CHP’NİN, DEMOKRASİNİN, PARTİ İÇİ BARIŞ VE HUZURUN, EŞİTLİĞİN VE ADALETİN, HAKKIN, HUKUKUN EN BÜYÜK DÜŞMANI BLOK LİSTE YÖNTEMİYLE SEÇİM YAPILMASIDIR.
Çünkü üyeler bir birlerini tanımıyor. Delegeler bir birlerini tanımıyor. Delegeler başkan adaylarını, başkan adayları delegeleri tanımıyor.
Böyle bir ortam içinde blok liste yöntemi ile seçim yapmak, demokrasiye eşitliğe adalete hakka hukuka vurulan en büyük darbe oluyor.
Seçim oldu şimdi kardeşlik, dayanışma, barış, dostluk zamanı demek çok büyük aldatmaca ve kandırmaca oluyor. Artık yüzümüzdeki maskeleri indirelim bir birimizi ve kendimizi kandırmaktan vaz geçelim.
4/28/12
DOĞAYI, DOĞALLIĞI, İNSANLARI SEVEN GÖNÜL DOSTLARIMA DUYURUM VAR. DAVETİM VAR
DOĞAYI, DOĞALLIĞI, İNSANLARI SEVEN GÖNÜL DOSTLARIMA DUYURUM VAR. DAVETİM VAR
Doğayı, doğallığı, insanları sevenlere, uzaktaki, yakındaki, tanıdığım tanımadığım tüm gönül dostlarıma, bende gönül dostuyum diyen güzel insanlara, cepten değil yürekten paylaşanlara, sözüyle özüyle ben değil biz diyenlere DAVETİM VAR. DUYURUM VAR
Bir yıl içinde eşimle birlikte “KAPLI KAYA YAŞAM BOYU SPOR 2000” adı altında tamamen siz gönül dostlarımızın katılımıyla düzenlediğimiz (sağ ve sağlıklı olduğumuz sürece düzenlemeye devam edeceğimiz ) üç ana etkinliğimiz var.
1- Her yıl nisan ayının ilk haftasında Pazar günü saat 9.00 da başlayan KAPLI KAYA deresine doğa gezisi
2- Her yıl haziran ayının ilk haftasında Pazar günü KAPLI KAYA PARKINDA saat 9.00da başlayan tam güm gün süren, sazlı, türkülü, sözlü halaylı sabah kahvaltısı ve piknik
3- Her yıl ekim ayında KAPLI KAYA DERESİ YAMAÇLARINA kestane gezisi (son bahar gezisi)
2011 yılı sonbahar etkinliğinin ilkini 13 Kasımda sabah saat 7.30 da eksi sıfır derece gerçekleştirdik. O saate o soğukta hiç kimse katılmaz diyordum. Baylı bayanlı tahminen 30 gönül dostumuz katılmıştı. Sabah kahvaltımızı doğada hep birlikte yapmıştık. Resimler çekip facebookta yayınlamıştık. Geziye katılan her her bir düşünemeyeceğiniz kadar çok mutlu olmuştu. Gezimiz 2 saatten fazla sürmüştü.
2012 ilkbahar etkinliğini nisan ayının ilk haftasında Pazar günü saat 9.00 da KAPLI KAYA DERESİNDE VE YAMAÇLARINDA gerçekleştirdik. Sabahın o saatinde katılımın fazla olmayacağını düşünmüştüm. Çoğunu ilk defa gördüğüm ve tanıştığım baylı bayanlı 60 gönül dostlarımız hem de ailece gezimize katılmışlardı. Sabah kahvaltımızı doğada yapmıştık. Tam 4 saat süren unutulmaz bir gezi olmuştu. Geziye katılan tüm gönül dostlarımız çok, çok mutlu olmuştu. Bol bol resimler çekip facebookta yayınlamıştık. (piknik yapma kararımızı bu geziye katılanlarla birlikte almıştık.)
2012 yılının haziran aynın ilk haftasında Pazar günü KAPLI KAYA PARKINDA gönül dostlarımızla birlikte ilk defa tam gün sürecek olan sabah kahvaltısı ve piknik yapacağız. (ilkbahar gezisine aileleriyle birlikte katılan ziya gönül dostumuz saz çalmaya, murat kardeşimiz ilk türküyü söylemeye söz vermişlerdir)
Siz gönül dostlarımızı sazınızla, halayınızla mangalınızla, böreklerinizle eşinizle dostunuzla tüm sevdiklerinizle pikniğimize bir anlamda bizim kır düğünümüze sevenlerinizle sevdiklerinizle davet ediyorum. ( o günü unutmamanızı ve erken gelip masa tutmanızı öneririm o gün yağışlı olursa haftaya aynı gün aynı yer)
2012 yılının son etkinliği ekim ayında KAPLI KAYA YAMAÇLARINA düzenleyeceğimiz kestane gezisi olacaktır.
ÖNEMLİ NOT 1: etkinliğimize herhangi bir gerekçeyle katılmadı diye hiçbir yakınıma gönül dostuma hatır koymam asla söz konusu olamaz.
NOT 2: etkinliklerimize katılmak isteyen gönül dostlarımızın KAPLI KAYA YAŞAM BOYU SPOR 2OOO grubuna katılırlarsa ana ve ara etkinliklerimizde iletişim kurmak haberleşmek çok daha kolay olur.
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150774238289419&set=a.433878849418.209705.552884418&type=1
Doğayı, doğallığı, insanları sevenlere, uzaktaki, yakındaki, tanıdığım tanımadığım tüm gönül dostlarıma, bende gönül dostuyum diyen güzel insanlara, cepten değil yürekten paylaşanlara, sözüyle özüyle ben değil biz diyenlere DAVETİM VAR. DUYURUM VAR
Bir yıl içinde eşimle birlikte “KAPLI KAYA YAŞAM BOYU SPOR 2000” adı altında tamamen siz gönül dostlarımızın katılımıyla düzenlediğimiz (sağ ve sağlıklı olduğumuz sürece düzenlemeye devam edeceğimiz ) üç ana etkinliğimiz var.
1- Her yıl nisan ayının ilk haftasında Pazar günü saat 9.00 da başlayan KAPLI KAYA deresine doğa gezisi
2- Her yıl haziran ayının ilk haftasında Pazar günü KAPLI KAYA PARKINDA saat 9.00da başlayan tam güm gün süren, sazlı, türkülü, sözlü halaylı sabah kahvaltısı ve piknik
3- Her yıl ekim ayında KAPLI KAYA DERESİ YAMAÇLARINA kestane gezisi (son bahar gezisi)
2011 yılı sonbahar etkinliğinin ilkini 13 Kasımda sabah saat 7.30 da eksi sıfır derece gerçekleştirdik. O saate o soğukta hiç kimse katılmaz diyordum. Baylı bayanlı tahminen 30 gönül dostumuz katılmıştı. Sabah kahvaltımızı doğada hep birlikte yapmıştık. Resimler çekip facebookta yayınlamıştık. Geziye katılan her her bir düşünemeyeceğiniz kadar çok mutlu olmuştu. Gezimiz 2 saatten fazla sürmüştü.
2012 ilkbahar etkinliğini nisan ayının ilk haftasında Pazar günü saat 9.00 da KAPLI KAYA DERESİNDE VE YAMAÇLARINDA gerçekleştirdik. Sabahın o saatinde katılımın fazla olmayacağını düşünmüştüm. Çoğunu ilk defa gördüğüm ve tanıştığım baylı bayanlı 60 gönül dostlarımız hem de ailece gezimize katılmışlardı. Sabah kahvaltımızı doğada yapmıştık. Tam 4 saat süren unutulmaz bir gezi olmuştu. Geziye katılan tüm gönül dostlarımız çok, çok mutlu olmuştu. Bol bol resimler çekip facebookta yayınlamıştık. (piknik yapma kararımızı bu geziye katılanlarla birlikte almıştık.)
2012 yılının haziran aynın ilk haftasında Pazar günü KAPLI KAYA PARKINDA gönül dostlarımızla birlikte ilk defa tam gün sürecek olan sabah kahvaltısı ve piknik yapacağız. (ilkbahar gezisine aileleriyle birlikte katılan ziya gönül dostumuz saz çalmaya, murat kardeşimiz ilk türküyü söylemeye söz vermişlerdir)
Siz gönül dostlarımızı sazınızla, halayınızla mangalınızla, böreklerinizle eşinizle dostunuzla tüm sevdiklerinizle pikniğimize bir anlamda bizim kır düğünümüze sevenlerinizle sevdiklerinizle davet ediyorum. ( o günü unutmamanızı ve erken gelip masa tutmanızı öneririm o gün yağışlı olursa haftaya aynı gün aynı yer)
2012 yılının son etkinliği ekim ayında KAPLI KAYA YAMAÇLARINA düzenleyeceğimiz kestane gezisi olacaktır.
ÖNEMLİ NOT 1: etkinliğimize herhangi bir gerekçeyle katılmadı diye hiçbir yakınıma gönül dostuma hatır koymam asla söz konusu olamaz.
NOT 2: etkinliklerimize katılmak isteyen gönül dostlarımızın KAPLI KAYA YAŞAM BOYU SPOR 2OOO grubuna katılırlarsa ana ve ara etkinliklerimizde iletişim kurmak haberleşmek çok daha kolay olur.
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150774238289419&set=a.433878849418.209705.552884418&type=1
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)